Sıfır kilometre ve soylu bir sömürgeci!

Eline verilmiş bürokratik güç ile çirkin ağzından salyalar akıtan, 80-90 yaşlarındaki insanlara saldıran, çocukları öldüren bu adam, kendi içinde dünyanın en korkak insanıdır. Oysa onu tanıyanlar çim olsa biçilmez diyor.

Gerçek bir yalancı, talancı ve kan emici. Gerçek bir manipülatör ve çarpıtmaktan, insan yaşamı ile oynamaktan haz alan biri…

Gerçek bir ikiyüzlü, tarifi zor bir ezik ruh hali, bir dediği diğerini tutmayan sahte kişilik…

Dün hakaret ettiği insana bugün tapan; dün doğru dediği şeye bugün yalan diyen… 

İki gram çıkarı için olmayan tüm kişiliğini bit pazarına çıkarma potansiyeline sahip yegane kişilik. 

“Kişilik” dedik, bağışlayın…

Kendisini kliniğe yatırsalar Şizotipal, Şizoid, Paranoid ve Sadomazoistik tüm kişilik bozuklukları rahatlıkla görülecektir. Ama aynı zamanda görülmeyebilir, tam tersi sonuç da çıkabilir. 

Çünkü kişilik bozukluğundan bahsedebilmek için önce bir kişilikten bahsetmek lazım. Oysa sıfır kişilik ile ayakta duruyor. Kendisine benzeyen, benzettiklerinin şişirme egosu ile ayakta balon gibi duruyor. 

Kendisini ameliyata alsanız hücrelerinde mitokondri yerine terbiyesizlik, lizozom yerine ahlaksızlık, ribozom yerine rezillikten başka bir şeye denk gelmek imkânsız. Bu denli nevi şahsına faşist kişi bulmak zordur. Bir de bunu bakan yapmışlar. Irkçılık, kin ve aşağılıkvari tüm konularda son derece “soylu” olan bakandan bahsediyoruz…

Beyni dinamit olsa, şapkasını uçurmaya yetmeyecek olan ve kullanışlı meta lansmanında ilk üçe çok hızlı giren, onurunu kendi partisinin kulisinde ayaklar altında bırakıp çıplak gezmeyi tercih eden ve her türlü kötülüğü üzerine almaya razı bir mekanik saat tribine bürünen bu insan görünümlü faşist fitne, adeta Çernobil faciasından sonra oluşma gereksiz bir radyoaktif madde gibi insanlığa zarar vermeyi sürdürüyor… 

Eline verilmiş bürokratik güç ile çirkin ağzından salyalar akıtan, 80-90 yaşlarındaki insanlara saldıran, çocukları öldüren bu adam, kendi içinde dünyanın en korkak insanıdır. Oysa onu tanıyanlar çim olsa biçilmez diyor. Sadece bu mu? Değil elbet, yorgan olsa serilmez, kolonya olsa dökülmez, koltuk olsa oturulmaz bir vaka.  Dünü ve bugünü kafası gibi çıplak ortada olan bu adam onurdan, adamlıktan(!), dürüstlükten bahsedip duruyor. Kendisinde olmayan ne varsa onun özellikle altını çiziyor. Dış piyasadaki kur artışından daha hızlı olan bir şey varsa o da Soylu denen bakanın aşamdaki kalitesizliğidir. Paçozluğu da, terörü de, yalanı da en iyi o bilir.

Kürt kanını ağa babalarından öğrendiği taktik ve telkinlerle yeniden içmeye ant içmiş bu insanlık düşmanı bünye, kendisini güç sarhoşluğu içinde sonsuz hüküm süreceğini sanarak saydırıyor. Bilmiyor ki öncesi ve sonrası ile sadece o da sıradan bir gereksizlik ve evrensel alçaklık ritüelinin bam teli olarak hatırlanacak.

Ruh hali 2. Leopald’tan hallice olan bu soylu ırkçı, soyadı ile tezat insan kategorisinde kimseye kaptıramayacağı eylemlere sahip. Junior diktatör olma çabaları ve kirli işlerde göz dolduran performansı ile ‘başkanının’ gözüne girmek için her daim kapısında 2.Nicholas potansiyeli ile duran bu zat, kalbinin derinliklerinde sakladığı Pol Pot kimliğini de Kurdistan söz konusu ise rahatça salıyor ortalığa. Gowon ve Ömer El Beşir karışımı yaşam algısı ile kendini efendi gören bu zat, kendini yaşamın sahibi görüyor.

Yaşadığı benlik krizleri ortada olan bu psikoanalitik hasta kişilik, kendi geçmişine ihanet ederek yükseldiği bakanlık basamaklarını şimdi finalde herkese ihanet ederek sürdürüyor ve sürdürecek. İflah olmaz bir pragmatist, bakmaya değmez bir oportünist olan Soylu, her yerde ‘insanlık’ ve ‘vatan sevgisinden’ falan bahsediyor. Ne acıklı! Oysa onun gerçek yüzü yalanlarıdır. Korkak kişiliği arkasına saklanarak anne-babası yaşındaki insanlara saldırısı ve densiz tehditleridir. Herkes ve en çok o da biliyor ki tarihin çöplüğünde, metan gazı dolu başköşe kendisinindir, en çok hak edendir. Ve tarih onun gibi saçma kişiliklere prim vermez, dediğini de yapar…