SES Davası: İnsani yardım da halay başı olmak da suç!

SES Davası'nın duruşmasında Türk yargısı temelsiz iddialar öne sürmeye devam etti. Halayda tutulan şal da insani kampanya da suçlama konusu yapıldı.

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Eş Genel Başkanı ve Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de aralarında bulunduğu 8 sendikacı hakkında açılan davanın ilk duruşması, Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü.

Dava kapsamında SES'in eski eş genel başkanları Gönül Erden ve Bedriye Yorgun, SES Eş Genel Başkanı Selma Atabey, eski MYK üyeleri Belkıs Yurtsever ve Fikret Çağlayan, sendikanın Ankara Şubesi eski yöneticileri Rona Temelli, Erdal Turan ve Ramazan Taş, “örgüt yöneticiliği”, “örgüt üyeliği” ve “örgüt propagandası” iddiasıyla yargılanıyor. Dava kapsamında Erden tutuklu, diğer sendikacılar ise tutuksuz yargılanıyor.

Duruşmaya Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekilleri Gülistan Kılıç Koçyiğit ve Habip Eksik, Kamu Hizmetleri Federasyonu (PSI), Avrupa Kamu Hizmeti Sendikaları Federasyonu (EPSU) ve İngiliz Kamu Sendikaları Birliği’nden (UNISON) temsilcilerin yanı sıra, birçok sendika ve sivil toplum örgütü yöneticileri katıldı.

Avukat İddamin Karahancı, dosyada müvekkillerin evlerinde el konulan dijital materyallerin hukuka aykırı bir şekilde incelendiğini belirtti.

Gönül Erden, "Sağlık alanında yapılan uygulamalar da toplumun tamamını etkiliyor. Ülkedeki demokrasi ve barış da sağlık alanını etkiler" dedi.

'SAĞLIK EMEKÇİLERİNİN YAŞAMI KORUNMADI'

Salgına dair Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı genelgelere, uzun çalışma saatlerine, risklere dair birçok açıklama yaptıklarını da kaydeden Erden, “Risk bizim için ölümdü. 498 arkadaşımız hayatını kaybetti. Her biriyle belki yan yana çalıştık. Bu risk sıradan bir risk değildi. Biz yaşam hakkımızı talep ediyorduk. Kişisel koruyucu ekipman, önlük ama bunlara ulaşamıyorduk. Yaptığımız 5 anketin sonucuna göre her 4 sağlık emekçisinden biri koruyuculuğu yüksek olan maskeye erişemiyordu. Biz yaşatmak istiyorduk ama ‘yaşatmak için yaşamak istiyoruz’ dedik” ifadelerini kullandı.  

Erden, konuşmasına devam ettiği sırada mahkeme başkanı araya girerek, salonda bulunan uluslararası heyeti uyardı. Heyete çeviri yapıldığı sırada dikkatinin dağıldığını söyleyen mahkeme başkanı, “Çevirinin yapılıp yapılmadığı beni ilgilendirmiyor” şeklinde konuştu.

DELİL ŞAL!

Ev baskını sırasında el konulan eşyaların listesinin oldukça uzun olduğunu ama çoğunun kitaplardan oluştuğunu söyleyen Erden, “Eve gelen kolluk kendince sakıncalı gördüğü kitapları almış. Hiçbirinin toplatma kararı yok, bu konuda bir bilgi sahibi olmam da mümkün değil. Sendikamızın 20’nci yıl dönümüne dair yaptığı bir belgesel var. Bu belgesel de evden alınıp dosyaya konulmuş" dedi.
Ardından söz alan Erden’in avukatı İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, "Baştan itibaren savunma hakkının kısıtlanmasıyla karşı karşıyayız” dedi.

Türkdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Etkin pişmanlıktan yararlanan Kerem Gökalp’in soruşturma ve kovuşturma evraklarının şimdiye kadar dosyaya getirilmesi gerekiyordu. Bu kişi etkin pişmanlıktan yargılanmış, bize göre Ankara’ya sipariş usulüyle nasıl gelmiş, neler talep edilmiş, bunları rahatlıkla öğrenebilirdik. Dün de HDP’ye yönelik açılan Kobanê Davası’nda da uzun uzun konuştu ama çoğu kişiyi tanımadı ve konuşmasında pek bir şey yoktu.”

Avukat Sevinç Hocaoğulları, "Müvekkilin tutukluluk gerekçesi olarak tanık beyanları ve kardeşinin düğününde elinde taşıdığı sarı kırmızı yeşil şal. Savcılığın dosyadaki delilleri suçlamayla ilişkilendirmesi gerekiyor" dedi.

