Kobanê Davası: İddianame değil kağıt tomarı!

Kobanê Davası'nın 8. duruşmasında, davanın kumpas davası, iddianamenin de kağıt tomarından ibaret olduğu belirtildi.

Kobanê Davası'nın 8. duruşması verilen bir günlük aranın ardından 4. gününde Sincan Cezaevi Kampüsü’nde bulunan Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü.

Rehin tutulan siyasetçiler ile tutuksuz yargılanan yazar Gülfer Akkaya duruşma salonunda bulunurken, diğer cezaevlerinde tutulan siyasetçiler ise duruşmaya Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağlandı. Edirne F Tipi Kapalı Cezaevi'nde rehin tutulan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, mazeret bildirerek duruşmaya katılmadı.

'BU SİYASİ BİR KUMPAS DAVASIDIR'

Duruşmada MYK eski üyesi Gülfer Akkaya'nın sorgusu yapıldı. 2014 yılında MYK üyesi olduğu için yargılandığını belirten Akkaya, özetle şunları söyledi:

"AKP’nin ‘Biz başörtülü kadınları parlamentoya aldık’ sözü bile yalandır. 2010 yılında içinde benim de olduğum feminist ve birçok kadın örgütü bunun için mücadele ettik ve ‘parlamentoda başörtülü kadın istiyoruz’ dedik ve bunun için mücadele ettik. Erdoğan ‘henüz sıra sizde değil, bekleyin hanımlar’ dedi. Biz vazgeçmedik, yine baskı yaptık ve nihayet AKP direnmekten vazgeçti. Bu ülkede başörtülü ve başörtüsüz kadınların parlamentoda siyaset yapmasına biz kadınlar öncülük ettik.

Aradan 6 yıl geçmiş. Bu dava hukuki değil siyasi bir kumpas davasıdır. Seçilmek istenen kadınların önüne konulan engeller başlıca sorun olarak durmaya devam ediyor. Bu tarz engellemeler olmasaydı ve haklar eşit olsaydı bugün bambaşka bir Türkiye olmuş olacaktı. İlk Meclis olan 1921 Meclisinde de kadınlar yok. Yani ülke nüfusunun yarısı yok. O Meclis'te kadınların olmaması ne hatırlanıyor ne de kimsenin umurunda değil.

Tıpkı kadın sorunu gibi Cumhuriyetin başından bu yana devam eden bir sorun da Kürt Sorunudur. Ben bir Kürdüm ve asla inkar etmedim. İşim verilmedi, aynı hakları kullanamadım, sürekli fişlendim. Türkleştirilmeye, asimile edilmeye çalışıldım. Dilim asimile edildi, ben bu dünyada ilk defa Kürtçe konuşmaya başladım. Okulda Türkçe bilmediğim inin tembel sınıfına, sıralarına alındım. Ben bir yazarım, dünya dilleriyle sorunum olmaz ama insanları aşağılarsanız olmaz. Bu eşitlik değil, kendi Anayasanızı inkar etmiş oluyorsunuz. Benim annem Kürt, Türkçe bilmez ama ona Türkçe öğretmek zorunda kaldık alışveriş yapabilmesi için. Bilmiyorum ne kadar Avrupa’da kaldınız ama Almanya'da Almanca bilmezseniz alışveriş yapabilirsiniz ama Türkiye’de Türkçe bilmezseniz bir domates alamazsınız.”

Bir kimlik sorunu daha da Alevilik inancına yöneliktir. Aleviler eşit yurttaş olarak kabul edilmiyor.

'HDP KADIN TEMSİLİNDE BİRİNCİDİR'

Bu yıllardır, yüzyılı çoktan aşmış olan feminizmin nihayet yapmak istediği şeye yaklaşması demektir. Şimdi yüzde 50 olma zamanı. Feminizm de daha çok yayılacak çünkü kadınlar bunu istiyor. Kadınlar itaatkar, cinsiyetçi rolüne sığmıyorlar. Hayallerimiz, tutkularımız var. Ancak bu yeterli bir rakam değil. Daha fazlasını istiyoruz. Bu ülkede kimi kadınların vekillikleri düşürüldü ve kadın sayısı yine düştü. Kadınların parlamentoda en az yüzde 50’ye ulaşması gerek. Ama bu yetmez.

Kapatma iddianamesini de bu kumpas davasından hemen sonra gündeme getirilmesi aynı siyasi amacın ürünü olduğunu gösteriyor. Yasal olmayan talimatla açılmıştır. Bugün HDP MYK’si arkadaşlarımla burada yargılanıyorum. Suç yok, suç üretilme var. Bu gösteriyor ki hukuki değil siyasi bir davadır. Gözaltına alınarak bize karşı suç işlemektir. Bize uygulanan devlet şiddetidir."

'KAĞIT TOMARI!'

Duruşma Gülfer Akkaya’nın avukatı İbrahim Ergün’ün savunmasıyla devam etti. Duruşma periyotlarının değiştirilmesi gerektiğine dikkat çeken Ergün, “Duruşma periyotları yüzünden tutuklu arkadaşlarımız kendini anlatma fırsatı bulamıyor" dedi.

İddianamenin 3 bin 500 sayfalık kâğıt tomarından ve kopyala-yapıştır ifadelerden oluştuğuna dikkat çeken Ergün, "Delil üretiyorsunuz" dedi.

Av. Maviş Aydın, dosyadaki tüm hukuksuzluklara ilişkin beyanları tekrar ederek, duruşma periyotları arasındaki bir haftalık sürecin imkânsız bir takvim olduğunu ve tekrar gözden geçirilmesi gerektiğini vurguladı. 

Yargılanan isimlerin demokratik siyaset alanında söz söylemek için mücadele yürüttüğünü ve bazı bedeller ödemek zorunda kaldığını söyleyen Aydın, şunları söyledi: “Diğer tüm kadınlar gibi müvekkil Gülfer Akkaya da siyasi aktörlerden biridir ve birçok şiddetin yanı sıra yargı şiddetine de maruz kalmaktadır. 8 Mart eylemlerine katıldığı için yargılanmak erkek-devlet zihniyetinin bir sonucudur. Bu müdahalenin sonucu olarak bir kadın kazanımı olan eşbaşkanlık sistemi yargılanıyor" diye belirtti.

Heyetin, “Neden HDP binaları zarar görmedi?” sorusunun ardından İzmir HDP il binasında Deniz Poyraz’ın katledildiğini hatırlatan Aydın, “Biz de orada, duruşma salonunda olacağız. Bu nedenle duruşmalara katılamayacağız” dedi.

Avukatların savunmasının ardından mahkeme heyeti, duruşmaya yarına kadar ara verdi.