Kürt partilerin kapatılması ya da seçim barajı ile engellenmesi üzerine kurulan sistem Kürtlerin karar mekanizmaların dışında tutulması için aktif olarak kullanıldı. AKP iktidarı döneminde Kürt siyasetine yönelik devreye konulan ‘Çöktürme Planı’nın Türkiye Ayağında direnen ve mecliste 3. Büyük parti konumunda bulunan HDP’ye yönelik yargı kıskacı devreye girdi.
1980 öncesi Türkiye ve Kürdistan'da kurulan öğrenci dernekleri üzerinde örgütlenen ve siyasi faaliyetler yürüten legal Kürt siyasi hareketleri yaşanan askeri darbe ile siyasi mücadele alanlarından uzaklaştırıldı. Darbeye direnen ve silahlı mücadele başlatan Kürt Özgürlük Hareketi’nin etki alanında oluşan moral ve motivasyon ile Kürt Sorunu tekrar siyaseten Türkiye ve dünya gündeminde yerini aldı. Kürtlerin hak ve kimlik taleplerine dayalı mücadelelerinin 1990’lı yılların başında kamusal alanda tartışılmaya başlanması ülke tarihinde Kürt sorununda yeni bir aşamanın da başlangıcı oldu. Cumhuriyet tarihinde Kürt kimliğine dayalı legal siyasal mücadele 1990 yılında kurulan Halkın Emek Partisi (HEP) ile siyaset sahnesine taşınarak, bu alanda partileşme sürecini de başlatmış oldu. HEP ile başlayan siyasi partileşme süreci parti kapatmaları dahil birçok zorluk ve baskılarla karşı karşıya kalması dahi, Kürt halkının mücadele alanı olarak siyasi alan tercihini engelleyemedi. HEP ile başlayan Demokratik Kürt Siyaset Geleneği bugün milyonlarla buluşan HDP misyonu ile devam ediyor.
DİRENEREK BÜYÜYEN SİYASAL MÜCADELE ALANI
HEP ’in Kürt halkını mecliste temsil etmesi Türk Devletinin inkara dayalı siyasetinde bir kırılma noktası oldu. Kürt siyasetinin toplumsallaşması ve açıktan Kürt kimliği üzerinde hak ve hukuk talebinde bulunması devletin sert tepkisine neden oldu. Devlet, zamanla gelişen ve kurumsallaşan Demokratik Kürt siyasetini tasfiye etmek ve mücadele alanlarını terörize etmek için tüm şiddet aygıtlarını devreye koydu. Kürt siyasetin önünü alma adına tüm mekanizmalarını şiddet politikasına göre dizayn eden devlet, baskı, tutuklama, katletme ve yargısız infazlara varacak şekilde terör yöntemlerini kullanmaktan da geri durmadı. Şiddet ve tasfiye politikalarına karşı direnerek büyüyen Demokratik Kürt Siyaset Geleneği, cumhuriyet rejiminin dönüşmesi ve demokratikleşmesi yönünde sürdürülen en uzun soluklu siyasal mücadele alanlarından biri oldu.
DEMOKRATİK KÜRT SİYASETİNE YARGI KISKACI!
Devlet, Demokratik Kürt Siyasetini tasfiye etmek, dengelemek ve geriletmek için şiddet politikaları yanı sıra yargı ve seçim baraj sistemini de bir silah olarak kullandı. Devlet, parti kapatma, siyaset yasakları ile Kürt siyasetinin önünü almaya çalıştı. HEP ile başlayan ÖZDEP, DEP, HADEP, DEHAP, Özgür Parti, DTP, BDP, DBP ve HDP ile devam eden Demokratik Kürt Siyaset Geleneği 9 parti kurdu. Süreç içerisinde 7 parti yargı marifetiyle kapatılırken, 2 parti ise kendini feshetti. Demokratik Kürt Siyaset Geleneğinin son kapatılan partisi ise Demokratik Toplum Partisi oldu. Devlet Kürt siyasetini tasfiye amaçlı yargı yoluyla binlerce Kürt siyasetçiyi tutuklattırdı. Yüzlercesine ise siyaset yasağı koyarak, siyasal mücadele alanların dışını itti.
