Havalimanı işçileri kürek mahkumları gibi

Dev Yapı-İş İstanbul 3. Bölge Temsilcisi Hasan Oğuz, iş cinayetleri üzerinde inşa edilen 3. Havalimanı şantiyesinde işçilerin kürek mahkumları gibi çalıştırıldığını söyledi.

DİSK’e bağlı Devrimci Yapı İşçileri Sendikası (Dev Yapı-İş) İstanbul 3. Bölge Temsilcisi Hasan Oğuz, resmi raporlarda 3. Havalimanı’nda 39 işçinin iş cinayetinde yaşamını yitirdiği söylense de gerçek rakamın gizlendiğine dikkat çekti. İşçilerin tabi tutulduğu koşulların sözün bittiği nokta olduğunu vurgulayan Oğuz, açık cezaevine dönüştürülen şantiyede işçilerin kürek mahkumları gibi çalıştırıldığını belirtti.

Açılışına bir hafta kalan 3. Havalimanı şantiyesinin rögarında cansız bedeni bulunan işçinin kimliğinin ve akıbetinin açıklanmamasına yönelik tepkiler giderek büyüyor. İşçilerin durumunu değerlendiren Dev-Yapı-İş 3. Bölge Temsilcisi Hasan Oğuz, 2015’ten beri iş cinayetleriyle gündemde olan 3. Havalimanı’ndaki kötü ve güvencesiz çalıştırma koşullarının sözün bittiği noktaya vardığına dikkat çekti. 16 yaşından bu yana inşaat şantiyelerinde çalışan 31 yaşındaki Oğuz, AB'nin resmi istatistik ofisi Eurostat ve Sosyal Güvenlik Kurumu'nun (SGK), Türkiye’nin iş kazalarında en fazla insanın yaşamını yitirdiği ülkeler sıralamasında birinci olduğu yönündeki verilerini, “Türkiye’de iş cinayetlerinin yaşanmadığı tek bir büyük şantiye yok” diyerek doğruladı.

İŞ CİNAYETİ RAKAMLARI GİZLENİYOR

Oğuz, Ocak ve Şubat aylarında 400 işçinin iş cinayetine kurban gittiğinin söylendiğini, ancak resmi rakamlarda ismi ve soy ismi belli 39 işçi olduğunu belirterek, “Ölüm sayısı daha fazla da olabilir. Gerçek iş cinayeti sayısını ancak havalimanı şantiyesinin saha sorumluları ve iş güvenliği uzmanları bilebilir ama o sayının da gizlendiğine eminiz. Sayı 400 değil belki ama 39 da değildir” dedi. Havalimanı şantiyesinde bugüne kadar çok sayıda işçinin yaralandığını da aktaran Oğuz, bu konuda hazırlanmış genel bir rapor olmadığını söyledi.

SİLAHLAR GÖLGESİNDE ÇALIŞTIRILIYORLAR

Özellikle 3. Havalimanı’nda artan baskıların genel olarak şantiyelerde yaşanan sorunları da aştığını vurgulayan Oğuz, işçilerin adeta kürek mahkumları gibi çalıştırıldığına dikkat çekti. İşçilerle sürekli irtibat halinde olan Oğuz, şunları kaydetti: “Bir şantiye düşünün ki içinde jandarmalar devriye geziyor; işçiler açık cezaevindeki mahkumlar gibi silahlar gölgesinde çalışmaya mahkum ediliyor. İşçilerin her gün ekstradan zorunlu olarak 4 saat fazla mesaisi var. 08.00’den 21.00’e kadar çalıştırıyorlar. Havalimanını açılışa yetiştirmek için bundan daha fazla çalıştırılan işçiler de var. Konuştuğum bir işçi bana kamp bölgesindeki yatakhanelerinin önünde hâlâ TOMA’ların ve jandarmaların bekletildiğini; sürekli psikolojik baskı altında tutulduklarını söyledi. Servis sorunları da hâlâ yaşanıyor. Keza maaşları da ödenmediği gibi işten çıkartmalar had safhada. 4 aydır maaş alamayanlar var. Koğuş tipi yatakhanelerde de büyük sorunlar mevcut. Şantiyede bir koğuşlar bir de odalar var; yönetim dediğimiz mimarlar, mühendisler, saha görevlileri, yani üst mertebedekiler daha temiz iki kişilik odalarda kalıyor. Bir de işçilerin kaldığı en az 6 veya 8 kişilik, hijyenik ortamın hiç olmadığı koğuşlar var.”

