EKMEK VE ADALET KAMPANYASI
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM) MYK Üyesi ve Emek Komisyonundan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Sevtap Akdağ, Ekmek ve Adalet Kampanyası'na ilişkin ANF’ye konuştu.
Sevtap Akdağ, 19 Temmuz’da başlatacakları ‘Ekmek ve Adalet Kampanya’sının bir mücadele hattına dönüşeceğini belirterek, şunları söyledi: “Öncelikle çeşitli kentlerde o kentin dinamiklerine uygun sorun alanlarıyla temas edeceğimiz, onlarla buluşacağımız sorunları, talepleri birlikte konuşacağımız ve çözüm önerilerini birlikte oluşturacağımız, yerel yönetimler ayağımızla bunlar içerisinde çözüm gücü olacağımız yerlerde müdahil olacağımız, onun dışında kalan meseleler için bunu merkezi bir siyasal soruna dönüştürüp, mecliste, sokakta, nerelerde ifade edilmesi gerekiyorsa bunları etkin olarak açığa çıkartacağımız bir mücadele programı inşa etmek istiyoruz.”
'HERKESİ AÇLIKTA EŞİTLİYORLAR!'
Asgari ücret meselesinin temel başlıklarından olduğunu ifade eden Sevtap Akdağ, iktidarın ekonomi politikalarının sonucunda temel ihtiyaçlara ulaşımın bile imkansızlaştığını şu sözlerle anlattı:
"Son 10 yıldır uygulanan politikalarla özellikle çok yoğun bir yoksullaştırma süreci gerçekleştirildi. Yoksuldan alan ve zengine veren bir sermaye transferi söz konusu. Toplumsal varlıklar, hepimizin ortak yarattığı varlıklar, yoksulların ürettiği varlıklar, çalışanların ürettiği toplumsal varlıklar sürekli sermaye peşkeş çekiyor. Vergi indirimi diye, yok KDV indirimi diye, vergi borçlarının silinmesi diye, filancanın teşvike ihtiyacı varmış diye bir işsizlik fonundan ya da bizim ödediğimiz o tüm o dolaylı vergiler olarak adlandırdığımız ekmekten, sudan kesilen vergilerden. Teraziyi git gide bozan, yoksullar aleyhine bozan bir süreçle karşı karşıya kaldık. Şu gün Ocak'ta belirlenmiş olan asgari ücret 17 bin lira. Başka hiçbir ihtiyacı olmasa, barınma sorunu olmasa, ulaşım sorunu olmasa, elektrik, su ve benzeri ihtiyacı olmasa gereken miktardır. Açlık sınırı dediğimiz şey, temel gıda harcaması için harcanması gereken rakamlar, bu 19 bin lira. Tüm hane halklarının yani asgari ücreti 17 bin liradan arttırmayacağız diyorsunuz. Ama enflasyon bu arada yüzde 65’lerde. TÜİK tarafından verilen rakam bile bu noktaya çıkmışken siz bu kayıpları gidermeyeceğim diyorsunuz. Son beş ayda bile bu rakam yani 17 bin lira enflasyon dolayısıyla on üç bin liraya düşmüş durumda. Sene sonuna kadar kaça düşecek? 10 bin liraya düşecek. Bu arada mal ve hizmetlere, mazota zam geliyor, benzine geliyor, bütün ulaşım giderleri artıyor. Elektrik, su, doğal gaz bütün bunlara yani temel harcamalara şeyler artıyor. Ve dolayısıyla burada herkesi açlıkta eşitleme anlamına gelen bir ekonomi politikası söz konusu. Yoksulları hiç kıpırdayamaz, yaşayamaz, hatta ölme noktasına getirerek buradan enflasyonu düşüreceğiz diye bir yaklaşım söz konusu. Oysa enflasyonu yükselten şey yoksulların gelirleri değil.”
İktidarın savaş politikalarına da dikkat çeken Sevtap Akdağ; “Tüm bölgede çok ciddi bir savaş politikası üretiyorsunuz. Tüm bölgede, ülke dışında onlarca kalekol kurmuşsunuz ve sürekli sınır ötesi operasyonlar ve benzeriyle paralar harcıyorsunuz. Tüm dünyada savaş sanayi üzerinden böbürlenen bir yaklaşım sergiliyorsunuz. Ama savaş sanayisine harcanan para ekmeğe harcanmamış para demektir. Dolayısıyla biz hem barışı hem toplumsal adaleti yani her birimizin refahta, özgürlükte ve eşitlikte birleşebileceği bir zemini kurmak istiyoruz. O yüzden de Ekmek ve Adalet adı altında buluşmaları gerçekleştireceğiz” şeklinde konuştu.
'DEMOKRATİK DÖNÜŞÜM ELZEM'
Halkın artık söz söylemek istediğini belirten Sevtap Akdağ, DEM Parti olarak bu sözleri görünür kılmayı görev olarak gördüklerini şu sözlerle kaydetti: “Adım adım şunları görüyoruz, emekliler dün bu kadar yoğun sahaya inmezken, taleplerini gündeme getiremezken bugün çok daha etkin getirdiklerini, öğretmenlik mesleği kanunuyla iradesi gasp edilmeye çalışan öğretmenlerin sokakları doldurduğunu, asgari ücret karşısında her ne kadar istediğimiz seviyede sokağa taşmamış olsa da bir itirazın, bir şeyin en azından sosyal medya alanlarında çok yoğun olarak yaşandığını görüyoruz. Ama biz hani bir faşizm altındayız. Bizim de sorumluluğumuz bu hattın güçlendirilmesi. Demokratik bir dönüşüm için her birimizin yaşayabileceği bir ülkeyi kurabilmek için bu dönüşüme ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz. Ekmek ve Adalet Kampanyamız tam da bu sorunları yerinde görmek, onların yalnız olmadığını, aynı zamanda bizim o sözleri başka yerlerde büyütmek istediğimizi ve başka yerlerde bu sözleri söyleyenler olduğunu birbirilerine göstermek istiyoruz. Bu görünürlüğü karşılıklı olarak arttırmak istiyoruz. AKP’nin bu anlamıyla 20 yıllık hegemonyasında ciddi bir zayıflama söz konusu. Ama akacak kanallar aradığı da çok açık. Bu kanalların yaratılması ve bu kanalların demokratik dönüşümün bir parçası yapılması meselesi son derece önemlidir. Bunu önümüzde büyük bir görev olarak görüyoruz. Bunun için demokrasi güçleriyle, çeşitli ittifaklarla mücadele zeminlerinde ortaklaşarak bunu hayata geçirecek zeminleri kurma konusunda da kararlıyız. Bu mücadeleyi en geniş zeminlerde, en geniş muhalefet dinamikleriyle birlikte yürütmek gibi bir kararlılığımız söz konusu.”