ROJAVA'DA KADIN MÜCADELESİ
Kadın Hakları Koruma ve Araştırma Merkezi, Qamişlo merkezli olup, kadın hakları ve toplumsal cinsiyet eşitliği konularında önemli bir rol üstleniyor. Reqa, Kobanê, Şehba, Halep ve Hesekê'de yerel topluluklarla etkileşimde bulunan merkez, kadınların karşılaştığı çeşitli zorlukları ve insan hakları ihlallerini tespit ederek bunlara yönelik çözümler geliştiriyor. Eğitim programları, atölyeler ve seminerler düzenleyerek, kadınların hakları konusunda bilinçlenmelerine yardımcı olup, toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda toplumsal farkındalığı artırmaya çalışıyor.
Merkez, Brüksel'de de bir ofis bulunduruyor ve dünya genelindeki kadınlara yönelik ihlallere karşı da mücadele ediyor. Kadınların toplumsal hayatta daha aktif bir rol alabilmesi için destekleyici projeler geliştiren merkez, şiddet ve ayrımcılıkla mücadele edip, kadınların seslerini duyurabilmeleri için çeşitli platformlar sunuyor.
Kadın Hakları Koruma ve Araştırma Merkezi üyesi Avukat Aynur Paşa, merkezin faaliyetlerine ilişkin şu aktarımlarda bulundu: “Kadın hakları ve toplumsal cinsiyet eşitliği konularında yürüttüğümüz çalışmalar, kadınların yaşadığı zorluklara yönelik çözümler üretmeye ve toplumsal farkındalığı artırmaya yönelik. Merkezimiz hem yerel hem de uluslararası düzeyde kadın haklarını korumak için çeşitli projeler ve kampanyalar düzenliyor.”
Kadın Hakları Koruma ve Araştırma Merkezi'nin 2019 yılında kurulduğunu, merkezin temellerinin ise 2018 yılına dayandığını belirten Aynur Paşa, “Bir grup kadının bir araya gelerek kurduğu merkez, Bahoz’da kurtulan Êzidî kadınların yaşamlarına odaklandı. Bu kadınlarla görüşmeler yaparak yaşanmışlıklarını belgeledik. Kurtarılan Êzidî kadınların anlatımları doğrultusunda, Hol Kampı’ndaki DAİŞ’li kadınlara da ulaştık. Bazı kadınlar DAİŞ’in mağduru olmuştu ve zorla DAİŞ’e katılmışlardı. Hol Kampı’ndaki DAİŞ’li kadınlarla bir araya gelerek, her birinin farklı hikayelerini dinledik ve böylece merkezin temeli atılmış oldu” dedi.
‘KADIN HAKLARININ KORUNMASI TEMEL AMACIMIZ’
Aynur Paşa, merkezin, Türk devletinin 2019 yılında Serêkaniyê ve Girê Sipî’yi işgali ve bu saldırılarda işkenceyle katledilen Hevrîn Xelef’in şehadeti ardından 1 Kasım 2019’da resmi olarak açıldığına dikkat çekerek, “Hevrîn Xelef’in şehadeti sonrasında ihlallerin belgelenmesi ve hukuki boyutlarının da ortaya konması gerekiyordu. Kadına yönelik her türlü şiddet, sömürü ve ayrımcılığın ortadan kaldırılması ve cinsiyetler arasında etkili bir eşitliğin sağlanması, kadın ve çocuklarla ilgili kanunlar geliştirerek kadının her düzeyde özgürlük ve eşitlik hakkına sahip olduğu bilincine sahip bir toplum inşa edilmesi, kadınların ulusal kanunlarda etkin rol alabilmesi için hukukun geliştirilmesi, kadına yönelik ihlal ve suçların takibi ve belgelenmesi, bölgesel ve uluslararası kurumlar nezdinde kadın haklarının korunması temel amaçlarımızdandır” diye konuştu.
‘KADINA KARŞI AYRIMCI YASALARLA MÜCADELE EDİYORUZ’
Aynur Paşa, merkezin hukuki destek verdiğini de vurgulayarak, “Kadınların hukuk bilincini geliştirmek ve hukuki, siyasi, toplumsal ve kültürel haklarını elde etmelerine destek oluyoruz. Bu doğrultuda faaliyet yürütüyoruz. Suriye'deki ilgili kurumlarla iletişim kurarak kadına yönelik ayrımcılığa dayalı yasaların değiştirilmesi için çalışmalar yapıyoruz. Kadınlara karşı işlenen suç ve ihlallerin mağdur ve tanıklarını dinleyerek belgeliyoruz ve insan hakları kurumlarıyla paylaşıyoruz. Kadınların her alanda güçlenmesini destekleyecek kurslar, çalıştaylar ve seminerler düzenliyoruz. Ayrıca, kadınların barış süreçlerine katılımını artırmayı ve karar alma mekanizmalarındaki temsil oranlarının yükseltilmesini teşvik eden 1325 sayılı kanun kapsamında seminerler veriyoruz. Roj Kampı’nda bulunan DAİŞ çetelerinin çocuklarını topluma yeniden kazandırma doğrultusunda bilinçlendirme faaliyetleri de yapıyoruz. Toplum içinde kadının gelişimine engel olan gerici yaklaşımları araştırarak projeler üretiyoruz. Aile ve Kadın Kanunu doğrultusunda bilinçlendirme faaliyetlerinden de sorumluyuz” diye ekledi.
‘SAVAŞ SUÇU VE İHLALLERİ BELGELİYORUZ’
Türk devletinin işgal ettiği Kuzey ve Doğu Suriye’deki Efrîn, Girê Sipî ve Serêkaniyê bölgelerinde ve Kuzey ve Doğu Suriye’nin yedi kantonunda kadına yönelik ihlallerin belgelendiğini ve ilgili kurum ve kuruluşlara iletildiğini belirten Aynur Paşa, “Yardıma ve desteğe ihtiyacı olan kadınların merkeze başvurusu üzerine destek sunuluyor. Merkezin çözebileceği durumlarda doğrudan destek sağlıyoruz, bazen de yol ve yöntem göstererek ilgili kurumlara yönlendiriyoruz. İşgal altındaki bölgelerde ihlallere maruz kalan kadınlar için belge topluyoruz ve bu bilgileri ilgili kurum ve kuruluşlara gönderiyoruz. Hevrîn Xelef’in çeteler tarafından işkence edilerek katledilmesini belgeleyip; savaş suçları, insanlığa karşı suçlar ve soykırım suçları gibi uluslararası suçları yargılamak amacıyla Uluslararası Ceza Mahkemesi (ICC) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) sunduk. ICC, Türkiye ve Suriye’nin üye devlet olmaması nedeniyle, AİHM ise bu ülkelerle olan ortaklığı nedeniyle dosyamızı kabul etmedi. Benzer birçok dosyayı da ilgili kurum ve kuruluşlara sunduk” dedi.