AKP iktidarı döneminde Kürt siyasetine yönelik devreye konulan ‘Çöktürme Planı’na karşı direnen ve siyaseten yükselişe geçen HDP’ye yönelik yargı mekanizması devreye girdi. AKP/MHP iktidarın talimatları sonucu açılan HDP kapatma davası devam ediyor.
Kürt partilerin kapatılması ya da seçim barajı ile engellenmesi üzerine kurulan sistem Kürtlerin karar mekanizmaların dışında tutulması için aktif olarak kullanıldı. Kürt siyasi partileri yıllarca Kürdistan'da en çok vekil çıkaran parti olmalarına rağmen Yüzde 10 seçim barajı sistemi ile engellenerek, mecliste temsil hakkı gasp edildi.
DEMOKRATİK KÜRT SİYASETİ: HEP SÜRECİ
Halkın Emek Partisi (HEP) Halkın Emek Partisi (HEP) 7 Haziran 1990 tarihinde Fehmi Işıklar Genel Başkanlığı'nda kuruldu. Kurdistan ve Kürtlerin yoğun yaşadığı metropoller başta olmak üzere batı illerinde de örgütlenmesini hızlıca tamamladı. HEP etrafından yükselen Kürt siyasetinin toplumsallaşması ve kabul görmesi devletin baskılarını da beraberinde getirdi. HEP etrafında siyasi mücadele yürüten kişilere yönelik göz altı, tutuklama, linç ve katlim politikası devreye konuldu. 8 Temmuz 1991 tarihinde HEP Amed İl Başkanı Vedat Aydın evinden alınarak katledildi. Vedat Aydın’ın cenazesine katılanlara kolluk kuvvetleri otomatik silahlarla saldırdı. Birçok insan katledilirken, onlarca kişide yaralandı.
MECLİSTE YEMİN KRİZİ
Seçim barajına takılma ihtimalinin belirmesi üzerine HEP adayları 20 Ekim 1991’de yapılan genel seçimlerde Sosyal Demokrat Halkçı Parti (SHP) listesinden seçimlere katıldı. 18 HEP’li milletvekili seçildi. SHP listelerinden meclise giren 18 ismi ve HEP’i dünya ve ülke gündemine getiren 6 Kasım’da yapılan yemin töreni oldu. Meclis Genel Kurulu milletvekili yemini için toplandığı sırada, kürsüye gelen Amed Milletvekili Hatip Dicle, yeminini okumadan önce “Ben ve arkadaşlarım bu metni anayasanın baskısı altında okuyoruz” dedi. DYP ve ANAP milletvekilleri sıralara vurarak, Dicle’yi linç etti. Ardından Leyla Zana kürsüye yakasında sarı-kırmızı-yeşil renkleri taşıyan bir mendil ve başında aynı renklerde bir saç bandı ile çıktı. Zana, yeminin ardından Kürtçe, ‘Min vê sondê ji bo gelê Kurd û gelê Tirk xwend (Bu yemini Türk ve Kürt halkı adına ediyorum)’ sözlerini söyleyince, Dicle’yi linç eden sıralar, bu kez Zana’ya yöneldi.
Tarihe ‘yemin krizi’ olarak geçen olayın ardından HEP milletvekilleri 31 Mart 1992’de SHP'den istifa etti. Yemin krizinin ardından yapılan parti kongresinde, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, ‘PKK bayrakları açılması’ iddiasıyla HEP hakkında soruşturma açtı.
ÖZGÜRLÜK VE DEMOKRASİ PARTİSİ (ÖZDEP)
25 Haziran 1992 tarihinde Özgürlük ve Demokrasi Partisi (ÖZDEP) kuruldu. 3 Temmuz 1992 tarihinde HEP’e kapatılma davası açıldı. 14 Eylül 1993 yılında HEP kapatıldı. HEP Grubunu oluşturan milletvekilleri DEP’e geçti. HEP’in yedeği olarak kurulan ÖZDEP hakkında da kapatma davası açıldı.
DEMOKRASİ PARTİSİ (DEP)
HEP’e kapatılma davası açılması üzerine 7 Mayıs 1993 tarihinde Demokrasi Partisi (DEP) kuruldu. DEP ile mücadelesine devam etti. HEP’in üyesi olan milletvekilleri aynı zamanda DEP’e katıldı. HEP ile başlayan devletin Kürt siyasetine yönelik şiddet politikası DEP ile katlanarak devam etti.
