Ekonomi demokrasi ve hukuku sağlamakla çözülür

Türkiye’de yaşanan ekonomik krizi değerlendiren Vanlı iş insanı Kadri Salaz, ekonomide düzelmenin demokrasiye geçiş ve hukukun üstünlüğünü sağlamakla mümkün olduğunu söyledi.

Türkiye, etkisini her gün arttırarak devam ekonomik kriz nedeniyle zor günler yaşıyor. AKP hükümetinin iktidara geldiği 2002 yılından bu yana uyguladığı politikalar, ülkeyi iflasın eşiğine getirdi.

TL’nin değeri dolar ve euro karşısında her gün daha biraz daha erirken, Türkiye halkları yoksullukla boğuşuyor. Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan yöneltilen tüm eleştirilere ‘Faiz lobisi’ diye yanıt verirken, muhalefet yaşanan ekonomik kriz nedeniyle önümüzdeki günlerde mitingler düzenleyerek hükümete erken seçim çağrısında bulunmaya hazırlanıyor.

Döviz kurlarının 23 Kasım 2021 günü ulaştığı noktanın ardından Türkiye’nin pek çok yerinde halk sokağa çıkarak hükümeti protesto etti.

Yaşanan ekonomik krizin vurduğu kentlerin başında Van geliyor. İşsizlik ve yoksullukta il bazında sondan 5. sırada yer alan Van’da açlık sınırında bulunan insanların oranı yüzde 26. Yani Van’da her üç kişiden biri ya işsiz ya da ya da açlık sınırında yoksullukla mücadele ediyor.

Yaşanan ekonomik krizi VANGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Kadri Salaz ve Ekonomist Ferit Yılmaz, ANF’ye değerlendirdi.

İŞ İNSANI SALAZ: TÜRK USÜLÜ BAŞKANLIK SİSTEMİ KRİZ GETİRDİ

Henüz ticaret hayatının başındayken 1994 yılında yaşanan ekonomik kriz ile büyük bir maddi kayıp yaşadığını söyleyen VANGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Kadri Salaz, “Doların ve Mark'ın 3 kat yükseldiği, iflasların yaşandığı günlerin ardından piyasalar kısa süre sonra yeni duruma adapte oldu ve hayat devam etti. Tam toparlandık derken 2000 yılında bir kriz daha. Koalisyon iktidarı döneminde ‘Anayasa Kitapçığı fırlatma’ ile başlayan kriz sonucu Dolar ve Mark bu kez 2 kat arttı. İflaslar yaşandı, halk yeniden yoksullaştı. Koalisyon hükümeti Amerika’da bulunan işinin ehli bir Ekonomist olan Kemal DERVİŞ’i getirip ekonominin başına oturttular. Bir süre sonra işler yoluna girmeye, bacalar tütmeye, TL değer kazanmaya başladı. 2002 yılında yapılan seçimlerde yeni kurulmuş olan Adalet ve Kalkınma Partisi Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında seçimlerin galibi olarak çıkmış, tek başına kurduğu hükümet ile bir enkaz devralmış ama Kemal Derviş’in programına harfiyen uyarak ekonominin yolunda gitmesine destek oldular. Ardından ekonominin patronu olarak görevlendirilen Ali Babacan’ da Derviş’in programına sadık kalarak çalışmalarını yürüttü. Babacan’ın ardından ekonomiye, Merkez Bankası'na, para politikasına müdahaleler olunca kötüye gidiş başladı. Bu müdahaleler özellikle Türk Usulü Başkanlık sistemi ile hükümetin olmadığı, bakanları ve diğer tüm yetkilileri bir kişinin atadığı veya görevden aldığı garip bir yönetim tarzı başladı” diye konuştu.

'ÇÖZÜM DEMOKRASİ VE HUKUKTUR'

Salaz, sözlerini şöyle sürdürdü:  “Ve artık iflah olmaz bir ekonomik yaşam içinde sürekli günü kurtaranın mutlu olduğu günler, haftalar, aylar yıllar birbirini kovaladı.  Ekonomi bakanları, Merkez Bankası başkan ve yöneticilerinin sık sık değiştirildiği, para politikalarına müdahalelerin, uluslararası para dengelerine karşı inatlaşmaların normal işler gibi yapıldığı, demokrasinin rafa kaldırıldığı, hukukun adaletten uzaklaştığı, devletin aile şirketi gibi yönetildiği günlerin sonunda Kasım 2021 krizi patladı. Israrla faiz indiriminin yarattığı bu son kriz sürerken de hem cumhurbaşkanı hem de destekçisi parti liderinin açıklamaları, bu inatlaşmanın devam edeceği yönünde bir görüntü vermekte ve ülke geleceğini bir belirsizliğe sürüklemektedir. Umuyorum ve diliyorum ki bu durum fazla uzun sürmez, sağduyu galip gelir. Demokrasiye geçmekten, hukukun üstünlüğünü sağlamaktan, denge ve denetlemeyi yönetime egemen kılmaktan başka çare yoktur. Aksi; Ortadoğu bataklığında boğulmaktır.”

