Amed: Saldırılar yoğunlaşırsa şehirlere müdahaleyi tartışırız

YJA Star Merkez Karargâh komutanı Delal Amed, 2015 yılında gelişen saldırılar karşısında kadınların muazzam bir direniş sergilediğini söyledi.

YJA Star Merkez Karargâh komutanı Delal Amed, 2015 yılında gelişen saldırılar karşısında kadınların muazzam bir direniş sergilediğini söyledi. 2016 yılının Demokratik Özerklik modelinin Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın özgürlüğüyle paralel olarak gelişeceğini belirten Amed, 2016 yılında da artan saldırılar olursa şehirlere müdahaleyi tartışırız” dedi.

Dört parça Kürdistan’da açısından 2015 yılı nasıl geçti?

2015 yılını yoğun geçti. Yeni yılı Sur, Nusaybin, Kerboran, Cizre ve Silopi’de direnen başta Kürt kadınlarını ve halkımıza kutluyoruz. Bizler 2015 yılının başına 2014 yılının mücadele sonuçlarıyla girdik. 2014 yılı boyunca DAİŞ karşısında gelişen bir mücadele düzeyi vardı. Bu mücadelede de HPG ve YJA Star güçlerimiz öncülük yaptı. Başta Şengal’de olmak üzere bir katliam gerçekleştirilmek istendi birçok kadın kaçırılıp öldürüldü. Tabi güçlerimiz bunun önünü aldı. Bu da hem Ortadoğu hem de Kürdistan açısından önemli bir pozisyondu. Bu da gerilla güçlerimizin mücadelesiyle ortaya çıktı. Şu sonuç ortaya çıktı; DAİŞ karşısında direnen tek güç HPG ve YJA Star güçleri oldu. Bu da Ortadoğu’da direnen güçlere birer moral kaynağı oldu. Bununla bağlantılı olarak 2012 Rojava Devrimi oldu. Kürtler artık burada özgün-özerk sistemini oluşturuyor. 2014 yılında DAİŞ in buraya da yoğun saldırıları gelişti. Buna da YPJ öncülüğünde büyük bir direniş sergilendi. Tüm bunlar yaşanırken bizler de 2015 yılına bu gelişmelerle girdik. Önder Apo da Kürtlerin bu kazanımlarıyla Kürt halkını bir çözüme götürmek istedi. Önder Apo’nun halkların özgürlüğüne giden yolu demokratik yöntemlerle gitmesi bu yılda da söz konusu oldu. Yılın başında da kendisiyle gelişen bu görüşmeleri çözüme eğriltmek istedi ve bunu da Newroz’da da kalıcılaştırmak istedi. Nisan ayında Dolmabahçe’deki mutabakatla da bu kesinleştirilmek istendi. Bu süreçte de Türk devleti de Kürt halkını ve hareketini nasıl düşürebileceğinin hazırlığını yapıyordu. Fakat bunun sonucunda da şu ortaya çıktı; Önder Apo’nun amansızca yürüttüğü bir demokratik mücadele, gerillanın Kürdistan’da DAİŞ karşısında direnişi yine Rojava’da DAİŞ’e karşı YPG ve YPJ’nin direnişi bu yıl da ki en önemli gelişmelerdi. Tüm bu kazanımlara dayanamayan devlet süreci bozdu diyebiliriz. Bunda da HDP’nin Türkiye ve Kürt halkı açısından demokrasi bloğunun zaferini oluşturduğu etkiyi de dile getirebiliriz.

AKP bu kayıptan sonra Kürt halkına şehirlerde gerillaya ise havadan bir saldırı konsepti geliştirerek 24 Temmuz’da bir savaş başlattı. Bu savaşı nasıl değerlendiriyorsunuz?

