Türkiye-Mısır ilişkileri - III

Türkiye ve Mısır liderleri, yıllara yayılan krizi kendileri açısından kullanışlı hale getirdi. Bölgesel ilişkilerden iç siyasete kadar ideolojik sembol ve politikalarını buna uygun dizayn etti.

TÜRKİYE - MISIR

Türkiye ile Mısır arasında yıllara dayanan bu gergin ilişki, her ne kadar bölgesel bazı çıkar çatışmalarını beraberinde getirse de iki devlet buna rağmen doğrudan çatışmaktan kaçındı. 

Erdoğan’ın ya da AKP’nin dış politika zikzakları, doğrusal bir hat izlemese de tümüyle kaybeden değildi. Saldırgan bir dış politika izleyen AKP, bu saldırganlığıyla dünyada “öngörülmez” olarak nitelendirilse de iç siyasette bunu “başarı” gibi sundu. Hatta iç politikada da benzer sert köşelerden döndü ve bunu çıkarı için kullandı. Bu iki devlet arasındaki gerginlik, Mısır’ın içinde de karşılık buldu. TESEV’in araştırması tam da bu karşılığın cevabının veriyor: “… TESEV bünyesinde yaptığımız araştırmaların bize gösterdiği gibi halklar arasındaki kardeşlik duygusu da erozyona uğradı. 2013 öncesine kadar Türkiye’yi yüzde 67 gibi yüksek bir oranda model olarak kabul eden, Türkiye’ye karşı yüzde 84 oranında sempati besleyen Mısır halkı, artık fikrini değiştirdi. 2013 yılı Ağustos-Eylül aylarında gerçekleştirdiğimiz Ortadoğu’da Türkiye Algısı Araştırması sonuçlarına göre sempati düzeyi yüzde 38’e düştü.”

‘NORMALLEŞME’ SÜRECİ

Aslında ‘normalleşme’ süreci tam olarak Doğu Akdeniz’deki krizin olduğu döneme denk geliyor. Mısır’ın Yunanistan ile Doğu Akdeniz’deki deniz sınırlarını belirlemesi, ancak sınır çiziminin Meis Adası’ndan başlatılmasına karşı çıkması, Türkiye ile ilişkileri daha da germemek olarak algılanmıştı. Dönemin Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da Mısır’ın Türkiye kıta sahanlığının güney sınırını kabul ediyor olmasından memnuniyet duyduklarını açıklamıştı. 2020’de başlayan bu yumuşama sinyalleri, iki devletin istihbarat kanalları arasında iletişim olduğu açıklanmasıyla da başka bir boyuta geçti. Bu hamlelerden en somutu; Türkiye’nin, Mısır’ın NATO toplantılarına katılımına koyduğu vetoyu 2020 içerisinde kaldırması oldu. İki devletin Dışişleri Bakanlığı yetkilileri, 2021’de Ankara ve Kahire’de olmak üzere iki ayrı görüşme gerçekleştirdi. Yine 2021’de Libya’daki iç siyasetteki dengeler değişince gerilim azalmaya başladı. Farklı hükümetleri destekleyen Mısır ve Türkiye için de durum aynıydı. İlk bakan düzeyindeki ziyareti de Haziran 2022’de dönemin Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, İslam Kalkınma Bankası’nın yıllık toplantısına katılmak için yaptı fakat Libya ile yapılan gaz anlaşması, Mısır’ın normalleşme sürecini askıya almasına sebep oldu.

SİSİ VE ERDOĞAN’IN EL SIKIŞMASI

Asıl ‘normalleşme’ ise Sisi ve Erdoğan’ın el sıkışması olacaktı. Mısır ile gerilimin artık “kullanışlı” olmadığını gören Türkiye, stratejisini böylece tamamen değiştirmiş oldu. Katar’da düzenlenen 2022 Dünya Kupası açılış maçında Erdoğan ile Sisi’nin el sıkışarak verdiği fotoğraf ‘normalleşmenin’ en net karesi oldu. Erdoğan, bu fotoğraf sonrası şunları diyecekti: “Türkiye-Mısır arası, bir liderler buluşması değildir, Türk milleti ile Mısır halkının geçmişteki birlikteliği bizim için çok önemlidir. Yeniden niye olmasın, yeniden niye başlamasın?”

Mısır’ın bu süreçte devlet yetkililerinin Sisi’ye ağır ithamlarda bulunması ve Erdoğan’ın Mısır’ı hedef almasını bırakması; Türkiye’ye yerleşen Müslüman Kardeşler üyelerinin Mısır yönetimine karşı faaliyetlerine izin verilmemesi; Türkiye'nin Libya'daki askeri varlığı ve buraya cihatçıları yerleştirmesi meselesine duyulan rahatsızlık gibi üç koşul sıraladığı da dünya kamuoyuna yansıdı.

Bu süreçte Dışişleri düzeyinde çeşitli temaslarda bulunan iki devlet için en önemli ziyaretlerden biri Sisi’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın daveti üzerine ilk kez Türkiye’yi ziyaret etmesi oldu. Sisi’nin bu ziyareti sırasında iki devlet arasında 17 anlaşma da imzalandı.

TİCARET ZAYIFLADI AMA HİÇ DURMADI

Sisi’nin Türkiye ziyareti ile iki ülke arasındaki ticaret hacminin 5 yıl içinde 15 milyar dolara çıkarma hedefi olduğu müjdelendi. Bu iki ülke arasındaki ticaret zaten hiç durmadı, sadece zaman zaman zayıfladı. Mısır ile Türkiye arasında 2005’te imzalanan Serbest Ticaret Anlaşması (STA) iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin en önemli sıçramasıydı. Bu ilişkiler, Mursi iktidarı döneminde daha da gelişti, diplomatik krizden belli bir seviyede etkilense de durmadı. STA’nın imzalandığı 2005’te ticaret hacmi 955 milyon dolardı. Türkiye o yıl 687 milyon dolar ihracat yaparken, ithalat 267 milyon dolar olarak kaydedilmişti. Mursi’nin göreve geldiği yıl, yani 2012’de ticaret hacmi büyük bir sıçrama kaydetti ve 5 milyar dolara ulaştı.

Krizin yaşandığı yıllarda belli oranlarda ticaret zayıfladı. Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) rakamlarına göre Türkiye'nin Mısır'a ihracatı 2015'te yüzde 5 gerileme ile 3,1 milyar dolar, 2016’da ise yüzde 12,7 oranında düşüş ile 2,7 milyar dolar olarak gerçekleşti. Türkiye'nin Mısır’dan ithalatı ise 2016'da, bir önceki yıla oranla yüzde 19 artışla 1,4 milyar dolara ulaşmıştı. Bu rakamlar Afrika kıtasında Türkiye'nin en fazla ihracat yaptığı ülkenin Mısır olduğunu gösteriyor. Mursi döneminde 5 milyar dolara ulaşıp rekor kıran ticaret hacmi, 2018’de 5 milyar dolar barajını da aşarak önemli bir seviyeye geldi. 2024’te iki ülke arasındaki ticaret hacmi 10 milyar dolar civarında.

Sonuç olarak iki ülke liderleri yıllara yayılan bu krizi kendileri açısından kullanışlı hale getirdi. Bölgesel ilişkilerden iç siyasete kadar kendi ideolojik sembol ve politikalarını buna uygun şekilde dizayn etti...