ANALİZ

Rusya ile ABD arasında Suriye’yi parçalama yarışı…

Türk devletinin, ordusu ve DAİŞ-Nusra ile diğer çete gruplarından devşirdiği çetelerle Efrin’i katliam ve soykırımla işgal etmek için başlattığı saldırılar Suriye ve bölgede yeni bir süreç başlattı.

Bu süreç Suriye sorunun artık halkları bir toprak bütünlüğü çerçevesinde çözümü değil aksine parçalanması sürecidir. Bunun başını Rusya çekti, ABD de Rusya’nın başlattığı bu süreçte onunla yarışa girmeye başladı.

FIRAT'IN DOĞUSU-BATISI PLANI

Suriye’deki olaylar başladığı günden itibaren etkili olmak isteyen ABD ve Rusya kendi aralarında Suriye’nin batısı ve doğusu gibi bir paylaşıma gittiler. Bu paylaşımı kendi aralarında yaptıkları anlaşmalarla resmileştirdiler. Rusya, Suriye rejimi ile batıyı tutmak isterken, ABD doğuda ve tüm Suriye’de ilk süreçlerde ÖSO denilen gruplarla Türkiye üzerinden ilişkilenerek etkili olmak istedi. ABD’nin politikası Türkiye ile ÖSO üzerinden tüm Suriye’de etkili olma planıydı. Bu planla her ne kadar Suriye’nin toprak bütünlüğü vurgusu yapılsa da Suriye’nin fiilen parçalanma süreci başlatılıyordu. Ancak nedense sürekli Suriye toprak bütünlüğüne vurgu yapıldı.

ABD Suriye iç savaşının başladığı günden itibaren etkili olmak için Türkiye ile planlar yaptı. Türkiye üzerinden Nusra dahil tüm gruplarla ilişkiler geliştirdi. Yine Türkiye üzerinden bu gruplara her türlü desteği sundu. Ancak Türkiye’nin Nusra gibi El Kaide grubu ve daha sonra DAİŞ ile ilişkileri, işbirliği açığa çıkınca ABD ile ilişkileri gerildi. Dolaysıyla baştan beri belirlediği plan işlemez hale geldi.

Bu gelişmelerden ötürü Nusra, Serêkani saldırılarından sonra ABD tarafından terörist örgütler listesine alındı. Türkiye tarafından ise 2013 yılında RTE ve Türkiye desteği ile DAİŞ’in Suriye topraklarına hakim olması planı devreye sokuldu. Bu gelişmeler Türkiye ABD ilişkileri kopma noktasına getirdi. Türkiye böyle bir durumda Suriye’de uçağı düşürdüğü Rusya’ya dümeni kırdı.

RUSYA’NIN SURİYE’Yİ PARÇALAMA PLANI

Rusya Türkiye’yi Suriye topraklarının büyük bir bölümünde etkisini arttırmak için, Suriye rejimini ayakta tutmak için Türkiye’nin Misak-ı Millici, yeni Osmanlıcı politikalarına onay verdi. Halep’e karşılık Cerablus ve Bab’ı Türkiye’ye bırakmakla parçalama politikalarını Türkiye eliyle daha etkili bir şekilde uygulamaya koydu. Şimdi de Doğu Guta ve İdlip’e karşılık Efrin’i Türkiye’ye bırakarak bu planı uygulamaya çalışıyor. Şarkul Avsat’ta yer alan bazı haberlere göre Rusya bunu Suriye Baas rejiminden resmi bir şekilde talep ettiği yönünde bilgiler de veriliyor. Haberlerde Putin’in Beşar Esad’a yazdığı bir mektupta, güçlerini Nubuh ve Zehra çevresinden itibaren konumlandırması, Efrin’i Rusya, Türkiye ve İran’a bırakmasını istediği belirtiliyor. Haberler doğru ise Rusya Suriye’nin Efrin’i Türkiye’ye bırakması istenerek, Suriye topraklarını resmileştirmeye başladığını gösteriyor. Bu durum şu ana kadar toprak bütünlüğüne vurgu yapılan Suriye için resmi bir şekilde Rusya tarafından parçalanmaya başladığını, bunun Suriye rejimine de onaylatılarak yapıldığını açık bir şekilde gösteriyor. Suriye rejimi Rusya’ya dayalı ayakta kaldığı için şimdilik bu duruma ses çıkarmayabiliyor. İleride yeniden uluslararası alanda kabul gören bir duruma geldiğinde buna karşı elindeki kozlarını kullanacağını söylemek yanlış olmaz.

Yapılan açıklamalar, Rusya’nın Doğu Guta ve İdlip’te Suriye rejiminin hakimiyeti sağlanıncaya kadar Suriye’nin Türkiye’ye karşı ses çıkarmamasının istendiğini gösteriyor. Bununla Rusya Doğu Guta ve İdlip’te hakimiyet sağlandıktan sonra istediği zaman Türkiye’yi Suriye topraklarından çıkaracağı anlaşılıyor.

