‘Ben bütün zamanların kadınıyım’

YJA Star Komutanlarından Jînda Ronahî, “Oldukça zarif, güler yüzlü, dik duruşlu ve aynı zamanda ciddi bir havası vardı. Bir ciddiyet vardı ama düşündüğüm gibi sert değildi. Kafamda oluşturduğum dogmaları ilk kez heval Sara'yı gördüğümde kırdım” dedi.

YJA Star Komutanlarından Jînda Ronahî, “Oldukça zarif, güler yüzlü, dik duruşlu ve aynı zamanda ciddi bir havası vardı. Bir ciddiyet vardı ama düşündüğüm gibi sert değildi. Kafamda oluşturduğum dogmaları ilk kez heval Sara'yı gördüğümde kırdım” dedi.

9 Ocak 2013’te Fransa’nın başkenti Paris’te 2 yoldaşıyla beraber katledilen Sakine Cansız'ı mücadele arkadaşlarından olan YJA Star komutanlarından Jînda Ronahî anlattı.

Sakine Cansız'ı nasıl tanıdınız ve sizin yaşamınızda nasıl bir yer edindi?

90'lar sürecinde üniversitedeyken heval Sara'nın ismini duymuştum. O zamanlar Sakine Cansız’ın Amed zindanında gösterdiği direniş çok etkiliyordu. Efsanesi her yerde dile geliyordu. Üniversite ve lisede özellikle gençler heval Sara'ya oldukça büyük bir hayranlık duyuyordu. Amed zindanında bir Kürt kadınının, Apocu ruhla faşizme karşı çıkışı bizim ona olan merakımızı daha da artırıyordu. Çünkü düşman karşısında net bir duruş sergilemişti ve bu da büyük bir cesaret istiyordu.

Üniversiteden bir grup arkadaşla beraber PKK saflarına katılmaya karar verdik. Yeni savaşçılarda eğitim alırken özellikle parti tarihinden sonra heval Sara'ya olan ilgimiz, merakımız gün geçtikçe artıyordu. Bir gün yeni savaşçı devresindeyken yönetimde yer alan bir arkadaş törene geçmemiz için bizleri hazırladı. Biz de çok merak ettiğimiz için bir arkadaşa sorduk. O da heval Sara’nın geleceğini söyledi. Arkadaş öyle söyleyince hepimizi büyük bir merak sardı. Çünkü hayalimize kavuşacak ve heval Sara ile tanışacaktık.

Heval Sara, sert ve askeri yönden keskin bir kadın profili oluşturmuştu gözümde çünkü muazzam direnişini düşündükçe böyle canlandırıyordum. Törende farklı düşünceler içerisinde beklerken birden bire gelen ayak seslerini duydum. Gelen heval Sara'ydı. Fakat beynimde yarattığım kadın figürü beni oldukça yanılttı. Tam tersi oldukça zarif, güler yüzlü, dik duruşlu ve aynı zamanda ciddi bir havası vardı. Bir ciddiyet vardı ama düşündüğüm gibi sert değildi. Kafamda oluşturduğum dogmaları ilk kez heval Sara'yı gördüğümde kırdım. Genç olmamıza rağmen onun bizden farklı ya da büyük olduğunu hiç hissetmedik. Çünkü o bizlere bunu hissettirmedi. Oldukça sıcak, samimi bir kadındı. Aslında bizim devremiz açısından heval Sara'yı görmek bile tek başına bir eğitimdi.

Heval Sara Avrupa'ya gidecekti. Eğitim gördüğümüzü duyunca gelip görmek istemişti. Değerlendirmeleri şu anda çok hatırlamıyorum ama onun duruşunda gördüklerim her şeyi çok somut ortaya koyuyordu.

Sakine Cansız'ın düşünceleri, duyguları sizin dünyanızda nasıl bir iz bıraktı?

Önderlik, Sara arkadaş şahsında güçlü bir kadın profilini ortaya çıkartmak istediği için çözümlemelerinde çokça yer veriyordu. Kadının nasıl kendi rengini ve kavgasını ortaya koyabilmesi gerektiğini sıkça bize anlatıyordu. Önderlik heval Sara şahsında bunları görmemizi istiyordu. Önderlik özellikle de Kürt ve aynı zamanda Dersim’de şekillenmiş bir kadınının o direniş yönüne sürekli güç vermek istiyordu. Bütün kadınlara bir model yaratmak ve mücadeleye sürüklemeyi esas alırdı. Ben Önderliğin çözümlemelerinde bunları hissedip yoğunlaşıyordum.