AKP, 2015 yılın da sadece seçim kazanımlarına karşın değil Rojava Kürdistan’ında Kobanê ve Cizîr kantonlarının birleşmesi Gire Spi’nin özgürleşmesine de tahammülsüzlüğü oldu. Tüm bunlar gelişirken 24 Temmuz’dan önce de AKP birçok katliamlar ve siyasi soykırımlara gitti. Bu da savaşın birer ön hazırlığıydı. Bu hazırlık aşamasında da çevre güçlerden bir destek bekleme durumuna girdi çünkü Önder Apo’nun felsefesi yaşamsallaşıyordu. Bundan korkan uluslararası güçlerde bu felsefeye karşın AKP’ye destekte bulundu ve AKP bunun üzerine 24 Temmuz’da Medya Savunma Alanlarının her birine birçok uçak göndererek bombardıman gerçekleştirdi. Neden AKP hükümeti bu saldırıları 24 Temmuz gecesi başlattı. Bilindiği üzere Lozan Antlaşması ile Kürtler yok sayılmak istenilerek Kürdistan 4 parçaya bölünmüştür. Bununla bu tarih bilinçli olarak seçilerek tarihi tekerrür etmek istemiştir. Bu saldırılar karşısında bizim de az sayıda da olsa kaybımız oldu; bu da kamuoyuyla paylaşıldı. Bu kadar geniş bir hava operasyonu olmasına rağmen istenilen elde edilmedi. Yine gelişen az sayıdaki kaybımızı da önleyebilirdik. Bu da 2015 yılı açısından verilecek bir öz eleştiri konumuzdur.

HPG ve YJA Star güçleri olarak bu saldırılara karşın hamlesel bir yaklaşımımız oldu. Ve güçlerimiz savunma pozisyonunu aldı. Fakat tüm bunlara karşın Kürt halkı bunu kabul etmeyerek kendi yolunu çizmeye başladı. Önder Apo’nun gerçekleştirmek istediği demokratik çözüm yolları tıkanınca halkımız buna karşın kendi çözüm arayışlarına başvurdu diyebiliriz.

Aslında 2015 yılında HPG ve YJA Star gerillaları birçok pozisyon aldı. Arazi denetimi, yol denetimi gibi birçok taktik denendi. Buna bağlı olarak YJA Star gerillalarının da etkili eylemleri oldu. Hamle sürecinde Geliyê Doskî, Bingöl, Bitlis eylemleri gibi eylemleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Arazi denetimi, yol denetimi gibi yöntemler gerilla birliklerimizin katılımıyla oldu. Bizler gelişen askeri hamleyi sadece YJA Star’ın gerçekleştirdiği özgün eylemlerle sınırlandırmıyoruz. Bu süreç içerisinde YJA Star güçleri HPG güçleri içerisinde öncü bir rol oynadı. Tabi özgün örgütlemenin gerçekleştirdiği özgün eylemsellikler de oldu. Yıl içerisinde YJA Star 56 özgün eylem gerçekleştirdi. Daha sonra yılık bilanço kamuoyu ile de paylaşılır. Bu sadece bizim özgün birimlerimizin gerçekleştirdiği özgün eylemlerdir. Yoksa genel hamlede de YJA Star güçlerimizin katılımı çok aktif bir rol oynadı. Tabi bu gelişen eylemsellikler içerisinde öne çıkan eylemler oldu. Geliye Doski de operasyona gelen düşmana saldırarak operasyonu tersine çeviren eylemler oldu ve burada 18 asker öldürüldü. Bitlis kırsallarında 25 askerin imha edilmesi keza aynı durumda oldu. Ve bu eylemlerde de YJA Star gerillalarının hiç kayıp vermemesi güçlerimizin profesyonelliğini ortaya koymak durumundadır.

