Maas: Türkiye Efrîn uyarılarımıza kulak asmadı

Alman Dışişleri Bakanı Maas bir grup sivil toplum kuruluşu ile gençlik örgütlerinin Efrîn’e ilişkin mektubuna yanıt verdi.

ANF’nin eline geçen mektupta Maas, birçok kez sivil halkın korunması için Türkiye’ye baskı yaptıklarını belirtti. Maas silah ticaretinin ise insan hakları çerçevesinde yaptıklarını öne sürdü.

Türk devleti ve çetelerinin Efrîn’e yönelik saldırılarını yoğunlaştırdıkları günlerde Almanya’da son dönemlerde çıkışlarıyla dikkat çeken Sosyal Demokrat Partisi’nin (SPD) gençlik örgütü JUSOS’un öncülüğünde Dışişleri Bakanı Heiko Maas’a bir mektup gönderilmişti.

Aynı zamanda kendisi de SPD üyesi olan bakanın yanıtlanması talebiyle gönderilen mektuba Adopt a Revolution, Kürdistan Bilgilendirme Merkezi-Civaka Azad, Medico International ve Almanya Sosyalist Gençlik-Die Falken gibi kuruluşların yanı sıra şu isimler de imza atmıştı: Andrea Ypsilanti, Thomas Seibert, Hilde Mattheis, Ulrike Breth, Stefan Stache, Axel Troost Esther Lehnert, Sonja Buckel, Peter Brandt, Kevin Kühnert, Lara Kannappel ve Jan Dieren.

STK’lar Türk devletinin Kürtlere yönelik saldırılarını kınanması ve federal Alman hükümetinin Efrîn karşısında sessizliğini bozarak harekete geçmesini talep etmişti. Mart ayının ortasında iş başı yapan yeni Merkel kabinesine giren isimlerden biri olan ve daha önce adalet bakanlığı yapan Maas’ın geçtiğimiz günlerde mektuba yazılı şekilde yanıt verdiği ortaya çıktı.

Almanya’nın Efrîn ve Suriye savaşına ilişkin bilinen yaklaşımının ötesine geçmeyen mektupta Maas, Berlin’den daha önce gelen açıklamaların dışında kapalı kapılar ardında da Türk devletini birçok kez uyardıklarını ima etti.  JUSOS Uluslararası Sekreteri Leonard von Galen’a adına gönderilen ve ANF’nin elinde bulunan 2,5 sayfalık yanıtta Maas, Efrîn’deki gelişmelerden kaygı duyduğunu belirterek şu açıklamalarda bulunuyor:

“Uluslararası hukukun yerine getirilmesi ve sivil halkın korunması federal hükümetin en büyük önceliğidir. Bu talep Türk hükümetiyle yapılan birçok görüşmede dile getirildi. Ayrıca Türkiye’nin askeri yaklaşımında orantılı hareket etmesi gerektiği belirtildi.”

“KONYA’DAKİ ASKERLERİ ÇEKEMEYİZ”

Türk devletinin bu talepleri yerine getirmemesi yüzünden Başbakan Merkel’in 21 Mart günü yaptığı konuşmada Efrîn’de yaşananları sert şekilde kınadığına dikkat çeken Maas, söz konusu mektupta dile getirilen “Türkiye’ye silah ambargosu uygulansın” ve “Konya’daki Alman askerleri geri çekilsin” taleplerine ise şu yanıtı verdi:

“Öncelikle federal hükümetin sorumlu bir silahlanma siyasetine sahip olduğunu söylemek isterim. Silah ihracatlarına onay verilme süreci, güvenlik siyaseti çerçevesinde ele alınıyor ve anlaşmalar teker teker inceleniyor. Burada insan haklarına ilişkin gözlemler önemli bir yer tutuyor. Konya’da konuşlandırılan Alman askerleri NATO’nun DAİŞ’e Karşı Uluslararası Koalisyonu çerçevesinde görev yapıyor. Bundan dolayı bu askerlerin çekilmesi söz konusu olamaz.

