Erzincan: Direnişimiz daha da büyüyecek

KJK Koordinasyon üyesi Besê Erzincan, “Kadınların özyönetim talebi ile Önderliğimizin özgürleşmesi iç içe geçmiş olgulardır; biri olmadan diğeri olmayacaktır” dedi.

KJK Koordinasyon üyesi Besê Erzincan, “Kadınların özyönetim talebi ile Önderliğimizin özgürleşmesi iç içe geçmiş olgulardır; biri olmadan diğeri olmayacaktır” dedi.

Kürdistan Kadınlar Topluluğu (KJK) Koordinasyon Üyesi Besê Erzincan, Kürdistan’da haftalardır devam eden tarihi öz yönetim direnişlerinde Kürt kadınlarının ortaya koyduğu görkemli direnişi selamlayarak; “Kadınların özyönetim talebi ile Önderliğimizin özgürleşmesi iç içe geçmiş olgulardır; biri olmadan diğeri olmayacaktır” şeklinde konuştu.

KJK Koordinasyon Üyesi Besê Erzincan, 2015 yılını ANF’ye değerlendirdi.

‘ÇOK ÖNEMLİ BİR TECRÜBE VE BİRİKİM AÇIĞA ÇIKTI’

2015 yılı genel olarak Kürt Özgür Kadın Hareketi açısından nasıl bir yıldı?

2015 yılı her açıdan mücadelenin çok çetin geçtiği bir yıl oldu. Kürt halkının, kadınların özgürleşme mücadelesi 40 yılı aşkın bir süredir bütün şiddeti ile devam ediyor. Halkımızda ve kadınlarda, özgürleşme, haklarını elde etme mücadelesinde çok önemli bir tecrübe ve birikim açığa çıkmıştır. 2015 yılında Önderimiz Abdullah Öcalan tarafından 2013 yılı Newroz’u ile başlatılan ‘Kürt sorununu barış ve müzakere yolu ile çözme’ çalışmalarının sonuca doğru götürülmesi hedeflenmekteydi. KCK, KJK başta olmak üzere, Türkiye’de, halkların, özgür, kardeşçe, birlikte, eşit yaşamaları için sonuna kadar bir çaba söz konusu oldu. Bunun için özellikle Kürt halkının temel hak ve özgürlüklerinin yasa ve anayasalarla resmileştirilmesi, Türkiye’de demokratik rejimin geliştirilmesi gerekliydi. Kürt kadınları yıla başlarken önemli bir hazırlık düzeyi ile çalışmalara başladılar. Öncelikle özgürlük paradigmasında ciddi bir derinleşme ile sistemleşme konusunda önemli bir düzey yakaladılar.

‘BARIŞ SÜRECİNİN MİMARI BAŞKAN APO’DUR’

Önderliğimizin 2013 yılı Newroz’unda başlattığı çözüm sürecinin 2015’de yürümeyeceğinin ilk önemli ve belirgin sinyali aslında Önderliğe yaklaşım ile belli oldu. Çünkü barış sürecinin mimarı Başkan Apo’dur. Önderliğimize tecrit uygulaması AKP’nin savaş niyetini en başta ortaya koydu. AKP hükümeti süreci sürekli bir yalan, dolan, kandırmaca ve oyalama süreci olarak ele aldı. Hiç bir somut adım atmadan, süreci parlamentoya resmiyeti dökmekten özenle kaçınarak aslında teslimiyeti dayatan bir yaklaşım sahibi oldular. Karşılarında Kürtleri kendileri ile eşit ve özgür bir taraf olarak kabul etmek istemediler. Oysaki İmralı süreci, İmralı heyetinin adaya gidiş gelişi diyalogdan müzakereye gidişe doğru evirilmeliydi. Ancak Nisan ayı ile birlikte Önderlikle görüşmelerin kesilmesi ve müzakereye geçiş mutabakatının reddedilmesiyle gidişatın olumsuzluğu belli oldu. Aslında AKP’nin sahte ve ikiyüzlü politikaları Önderliğimizin geliştirdiği siyaset ve politikalar nedeni ile boşa çıkarıldı. Artık oyalama siyaseti işlevsiz kalmıştı. Burada Kürt halkı, kadınları barış ve demokrasi mücadelesinin en önünde yürüyerek çözüm sürecine güçlü sahiplendiler. Özgürleşme konusundaki iddiasını ve iradesini gösterdiler. 7 Haziran seçimleri ile demokrasi ve özgürlük güçleri Türkiye’de büyük bir başarı kazandı. Türkiye tarihinde Türk, Kürt, Ermeni, Asuri halkları, Aleviler ilk kez büyük, birleşik bir demokratik cephe oluşturmayı başardılar. Türk devleti ve AKP hükümeti bu yüzden çok ciddi bir korku yaşadı. Türk özel savaş güçleri AKP ile el ele vererek sürece müdahale ettiler. MHP, AKP’yi kendisinin bitmesi uğruna bu amaçla destekledi.