Bu süreçte Bakurê Kürdistan halkı AKP çetelerine karşı artık başkaldırdı. Kimileri bu başkaldırışa hendek siyaseti-barikat kurma gibi adlandırmalar yapıyor. Kürt halkının bu savunma refleksi sonucu ortaya çıktı siz bu savunma refleksini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Başta da belirttiğim gibi tüm demokratik yollar kapatılınca halk doğal olarak kendi öz yönetimini ilan etti. Bununla bağlantılı olarak gerilla güçlerimizin şehirlere yönelik yapmış olduğu güçlü eylemselikler de halkımıza moral kaynağı oldu. Özellikle de Muş Varto kırsalında kahramanca direnen Ekin Van yoldaş, Gever’de Rozerin arkadaş, Amed merkezde Berfin Cizre arkadaşın şehit düşmesi halkta güçlü bir etki yaratmıştır. Gerillada böylesi büyük bir direnişi gören halk kendi demokratik özerkliğine gitmiştir. Tabi tüm halkların en doğal yönetim biçimine karşın düşman buna amansızca bir saldırı gerçekleştirdi. Halka yönelik bir saldırı olunca da halk öz yönetimle paralel olarak öz savunma da açığa çıktı. Bu da YDGH, YDGK-H ve gençler bu duruma öncülük etti. Halk ta kendisini savunmak içinde barikatlar kurdu. Düşmanın kendi sokaklarına girip katliam yapmasın evlerine girip tutuklamalar gerçekleştirmesin diye yapılan en meşru bir savunma biçimidir. Halk demokratik hak arayışına giden bir yolda ilerliyor. Tabi halkımız bu yolda ilerlerken de gelişen saldırılar karşısında kendini nasıl savunması gerektiğini de öğreniyor ve halkta tüm bunlar birer tecrübe haline de geliyor.

Bunun içerisinde de tabi kadınların direnişin neresinde; ona da değinmek gerek çünkü bu öz yönetime kadınlar öncülük ediyor. Çünkü düşman saldırılarına en fazla kadınlar maruz kalıyor. Bu da doğal olarak kadınların en ön saflarda olmasına sebep oluyor. Kadınlar bu sürece öncülük ettiği içinde öldürülen kadınlarımız oldu. 11 çocuklu, 5 çocuklu analarımız öldürüldü. Ve hata 3 aylık bebekler bile katledildi. Devlet tüm bunları yasak bölge ilan ettiği alanlarda sivilleri katlederek düşmanın kendisinin bile inanamayacağı yalanlara başvurduğunu ortaya çıkarıyor. Şunu da söylemek gerekir ki kadınlarımız evlerinin önünde rahatça vuruluyor. Kadınların tüm saldırılara karşın kendilerini daha fazla koruyabilmeleri gerekmektedir. Kadınların kendini nasıl savunması gerektiği konusunda taktik çoğaltması (suikast-abluka) ve profesyonelleşmesi mevcudiyetti açığa çıkartılmalıdır.

Kadınlar savunma taktiklerini geliştirmeli dediniz. Şengal örneğinde de olduğu gibi olası saldırılarda kadınların başına neler gelebileceklerini gördük. Bunların bir daha yaşanmaması için kadınlar nerde durmalı ve neler yapmalı?

Tabi şu realite de ortaya çıktı. AKP demek DAİŞ demektir. Eğer kadınlar kendi mahallelerinde evlerinde kendilerini savunabilecekleri alanlar yaratamazsa ve kendini savunmayı öğrenmezse DAİŞ’in Şengal’de yaptığını AKP çeteleri bugün Bakurê Kürdistan da yapacaktır. Şu an ki pratik uygulamalar bunları gösteriyor. Bunun için de kadınlar savunma amaçlı kurduğu barikatları koruması ve terk etmemesi gerekiyor. Bugün kahramanca şehit düşen halktan gençlerimiz var. Her hangi bir direniş göstermesen de acımasızca katlediliyorsun. Bunun için bizler diyoruz ki tüm kadınlar direnmelidir. Ve tüm analara sesleniyorum; çocuklarınıza direnmeyi esas alın. Çocuklarınız kendisini, evini, ailesini ve toprağını korumayı öğrenmeli ve bunu pratikleştirmelidir.

