GÖÇİZDER’den gözaltılara tepki

GÖÇİZDER üyelerinin gözaltına alınmasına tepki gösterilen açıklamalarda, savaş politikalarının ırkçılığı artırdığına dikkat çekildi.

Göç İzleme Derneği (GÖÇİZDER), 3 Haziran’da Şirinevler’de bulunan dernek binalarına yapılan polis baskınıyla aralarında eşbaşkanlarının da olduğu 22 üye ve yöneticilerinin gözaltına alınmasına ilişkin dernek binasında toplantı düzenledi. Toplantının yapıldığı salona, “Baskı ve sindirme politikalarını kabul etmiyoruz. Gözaltına alınan  arkadaşlarımız serbest bırakılsın” yazılı pankart asıldı. Toplantıya, Doğu ve Güneydoğu Dernekler Platformu Başkanı Abdulhakim Daş, Kürt Araştırmalar Derneği Eşbaşkanı Eyüp Subaşı, İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri ve Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) temsilcileri de destek verdi.

Toplantıda dernek adına konuşan Şilan Bingöl, dernek olarak dil, din, ırk, cinsiyet farkı gözetmeksizin, yerinden edilen insanlarla dayanışma içerisinde olduklarını, zorla göç ettirilen insanların yaşadıkları sorunların çözümü için çalışmalar yaptıklarını, göç ve göçmen alanlarında faaliyet yürüten sivil inisiyatiflerle ortaklaşarak yerinden göçertilen insanların daha insani yaşam koşullarına sahip olması için projeler yürüttüklerini belirtti. Bingöl, özellikle 1990 köyleri yakılan ve 2015’de "sokağa çıkma yasakları" nedeniyle yerinden edilen yurttaşların yaşadıkları hak ihlallerini ele aldıklarını kaydetti.

'SAVAŞ POLİTİKALARI IRKÇILIK VE GÖÇÜ ARTIRDI'

Ortadoğu’da  devletlerin çıkarları amaçlı yürüttükleri savaş politikaları nedeniyle göç etmek zorunda kalan başta Suriyeliler olmak üzere milyonlarca göçmenin yaşamış olduğu sosyal, ekonomik , psikolojik sorunlar hakkında kamuoyunda farkındalık yaratma  çabası içinde olduklarını, zorunlu göç nedeniyle insanların yaşadıkları mağduriyetlerin tanınmasına ve onarılmasına katkı sağlamayı temel hedef olarak belirlediklerine işaret eden Bingöl, “Derneğimiz bu hedefler doğrultusunda şeffaf bir şekilde çalışmalarını yürütmesine,  yine tüm çalışmalarımız düzenli aralıklarla ilgili kurumların denetiminden geçmesine rağmen  hukuksuz bir operasyonla dernek binamıza, üye ve yöneticilerimizin evlerine baskın düzenlenerek 22 arkadaşımız gözaltına alınmıştır” dedi.

Dernek olarak hak temelli çalışmalar içinde yer aldıklarını, bu çalışmalarının içinde yer aldığı kitaplar hakkında toplanma kararı alındığını ve aynı zamanda gözaltıların da sürdüğünü ifade eden Bingöl, “Üstelik göçmenlere karşı nefret suçlarında, kitlesel linç ve ırkçı saldırıların arttığı bir dönemde hak savunucularına haksız gözaltılar yapılırken,  ırkçılık yapıp nefret suçunu yaygınlaştıranlara sessiz kalarak izin veriliyor. Göçmenlerin artan sorunlarına çözüm üretmeyen siyasal iktidar yargı eliyle, savaş ve çatışmalardan kaynaklı yerlerinden edilen insanlarla dayanışma içerisinde olan hak savunucularını hedef almaktadır” diye kaydetti.

'GÖZALTILARLA TOPLUM SUSTURULMAK İSTENİYOR'

Gözaltına alınan üyelerinin yaş ve sağlık bakımından gözaltında tutulmayacak durumda olduklarını söyleyen Bingöl, gözaltı süresinin uzatılmasının da keyfi olduğunu belirtti. Bingöl, sağlık hakkı ve masumiyet karinesinin ihlal edildiğinin altını çizerek şöyle devam etti: “Yine derneğimize  yönelik mesnetsiz gerekçelerle açılan bu  soruşturmada gizlilik kararı verilmesine rağmen iktidara yakın basın çevresinden derneğimizin açık, meşru, yasal çalışmaları asılsız iddialarla kriminalize edilerek,  hukuksuz operasyon meşrulaştırılmak istenmektedir.”

Gözaltılarla iktidarın yargı eliyle demokratik toplumu susturmaya çalıştığına işaret eden Bingöl, bu durumun ülkenin sorunlarının çözümüne katkı sunmadığı konusunda uyardı. Bu susturma politikası ve gözaltılara karşı mücadele etmeye devam edeceklerini belirten Bingöl, hak savunucuların serbest bırakılmasını istedi.

Toplantıda söz alan dernek avukatlarından Ahmet Baran Çelik, dernek bünyesinde çalışma yapan 22 kişinin gözaltına alındığını, dört günlük gözaltının ardından bugün itibarıyla 8 güne çıkarıldığı bilgisini paylaştı. Dosyada gizlilik kararı olduğunu belirten Çelik, “Arkadaşlarımızın ifadesi dahi alınmadan, iddianın ne olduğu dahi bilinmeden basın tarafından hedef gösterildi. Bunun bir suç olduğunu belirtmek isteriz. Bunun hakkında suç duyurusunda bulunacağız. Bize verilmeyen bilgiler yandaş basına veriliyor. Şu anda ilaç kullanan 8 müvekkilimiz var. Şu anda gözaltında bulunanlar arasından 80 yaşında olan arkadaşlarımız var” dedi.

Ülkenin otoriter bir devlet olduğunu, buna bağlı olarak sivil alanın sürekli “terör” ile ilişkilendirildiğini ve demokrasi ile barış taleplerinin bu şekilde engellenmeye çalışıldığını belirten İHD’li Gülseren Yoleri, gözaltında kendi üyelerinin de olduğunu ve hastalıklarının bulunduğunu ifade etti.

Ardından söz alan Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi Avukat Necla Mizgin Argıç, gözaltıların hukuka ve ahlaka uygun olmadığını belirtti. Kendi üyelerinin de gözaltında bulunduğunu belirten Argıç, sürecin takipçisi olacaklarını ifade etti. Doğu ve Güneydoğu Anadolu Dernekleri Platformu Başkanı Abdulhakim Daş, Kürtlere yönelik baskıların yüzyıldır sürdüğünü belirtti. 1990’dan sonra bu baskıların daha da artığını kaydeden Daş, “Baskı ve zulüm bir yol, yöntem değildir. Bununla herhangi bir sorun çözülmez” diye konuştu.

VAN

Van’da ise Serhat Göç Araştırmaları Derneği (Serhat GÖÇ-DER) ile birlikte kentteki 15 sivil toplum örgütü ve siyasi partiler, yazılı açıklama yaparak GÖÇİZDER üyelerinin gözaltına alınmasını kınadı. Açıklamada, gözaltına alınanların serbest bırakılması istendi.