GÖRÜNTÜLÜ

Gürbüz: Abdullah Öcalan'ın özgürlüğünü konuşma zamanı

DBP Amed İl Eşbaşkanı Mehmet Şirin Gürbüz, "Artık Sayın Abdullah Öcalan'ın özgürlüğünü konuşma zamanıdır. Herkes üstüne düşeni yapmalı" dedi.

İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi'nde mutlak tecrit altında tutulan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’dan 25 Mart 2021 tarihinden bu yana haber alınamıyor.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerinde uygulanan mutlak tecride ilişkin değerlendirmede bulunan Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Amed İl Eşbaşkanı Mehmet Şirin Gürbüz, "Kaostan ve derinleşmiş krizden beslenen AKP-MHP iktidarının halkı yok sayma, ötekileştirme, haklı talepleri görmezden gelerek bazı süreçleri aşma çabası içinde olduğunu hepimiz görmekteyiz. Sayın Abdullah Öcalan üzerinde 40 ayı aşkındır mutlak tecridin devam etmesinin ülkedeki ekonomik krizden tutun yargının bağımsızlığına kadar bir bütün olarak bağını görebiliriz. Sadece İmralı'da değil, sayın Abdullah Öcalan ile birlikte tüm Türkiye halkları da tecrit altındadır. Bugün AKP-MHP iktidarının Kürt halkının haklı talepleri söz konusu olduğunda ikiyüzlü rollere büründüğünü görmekteyiz" dedi.

 'TECRİT KOŞULLARI BÜTÜN ÜLKEYİ SARMIŞ DURUMDA'

İmralı’da ağır bir tecridin olduğuna dikkat çeken Gürbüz, "Birlikte yaşamın oluşması için muhatabın muhatap alınması gerekirken, tecridin son bulması gerekirken, artık Sayın Abdullah Öcalan'ın fiziki özgürlüğünü konuşmamız gerekirken biz halen hukuk dışı uygulamalarla karış karşıya kalıyoruz. Maalesef tecrit koşulları derinleşerek devam ediyor. Bir Adalet Bakanlığı düşünün ki İmralı hapishanesinin kendilerine bağlı olmadığını söylüyorsa, oradaki koşulları bilmiyorsa Kürt halkı nasıl bilecek? Dünyadaki bütün sivil toplum kuruluşlarından tutun bütün çevrelerce tecrit koşulları kabul edilmezken ne yazık ki İmralı'dan başlayan tecrit bütün ülkeyi sarmıştı" şeklinde konuştu.

 'SORUNLARIN TAMAMI TECRİTLE BAĞLANTILIDIR'

Yaşanan ihlallerin tüm kesimleri olumsuz etkilediğini vurgulayan DBP Amed İl Eşbaşkanı Mehmet Şirin Gürbüz, şunları ekledi:

"Öncelikle tecridin sokakta yürümeyi bile etkileyecek bir durumda olduğunu görmek gerekir. Tüm Türkiye halklarının bunu görmesi gerekir. Bugün dünyanın dört bir yanından halklar, tecridin kaldırılması için ortak bir talepte bulunuyor. Bu talepleri görmezden gelmek adeta kaosun üzerine ateşle gitmek gibidir. Kaosu derinleştirmenin hiç kimseye faydası yoktur. Bütün halklar ve siyasi partilerin uygulanan bu tecrit koşullarını gündemde tutması gerekmektedir. Toplumun bir arada yaşayacak koşularının yaratılması gerekir. Türkiye'de yaşanan sorunların hepsi tecritle bağlantılıdır. Bu tecrit koşulları ortadan kalmadığı sürece savaş ve kaos ortamı her geçen gün daha da sertleşecek. Buradan bütün halklara sesleniyorum; birlikte bu tecridi kırmalıyız. Sayın Öcalan üzerinde uygulanan mutlak tecrit kaldırılmalıdır."