Tabi bazı bölgelerde ara ara yoğunlaşan saldırılar oluyor ve halkımız buna karşın ‘acaba geçici göç edelim mi’ sorularını kesinlikle akıllarından çıkarmaları gerekmektedir. Türk devleti de bu konu da özel projeler yürüterek halkı göçe teşvik ediyor. Devletin sunduğu yeniden yapılandırma-edinilen zararları karşılama gibi projeler aslında Kürt halkını bölgeden çıkararak eskiden denediği asimilasyon, bölgeyi insansızlaştırma hayallerini amaçlamaktadır. Halkımızın da tüm bu oyunlara karşı duyarlılıkla cevap olama toprağına bağlılığı, bu süreçte daha da aktifleştirmelidir. En çokta kadınların karakteristik özeliklerinden biri olan toprağa bağlılık bu süreçte açığa daha çok vurulmalıdır.

Evet, tam da bunlardan söz ederken son gündemlerden biri özerklik alanlardan gelen bir diğer haber de Sivil Savunma Birlikleri YPS’nin ilanı oldu. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Evet, yeni yeni ilan edildi. Biz de kamuoyundan takip ediyoruz. Demokratik özerklik ilan edilen bölgelerde YDGH ve YDGK-H öncülük etti. Bununla beraber saldırılar gelişince halkta yani 7 den 70’e bu direnişe katılıyor. Yani eli silah tutan herkes bu direnişin en ön saflarında yerini almaya başladı. Bununla birlikte de halk ve gençlik kendisini yeni bir oluşumu eğriltiyor. Bu da önemli bir adımdır. Ve şu da açığa çıktı eğer saldırılara cevap olacaksan kendini koruyacaksan kendini örgütleyip bir oluşuma gitmen gerekmektedir. Tabi YDGH ve YDGK-H vardı; fakat bu bir gençlik örgütlenmesiydi. Ama bundan sonra herkesi içinde barındırabileceği bir örgütlenmeye gitmek Bakurê Kürdistan açısından önemlidir tabi. Ortaya çıkan bilançolarda yansıyor ve anlaşılıyor ki halk-gençlik artık kendini savunmayı öğrenmiş pozisyonu almaktadır. Bunu Başbakan Davutoğlu da yüzlerce kaybımız var diyerek de halk karşısında ne kadar çözümsüz kaldığını ortaya çıkarıyor.

Tabi HPG ve YJA Star gerillalarının da görkemli direnişleri oldu. Koşulların kış olmasına rağmen de kırsalda ki direniş devam ediyor. Medyaya yansıtıldığı kadarıyla demokratik özerk alanlar da HPG ve YJA Star gerillalarının olduğu söylenip saldırıların yoğunluğu buna bağlanmaya çalışılıyor. Fakat hiçbir gücümüz bu alanlarda bulunmamaktadır. Geçen dönem içerisinde yer yer birimlerimizin eyleme gidip geri gelme söz konusu oldu fakat mevcut özerk alanlarda böyle bir şey söz konusu değildir.

Son bir aydır Sur, Cizre, Silopi gibi ilçelerde yoğun saldırılar oluyor. Bu yoğun saldırıların bir diğer önemli kolu da psikolojik yani özel savaş oluyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Evet demokratik özerklikler ilan edildikten sonra saldırılar gelişti. İlk saldırılarda halk, polis ve AKP’nin özel timleri olan Esedullah timleriyle mücadele etti. Fakat şimdi ordu da devreye girdi. Ve şehirler abluka altına alınıyor. Sokağa çıkma yasakları ilan edilerek katliamlara zemin hazırlanıyor. Bu ilanı yapıyor. Sokağa çıkma yasağının ne olduğunu bilmeyen oyun oynamaya çıkan çocukları, Cizre de engelli bir çocuğu vurma gibi alçaklıkları özel savaş yöntemleridir. Tüm bunların yanı sıra da AKP, medya savaşı da başlatmış diyebiliriz. Bazı medyaları da ele geçirterek bunu körüklemektedir. Halkta yenilgi algısı oluşturarak savaş yürütme yöntemlerine gidiyor. Her gün medya da ‘yüzlerce terörist etkisiz hale getirildi’ söylemleri de bu oyunun birer parçasıdır. Terörist dedikleri 3 aylık bebeği hastaneye yetiştirmeye çalışan 70 yaşındaki dedelerimizdir. Halkımız bunu iyi bilmelidir.

