Oluç: Muhalefet tecrit konusunda cesur olmalı

HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, muhalefete, "Sizin açınızdan 'Öcalan avukatlarıyla görüşebilmeli, hukuk uygulanmalı’ cümlesini kurmak bu kadar zor mu" diye seslendi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi...
Oluç, konuşmasına Soma Katliamı'nda yaşamını yitiren 301 işçini anarak başladı.

AÇLIK GREVLERİ

Oluç, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecride karşı devam eden açlık grevleri ile ölüm oruçlarına dikkat çekti. DTK Eşbaşkanı Leyla Güven’in açlık grevinin 187’nci günde olduğunu hatırlatan Oluç, açlık grevlerinin tablosunun çok vahim olduğunu ifade etti. Yetkililere bu tablo karşısında “Neden bekliyorsunuz?” diye soran Oluç, “Hukukun uygulanması için var olan yasanın, anayasanın ve uluslararası sözleşmelerin uygulanması için ne bekliyorsunuz? 2 Mayıs’ta bir kez avukatların İmralı’ya gitmesinin sorunu çözemediğini görüyorsunuz. Sorunun çözülmesi konusunda niye adım atmıyorsunuz? İnsan hakları hukukuna aykırı bu durumu düzeltmek için niye adım atmıyorsunuz" dedi.

MUHALEFETE ELEŞTİRİ

Oluç, Adalet Bakanlığı’na “İmralı’da bulunan hükümlüler için de kullanılabilir hale getirin” çağrısı yaparken, muhalefet partilerine de şöyle seslendi: “İyi Parti’ye, CHP’ye sormak istiyoruz. ‘Öcalan avukatlarıyla görüşebilmeli, hukuk uygulanmalı’ cümlesini kurmak sizin açınızdan bu kadar zor mu?  MHP Genel Başkanı Bahçeli bile, ki pozisyonu belidir, avukat görüşünün yapılabilmesi konusundaki görüşünü beyan etti. Siz muhalefet partisisiniz. Hukuk ve demokrasi konusundaki çifte standardınıza ne zaman son vereceksiniz.” 

'ANNELERE SALDIRTAN İÇİŞLERİ BAKANI'

Çocukları açlık grevinde olan annelere dönük polis saldırısını hatırlatan Oluç, "Bu tabloları yaratmayın. Bu tabloları insanlara yaşatmayın. Annelere yönelik bu davranış hukuksuzdur. Bu davranışın kararını veren İçişleri Bakanlığı hukuksuz bir adım atmaktadır. Annelere yönelik saldırılar ve şiddet hukuksuzdur. Annelerin vicdani hakkıdır ses çıkarmak. Ama aynı zamanda anayasal haklarıdır. Gösteri hakkı anayasal haktır. Bunun karşısında kullanılan şiddet ise hukuksuzluktur" diye kaydetti.

MUHTARLIKLARIN İŞGALİ

Oluç, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"İçişleri Bakanı şimdi de muhtarları görevden almaya, kayyım atamaya başladı. Neden görevden alındılar, belli değil. Haklarında kesinleşmiş yargı kararı yok. Her biri yüzde 80-85 oy aldılar. Halkın teveccühüne sahip oldukları için görevden alındılar. Anayasa’da AİHS’de der ki suçluluğu ispatlanıncaya kimse suçlu ilan edilemez. ‘Masumiyet karinesi’ diye bir şey var, ama İçişleri Bakanı’nın umurunda değil bu. Hangi anlayışla İçişleri Bakanı görevden alıyor. Geçen gün söyledi: ‘Önümüzdeki 5 yıl aynı şekilde devam edelim, böyle devam edersek 5 yıl sonra HDP belediyesi kalmaz.’ 5 yıl sonrasını hep beraber görürüz ama bu ifadeniz bile hukuksuzluktur. İçişleri Bakanı’nın zaten hukuk yasa gibi bir derdi yok.  

