Taşeron Belediye Birliği: Kadro yoksa huzur yok!

Taşeron Belediye İşçileri Birliği, Türkiye genelinde 450 taşeron belediye işçisine verilen kadrolu güvenceli çalışma sözünün tutulmamasını Kadıköy’de protesto etti.

Taşeron Belediye İşçileri Birliği, Türkiye çapında 450 işçiye verilen kadro sözünün yerine getirmesi için uyarı eylemi gerçekleştirdi.

HDP Milletvekili Musa Piroğlu’nun destek verdiği eylemde, “ Emeğimiz bizimdir. Patrona köle, sermayeye kul, ülkeye taşeron olmayacağız. İnsanca yaşamak istiyoruz" yazılı pankartı ile “Kadro yoksa oy yok”, “ Birleşen işçiler yenilemez” , “ Eller kadro kıymet bilmiyor anne” dövizleri taşındı.

Sık sık, "Kadro hakkımız söke söke alırız", "Sefalete teslim olmayacağız" sloganlarının atıldığı eylemde HDP Milletvekili Musa Piroğlu bir konuşma yaptı.

TAŞERON KÖLECE ÇALIŞMAKTIR

Taşeron sistemi işçi sınıfına karşı sermayenin en azgın saldırısı olduğunu vurgulayan Piroğlu, taşeronun işçi sınıfının parçalanması, güvencenin ortadan kaldırılması, kuralsızlığın kural haline getirilmesi olduğunu kaydetti.

“Kuralsızlık hakim olduğu zaman patronun sözü kural haline gelir” diyen Piroğlu, “Taşeron kölece çalışmaktır. Taşeron örgütsüzlüktür, sefalettir. İktidar ve sermaye, işçi sınıfına esnek çalışma adı altında kuralsızlığı dayatırken; özel sektörden kamuya taşeron sistemini temel çalışma sistemi haline getirdi” dedi.

ANKARA ‘YA YÜRÜMEK GİBİ BİR HEDEFİMİZ VAR

Kadro verilmeyen Kadıköy Belediyesi işçisi Kadim Fırat, ücretlerinin sefalet düzeyine düşmüş olmasının büyük ve derin bir öfkeye neden olduğunu vurguladı.

Bugün burada toplanmalarının bir uyarı niteliği taşıdığına işaret eden, Ankara’ya yürümek gibi bir hedefleri olduğunu belirten Fırat, “Bugün burada kadrolu güvenceli çalışma koşulları için bir kampanya sürecinin içine girmiş bulunuyoruz. Haklı taleplerimizi bundan sonra da işyerlerinde, üretim alanlarında, hizmet ürettiğimiz belediyelerde haykırma devam edeceğiz” şeklinde konuştu.  

KADRO SÖZÜ 4 YIL SONRA FİYASKO İLE SONUÇLANDI

Taşeron Belediye İşçileri Birliği adına açıklamayı okuyan Binali Ağır, büyük vaatlerle parlatılan “Taşeron İşçilere kadro veriyoruz” yalanı,4 yıl sonra fiyaskoyla sonuçlandığını vurguladı.

Belediye şirket işçileri olarak, bu zaman zarfında, ortada kadro değil, kocaman aldatmacalar olduğunu gördüklerini kaydeden Ağır, “Anladık ki, kadro bir yana, bir şirketten bir başka şirkete transfer edilmişiz. ‘Sendikalı olacaksınız, iş garantiniz olacak, özgür toplu sözleşmeniz olacak ve haklarınız bugünden daha iyi olacak’ safsatalarının parıltısı döküldü, yerine öfke kabarıyor. 696 sayılı KHK' yı çıkarıp bizi bir gecede, bir şirketten diğer şirkete sürükleyen siyasi iktidarın asıl amacı, ücretlerimizin düşürülmesi, emeğimizin gasp edilmesiymiş. Türkiye'yi Çin yapacağız planını, ilk biz belediye işçileri ürerinde uyguladılar” dedi.