Geliştirilmek istenilen özel-askeri savaşa karşı muazzam bir direniş var. Bunu da görüyoruz. Bizler de YJA Star güçleri olarak bu direnişlerin sonuna kadar arkasındayız. Kadınların, halkımızın en doğal özgürlük haklarını savunmada yanlarındayız ve elimizden ne gelirse yaparız. Yukarı da belirttiğim gibi bizim özerk alanlara hiçbir şekilde müdahalemiz olmadı. Ama elbette ki bu saldırılar yoğunlaşırsa halkın savunma güçleri olarak bizim bunu tartışmamız gerekir. Normal koşullar altında şehirler polis denetimi altındadır. 10.000 kişilik ordu ve ordu komutanları halkımıza müdahale ediyorsa Kürt halkının da bir ordusu olduğu hatırlanmalıdır. Mevcut konumda şehirlere müdahaleyi tartışıyoruz.

Şengal’de YPJ-Şengal Rojava’da QSD güçleriyle YPJ öncülüğünde bir direniş de var. Genel dört parça Kürdistan’da kadın direnişini nasıl değerlendiriyorsunuz?

2015 yılının önemli bir gelişmesi de Şengal’in özgürleştirilmesi oldu. Ve bir diğer kazanımda YPJ Şengal’in oluşması oldu. Ve orada ki halkın özelde kadınların özerkliği sahiplenmesi keza aynı. Bu da Kürdistanlı kadınların YJA Star öncülüğünde bir model oluşturdu. Yani kadınlarda kendini koruma bilinci oluştu. YPJ yine Rojava’da 2015 yılında da öncülük etti ve ilerleyici hamlelerde yerini aldı. Rojava’da YPJ’nin mücadele yürütmesi Suriye’de yaşayan Araplar-Asuriler ve diğer halklara da birer örnek oldu. QSD de bunun örneğidir diyebiliriz. Bölgede bulunan halklardan oluşan bir güçtür. Bu direnen kadın modelinden de bağımsız değildir. Ve böylelikle diyebiliriz ki diren kadın modeli Kürdistan oluşmuştur. Başure Kürdistan’da özgür yaşam talebi de gün geçtikçe artmaktadır.

Son olarak 2016 yılında YJA Star olarak iddianız nedir ve tüm kadınlara çağrınız nedir?

2015 yılında tabi önemli gelişmeler yaşandı. Rojava açısından değerlendirecek olursak, YPJ’nin direnmesi ve orada bulunan kadınların özgür kadın kimliğine ulaşmasında ki çaba gün geçtikçe artıyor. Ve bu arayışın daha da yoğunlaşması önümüzde bir görev olarak duruyor. Aynı zaman da Rojhilat Kürdistan’ın da da HPJ güçlerimiz var. Ve oradaki kadınlar HPJ adı altında örgütleniyor. 2015 yılında İran rejimiyle güçlerimiz arasında yaşanan bazı çatışmalarda oldu. Yine burada HPJ’nin 4 kadın şehidi oldu. HPJ’nin de sadece Rojhilat Kürdistan’ın da yaşayan Kürt kadınlarını değil aynı zamanda İran rejimi altında ezilen kadınlara da ulaşması ve özgürlük yoluna katması gibi hedefler de var. Yine tüm bunlarla bağlantılı olarak Başurê Kürdistan’da kadınlarında özgür yaşam talebi gün geçtikçe artıyor. Bunda da Şengal-Maxmur-Kerkük alanların da bulunan YJA Star güçlerinin etkisi büyüktür. Son olarak Kürt sorunu açısından kilit nokta Türkiye’deki Kürt sorununun çözümü. Bizim açımızdan da 2015 yılı artık yol haritamızın netleştiği bir yıl oldu. Kürt halkı da kendi demokratik özerklik modelini oluşturdu. Bizlerde halkımızın bu talebinin arkasındayız. Hem halkımız hem de güçlerimizin 2016 yılında büyük direnişlere gideceği iddiasındayız. Bizim de YJA Star güçleri olarak 2016 yılı olarak Önderlikle buluşma yılı olacağı iddiasındayız.