Erdoğan’ın 'barış'ı daha fazla savaş ve yıkımdır

Erdoğan’ın Esad’la barışma arayışları gerçek bir barışla ilgili değil. Erdoğan’ın 'barış'ı daha fazla savaş ve yıkımdır. Erdoğan’ın önceliği yine Kürt düşmanlığıdır.

Erdoğan, Beşar Esad’la görüşmek için uğraşıyor. Bu konuda daha çok Rusya üzerinden girişimlerini sürdürüyor. İlişkilerini Suriye’yle düzeltmek için peş peşe açıklamalar yapıyor. Esad'a "katil" diye meydanlarda bağırıyordu. Şimdi de aynı Erdoğan, "Sayın Esed’le barışalım" diyor. Bu çark etmeler onun için gayet normal, bu bir Erdoğan klasiği. Sonuna kadar gücünü kullanır, yapacağı bütün kötülükleri yapar. Gücü yetmediğinde veya sonuç alamadığında da çark eder. Onun için insanlık, ahlaki kurallar ve vicdan geçerli değildir. Basit bir tüccar kafasıyla hareket eder. Her şeyi bir tüccar kafasıyla ele alır.

Osmanlılar, Kemalistler Kürtlerle sorunlu oldular. Katliamlar, sürgünler ve idamlar hep vardı. Asimilasyon cumhuriyet döneminde katı biçimde uygulandı. Aynı uygulamayı Erdoğan da sürdürdü. Osmanlılar her zaman Kürtleri kendilerine yakın tutmaya özen gösterdi. Ama Erdoğan Rojava’da Kürtleri devşirilmiş çetelere ezdirdi. Onları Kürtlerin üzerine saldırttı. Tercihini Kürtlerden değil, DAİŞ, El Nusra gibi güçlerden yana yaptı. Bu güçlerin Efrîn’de, Serêkaniyê’de Kürtlerin başına getirmediği şey kalmadı.

Erdoğan şimdi besleme basınına "Ben Kürtlere yardım ediyorum, ABD ise teröristlere’’ diye açıklama yapıyor. Erdoğan hiçbir zaman Kürtlere yardım etmedi, etmez de. Yardım ettiği KDP ve Barzani gibi güçlerdir. Onları da iş birliklerine ihtiyaç duyduğu için kullanıyor. Evet, sadece kullanıyor. Kendi başına gerillayı ezebilseydi KDP’ye selam bile vermezdi. Kürtler Erdoğan’a ne yapmışlardı ki, DAİŞ’in yönünü Kobanê’ye çevirdi ve büyük bir sevinçle "Kobanê düştü düşüyor’’ dedi.

Bütün dünya DAİŞ’e karşı birleşirken Erdoğan tersini yaptı, Kürtlere karşı DAİŞ’le birleşti! Kürt düşmanlığını ve onlara yaptığı bütün kötülükleri PKK’nin varlığıyla haklı göstermeye çalışıyor. Nasıl olsa ABD ve Avrupa PKK’yi terör listesine almış. Bunu açık bir çek olarak bütün insanlık suçlarını ve soykırımın üstünü örtmek için kullanıyor. ABD ve Avrupa şimdi Hamas’a terörist diyor ama Erdoğan, “hayır, onlar mücahittir” diye destek veriyor. İşine geldiği için PKK konusunda alınan kararı bütün halklara dayatıyor.

PKK’yi sadece terör ve şiddetle anıyor ve onunla özdeşleştirerek dünyaya servis ediyor. Halbuki 2013’te İmralı’yla yaptıkları görüşmelerde bu konu da çözülmüştü. Yıllarca çatışmalar durdu, cenazeler gelmedi. Önder Apo çözüm için olağanüstü sabır ve esneklik gösterdi. 2015’teki son görüşmede "Hükümet bir gözlem heyeti oluştursun, ben de PKK’yi kongresini toplamaya ve Türkiye’ye karşı silahlı mücadeleyi durdurmaya çağırayım" dedi. Erdoğan, bir gözlem heyeti oluşturup silahlı süreci sonlandırmak yerine savaşı tercih etti.

Silahların devreden çıkarılmasını engelleyen Erdoğan’ın kendisidir. Ama şimdi bütün dünyayla görüşüyor, PKK’ye karşı ittifaklar kuruyor, destek arıyor. Gerekçesi de PKK şiddet kullanıyor, teröristtir vb. Bütün dünyayla PKK ve Kürt sorununu konuşuyor, büyük masraflara giriyorlar. Türkiye’nin ekonomisini batırdılar, iç dengelerini bozdular. Ortada hukuk, demokrasi adına bir şey bırakmadılar. Bu kadar maddi kayba, insanların ölmesine ne gerek var? Kürtlerle görüşme ve anlaşma en kolay ve en masrafsız yoldur.

 Bu gözükaralıkları onları Suriye’nin yıkımına öncülük etmeye götürdü. Şimdi de Esad'a,ü gel barışalım, diyor. Erdoğan’ın önceliği yine Kürt düşmanlığıdır. İşgale, katliamlara rağmen Kürtleri tasfiye edemedi. Esad’ı da deviremedi. Etrafına topladığı çeteler şimdi elinde kaldı. Kürtlere karşı kullanma dışında kullanım değeri kalmadı. Şimdi onları Esad’la bir pazarlık kozu olarak hâlâ elinde tutuyor. Yoksa onlara oynatacak fazla bir rol yok. Onları muhalefet diye pazarladı ama bırakmadı ki muhalefet olsunlar, siyasi kimlik kazansınlar. Onları basit piyonlar, korucular statüsünde tuttu.

Erdoğan içeride ve dışarıda sıkışık. ABD’nin Irak ve Suriye’deki varlığı tartışma konusu. Irak, ABD’nin askeri varlığını istemiyor. Trump seçilirse Suriye’den çekileceği varsayılıyor. Bu durumda Suriye’deki dengeler değişecek. Kürtler, özerk bölgeler Esad yönetimiyle anlaşırsa Türkiye daha fazla zorlanacak. Suriye’deki varlığının meşru bir yanı yok. Açık işgalci bir güç. Başûr Kurdistan’a ordusunu yerleştirmiş, gerillayı dağıtmak istiyor. Rojava ve Başûr ilişkisini kesmek ve Rojava’yı da boğmak için ortam oluşturmaya çalışıyor. Esad’la anlaşırsam bu iş daha kolay çözülür, hesabında. Ayrıca Adana Mutabakatı gibi bir anlaşmaya da onları razı edersem her zaman Suriye’ye müdahale etme avantajını da elde ederim, diyor. “Suriye’nin inşası başladığında ondan da bir pay kaparım” gibi hesapları var.

Özcesi Erdoğan’ın Esad’la barışma arayışları gerçek bir barışla ilgili değil. Barışmak istiyorsa ordusunu çeker, çeteleri dağıtır ve en azından verdiği zararın bir kısmını tazmin eder. Türkiye’nin elinin içinde olduğu bir Suriye’ye gerçek bir barış gelmez.