Devrimle ekonomik bağımsızlığını kazandı
Şevîn Mihemed, Rojava Devrimi’yle adeta kendini küllerinden yarattı. Kadınlarla güçlendi ve kadınların ekonomik bağımsızlıklarını elde etmeleri için proje sahibi oldu.
Şevîn Mihemed, Rojava Devrimi’yle adeta kendini küllerinden yarattı. Kadınlarla güçlendi ve kadınların ekonomik bağımsızlıklarını elde etmeleri için proje sahibi oldu.
Şevîn Mihemed, “Yıllarca zulüm, baskı ve şiddet gördüysem hatta zorla evlendirildiysem, çocuklarımdan koparıldıysam ekonomik bağımsızlığımın olmamasından kaynaklıydı. Bu nedenle kadın ekonomisine dahil olarak kadınların kendilerini ifade edebileceği, gücünü açığa çıkarabileceği, yaşamını sürdürebileceği ve kimseye bağımlı olmayacağı projeler üretmeye adadım” dedi.
46 yaşındaki Qamişlolu Şevîn Mihemed, daha çocuk yaşlarda toplumsal cinsiyet eşitsizliğini iliklerine kadar hissetti. Ailesinin, kadınları ötekileştiren yaklaşımlarına maruz kaldı. Genç yaşlarda dört çocuk annesi oldu. Yaşam hikayesi baskı, şiddetle dolup taşan Şevîn Mihemed, çocukluğundan başlayarak şunları paylaştı: “Ailem, özellikle babam, erkek egemen zihniyetin derin etkilerini yaşayan biriydi. Babamın olduğu ortamda kimseye söz hakkı düşmezdi. Kendi başına çocukları ve eşleri adına karar alır, bu kararı uygulardı. Babam için kadın sadece bir araçtan ibaretti. Babaannem de babamın kadın tiplemesiydi. Uzun yıllar ataerkil zihniyetle büyütülen kadınlar da aynı tarzı uyguluyorlardı ama annem de ezilen bir kadın olduğundan çocuklarını koruyamıyordu. 9 yaşında bir çocukken hayalim olan bisikleti kız çocuğu olduğum için sürememiştim. Ayıp sadece kız çocukları için geçerliydi. Evin erkeği dilediğince yaşayabiliyordu. Sokaklarda yaşıtlarımla oynayan bir kız çocuğuyken ailemin ‘sen kızsın dışarı çıkamazsın’ baskılarına maruz kaldım ve bir oyunu bile tamamlayamadan eve götürülürdüm. Artık büyük bir kadınsın, dışarıda oynaman ayıptır, adıyla şiddet gördüğüm de oldu.
11 YAŞINDAN SONRAKİ DEĞİŞİM
5. sınıfa gidiyordum. Bir arkadaşımın kitabın arasında Önder Apo’nun fotoğrafını gördüm. Tanımıyorum. Arkadaşım fotoğrafı bana verdi. Önder Apo’yu kişi olarak tanıdım ama düşünceleri boyutunda tanımıyordum. Ardından ‘Nasıl Yaşamalı?’ kitabını okudum. Bir gün abim fotoğrafı gördü. Meğerse abim Apocularla birlikteymiş. Abimden kimse haberdar değildi. Artık beni de gittiği yerlere götürürdü Ama ailenin engeline takılmıştım. Birkaç defa dışında gidemedim. Bir süre sonra abim Kurdistan Özgürlük Mücadelesine katıldı ve özgür dağlara gitti. Aileye bir not yollamıştı. Abimin bu notuyla ailem, yurtsever oldu.
16 YAŞINDA EVLENDİRİLİR
Daha 9. sınıfa geçmemiştim ailemin baskıları daha da artmıştı. Büyüdüğümü ve evlenmem gerektiğini sürekli söyler dururlardı. İki ay boyunca direndim, yaşım daha çok küçüktü. Ailenin baskılarına dayanamadım ve evlendirildim. Ablalarım da bu şekilde evlendirilmişti. Görüş belirtme hakkına sahip değildik. Köle bir yaşamdan daha da köleleştirilen bir yaşama doğru adım atmıştım. 16 yaşında anne oldum. Çocuktum ama çocuğum olmuştu. Bir çocuğun nasıl büyütüldüğünü de bilmiyordum. Yapayalnız, öylece çocuklarımla ben de büyüdüm. Üç kız çocuğum olmuştu.
ERKEK ÇOCUĞU OLMADIĞI İÇİN
Bu sefer neden erkek çocuk olmuyor baskılarıyla fiziki ve psikolojik şiddet süreci başladı. Erkek çocuğa sahip olmadığım için ailenin baskısı nedeniyle üst üste üç kız çocuğu dünyaya getirmiştim. Büyük bir ailenin yükü omuzlarıma yüklenmişti. Bir yandan üç çocuk, bir yandan evin tüm sorumlukları derken omuzlarımdaki yükün altında ezilip kalmıştım. Sonunda bir erkek çocuğum olmuştu. İstedikleri olmuştu ama suçlu pozisyondan kurtulamamıştım. Dört duvar arasında yaşıyordum. Hastaneye gitme dışında dışarı çıkamıyordum. Başım örtülü ve uzun elbiseler giymek zorundaydım. Evin içinde bile bir tel saçım gözükemezdi, elbiselerim uzun olmalıydı. Sadece odama gittiğimde türbanı çıkarabiliyordum. Zaten aile içerisinde bir kelime söyleme hakkına bile sahip değildim. Her zaman eksik görülen sadece ev işleri ve çocuk doğuran bir kadının ötesine geçmeyen bir yaklaşıma maruz kaldım.”