1993 ATEŞKESİ SONRASI TOPYEKUN SAVAŞ KONSEPTİ
1993 Newroz öncesi PKK tarafından ateşkes ilan edilmişti. Devletin el altında ateşkes talebi PKK yönetimi tarafından olumlu karşılanmış ve silahlar susmuştu. Cumhurbaşkanı Özal’ın talebi ve bilgisi dahilinde Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan tarafından Lübnan’da düzenlenen basın toplantısına Hatip Dicle, Ahmet Türk ve bazı DEP milletvekilleri katılmıştı. PKK barış ve diyalog gelişmesi için yeni gelişmelerin önünü açarken, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın yaptığı basın toplantısından sonra Özal’ın ani ölümü ile yeni bir dönem başlamadan sonlandı. Bu gelişmelerden sonra Başbakan Demirel Cumhurbaşkanı seçildi. Demirel’den boşalan Başbakanlık makamına Tansu Çiler geçti. Tansu Çiler’in başbakanlığı ile Kürt hareketine karşı topyekûn savaş konsepti devreye konuldu. Çiler 'Bu devlet için kurşun atan da yiyen de şereflidir' açıklaması ile kirli ve karanlık bir dönemin startını verdi. MGK’da alınan kararlar sonrası uygulanan ‘Milli Siyaset Güvenlik Belgesi’ topyekûn savaş başlatıldı. Öldürülecek Kürt iş insanların listeleri yayınlandı.
İnsan Hakları Raporlarına göre bu dönemde 3 binin üzerinde faili meçhul cinayet, yargısız infaz ve göz altında kayıp vakıası yaşandı. Kurdistan’da binlerce köy ve mezra yakıldı. 3 milyonu aşkın Kürt yerinden edilerek, göç tabi tutuldu.
DEP MİLLETVEKİLLİ MEHMET SİNCAR KATLEDİLDİ
Batman’da DEP PM üyesi Habib Kılıç’ın devlet kontraları tarafından öldürülmesi üzerine cinayeti yerinde araştırmak için kente gelen DEP milletvekillerine yönelik silahlı saldırı düzenlendi. Polisin bilgisi ve kontrolünde gerçekleşen saldırıda DEP Milletvekili Mehmet Sincar ve DEP Batman İl Yöneticisi Metin Can katledildi. Sincar’ın ailesi istemi üzerine mecliste cenaze töreni düzenlenmedi. Bunun üzerine Sincar’ın cenazesi güvenlik güçleri tarafından kaçırılarak, Kızıltepe de defnedildi. DEP milletvekillerin bulunduğu ve Sincar’ın taziyesinin yapıldığı eve akşam saatlerinde bombalı saldırı düzenlendi.
DEP GENEL BAŞKANLIĞINA HATİP DİCLE SEÇİLDİ
12 Aralık 1993’te DEP Olağanüstü Kongreye gitti. Genel Başkanlığa Amed Milletvekilli Hatip Dicle seçildi. Aralık 1994 yılında DEP Genel Sekreteri Murat Bozlak evinin önünde silahlı saldırıya uğradı. Bozlak saldırı da ağır yaralı olarak kurtuldu. 18 Şubat 1994’te DEP Genel Merkezi ve 8 parti binasına yönelik bombalı saldırı düzenlendi. DEP, 25 Şubat 1994 tarihinde yaptığı açıklama ile 30 Mart 1994 tarihinde yapılacak yerel seçimlerden çekildiğini duyurdu. DEP, seçimlerin güvenlik ve demokratik bir ortamda gerçekleşemeyeceği gerekçesi ile çekildi.
