Erdoğan Nazım’a da, Ehmedê Xanî’ye de hakaret etmektedir

Tayyip işçi düşmanıdır, kadın düşmanıdır, Kürt düşmanıdır, Alevi düşmanıdır, tüm farklı etnik ve dinsel kimliklerin düşmanıdır.

Faşizm esasında demagojidir, yalandır, aldatmadır. Olmayan algılar yaratarak toplumu yönetme biçimidir. Dünyada faşistler kadar demagoji yapan siyasetçi görülmemiş. Demagoji ustasıdırlar. Tüm faşistler demagojide yarışırlar. Zaten demagojide usta oldukları için faşist lider olmuşlardır. Demagojide usta olmadan faşist şef olmak mümkün değildir. Halkları, toplumları, bireyleri aldattıklarından dolayı da halk, toplum ve birey düşmanıdırlar.

Şu anda dünyanın bir numaralı faşist şefi de Tayyip Erdoğan’dır. Tayyip Erdoğan’a demagojide sınır tanımayan faşist denilebilir. Modern çağın faşistlerine nal toplatacak karakterde olduğundan post modern faşist lider olarak da tanımlanabilir. Demek ki beslendiği toplumsal, kültürel ve siyasal geleneğin böyle bir demagojik özü bulunmaktadır. Yoksa bu düzeyde bir demagog haline gelemezdi. Yalan söyleyenler ayağını kaldırırmış. Anlaşılıyor ki Tayyip Erdoğan’ın ayakları hiç yere değmiyor.

Adam sonunda yapacağını yapmış, Nazım’ın ‘hasret’ şiirini okumuş. Şiirin en güzel dizelerini, yani ‘bir ağaç gibi tek ve hür, bir orman gibi kardeşçesine’ dizelerini okumadan. Demagojide hızını alamayan Erdoğan anti-emperyalistliği de, anti-kapitalistliği de Nazım’ı da sonunda solcuların elinden alma girişiminde bulunuyor. Bu hızla giderse uçarak sosyalizmi de ellerinden alabilir. Olmaz denilmesin, yapmayacağı düşünülen birçok şeyi bu adam yapmadı mı? Her kılığa girmede usta. Aziz Nesin yaşasaydı Zübük’ü masum görerek bu kitabı yırtar, Tayyip Erdoğan’ın demagogluğunun, yüzsüzlüğünün, her kılığa giren karakterini yazar; bu karakterin bir daha toplum içine çıkmaması için bütün yeteneğini kullanırdı.

Tayyip, toplum ve dünya içine çıkamaz öyle şeyler yapıyor ki insan şaşırmaktadır. Böyle olunca da acaba toplum bunları görmüyor mu diye bir soru akla geliyor. Günümüz tam da demagogların var olacağı imkanlar sunuyor. Tüm faşistler gerçek olmayan algılar yaratma ustasıdırlar. Şimdi sanal dünya ve algı yaratma araçları o kadar fazlalaşmış ve etkili hale gelmiş ki faşistler için bulunmaz bir ortam ortaya çıkarmış. Tayyip Erdoğan bu nedenle ne kadar gazete, televizyon ve radyo varsa el koymuş. Demagojileriyle ile toplumu aldatmak ve peşinden sürüklemek için bu araçlar onun için bulunmaz nimettir. Sanki bu araçlar demagoglar için yaratılmış gibi!

Demagoglar için bu araçlar bulunmaz bir fırsattır. Ancak demagoglar için aşıl topuğu vardır. Bu da gerçekleri ortaya koymak, bu yalanları herkes için görünür kılmak. Gerçeklerin gücü her türlü yalan ve demagojiyi alt edecek karakterdedir. Nasıl ki güneş giren eve doktor girmez derlermiş ya, gerçeklerin ortaya konulduğu yerde de yalan ve demagojiler kalamaz, varlığını sürdüremez. Demek ki gerçekleri ortaya koymada yetersiz kalıyoruz. Ortamı netleştiremediğimizden yalanlar, demagojiler kendilerine yaşam imkanı bulmaktadırlar.