HİÇBİR DESTEK ALAMADI
Evliliği 10 yıl süren Şêvîn Mihemed, 26 yaşında boşandığını ve çocuklarından koparıldığını belirterek, şöyle devam etti: “Zorla evlendirilmiştim, şiddete uğramıştım ve boşanma ardından da baskılar devam ediyordu. Toplum kötü gözle bakıyordu. Bir kadın nasıl boşanır, ailesinin evine döner diyerek toplum içerisinde küçük düşürme gibi psikolojik saldırılara maruz kaldım. Arkamda kalan çocuklarım vardı. Çocuklarımı yanıma almak için ne maddi koşullarım ne de toplumun koşulları el veriyordu. Ailem ise elin çocuklarını ne yapacaksın, diyerek beni susturmaya çalışıyordu. Çocuklarımı kabul etmiyorlardı. Dört çocuk dünyaya getirmiştim ama elin çocuğu olmuşlardı. Ekonomik açıdan aileye bağlı olmam nedeniyle çocuklarımı temelli yanıma alamıyordum. Bazen okullarına giderdim, bazen ise sokak ortalarında görürdüm çocuklarımı. BAAS rejiminin mahkemelerine göre çocuklar bende kalmalıydı fakat iktidar zihniyetine göre tasarlanan kanunlar, çocukların anne yanında kalma hakkını tanısa da nafakayı bir çocuğa bakamayacak kadar az tutması nedeniyle mecbur kaldığım için çocuklarımı yanıma alamıyordum. BAAS rejimi, formalite kanunlarla erkek egemen zihniyete hizmet ediyordu. Belirlenen nafakayla dört çocuğa bakmak mümkün değildi. Ekonomik bağımsızlığım yoktu, elim kolum bağlıydı, dört çocuğa bakabilecek durumda değildim.”
DEVRİM ZİNCİRLERİ KIRDI
Rojava Devrimi’yle komün, meclis ve Kadın Evi’nde örgütleme faaliyetleri yürüten Şevîn Mihemed, devrimle beraber güçlenen kişiliğini de şöyle anlattı: “Bende Rojava Devrimi’nin özel bir yeri var. Rojava Devrimi’yle şahsımda devrim yapacağımı hissediyordum. Ruhumda, bedenimde devrim gerçekleştirdim. Kendimi aşmıştım ki artık diğer kadınlara elimi uzatıyordum. Acı çeken, şiddete uğrayan duygularına dokunuyordum. Komün, meclis faaliyetlerinde yer alıyordum. Meclisimiz 44 erkekten oluşuyordu ve bu kabarık sayı içerisinde yöneticiydim. Toplumu örgütlüyordum, yön veriyordum ve bilinçlendiriyordum. Tabii toplumun zihniyeti değişmemişti. Kadın, değersizdi ve toplumun bir parçası değildi. Toplumun, kadınlara yaklaşımı biz kadınlarda öz güven sorunu yaratmıştı. Onlar bizi küçük görüyordu, iş yürütemez ve iki kelimeyi bir araya getiremez diyordu. Biz de kendimize bu şekilde yaklaşıyorduk. Zamanla irademiz güçlendi, öz gücümüzün farkına vardık ve toplumu yönetme görevini üstlendik. Bu yaklaşımları kadın örgütlülüğünü sağlayarak aştık. Qamişlo’da kurulan ilk Kadın Evi’nin inşasında yer aldım. Kadınları hissediyordum, kadınlar bende gizliydi, hikayemde gizliydi ve acılarımda gizliydi.”
EKONOMİK ÖZ SAVUNMASI İÇİN MÜCADELE
Kendini Rojava Devrimi’ne adayan ve dört çocuğunun da devrimle büyümesi için mücadele veren Şevîn Mihemed, kadın ekonomisi çalışmalarına dahil olduğu süreci ise şu şekilde paylaştı: “Yaşam hikayem acılarla doluydu. Bir kadın dışında kimsenin beni anlamayacağını biliyordum. Gücümü kadınlardan almam gerekiyordu. Kadın, kadınla güçleniyor, örgütleniyor ve yaşam alanı buluyordu. Bu nedenle devrimle beraber sürekli kadın örgütleme faaliyetlerinde, kurum ve kuruluşlarında yer almayı tercih ettim. Uğradığım haksızlıklar, gördüğüm zulüm ve baskıdan dolayı adaletli bir kadın olmayı ilke olarak bildim. Adalet çalışmalarında yerimi almak istiyordum fakat kadın ekonomisi faaliyetlerine dahil oldum. Çünkü kadının ekonomik öz savunmasının güçlendirilmeden özgürleşmesinin zor olduğu kanaatine vardım. Yıllarca zulüm, baskı ve şiddet gördüysem hatta zorla evlendirildiysem, çocuklarımdan koparıldıysam ekonomik bağımsızlığımın olmamasından kaynaklıydı. Ben bu acıyı yaşamıştım. Başka bir kadının yaşamasına müsaade edemezdim. Bu nedenle kadın ekonomisine dahil olarak kadınların kendilerini ifade edebileceği, gücünü açığa çıkarabileceği, yaşamını sürdürebileceği ve kimseye bağımlı olmayacağı projeler üretmeye adadım.”
Rojava Devrimi’nin gerçekleşmesi ardından 2018’de ekonomik bağımsızlığını sağlayan Şêvîn Mihemed, dört çocuğunu da yanına alarak yaşamına devam ediyor.