2018 yılından sonra, 2 yıl Toplu İş Sözleşmesi yapamadıklarına dikkat çeken Ağır, bu arada asgari ücret, bu iki yılda 9026 ve 921 oranında arttı. Aradaki kayıp biz işçilerin cebinden çıktığını belirten Ağır, gelinen noktada, KHK ile geçişten önce, asgari ücretin yüzde 100’ü çalışan işçiler bugün 8 500 TL taban ücret alması gerekirken, neredeyse asgari ücret düzeyinde ücret aldığını belirtti.

Oysa 696 Sayılı KHK, 900 bin işçi için çıkarılmış, merkezi kurumlardaki 450 bin işçi 4 /D kadrosuna geçirilirken, 450 bin belediye İşçisi 4 /A kadrosunda bırakıldığına işaret eden Ağır, şöyle konuştu:

“Bırakılmıştır diyoruz, çünkü; 4 /D 'ye geçseydik, haklarımız bir miktar daha artacaktı. Bu haklardan mahrum bıraktılar bizi. Oysa, Aynı KHK ile geçen biz belediye şirket işçileri, Şu an Asgari Ücret ile çalışmaktayız. Yüksek enflasyon kaynaklı refah payını alamıyoruz Devletin, taşerondan kadroya geçen (4/D) ll işçilere ödediği ikramiyeden yararlanamıyoruz. Belediyelerin siyasi kurumlar olması sebebiyle, her zaman işten çıkarılma korkusuyla çalışıyoruz. Belediyelerdeki keyfiyet sebebiyle, sosyal ve mali haklardan yararlanamamakla birlikte yoğun şekilde mobbing uygulamalarına maruz kalıyoruz.”

KHK'yı çıkaranlar ve dayatanların , çok soğukkanlı bir şekilde, yıllar içinde ücretlerin erimesine, emeğimin ucuza iş görmesini planladıklarını söyleyen Ağır, ve ne yazık ki bunu başardıklarını ifade etti.

Sendikalar, bu kayıplarımızın önüne geçmedi, gerçeği tüm çıplaklığı ile işçilerin önüne koyması gerektiğini vurgulayan Ağır, “Bu kötü gidişata dur demeliyiz” çağrısında bulundu. Yakın zamanda İstanbul Büyükşehir Belediyesi çalışanı 2427 işçi ile yapılan bir anket, işçilerin ilk talebinin güvenceli ve kadrolu çalışma olduğunu ortaya çıkardığını aktaran Ağır, “Hangi siyasi partiye, hangi sendikaya üye olursak olalım, kimliğimiz ne olursa olsun ortak sorunlarımız ve çıkarlarımız etrafında birleşmeliyiz. Gerçek kadro istemeliyiz” dedi.

Ağır talepleri şöyle sıraladı: “Aynı işi yapan işçiler arasında eşitlik sağlanmalıdır. Eşit işe eşit ücret prensibi uygulanmalıdır. Mahalli idarelerdeki işçilere uygulanan, şirket işçiliği uygulamasına son verilmelidir. Belediye şirketlerinde çalışan işçiler, belediyelerde çalışan kadrolu işçiler ile aynı haklara sahip olmalıdır. Şirket işçileri, 4 D kadrosuna geçirilmelidir. 52 günlük ikramiye (İlave Tediye) hakkımız verilmelidir. Kadrolu, güvenceli çalışma tüm işçilerin en temel hakkıdır. Hiç kimse esnek, güvencesiz, taşeron çalışmaya maruz kalmamalıdır. İş güvencesinin temeli olan kadrolu çalışma esas çalışma biçimi olmalı, esnek, kadrosuz, taşeron çalışma iş yasasından çıkarılmalıdır. Haydi hep birlikte taleplerimizi haykırmalı, yetkili kurumların sesimizi duymasını sağlamalıyız.”