MİLLETVEKİLLERİN TUTUKLANMASI VE DEP’İN KAPATILMASI
Yerel Seçimler öncesi DYP-SHP koalisyon hükümeti döneminde DEP Genel Başkanı Diyarbakır Milletvekili Hatip Dicle, Şırnak Milletvekili Orhan Doğan, Mardin Milletvekili Ahmet Türk, Muş Milletvekili Sırrı Sakık, Amed Milletvekili Leyla Zana, Şırnak Bağımsız Milletvekili Mahmut Alınak’ın dokunulmazlıkları, Meclis Genel Kurulu’nda yapılan görüşmeler sonrası kaldırıldı. Dokunulmazlıkları kaldırılan milletvekillerine yargı yol açıldı. Kararın arifesinde Ankara DGM Başsavcılığı talimatı ile Orhan Doğan ve Hatip Dicle meclis çıkışında göz altına alındı. İki gün sonra diğer milletvekilleri de göz altına alınıp, Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevine konuldular.
Anayasa Mahkemesi üç ay sonra, 16 Haziran 1994’te kuruluşu henüz birinci yılını dolduran DEP’in kapatılması ve 5’i tutuklu olan 13 milletvekilinin tamamının dokunulmazlığını kaldırmaya karar verdi. 1 Temmuz 1994’te ise Selim Sadak gözaltına alındı, 12 Temmuz’da tutuklandı.
DEMOKRATİK KÜRT SİYASET GELENEĞİ: HADEP DÖNEMİ
DEP’in kapatılması davası devam ederken, 11 Mayıs 1994 yılında Halkların Demokratik Partisi (HADEP) kuruldu. Genel Başkanlığına Murat Bozlak seçildi. Türk devletin demokratik Kürt siyasetine yönelik göz altı, tutuklama, katletme politikası HADEP döneminde zirve yaptı. HADEP kurucu ve PM üyesi Muhsin Melik ile şoförü Urfa’da silahlı saldırı da katledildi. HADEP dönemi aynı zamanda Kürtlere yönelik yargısız infazların ve failli meçhul cinayetlerin en çok işlendiği dönem olarak tarihe geçti. Birçok Kürt iş adamı bu dönemde kaçılarak, katledildi.
KONGREDE BAYRAK KRİZİ VE TUTUKLAMA FURYASI
24 Haziran 1996’daki HADEP 2. Olağan Kongresi'nde ‘Türk bayrağı indirildiği’ gerekçesiyle Genel Başkan Bozlak ve 50 parti meclisi üyesi sabaha karşı kongre salonunda gözaltına alındı. Bozlak ve PM üyeleri, Ankara DGM tarafından tutuklandı. Kongre sonrası Maraş’a dönen iki parti yönetici Kayseri-Maraş yolunda katledildi. Aynı zamanda yüzlerce yöneticiye yönelik göz altı ve tutuklama furyası başlatıldı. Aynı zamanda Genel Merkez basılarak parti arşivlerine el konuldu. 10 Şubat 1998'de HADEP Genel Merkezi eğitim semineri ve 1998 takvimi gerekçesiyle, basıldı. 4 seminer katılımcısı gözaltına alındı. 12 Şubat 1998'de polisler yeniden HADEP Genel Merkezi'ni basarak, Genel Başkan Murat Bozlak ve Genel Sekreter Hamit Geylani, Genel Sekreter Yardımcısı M. Zeynettin Unay, Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Satan, Genel Sayman İshak Tepe, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi Ali Rıza Yurtsever, PM üyesi Melik Aygül, Kemal Okutan, Abdullah Varlı, Hasan Doğan gözaltına alındı ve tutuklandılar.
ULUSLARARASI KOMPLO VE HADEP’E YÖNELİK LİNÇ VE TUTUKLAMA SÜRECİ
Eylül 1998 yılında Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik uluslararası komplo çerçevesinde Suriye’den ayrılması ve Avrupa’ya çıkışı ile Kürt siyasetine yönelik baskılarda arttı. Abdullah Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın Avrupa’ya çıkışı ve Kürt halkının demokratik eylem ve etkinlikleri bahane edilerek, Kürt siyasetçileri yeni bir saldırı furyası başlatıldı. Binlerce baskın, göz altı ve tutuklama yapıldı. Metropoller başta olmak üzere batı illerinde HADEP binaları başta olmak üzere Kürt halkına yönelik linç kampanyaları başlatıldı.
