Günay: AKP-MHP iktidarı ölüme terk etti, dayanışmaya çağırıyoruz

HDP Parti Sözcüsü Ebru Günay, AKP-MHP iktidarının depremzedeleri ölüme terk ettiğini belirterek, "Bu felaketin yaralarını hep birlikte saracağız. Dayanışmaya çağırıyoruz" dedi.

HDP Parti Sözcüsü Ebru Günay, deprem bölgesindeki son durum, yaşanan ihmaller ve yardımların engellenmesine ilişkin Amed'de basın toplantısı düzenledi.
Günay, yaşamını yitirenlere başsağlığı, yaralılara acil şifa dileyerek, "İlk andan itibaren depremde yıkılan kentlerde çalışma halindeydik. İlk andan itibaren geçmiş deneyimlerimizden de yola çıkarak hızlıca koordine olup dayanışma ve yaralarımızı sarmak için sahadaydık. Önce Genel Merkezimizde bir Kriz Koordinasyon Merkezi kuruldu. İl ve ilçelerimizde de Kriz Koordinasyon Merkezleri kurularak sahada çok aktif bir şekilde çalışmalara başladık. Ve kriz koordinasyonlarımız 24 saat boyunca kesintisiz bir şekilde ihtiyaçlara ve halkımızın taleplerine cevap olmaya çalışıyor. Halen bu çalışmalar devam ediyor. Genel Merkezimizde kurduğumuz Kriz Koordinasyon Merkezi'nde ulaşılabilecek telefon numaraları ilk andan itibaren paylaşıldı. Arkadaşlarımız 24 saat boyunca gelen telefonları cevaplamaya ve gelen talepleri ilgili yerlere ulaştırmaya çalışıyor. Bu konuda olabildiğince yardımcı olmaya çalıştı" dedi.

BULDAN VE SANCAR SAHADA

Günay, şunları da kaydetti:

"Aynı zamanda bizler de kesintisiz bir şekilde deprem bölgelerindeyiz. İlk andan itibaren vekillerimiz sahadaydı, şu anda 40’ı aşkın milletvekilimiz 8 ayrı heyetle birlikte deprem bölgesinde. Adıyaman, Maraş, Hatay, Osmaniye, Malatya, Urfa, Diyarbakır ve Adana gibi kentlerde vekillerimiz aktif bir şekilde sahadalar. Aynı zamanda ilk gün itibariyle Eş Genel Başkanımız Pervin Buldan Diyarbakır’a geldi ve ardından Adıyaman’a geçti. Burada hem enkazlarda hem de deprem yerlerinde temaslarda bulundu. Halkımızın talep ve ihtiyaçlarını yerinde görüp dinledi. Yine dün itibariyle de Eş Genel Başkanımız Mithat Sancar, önce Hatay’a gitti bugün de Adana’da temaslarda bulunuyor. Yardım ulaştırmak için de sadece gidip ziyaret etmek değil aynı zamanda yardım ulaştırmak dışında enkaz alanında çalışmalar yürüttük. Halkımızla birlikte enkaz kaldırmaya ve enkaz altındaki insanlarımızı kurtarmaya çalıştık. Enkaz kaldırmak başta olmak üzere her türlü dayanışmayı gerçekleştiriyoruz.

'İLK ETAPTA 93 TIR YARDIM ULAŞTIRDIK'

İl Kriz Koordinasyonlarımız STK’lerle ortak bir şekilde halkımızın desteği ile hazırladığımız yardım tırlarımız bütün kentlere bir şekilde ulaştırılmaya çalışılıyor. Özellikle temel gıda ihtiyaçları, su, ekmek ve havanın soğuk olmasından dolayı kışlık kıyafetler, battaniye, kadın ve çocuk ihtiyaçları, yine çocuklar için mama ve bez ihtiyaçlarının olduğu yardımlar hazırlanıyor. Şu ana kadar 93 tırımız depremzedelere ulaştırıldı. Bir o kadar tırı da İl Kriz Koordinasyonlarımız hazırlıyor ve çalışmalarına devam ediyorlar. Belediyelerimizin de bu konuda aktif çalışanları var. Silopi Belediyemizin hazırladığı yardım tırları kaymakamlık ve güvenlik güçleri tarafından tehdit edildi yardımların ulaştırılması konusunda. Yine dün basına yansıdı Patnos Belediyemizin hazırladığı yardım tırlarına kaymakamlık el koydu. Düşünün ki insanlar deprem bölgelerinde aç susuz, sokaklarda barınacak yer bulamazken iktidar kendilerine ulaştırmaya çalıştığımız yardımlara el koymaya çalışıyor. Hepimiz biliyoruz, iktidarın özellikle bütün kriz yardımlarını tek merkezden AFAD üzerinden yapmaya çalışması şunu da gösteriyor, kendisi dışında toplumsal yardım ve dayanışmayı engellemeye çalışıyor.

