MA-TUAYDER: Cezaevleri, ölüm evleri olmasın!

MA-TUAYDER ’in çağrısıyla Bakırköy Cezaevi önünde düzenlenen kitlesel eylemde, işkencenin had safhaya ulaştığı cezaevlerinde hasta tutsakların teker teker ölüme terk edildiği hatırlatılarak, “Cezaevleri ölüm evleri olmasın” çağrısında bulunuldu.

Marmara Tutuklular ve Hükümlü Aileleriyle Yardımlaşma Derneği’nin ( MA-TUHAYDER) çağrısıyla Türkiye cezaevlerindeki hasta tutsakların ölüme terk edilmesi protesto edildi.

Polis ablukası altında gerçekleşen eyleme, Barış Anneleri, HDP Milletvekili Züleyha Gülüm, HDP İstanbul İl Eşbaşkanı İknur yanı sıra çok sayıda siyasi parti ve demokratik kitle örgütü katıldı.

“Hasta tutsaklara özgürlük cezaevleri cenaze evleri olmasın” yazılı pankartın açıldığı açıklamada, sık sık, “Bijî berxwedana zindanan”, “ Garibe Gezer onurumuzdur” sloganları atıldı.

‘BU İŞKENCE DERHAL SON BULSUN!’

Açıklamada ilk olarak konuşan HDP İstanbul İl Eşbaşkanı İlknur Birol, hasta tutsakların Türkiye demokrasisinin kanayan yarası olduğunu vurgulayarak sözlerine başladı.

Temel hak ve özgürlüklerin hiçe sayılması sonucunda ortaya çıkan görüntü fecaat olduğunu hatırlatan Birol, tedavi görmesi gereken tutsakların ölüme terk edilmesinin kabul edilmez olduğunu kaydetti. Şu anda cezaevlerinde binlerce hasta tutsağın ne tedavi ne de serbest bırakıldığını hatırlatan Birol, bu işkencenin derhal sona bulması ve tutsakların hukuksal alt yapı oluşturularak serbest bırakılması gerektiğinin altını çizdi.

“Tutsakların tedavi olma hakkını ellerinden alamazsınız” vurgusunda bulunan Birol, “Adli Tıp Kurumunun(ATK) verdiği kararlardan geri adım atmasını tıbba uygun olarak karar vermesini istiyoruz. Hasta tutsaklarımıza düşman hukuku uygulamaktan vazgeçin. Sürecin acilen işletilmesini aileleri ve kamuoyunun rahatlatılmadınız bekliyoruz” dedi.

‘BİR GÜN YAPTIKLARI KIYIMIN HESABINI VERECEKLER!’

HDP Milletvekili Züleyha Gülüm ise cezaevlerinin cenaze evine çevrildiğine işaret etti. Hasta tutsakların intikam aracı olarak kullanıldığına işaret eden Gülüm, cezaevlerindeki kıyımın, uygulanan tecridin esas olarak topluma yönelik yapıldığını kaydetti.

“Eğer özgürlük, adalet, barış ve Kürt sorununda demokratik çözüm isterseniz devlet cezaevine atarım diyerek tehdit ediyor” diyen Gülüm, “Cezaevinde yaşanan her ölüme hep birlikte hayır dememiz gerekiyor. ATK faşizan yaklaşımından vazgeçmeli yargı sağlık hakkını gözeterek karar vermeli iktidarın kararına göre değil. Bir gün yargı işlediğinde yaptıkları kıyımların hesabını verecekler” diye konuştu.

‘CEZAEVLERİ ÖLÜM EVİNE DÖNÜŞTÜ’

Konuşmaların ardından açıklamayı okuyan MA-TUAYDER Eşbaşkanı Esin Çelik, cezaevlerinin, süreklileşen tecrit, baskılar, işkence, çıplak aramalar, kelepçeli muayeneleri, tedavi edilmeyen hasta tutsaklarla birer ölüm evine dönüştüğüne işaret etti.

Gelinen noktada sağlık ve yaşam hakkının kağıt üzerinde bile karşılık bulamadığına dikkat çeken Çelik, salgını fırsata çeviren iktidarın tutsak ve tutsak ailelerine acı üstüne acı çektirmeyi reva gördüğünü kaydetti.