Önderlik sahasına geçtiğimde heval Sara’nın kitabından bahsediliyordu. Heval Sara benim kahramanım olduğu için Kürt kadını olarak yaşama, düşmana olan büyük kavgası beni meraklandırıyordu. Onun için kitabı hemen okumak istiyordum. Okuduktan sonra çok etkilendim. Fakat orada onunla karşılaşmadım. Aradan zaman geçtikten sonra dağlarda buluştuk.

Dersim'e düzenlemem olmuştu. Heval Sara grupları ziyaret etmeye gelmişti. Bizim de grubumuzu ziyaret etmeye geldiği gün mangamıza gelip bizimle sohbet etti. Bizim için oldukça doyurucu bir sohbet olmuştu. Bir kadın olarak pratikte nasıl bir duruş sahibi olmamızı gerektiğini söyledi. Heval Sara kadın varlığını hep korumuş ve hiçbir özelliği erkeğe benzeşmiyordu. Tam tersine sempatik, çekici ve etkileyici bir kadın modeli vardı. Hiçbir konuşmasında ya da tavrında geleneksel bir yaklaşıma tanık olmadım. Karşımda sisteme ait tüm kirliliklerini aşmış bir kadın vardı. Önderlik şunu “Kürt kadını herkesin sevdiği kadın olması gerekir” derdi. Ben de heval Sara şahsında bunu hep hissettim. Aslında Sara herkesin sevgilisiydi. Ve herkes onu seviyor, büyük bir hayranlık duyuyordu.

Bizimle gerçekleştirdiği sohbet içerisinde özellikle değindiği noktalarda vardı. Bizlere şunları söyledi: “Kadın olarak savaşta elbette özgün durumlarımız var. Fakat fiziki zorlanmalarımızı kendimize engel olarak görmemeliyiz. Fiziğimizi, enerjimizi tanıdıkça kendimize olan öz güvenimiz daha da artacaktır.” Pratikte zorlandığım zamanlarda aklıma sık sık haval Sara'nın sözleri geliyordu. Heval Sara'nın “Bizler zorlanmaları aşabiliriz, bizler ne kadar zorlandık değil de örgütü ne kadar zorladık demeliyiz” sözleri bana güç veriyordu ve o saralı günler bana güç veriyordu.

Sakine Cansız’ın yaşama olan bakış açısını nasıl ele alıyorsunuz? Neleri esas alırdı?

Bir keresinde şunları dile getirmişti: “Doğrudur 90'larda bir Sakine vardı. Ve mücadele etti. Tarih bahsediyor fakat bizler bunu bütünlüklü ele alıp tartışmalıyız. Bu Sakine kimdir, nasıl savaştı, hangi anlayışlarla mücadele etti. Kadın olarak bunları böyle değerlendirmeliyiz. Sadece bazı süreçleri esas almamalıyız. Bizler dönemsel bir mücadele yürütmüyoruz. Tarihin bütün mücadelelerini omuzluyoruz. Bu ilkeyi esas alıyorum ve bunun için ben bütün zamanların kadınıyım.” Bu sözleri söyleyince sanki tarihin derinliklerinden kulağıma sesler yankılanıyor gibiydi. Ve sonra düşündüm ki aslında onun şahsında çıkan kadın modeli tüm zamanların kadınını oluşturuyordu. Tarihin derinliklerinde unutulan kadın onun şahsında canlanıyordu. Bir bütün olarak kadındaki muazzam enerjiyi ortaya koyup kaybedilen ne varsa kadına dair kazandırmak istiyordu.

Heval Sara şahsında Apocu kültürü tanıdım. Sohbetlerinde sık sık Önderlikten bahsederdi. Her şeyin kaynağının Önderlik olduğunu söylüyordu. Her zaman Önderliği, yaşamını esas alır ve bunları bizimle de paylaşırdı. Yunanistan'da olduğumuz süreçte Önderlik talimat vererek tarihi yerleri görmemizi istemişti. Bizler de Akropolis'i ziyaret edecektik. Bir grup arkadaş, gitmek için hazırlandık. Arkadaşlar bizlere sürpriz yapmışlardı. Heval Sara'nın da gezide bize eşlik edeceğini söylediler. Bizler buna çok sevinmiştik.