'ORTADA DEVLET YOK'

Oysa ki iktidar ilk günden itibaren bu depremden hiçbir enkazı kaldırmadı. Aksine devletin olmadığını, iktidarın olmadığını sahada enkaz kaldıracak görevlilerin olmadığını hepimiz deprem alanlarında çok açık bir şekilde gördük. Sesin geldiği, enkaz altından bağırışların geldiği ama hiç bir görevlinin başında olmadığı yaralıları tedavi edecek sağlık görevlilerinin kentlere giriş yapamadığını, cenazelerin sokaklarda bekletildiğini gördük. Dün ben de Adıyaman’daydım, bir bahçede perdeye sarılı bir şekilde cenaze bekliyordu ve enkazın altından sesler geliyordu ama enkazın başında yardım ekipleri yok, vinç yok, AFAD yok kazma, kürek yok. Yakınlarını kurtarmaya çalışan acılı insanlar dışında kimse yoktu. Adıyaman'da, Pazarcık’ta, Islahiye’de, Hatay’da tam bir insanlık dramı yaşanıyor. İktidar enkaza enkaz katıyor, iktidar bu enkazın üzerinde çıkardığı OHAL yasasıyla bütün yardımları AFAD üzerinden toplamaya çalışarak bu enkaz üzerinden tepinmeye devam ediyor. İnsanların canına kast ediyor.

Hiçbir yurttaşımızı deprem öldürmedi, iktidarın ihmalleri öldürdü, iktidarın tedbirsizlikleri öldürdü, iktidarın göndermediği yardımlar öldürdü. Bu durumun adı yönetememe krizidir. Halkın canla başla yaptığı destekleri iktidar kendi etiketini üzerine yapıştırıp PR çalışması yaparak toplumun dayanışmasının üzerine konmaya çalışıyoruz. Buradan iktidara çağrımızdır. Bizim örgülerimiz, toplumun dayanışması halkımızla yaralarımızı sarmaya yeter. Yeter ki siz aradan çekilin. AKP iktidarı bir an önce depremzedelerle toplum arasından çekilmeli ve dayanışmanın önü açılmalıdır. AFAD’ın günlerdir hiçbir deprem bölgesine, enkazlara ulaşmadığını biliyoruz. Bunun canlı tanıklarıyız. İnsani yardımların asli işini yapamayan bir kurumun tekeline sokulmaya çalışılması, 'ben oradaki insanları ölüme, açlığa susuzluğa terk ediyorum demektir.' Bunu asla kabul etmiyoruz.

'YENİ BAKANLIK KURULMALI'

Bu deprem göz göre göre gelen bir depremdi. Jeoloji Odası Başkanı diyor ki biz Jeoloji Odası olarak bu depremi bekliyorduk. Bununla ilgili çalışmalar yürüttük, raporlar hazırladık, cumhurbaşkanlığı dahil olmak üzere kurumlara uyarılarımızı gönderdik. Hiçbiri dikkate alınmadı. Daha acısı ne biliyor musunuz? Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Maraş Belediye Başkanına ilgili raporları gönderip Maraş imar planıyla ilgili uyarılar yapmalarına rağmen Belediye Başkanı ne ilgili raporu dikkate alıyor ne de Jeoloji Odası'nın sunduğu alternatif imar planlamasını dikkate alıyor. İki gündür tanık olduğumuz tablo ortada. Sunulan raporları, uzmanların uyarılarını dikkate almayan, uzmanların uyarılarına kulaklarını tıkayan ve ülkeyi bir rant alanına dönüştüren bir iktidarın ihmal pratiğiyle karşı karşıyayız. Yaşanan afetlerin hepsinin bir ihmal ve ranttan kaynaklandığını ve bunların göz göre göre geldiğini hepimiz çok iyi biliyoruz. Bunun bir an önce Türkiye’de bir Afet Acil Durum ve İklim Değişikliği Bakanlığı kurulmalı ve özellikle Türkiye gibi deprem bölgesi üzerine kurulu bir ülkede olası afet durumlarında gerekli hazırlıklar yapılmalı. Ve doğal afet durumundan çıkmanın yolları da bir an önce sağlanmalı. Bunlar daha kontrollü bir şekilde gerçekleştirilmeli.