Ancak Rusya burada çok ciddi hesap hatası yaptığını söylemek yanlış olmaz. Çünkü RTE yeni Osmanlıcılık hesapları ile toprak genişletme peşindedir. Dolaysıyla Rusya istediği zaman Türkiye’yi girdiği bölgelerden çıkaramaz. Zaten Türkiye şu ana kadar girdiği Cerablus ve Bab’ı Antep’e bağlamış gibi hareket ediyor. Bu yerlerin idari mülkiye amirleri, emniyet müdürleri ve askeri komutanlarını atamış durumda. Dolaysıyla bu bölgeleri artık kendi topraklarının bir parçası olarak sayıyor. O yüzden Rusya istediği zaman çıkaramaz. Kaldı ki Rusya’nın izlediği politika Türkiye ve elindeki DAİŞ, El Kaide ve diğer çete gruplarına ele geçirdikleri bölgelere Efrin’i de dahil ederek Suni bir devlet oluşturma yönünde onay vermiş durumda. Bu da kendi etki alanı olarak göstermeye çalıştığı bölgeleri Türkiye’ye peşkeş çekme anlamına geliyor. Elbette bir başka ülkenin topraklarından bir bölümünü bir başka komşu ülkeye işgal ettirmek uluslararası yasalara göre çok ciddi sorunları da beraberinde getirecek.

ABD’NİN PLANI

Rusya Suriye’yi parçalamayı resmileştirince ABD Türkiye ile yeniden birlikte hareket etmek, bozulan ilişkilerini onarmak için Türkiye’ye yeni planlar sundu. ABD’nin sunduğu plan, Türkiye’ye bağlı olan çetelerin Guta’dan çıkmaması, Cerablus’tan İdlip’e kadarki alanın Türkiye ve çetelerine bırakılması üzerine kurulu bir alandır. AKP’li yetkililer bu plana Mimbiç’in de dahil olduğunu söylüyorlar. ABD Mimbiç için Türkiye ile bir anlaşmaya giderek, Türkiye’nin İdlip’e kadarki alanda tabi Efrin dahil etkili olma planını sunarak, Türkiye-Rusya ilişkilerini ve planlarını bozma yönünde adım atabilir. ABD’nin sunduğu bu plan, Rusya tarafından Türkiye’ye bırakılan Suriye topraklarından daha fazla toprak bırakması yani işgal etmesine imkan sunuyor. Dolaysıyla Suriye’yi parçalamada birbiri ile yarışa girmiş durumda olduklarını söylemek hiç de yanlış olmaz. Kaldı ki yapılan açıklamalar bunu gösteriyor. RTE şimdi Rusya ve ABD’yi ikisini birden idare edecek, ikisinin çelişkili, çatışmalı durumundan yararlanarak siyaset yapmaya çalışıyor. Türkiye, ABD ile Rusya arasındaki bir çelişkilerden yararlanarak en karlı durumda olduğunu düşünüyor ancak uzun vadede bu durum Türkiye Rusya, ABD, Arap ülkeleri ve bölgesel diğer güçlerle bir savaşa götürecek bir süreçtir. Türkiye ABD’nin sunduğu bu planı kabul etmekle de böyle bir süreci başlatmış durumda. Türkiye, Rusya ilişkileri olduğu gibi yürümez. İster istemez birçok noktada karşı karşıya gelecektir. Bu karşı karşıya geliş bir çatışmaya kadar bile gidebilir. Zira Rusya şimdilik kendi planlarını uygulamak için Türkiye’ye onay veriyor, RTE ve Türkiye ise kendi işgal planlarını, Kürtlerin önünü alma planlarını uygulamak için bu riskleri alıyor. Bu iki plan karşı karşıya gelmeden yürüyebilecek planlar değil. Her halükarda karşı karşıya gelecek olan planlardır.

PARÇALANMAYA KARŞI ÇAĞIN DİRENİŞİ

Rusya, ABD ve Türkiye arasında yürütülen bu planların açıkça Suriye’nin resmi bir şekilde bölünmesi planları olduğu ortaya çıkınca, Efrin’deki çağın direnişinin Suriye’nin bütünlüğünün korunması direnişi olduğunu söylemek hiç de yanlış değil. O yüzden başta BM, ABD ve Rusya olmak üzere uluslararası güçlerin Suriye’yi parçalama planına karşı verilen bir direniş olduğu için uluslararası güçlerin işgal, katliama karşı sessiz kalıyorlar. Ancak direniş uzayıp yükseldikçe, dört parça Kürdistan ve Avrupa’daki Kürt halkının mücadelesi yükseldikçe tutumları değişmek zorunda kalıyor. O yüzden direniş kazanıyor ve kazandırıyor demek yanlış olmaz. Direniş aynı zamanda tüm Suriye halkları ve Suriye’nin bütünlüğünün korunması, parçalanmadan birlik içinde yaşaması direnişi olduğu gerçeği de daha görünür oluyor.