Akropolis'e bir yere kadar araba ile gidiyorduk sonrasında yürümemiz gerekiyordu. Heval Sara dışında hepimizin ayağında spor ayakkabı vardı. Onun zorlanacağını düşünmüştük fakat arabadan indiğimiz gibi heval Sara'yı bulamadık. Ona yetişemiyorduk. Hepimizden önce gidiyordu ve hatta bazı yerlerde durup bizleri bekliyordu. Üstelik bizler eğitimdeyken her gün spor yapıyorduk. Ona ulaşıp ne kadar hızlı yürüdüğünü söyleyince heval Sara; “Siz benim hızlı yürüdüğümü söylüyorsunuz ama bizler de Önderlikle yürüdüğümüz zaman Önderliğe yetişemiyorduk” dedi. Heval Sara'da asla sevgiyi kendisinde bireyselleştirmiyordu. Sevgiyi kendinden çoğullaştırıyordu. Heval Sara'yı sevenler Önderliği de, yaşamı da severdi. Onu sevenler Kemal Pir'i, Haki Karer'i ve daha nice yoldaşı severdi. Onu seven insan Kürt halkını severdi ve en önemlisi de mücadeleyi severdi.

Kadınlar onunla büyür, onunla güzelleşirdi. Çünkü onun paylaşımları içten ve yürektendi. Onunla hemen bir olabiliyordu insan. Ben belki hem yaş olarak hem de tecrübe konusunda ona yetişemedim ama onun yanındayken böyle bir şeyi hiç hissettirmedi bana. Onun yanında devrimciliği hissediyorduk. Çünkü aramızda bir birlik yaratıyordu.

Düşman da çok iyi biliyordu ki Kürdistan’da kadın özgürlük modelinin şah damarı heval Sara'ydı. Onun şahsında yeni bir irade ortaya çıkınca düşman bundan korktu. Bu yüzden öyle bir saldırı yaptı ve sonuç almak istedi. Fakat her zaman olduğu gibi yine yanıldı. Çünkü heval Sara gönüllerde yer edinmişti. Büyük bir sevgi ve mücadele ruhunu yaratmıştı. Nice Sakineler yaratarak bu mücadelede sonsuzlaştı. Nice kadın heval Sara’nın direniş ruhu ile kadın mücadelesini ve Özgürlük mücadelemizi zafere ulaştıracak.

Sakine Cansız'la yaşadığınız bir anınızı bizimle paylaşabilir misiniz?      

Dersim'den geldikten sonra sekizinci kongreye gittik. Orada bir karışıklıktan kaynaklı heval Sara ertesi gün yetişebildi. Oturum başladığında heval Sara'nın bizleri eleştireceğini düşünürken o başta öz eleştirisini verdi. Heval Sara'nın konuşmasını asla unutmam. Şöyle demişti: “Bir kadın kongresi oluyor ve ben devrimci bir kadın olarak daha da ön görülü olup kongreye yetişmeliydim. Bir daha bunun tekrarlanmaması için öz eleştirimi veriyorum.”

O an çok şaşırdım. İçimden ona bakarak ‘Apoculuk budur’ dedim. Bazı şeyleri gerekçelendirmeyi herkes yapabilir ve bu en kolay olanıdır. Heval Sara'nın sözlerinden şunu anlamıştım; bir devrimci asla yaptığı bir şeyden dolayı gerekçe aramamalı. Özellikle bir kadın devrimci bu konularda daha duyarlı olabilmelidir.

O gün de için de bulunduğumuz eğitiminin sonuydu ve düzenlemeler olacaktı. Heval Sara düzenlemeleri yapmak için bizimle geldi. Araba bizi almaya gelmişti. Arabadayken gördüğü her arkadaşın durumunu tek tek soruyordu. Heval Sara bütün arkadaşlara hitabı; "hevala hêja"ydı. Hiçbir arkadaşa öylece selam verip geçmezdi. İşi olmasına rağmen fırsatı bulduğunda arkadaşlara paylaşımlardan bulunur, perspektiflerini eksik etmezdi.

Arkadaşlarla konuştuktan sonra yerimize vardık. Fakat yolun çok çamurlu olması bizleri yormuştu. Heval Sara'nın spor yaptığını biliyordum. O gün de spora gitmek için hazırlanıyordu. Ben de spora gitmek istediğimi söyleyince çok sevindi. Yağmur yağdığı için sadece yürürüz dedi. Yağmur yavaş yavaş yağıyordu. Heval Sara yürüyordu fakat ben hızına yetişemediğim için arkasında nefes nefese koşuyordum. Enerji doluydu ve bu enerjisini dolu dolu akıtıyordu.