Neredeyse Tayyip Erdoğan’a anti-emperyalist sıfat verilecek. Emperyalizm kapitalizmin ürünüdür. Türkiye’de en fazla kapitalizmi geliştiren, neo-liberalizmi Türkiye’de hakim kılan bu adam nasıl anti-emperyalist olacak! Olsa olsa emperyalizm hayali kuran bir faşisttir. Zaten Ortadoğu’yu Türkiye’de gelişen kapitalizmin sömürü havzası olarak gördüğünden Suriye’deki savaşa balıklama dalmış, Suriye’deki çeteler üzerinden Ortadoğu politikalarında etkili olmak istemiş.

Bu adam kadar şovenizmi şahlandıran, vatan, millet diyerek iç ve dış düşmanlar yaratan başka bir siyasetçi görülmüş mü? Bu kadar şovenizmi şahlandıranlar her yerde faşisttirler. Anti-faşist olmak için demokratik topluma dayanmak gerekir; demokratik bir toplum ve ülke amacı olanlar anti-emperyalist olurlar. Demokrasi düşmanları ve kendi toplumuna savaş açmış olanlar anti-emperyalist olamazlar. Dış düşman yaratanlar anti-emperyalist değildirler. Dünyada en fazla dış düşman yaratanlar Hitler, Mussolini, Franko ve tüm faşistler olmuştur. Dış düşman yaratmayı anti-emperyalistlik olarak göstermek bilinçleri çarpıtmaktır.

Tayyip Erdoğan Nazım şiiri okuyarak, şunlar dünyayı sömürüyor diyerek tüm sosyalistlerle, demokratlarla, en başta da şiirini okuduğu Nazım Hikmet’le alay etmektedir. önceleri adını andığı Ehmedê Xanî’ye hakaret etmektedir. Nazım’ın yaşamında mücadele ettiği karakterler Tayyip Erdoğan gibileridir. Ehmedê Xanî Tayyip Erdoğan’ın tekçi zihniyetine karşı isyan eden bir Kürt ozanıdır. Tayyip Erdoğan gibiler Nazım’ı, Deniz’i, Şeyh Said’i, Seyit Rıza’yı vatan haini ilan etmiştir. Tayyip Erdoğan da şimdi kendine karşı olan herkesi vatan haini ilan etmektedir. Faşistler her zaman bir dış düşman bulurlar. Dün Sovyetler ve sosyalizmdi ya da Hitler Almanyası gibi komşularıydı. Daha doğrusu faşist politikalarına boyun eğmeyen ve hizmet etmeyen herkes vatan haini ya da dış düşman ilan edilir.

Herhalde sosyalistler, demokratlar, anti-emperyalistler ve anti-faşistler Tayyip Erdoğan’ın demagojilerine prim verecek kadar naif olamazlar. Daha dün Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerine söyledikleri ortada. Boğaziçili öğrencileri kastederek ‘sosyalistlere üniversitelerde yer yok’ demişti. (Her kürtaj bir Roboskî’dir’ diyen, Soma katliamını ‘bu işin fıtratında bu var’ diyerek sıradanlaştıran ‘kadın-erkek eşit olamaz’ diyen, daha neler neler diyen bir demagogun söylemlerinden zerre kadar bir etkilenme varsa o zaman akıllardan şüphe etmek gerekir.

Tayyip Erdoğan anti-emperyalist, anti-kapitalist, anti-faşist ve demokrasiden yana herkese düşmandır. Demokrasi düşmanı olması zaten karakterini tanımlar. Tayyip işçi düşmanıdır, kadın düşmanıdır, Kürt düşmanıdır, Alevi düşmanıdır, tüm farklı etnik ve dinsel kimliklerin düşmanıdır. Zaten her yerde tek, tek, tek diyen bir adam dört dörtlük bir faşisttir. Bu bile karakterini tanımlamak için yeter.

Kaynak: Yeni Özgür Politika