İGA CEO’sunun da bu köle gibi çalıştırma dayatmasını itiraf ettiğini vurgulayan Oğuz, son yaşanan iş cinayetiyle işçilerin haklılığının bir kez daha kanıtlandığını ifade etti.

GÖÇMEN İŞÇİLERİN ADI YOK

Havalimanı şantiyesinde çok sayıda göçmen işçinin de çalıştırıldığını belirten Oğuz, onların durumunun daha da kötü olduğuna dikkat çekti. Bir ay kadar önce Afganistanlı bir işçinin İstanbul’da çalıştığı inşaat şantiyesinde iş cinayetine kurban gittiğini aktaran Oğuz, ancak kimsenin onun akıbetini ve kimliğini dahi öğrenemediğini söyledi. Oğuz, genellikle işten çıkarılan işçilerin yerine istihdam edilen göçmen işçilerin bulunduğu insanlık dışı koşulları, “Göçmen işçilerin sigorta girişi dahi yapılmıyor. Bu işçiler iş cinayetine kurban gittiklerinde kayıtlara dahi geçirilmiyorlar” diye özetledi.

GÖZALTI VE TUTUKLAMA TEHDİDİ

İşçilerin bu koşullarda çalışmayı kabul etmesinin taşeron sisteminden kaynaklandığını belirten Oğuz, şantiye içinde aynı taşeron firması çatısı altında çalışmayan işçilerin bu nedenle birbiriyle irtibata geçip örgütlenemediğini söyledi. Oğuz, 14 Eylül’de gerçekleşen büyük protesto sonrası gözaltına alınıp serbest bırakılan 543 işçiden birçoğunun bu baskı nedeniyle işi bıraktığını aktardı. Oğuz, şantiyenin bitirilmesi acil olan bölgelerinde çalışan ve işi bırakmak isteyen işçilerin ise tekrar gözaltına alınmakla ve maaşlarının ödenmemesiyle tehdit edildiğine dikkat çekti. Bu vahim durumun sadece havalimanında değil, İstanbul’un birçok büyük şantiyesinde de yaşandığını belirten Oğuz, şöyle devam etti: “Aldığımız son aktarımlara göre, İstanbul’da büyük bir inşaat şantiyesinde toplantı yapan patron, görünmez bir elin şantiyeleri karıştırmaya çalıştığını; bu tarz şeylere meyil vermemeleri konusunda işçileri uyararak sendikaları hedef gösteriyor. Yani işçilerin insanca koşullarda çalışma talebini bu şekilde bastırmaya çalışıyor. Demek ki üstten patronlara böyle bir algı yaratmaları yönünde talimat gelmiş.”

ANCAK ÖRGÜTLENEREK AŞILABİLİR

Geçmişten bu yana yaşanan sorunların ancak örgütlenerek aşılabileceğinin altını çizen Oğuz, “Bugün yapacağımız tek şey, bulunduğumuz bütün şantiyelerde örgütlenmeyi daha da had safhaya taşımaktır” diye konuştu. Oğuz, inşaat şantiyelerinde insanca çalışma koşulları yaratılana ve tutuklanan Dev-Yapı-İş Genel Başkanı Özgür Karabulut ve işçiler serbest bırakılana kadar mücadeleye ne olursa olsun devam edeceklerini vurguladı.