DKP/BÖG: Hesaplaşma birleşik devrimin zaferi ile mümkün!

Mart Ayındaki katliamlara ilişkin açıklama yapan DKP/BÖG, "Şimdi birleşik devrim mücadelesinde örgütlenme, faşizmden, katil devletten hesap sorma zamanıdır" dedi.

Devrimci Kömünarlar Partisi/Birleşik Özgürlük Güçleri (DKP/BÖG), Mart ayından gerçekleştirilen katliamlara ilişkin yazılı açıklama yaptı.

DKP/BÖG açıklamasında şu hususlara dikkat çekildi:

 

“Sömürgeci-işgalci faşist devletlerin tarihi, siyasal çıkarları doğrultusunda ya doğrudan kendi güçleri ya da kontralarla örgütledikleri faili meçhul cinayetler, komplolar, darbeler ve katliamlar ile doludur.

İçinde bulunduğumuz Mart ayı bu yönüyle hem bir katliamlar ayı hemde bu katliamlar karşısında gelişen direnişlerin bir tarihi olma özelliğini taşıyor.

Türkiye ve Kürdistan coğrafyasında bu katliamcı devlet geleneğinin izleri hala devam ediyor. 12 Mart 71 askeri faşizmi, 12 Mart 1995’de Gazi katliamı, 16 Mart 1978’de Beyazıt öğrenci katliamı ve 1988’de Halepçe katliamı yaşanırken ilerleyen tarihsel süreçte Reyhanlı, Roboski, Ankara, Cizre katliamları…  Binlerce insanın ölümü ile sonuçlanan bu katliamlar başta Türk-Sömürgeci devlet geleneğinin bir saldırısı olurken, katliamların amacı toplumu egemen devlet ideolojisine göre yeniden dizayn etme, sözde toplumsal düzeni sağlamak oldu.

12 Mart tarihi 1971 yılında gerçekleşen askeri darbenin yıl dönümüdür. 12 Mart muhtırası olarak tarihe geçen ve bu muhtırayla başta öğrenci gençlik hareketi olmak üzere bir bütün devrimci solu hedef alan askeri faşist cunta Kızıldere’de Mahir’leri, işkencehanelerde İbo’ları ve dar agaçlarında Deniz’leri katlederek tekellerin işçi sınıfı ve emekçi halklar üzerindeki kanlı egemenliğini kurmuştur. Aradan geçen onlarca yılda  başka darbelere de tanıklık ettik, en son 15 Temmuz  darbe girişimi Erdoğan darbesine dönüşerek toplumun tüm emekçi, sol kesimleri hedef alındı. Ancak işçilerin, ezilen halkların, devrimcilerin mücadelesi hala ayakta ve devam ediyor.

12 Mart aynı zamanda Gazi mahallesinde devletin kontra güçleri ile Alevi halka karşı örgütlediği silahlı bir provokasyondur. Bu saldırı ile başlayan katliam, sonrasında direnişe geçen devrimcilere ve halka yönelik zor güçleri kullanılarak devam ettirildi. Başta Hasan Ocak olmak üzere gerçekleştirilen direniş Gazi Mahallesini direniş mahallesine çevirdi, katil devlete ve zor güçlerine diz çökmeyen bir mahalle kültürü yarattı. T.C faşizminin sürekli hedefinde olan Aleviler ve Gazi halkı bugün direniş geleneğini AKP-MHP faşizmine karşı ortaya koyuyor ve yürütülen her türlü saldırıyı direniş ile karşılamak için çabalıyor.

16 Mart 1978 de Beyazıt’da gerçekleşen öğrenci katliamı da devletin kontra güçleri ile düzenlediği ve devrimci öğrencileri hedef alan bir bombalı saldırı sonucu yaşandı. Bu saldırı devrimci öğrencilerin anti-faşist mücadelesini kırmak için polis ve ülkü ocakları tarafından örgütlendi. Amaç üniversitelerde devrimci gençliğin sesini kısmak, mücadelesini bitirmekti. Ancak devrimci öğrencilerin mücadele kararlılığı ve iradesi Beyazıt katliamının üzerinden yıllar geçmesine rağmen kampüslerde devam ediyor. AKP-MHP faşizmi ile bugün üniversitelerdeki devrimci mücadelenin kuşatıldığı, öğrencilerin kampüsler yerine hapishaneleri doldurduğu bir süreç yaşanır iken gençliğin sesi çıkmaya ve anti-faşist mücadelenin örgütlenmesi sürüyor.

Tarihe 16 Mart 1988 Halepçe katliamı olarak geçen Saddam hükümetinin El-Enfal harekatı adı altında Kürt halkına yönelik düzenlediği kimyasal saldırıda binlerce kişi havayı solumaları ile beraber hayatlarını kaybetti. İran-Irak savaşı sırasında yaşanan bu soykırım, Kürt halkının haklı mücadelesinde hiç unutulmayan bir yer aldı. Yasandıktan sonra uzun yıllar boyunca etkisini sürdüren bu katliamın sorumlusu Saddam Hüseyin keza Şii halkına da kitle katliamları uygulamıştı ve bütün bu katliamlarda kendisine destek çıkan emperyalistler tarafından işi bittiği için bir kenara atılırken gene Kürt ve Şii halklarının baskısıyla idam edildi. Saddam hükümetinin katliamcı geleneğinin bugünkü devamcısı Erdoğan hükümetidir.

Mart ayında yaşanan bu katliamlar ile hesaplaşma ancak katliamcı devlet geleneğini yok edilmesi ile son bulabilir. Tarihte başkaca yaşanan katliamların ve günümüzde hala devam eden katliamların hesabının sorulması ve başka yaşanabilecek katliamların engellenmesi için birleşik devrim çizgisinde hedef başta AKP-MHP faşizmini yıkmak ve bir bütün devlet yapısını CHP’siyle, İYİ partisiyle parçalamaktan geçmektedir. Yaşanan tarihsel süreçlerde devletin ana omurgasını oluşturan CHP bu yönüyle baş sorumlulardandır.

Bundan üç yıl önce 12 Mart tarihinde kurulan Halkların Birleşik Devrim Hareketi, kuruluş tarihi ve misyonu itibariyle katliamlar ayının can yakıcılığı ve hesap sorma bilinci ile Türkiye ve Kürdistan halklarının umudu olmak, faşizmi yıkmak için devrimci mücadeleyi bir üst aşamaya sıçratacak olan birleşik devrim mücadelesinin startını vermiştir.

Birleşik devrim mücadelesinde hedefimiz işçi sınıfı ve bütün ezilen halklar ile birlikte sömürgeci, işgalci, katliamcı faşist devlet varlığına son vermektir. Birleşik devrim mücadelesinin zaferi için çıkılan yolda kaybedilen her saniye yeni katliamların örgütlenmesine, faşizmin saldırılarının örgütlenmesine yarayacaktır. Şimdi birleşik devrim mücadelesinde örgütlenme, faşizmden, katil devletten hesap sorma zamanıdır.”