Söz alan Erden’in kardeşi Avukat Zülfikar Erden de "Bunun bir suça konu edilmesi gerçekten acı” şeklinde konuştu.

Duruşma, SES Eş Genel Başkanı Selma Atabey’in söz almasıyla devam etti.

'HDP'NİN KAMPANYASI İNSANİYDİ'

SES’in kuruluşuna ve faaliyet alanına dair bilgi veren Atabey, sendikal faaliyetlerin örgüt faaliyetleri gibi yansıtılmasının kabul edilemez olduğunu kaydetti.

HDP’nin başlattığı “Kardeş Aile Kampanyası” kapsamında ihtiyaç sahibi üç aileye aylık maddi yardımda bulunduğunu dile getiren Atabey, iddia edildiği gibi örgütsel bir faaliyette bulunmadığı, insani görevini yerine getirdiğini vurguladı.

Mahkeme başkanı, iddianamede yer almayan ve tanık sıfatıyla ifadesi alınan başka bir itirafçının ifadesini okudu. İtirafçı tanık, Atabey’in örgüt mensuplarına sağlık eğitimi verdiğine dair iddiaları yer aldı. Söz konusu iddialara dair Atabey, “1995’ten sonra hiçbir şekilde onunla karşılaşmadı. Söylediklerini kabul etmiyorum” dedi.

Söz alan Avukat İddamin Karahancı, “İddialar somut delillere dayanmıyor" dedi.

Karahancı, tahliye ve yargılama sonucunda beraat kararı verilmesini istedi.

Avukat Kenan Maçoğlu, "Hem Gökalp hem de gizli tanık Ulaş’ın ifadelerinin tamamının getirilmesini istiyoruz. Her iki dosyada gizlilik kararı var ve açık tutuluyor. Bilgi belge istenildiğinde Kobanê Davası’nda ‘gizlilik kararı var’ denilerek bilgi ve belge verilmiyor. Gizlilik kararı sadece dosya tarafları açısından geçerli, mahkeme için geçerli değil. Gerekirse bize kapalı tutarak inceleyin" dedi.

'SAĞLIK İŞİ POLİTİKTİR'

Savunma yapan SES eski MYK üyesi Fikret Çağalan, aynı iddialarla yargılandığı başka davanın daha olduğunu söyledi. Çağalan, “Ben bir Kürdüm, Aleviyim, aynı zamanda bir sosyalistim. Bu kimliklerimden kaynaklı olarak da bir ilişki, konuşma ve eylem biçimim var. Sendikada kararların nasıl alındığını sordunuz ama savcılık zahmet edip sendikanın işleyişini araştırıp iddianameye ekleme gereği duymamış. Keşke bizi gözaltına aldıklarında savcı sorsaydı o zaman da söylerdik” dedi.

Sağlık işinin politik olduğunu dile getiren Çağlayan,  sendikal faaliyetlerinin de demokratik bir işleyişe tabi olduğunun altını çizdi.

HDK Ankara Eş Sözcüsü olarak yürüttüğü faaliyetlerin de iddianameye eklendiğini dile getiren Çağalan, “HDP Eş Sözcüsü olarak HDK’nin de içinde olduğu kardeş aile kampanyasını yürütmekten daha doğal ne olabilir” diye sordu.  

Avukat İddamin Karahancı, “HDK yasaklı değil ve dolayısıyla onun bir kampanyasına katılmak kadar doğal bir şey olamaz" dedi.

Avukatların ardından hakkında dava açılan eski MYK üyesi Belkıs Yurtsever savunma verdi.

Söz alan Avukat Levent Kanat, savcılığın görevini yapmadığını söyledi. Kanat, “İddianameler ciddiyetle yazılması lazım. Polis fezlekeleriyle iddianame hazırlanmaz" diye tepki gösterdi.

MAHKEME KARARI

Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, Erden’in tutukluluk halinin devamına, gizli tanık "Ulaş"ın bir sonraki celse özel ortamda hazır edilerek SEGBİS'le beyanlarının alınmasına, itirafçı tanık Kerem Gökalp ve tanık Hicran Berna Ayverdi'nin bir sonraki celse SEGBİS'le hazır edilmesi için yazı yazılmasına, kamu görevlisi olan sanıklar yönünden çalıştıkları kurumlara yazı yazılarak haklarında idari soruşturma bulunup bulunmadığının sorulamasına, HTS kayıtlarının istenmesine, Fikret Çağalan'ın  vareste talebinin reddine, tanık Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan tanık Gökalp'in beyan ve teşhislerinin istenmesine karar verdi.

Duruşma 4 Temmuz'a ertelendi.

Erden'in tahliye edilmemesini, davayı izleyenler alkışlarla protesto etti.