EKONOMİST YILMAZ: BU SİSTEM ENİNDE SONUNDA ÇÖKMEYE MUKTEDİRDİR

 “Ülke kriz dönemine göre ülke nispeten iyi bir durumda olmasına rağmen temel ekonomik paradigmanın rasyonel bir temele oturtulmadığı için ileriki zamanlarda handikapları gün yüzüne çıkmaya başlayacaktır," diyerek sözlerine başlayan Ekonomist Ferit Yılmaz da; “ Bu dönemde ülke ekonomisi halk arasında yap-sat olarak adlandırılan inşaat sektörü üzerine kurulmuş devlet eliyle devlet sermayesi, uzun vadeli döviz üzerinden ihaleler vasıtasıyla adeta ülkenin geleceği ipotek altına alınmış, iç kaynaklarla rahat bir şekilde yapılacak projeler yap-işlet-devret modelleri ile gitmediğin hastane, geçmediğin otoyol ve köprülere para verir hale gelmiştir. Mega projeleri ile övünen iktidar masanın diğer ayaklarını yapmadığı için ülke günden güne geri dönülemeyen bir yola girmiştir. Reel ekonomide temelde konut yani inşaat sektörü sadece zincirin bir halkasıdır. Her ne kadar diğer sektörlerde bağlantılı olsa dahi sadece bir halkayı temsil eder eğer bir ülkenin tüm ekonomisini zincirin tek halkası üzerine kurgularsanız; eninde sonunda sistem çökmeye muktedirdir. Bundan tek çıkış noktası Üretim ve doğru ekonomik politikalarla yönetilmekten geçmektedir” diye konuştu. 

CUMHURBAŞKANLIĞI SİSTEMİ İLE FREN PATLAMIŞTIR

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Hala 2001 krizinin etkilerini yaşıyoruz’ şeklindeki açıklamasını da değerlendiren Yılmaz; "Bugünkü krizi 20 yıl önceki krize bağlamak işin kolayına kaçmaktır. Yanlış ekonomik politikalar liyakatsiz ve işten anlamayan referanslı yöneticiler aile şirketine dönmüş bir sistem. Normal şartlarda ekonomisi tarım ve hayvancılık üzerine olan Türk ekonomisi yüksek maliyet ve kotalardan dolayı üretimi bırakmış samanı bile ithal eder duruma gelmiştir. Ağır sanayisi batıdan çok geride olan ülkenin ucuz iş gücü ve teşviklerden kaynaklı batılı ülkelerin montaj ülkesi durumdadır. Ustalık dönemi olarak adlandırılan dönemde cumhurbaşkanlığı sistemi ile şahlanacak derken freni patlamış kamyon gibi baş aşağı gitmektedir. Yüzde75 dışa bağımlı ülkenin bütün girdileri döviz üzeri olduğu için en ufak bir kur dalgalanmasında fiyat artışları gözlenmektedir” dedi.

SORUN ÜRETİMSİZLİK VE YÖNETİLEMEME SORUNUDUR

Türkiye’yi önümüzdeki günlerde çok zor günlerin beklediği uyarısında bulunan Yılmaz; “ Bunu niye söylüyorum? Çünkü yapılan yanlışlar sarmal haline gelmiş kumarbaz psikolojisi gibi kaybettikçe eldeki avuçtakini masaya sürüp onu da kaybetmekte ne yazık ki tünelin ucunda bir ışık görünmüyor en azından bu iktidarla olacağa benzemiyor. Faizi sebep olarak gören mevcut iktidar tüm itidalli ve uzman çevrelerin faize müdahalenin kuru yükselteceği bağıra çağıra söylenmesine rağmen aksini yapmaktan çekinmeyip astronomik düzeyde fırlamasına sebep olmaktadırlar. Evet, özetle ülkenin temel sorunu üretimsizlik ve yönetilememekten kaynaklanmaktadır” diyerek sözlerini noktaladı.