Bir haftada cezaevlerinden dört ölüm haberi geldiğini hatırlatan Çelik, “Garibe Gezer, Abdülrezzak Şuyur, Halil Güneş, Salih Toğrul’u uygulanan ceza infaz sistemi neticesinde kaybettik. Tek kişilik hücrelere konulmaları, süngerli oda uygulamaları, cezaevi görevlilerinin uyguladığı kötü muamele, yiyecek miktarının azlığı, yemeklerin hijyenik olmayışı, disiplin cezalarının keyfi bir biçimde uygulanması mektupların tutsaklara ulaştırılmaması gibi pek çok antidemokratik uygulamalar vaka-i adiyeden sayılıyor artık” diye konuştu.

En yakıcı sorunun ise ağır hasta tutsaklarının tedavilerini engellenmesi olduğunu vurgulayan Çelik, bunun açıkça sistematik işkence olduğunun altını çizdi. Her yıl onlarca ağır hasta tutsak tedavi edilmediği ya da tahliye edilmediği için yaşamını yitirdiğine dikkat çeken Çelik, şöyle konuştu:

“Cezaevleri ölüm evlerine dönüşmüş durumda. Son bir hafta 4 acı haber aldık. Hastalıklarından dolayı defalarca tahliyesi için başvuru yapılan ağır hasta tutsak Halil Güneş ve tutukluluğuna defalarca itiraz edilen ağır hasta tutuklu Abdülrezzak Şuyur, yaşamını yitirdi. Geçen hafta işkenceye ve cinsel tacize uğrayan hukuksuz şekilde tek başına hücrede tutulan Garibe Gezer şüpheli şekilde yaşamını yitirmişti. Efrînli hasta tutsak Bangin Muhammed İskenderun T Tipi Kapalı Cezaevi'nde yaşamını yitirmesi üzerinden henüz bir ay geçmedi. Son olarak 2014 yılında infazı durdurulan Salih TOĞRUL tedavi gördüğü Mersin şehir hastanesinde yaşamını yitirmiştir. Salih Toğrul 2007 yılında iki defa kalp krizi geçirmiş ve 2012 yılında cezaevinde düştükten sonra reflekslerini ve hafızasını kaybetmiştir. Buna rağmen 2014 yılına kadar infazı durdurulmamıştır. İzmir Aliağa Şakran 2 nolu T Tipi Cezaevi'nde tutulan 56 yaşındaki ağır hasta tutuklu Abdülrezzak Şuyur'a 3 ay önce kanser teşhisi konuldu. Ayrıca astım hastası da olan Şuyur'un, kanser teşhisinden sonra tedavisi yapılmadı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvuran Şuyur hakkında, AİHM 2006 yılında birçok yönden hak ihlali kararı vermişti. Hastalığına rağmen tedavisi yapılmadı ve tahliye edilmedi. Ağır hastalığına ve tüm çağrılara rağmen tahliye edilmeyen Diyarbakır 2 No'lu Yüksek Güvenlikli Cezaevi'nde tutuklu bulunan Halil Güneş, uzun zamandır akciğer ve kemik kanseri hastalığıyla mücadele ediyordu. Gözaltındayken gördüğü işkenceler sonucu sağlığını yitirmiş. Cezaevlerinde tedavisinin engellenmesi, beslenme ve barınma koşullarıyla rahatsızlıkları zamanla daha da artmıştı. Kemik kanseri, ileri derecede Koah, uyku apnesi, iki gözde Glokam hastalığı, böbrek taşı hastalıklarında sadece bir kısmı olmasına rağmen Adli Tıp Kurumu (ATK) 29 Ocak 2014 tarihinde yeni bir rapor hazırlayarak Güneş'in tek başına hayatını idame edebileceği ve hapiste kalabileceği sonucuna varmış, serbest kalması engellenmişti. Halil Güneş 5 gün boyunca tek başına kaldığı odada hayatını kaybetmiştir. “

Her gün hak ihlallerinden dolayı tutsakların yaşamlarını yitirmesinin kamuoyunda geniş yankılar uyandırmamasına tepki gösteren Çelik, ulusal ve uluslararası mevzuat hükümlerinden uzak uygulamalar tüm toplumun vicdanını yaraladığını vurguladı.

İktidara seslenen Çelik, “Cezaevlerinde işkence ve kötü muamelenin önüne geçilmesi, keyfi yasakların durdurulması, hasta tutsakların sağlığa erişim hakkının insan onuruna yakışır bir hale getirilmesi ve ağır hasta tutsakların durumuna ilişkin çözüm sağlanması amacıyla bir an önce girişimlerde bulunmaya davet ediyor” dedi.

Çelik, sorunların sonuna kadar takipçisi olacaklarını vurguladı.