'OHAL İNSANLARI ÖLÜME TERK ETMEKTİR'

Dün itibarıyla AKP iktidarı yönetmeme krizini fırsata çevirip OHAL ilan etme yoluna gitti. Biz bunu bugüne kadar AKP’nin bütün pratiklerinden biliyoruz. Kriz anlarından kendisine bir fırsat devşirmenin peşinde. İnsanların yaralarının üzerinde tepinmenin, yaralarını derinleştirmenin, yaralara başka enkazlar eklemenin adıdır OHAL ilan etmek. OHAL’le aslında toplumun dayanışmasını engellemek, güvenlikçi politikalarla 10 ilde her türlü yardımı, giriş çıkışı, arama kurtarma gönüllülerinin girmesini engellemek o insanları ölüme terk etmektir. Biz bunları asla kabul etmeyeceğiz. Bu konudaki tavrımız her zaman açıktır. Halkımızla dayanışma içinde olacağız. Her türlü koşulda dayanışmanın bizi kurtaracağını, büyüteceğini bilen bir partiyiz. Bunu geçmiş deneyimlerimizden çok iyi biliyoruz. Hatırlarsanız Türkiye, Van Depremi gibi Marmara Depremi gibi büyük felaketler atlattı ama o dönemde en büyük yaraları sarmanın yöntemi dayanışmaydı. Sivil toplum kuruluşların, partilerin yürüttüğü çalışmalardı ama AKP iktidarı şimdi bu dayanışmayı engellemeye çalışarak bunu yapıyor. Kriz Koordinasyonlarımız çalışmalarını yürütüyor. Aynı zamanda Şimdi Dayanışma Zamanı kampanyası başlattık. Bu kampanya depremzedelerle dayanışmak, yardımların ve gönüllerin gitmesini sağlayacak bir kampanya. Bu konuda çalışmalarımız devam ediyor.

'SAVAŞA BÜTÇE AYIRMAKLA BU YARALAR SARILMAZ'

Bu kampanyamız sonucu 93 TIR yardım malzemesi deprem bölgelerine ulaştı, yenilerini hazırlıyoruz. Çünkü şunu biliyoruz, herkesin paylaşacağı bir tas çorbası vardır. Paylaşacak evinin bir odası, bir kazağı, bir montu mutlaka vardır, çocuklara ve dışarıda kalan yurttaşlara ulaştırabilecekleri. Biz sadece bunları organize edip depremzedelere ulaştırmaya çalışıyoruz. Bütün kentlerde gönüllü arkadaşlarımız faaliyet yürütüyor. Ben buradan bir kez daha hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı, yaralılara acil şifalar dilerken tüm Türkiye haklarına da bir kez daha geçmiş olsun diyorum. Gerçekten büyük bir felaketle karşı karşıyayız. Bu felaketin yaralarını hep birlikte saracağız. Şimdi dayanışma zamanı diyoruz. Deprem süresi boyunca şunu gördük. İktidarın söylediği tek doğru şey bunun bir felaket olduğudur. Onun dışında söyledikleri hiçbir şey hakikati yansıtmıyor. Hepsi çarpıtma hepsi toplumu kandırmanın başka bir biçimi. Çünkü bizler sahadaydık, bizler olup biteni gördük. Bunlar sıcak koltuklarında oturup toplumu tehdit etmekle bu yaraları saramazlar. Savaşa bütçe ayırmakla bu yaralar sarılmaz, yaralar aktif bir şekilde sahada toplumla ve depremzedelerle dayanışarak olur. Şimdi dayanışma kampanyamız için çağrıda bulunuyoruz."