YSK DARBESİ

Biliyorsunuz, YSK'nin açık bir şekilde hukuka ve demokrasiye darbe yaptığını söyledik. YSK anayasal bir kurumdur. 7 asil 4 yedek üyesi vardır. İşleyişi yasalarla belirtilmiştir. Her anayasal kurum gibi asil üyelerle toplanır. 8 senedir YSK bu şekilde çalışmıyor. Yani anayasa ve yasaya aykırı bir şekilde çalışıyor. Asil ve yedek üyeler birlikte toplanıyor. 2014’ten bu yana da yedek üyelere oy kullandırıyor. Yani mesele sadece İstanbul kararıyla ilgili değil, yıllardır anayasa çiğneniyor.  2014’ten bu yana verdiği tüm kararların meşruiyeti sorgulanan bir kurumdur. YSK'nin anayasa ve yasalar çiğneme hakkı yoktur. Şuna güveniyorlar beli ki; kendi kararlarının bir üst mahkemeye taşınamamasına güveniyorlar. Mesela KHK'li olanlardan mazbataları geri alıp seçilmemiş ikinci kişiye mazbata verebiliyorlar. Kendilerini halk iradesinin yerine Meclis iradesinin yerine ikame edebiliyorlar. Hukuken bunların hepsinin hesabı günü geldiğinde sorulacaktır.

EKONOMİK ÇÖKÜŞ

Biliyorsunuz geçtiğimiz hafta dolar 6.25’lere yükseldi, daha sonra yapılan müdahalelerle 5.98’e kadar geriledi. Gelmeden önce baktım, şu anda da 6'nın üzerinde. Neden böyle? Çünkü gerçekler Hazine ve Maliye Bakanı’nın anlattığı gibi değil. Türkiye’de hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı ve demokrasi açısından, hukuksuzluk açısından atılan bütün adımlar güvensizliği artırdığı için TL’nin değeri düşüyor. Dolar yükselmiyor TL’nin değeri düşüyor. İkincisi; doların düşüş nedenleri neydi? Bir tanesi, Merkez Bankası’nın örtülü faiz artırımı. Yani gecelik faiz oranı yüzde 1 buçuk artırıldı. Palyatif bir tedbir.  İkincisi kamu bankalarının 4 buçuk milyar dolar satım yapması. Bu da palyatif bir tedbir. Palyatif adımlarla doların yükselmesini engelleyemezsiniz. Bu palyatif adımların, ekonomik maliyeti son derece ağır olacaktır. Başarısız bir ekonomi yönetimi ve başarısız bir Hazine ve Maliye Bakanı vardır. Pembe tablolar çizerek ekonomiyi toplamanız mümkün olmayacaktır."

SORULARI YANITLADI

Oluç, ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Oluç, bir soru üzerine, "Muhalefet partilerinin de hükümlü haklarına sahip çıkması konusunda cesaret göstermesi gerektiğini düşünüyoruz" dedi.
Oluç, İstanbul seçimlerine ilişkin “HDP’nin nerede durduğu” yönündeki soruya ise şu yanıtı verdi: “HDP'nin kurulları var ve bu kurullar demokratik tartışma geleneğine sahip kurullardır. Bu kurullar toplanır, tartışır ve karar alır. Bunlardan biri MYK'dir. MYK toplanmış ve tartışmıştır. Belli bir yol haritası üzerinde mutabakat sağlanmıştır. MYK tek kurul değildir, diğer taraftan PM var. PM de toplandı ve tartıştı. MYK ve Meclis Grubu birlikte toplantı halinde şu anda. Orada da tartışılacak. Son olarak da İstanbul'da il ve ilçe örgütü yöneticilerimizle ve seçim çalışması yürüten komisyonlarla birlikte bir toplantı olacaktır. Bütün bu tartışmalar bittikten sonra da HDP yetkili ağızlarından açık bir şekilde deklare edilecektir. Olağan bir süreç işlemektedir. Çok yavaş işliyor diyebilirsiniz ama 1 hafta içinde hepsi tamamlanmış olacaktır. Bugün gene dijital medyada gördüm. ‘Türk vekillerle Kürt vekiller anlaşamadı’ diye bir haber vardı. Gülüp geçiyoruz bu haberlere. Türk ya da Kürt vekiller ayrımı yok kendi içimizde. Hepimiz HDP vekilleriyiz. Bu hafta sonunda net bir şekilde kamuoyuyla paylaşılacaktır.”