Ayrıca Türkiye’nin operasyonu birçok kez NATO’nun gündemine de geldi ve birçok ittifak üyesi ülke Türkiye’nin orantılı güç kullanması gerektiğini talep etti. Hem BM Güvenlik Konseyi’nde 22 Ocak günü Türk devletinin operasyonuna ilişkin alınan karar ve hem de 24 Şubat’ta Efrîn’i de içine alınan ateşkes kararının uygulanmasına ilişkin talebimizi birebir yaptığımız görüşmelerde federal hükümet olarak Türk tarafına ilettik.”

‘PKK YASAĞI SÜRECEK’ İMAASI!

Federal hükümet yetkililerinin Türk muhataplarıyla yaptıkları her görüşmede siyasi nedenlerle cezaevinde olan Alman vatandaşlarının serbest bırakılmasını ve demokratik normlara geri dönülmesini talep ettiklerini hatırlatan Dışişleri Bakanı Maas, mektupta dile getirilen “Kürt gösterilerde baskılar var” görüşüne de yanıt verdi.

Kürtlerin belirtilen yasalar çerçevesinde yaklaşımını sergileme hakkının olduğunu söyleyen Maas, 1993 yılında ilan edilen PKK yasağını hatırlatarak “Daha önce olduğu gibi şimdi de bu yasak yürürlüktedir” diye konuştu. 2010 yılında Federal Anayasa Mahkemesi’nin PKK’yi “Yabancı terörist örgütler” şeklinde ele alan kararını da hatırlatan Maas bu konuda ise şöyle bir savunma yaparak mektubunu bitirdi:

“Gönderdiğiniz yazıda söylediğiniz gibi Alman güvenlik birimleri Kürt göstericilerine müdahale etmiyor, yapılan şudur; Gösteri yasaları çerçevesinde yasaklanan sembolleri açan PKK sempatizanlarına müdahale ediliyor.

Son olarak şunu da söylemek istiyorum; Türkiye şu anda kolay bir partner değil. Federal hükümet, Türkiye’nin demokratik ölçülere ve demokrasinin temel ilkelerine dönmesi için girişimlerini sürdürecek. Ayrıca federal hükümet kuzeyi Suriye’yi de kapsayan şekilde bütün Suriye’de sivil halkın korunması, uluslararası hukuka dikkat edilmesi ve Suriye krizinin siyasi yollarla son bulması için de çabalamaya devam edecek.

MAAS’A GÖNDERİLEN MEKTUPTA NELER VARDI?

STK ve gençlik örgütlerinin 26 Mart’ta Dışişleri Bakanı Maas’a gönderdikleri mektupta Efrîn merkezli birçok talep getirilmişti. Başbakan Angela Merkel’in uzun bir sessizlikten sonra Türkiye’nin saldırılarını kınadığın, fakat, pratikte bir şeyin yapılmadığı belirtilen mektupta, Alman federal hükümetinin hala Erdoğan iktidarına “dur” demediği ifade edilmişti. Erdoğan ile yeniden pazarlık sürecine girildiği ifade edilen mektupta Maas’tan özet olarak şu konularda çağrılar yapılmıştı:

“Türk devletine silah satışının sürmesi ve Almanya’da Kürt göstericilere yönelik uygulanan kriminalize siyaseti Erdoğan rejiminin saldırılarına destek anlamına geliyor. Erdoğan’ın sözüne ettiği “Kuzey Suriye’nin temizlenmesi ifadesi de bizce Kürtlerin katledilmesi anlamını taşıyor. Türk devletinin Efrîn’deki saldırılarıyla kadın ve erkek eşitliğinin sağlandığı demokratik bir yapılanmaya saldırıyor.

Tüm bunlardan dolayı katliamların önünün alınması için bir inisiyatif kurulması için Birleşmiş Milletleri harekete geçirmenizi talep ediyoruz. Ayrıca Almanya’da Kürtlere karşı uygulanan yasakların da kalkmasını ve Türk devletine hiçbir şekilde silah satışının yapılmamasını istiyoruz.”