1 Kasım 1998'de HADEP 3. Olağan Büyük Kongresi'nde Genel Başkanlığa Murat Bozlak tekrar seçildi.
3 BİN 215 KİŞİ GÖZ ALTINA ALINDI VE EMEKLİ ÖĞRETMEN METİN YURTSEVER KATLEDİLDİ
Aynı zamanda Abdullah Öcalan’ın İtalya’da göz altına alınması ve paralelinde yaşanan gelişmeler Kürt siyaseti yönelik baskı ve şiddet politikaların yeniden başlamasını beraberinde getirdi. HADEP Genel Merkezi süreç ile alakalı toplumsal barışa yönelik 19 Kasım 1998 tarihinde bir açıklama yayınladı. Açıklamanın ardında HADEP Genel Merkezi dahil olmak üzere birçok il ve ilçe binasına baskın düzenlendi. Baskınlar da Genel Başkan Murat Bozlak ve 270 yönetici olmak üzere 3 bin 215 kişi göz altına alındı. Baskınlar sırasında HADEP Kocaeli binasında emekli Öğretmen Metin Yurtsever katledildi. Genel Başkan Bozlak tekrar tutuklandı.
6 Aralık 1998 tarihinde tekrar HADEP’e yönelik geniş bir göz altı operasyonu yaşandı. Parti binalarında devam eden açlık grevlerini bahane eden polisler yaptıkları baskınlarda, 7 Genel Merkez Yöneticisi, 249 il ve ilçe yöneticisi, 250 civarında parti üyesi göz altına alındı.
29 Ocak 1999’da Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı HADEP’in kapatılması için Anayasa Mahkemesi’ne iddianame sundu. Ayrıca partinin 18 Nisan 1999 seçimlerine katılmaması için de Yüksek Mahkemeden önlem alınmasını talep etti.
HADEP’İN KAPATILMA VE SEÇİM YASAKLARINA KARŞIN 1998 YILINDA DEHAP KURULDU
15 Şubat 1999 yılında uluslararası bir komplo ile Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan Türkiye’ye kaçırıldı. Aynı yıl Newroz kutlamaları yasaklandı. Newroz kutlamalarına katılan binlerce insan göz altına alındı. HADEP’in birçok binasına baskın düzenlendi.
HADEP YEREL SEÇİMLERDE 37 BELEDİYE KAZANDI
18 Nisan 1999 tarihinde gerçekleşen genel ve mahalli seçimlere ‘Kendimizi de kentimizi de biz yöneteceğiz’ sloganı ile katılan HADEP Kurdistan’da büyük bir başarı elde ederek, 37 belediye kazandı. Diyarbakır Büyükşehir, Ağrı, Batman, Bingöl, Van, Siirt ve Hakkari belediyeleri HADEP’e geçti.
Ancak partinin, genel seçimlerde aldığı oy, 34 milletvekili çıkarmasına yetse de yüzde 10 barajı nedeniyle meclise girmesi mümkün olmadı.
BOZLAK SİYASİ YASAKLI OLDU
28 Haziran’da Ankara 1 No’lu DGM tarafından Genel Başkan Murat Bozlak ve bazı yöneticiler tarafından verilen siyasi yasak cezaları yargıtay tarafından onandı. Bozlak partiden istifa etti. Ahmet Turan Demir, HADEP Genel Başkan Vekilliği'ne getirildi. 8 Eylül 1999'da HADEP 1.Olağanüstü Büyük Kongresi'nde Genel Başkanlığa Ahmet Turan Demir seçildi
26 Kasım 2000'de Ankara'da yapılan HADEP 4. olağan büyük kongresinde Genel Başkanlığa tek aday olan Murat Bozlak seçildi.
1 Eylül 2000’de Dünya Barış Günü nedeni ile HADEP miting kararı yasaklandı. HADEP il ve ilçe binaları ablukaya alınarak, yüzlerce insan göz altına alındı. HADEP İstanbul Zeytinburnu ilçe binasına polisin müdahalesi sonucu çatıya çıkan Zeynel Durmuş yaşamını yitirdi.
HADEP 2002 yılında Sosyalist Enternasyonal’e kabul edildi.
HADEP 13 Mart 2003 tarihinde ‘Yasa dışı faaliyetlerin merkezi’ olduğu gerekçesi ile Anayasa Mahkemesi tarafından kapatıldı. Genel Başkan Murat Bozlak ve 46 genel merkez yöneticisine 5 yıl siyasi yasak getirildi.