1 KASIM DARBESİ

1 Kasım seçim sonuçları normal seçim sonuçları değildir. Faşist güçlerin ittifakı ile devletin tüm olanaklarının kullanılması ile Türkiye tarihinin en büyük katliamları Ankara ve Suruç’ta büyük yalan ve hilelerle gerçekleştirilmiştir. Tüm halkımız, kadınlar, Türkiye’deki ilerici sol, sosyalist, demokrat çevreler bu durumu çok iyi bilmektedir. 1 Kasım ile birlikte bir darbe gerçekleşti. Şu anda 12 Eylül’den çok daha vahşi bir darbe, katliamcı sömürgeci bir zihniyet ile karşı karşıyayız. Kadınlar olarak bu tablonun içinde bu süreci yaşadık, yaşıyoruz. Kürt kadınları, bütün Kürdistan parçalarında ve yurtdışında özgürlük, demokrasi mücadelesinin geliştirilmesi ve savunulmasında en önde aktif olarak yer aldılar.

TOPYEKÜN DİRENİŞ

Özellikle 2015 yılı itibarı ile Rojava ve Bakur’daki askeri hamlelerde, Şengal’in kurtuluşunda YJA-STAR, YPJ güçleri öz savunmanın geliştirilmesinde önemli rol oynadı. Bunun yanında toplumun yeniden örgütlendirilmesi, inşa boyutları bu yıl daha fazla gündem oldu. Kürt kadınları Rojava’da ulus-devlet modeline alternatif olarak geliştirdiğimiz demokratik ulus modelinin geliştirilmesi için önemli bilinçlendirme ve eğitimle birlikte yeni bir sistem oluşturma çalışmaları yaptılar. Kuzey Kürdistan’da AKP’nin savaş kararına karşılık olarak halkımızın topyekûn direnişinin önünde yer aldılar. Kuzey’de seçilen mecliste önemli sayıda kadın aday parlamentoya giriş yaptı.

Eşbaşkanlık modeli ve sistemi Türkiye’nin demokratikleşmesinde ve kadın özgürlüğünde stratejik bir adımdı. Kürdistan’ın her parçasında ve tüm çalışma alanlarında esas alındı. Demokratik siyaseti geliştirmenin güçlü araçları kadınlar açısından oluşturuldu. Bu anlamda 2015 yılı açısından görkemli bir kadın direnişinin gerillada, kitle içinde yaşandığını belirtebiliriz. Özellikle direnişin yanında yeniden inşa temelli yaşamın nasıl kurulacağı bunun pratikleşme sorunları en fazla tartışılan ve sınırlı, yetersiz de olsa uygulamaya geçildiği bir yıl oldu.

ÖNDERLİĞİMİZİN TUTUMU BİZİM İÇİN BELİRLEYİCİDİR

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a uygulanan tecridin sebepleri ve sonuçlarını Kadın Hareketi olarak nasıl ele alıyorsunuz?

Önderliğe uygulanan tecrit ve izolasyon, AKP politikalarının rengini çok net ortaya koymuştur. Önderliğimiz Türkiye toplumu açısından en uygun, makul, güçlendirici çözüm önerilerini geliştirdi. Son derece yol açıcı hem Türklere, hem Kürtlere kazandıran bir yaklaşım sahibiydi. Türkiye’nin de Ortadoğu’da büyük bir güç haline gelmesinin yollarını da açan bir siyaset ve argümanla yaklaşım göstermişti. Ancak Türkiye’nin kuruluşundan itibaren Türk devletinin minimal bir devlet olarak kalmasını isteyen dış güçler, Kürt sorunun çözülmesini kendi ekonomik, siyasi kazançları nedeni ile hiçbir zaman istemediler. Kapitalist emperyalist sistemin bölgedeki varlığı zaten Kürt halkının Ortadoğu coğrafyasında parçalanması, statükosuz bırakılması, yani Kürt halkının, Kürdistan’ın uluslararası bir sömürge halinde tutulmasına dayanıyordu. Önderliğimizin halkların eşitliğine, özgürlüğüne, birliğine ve kadının özgürleşmesine dayalı ‘demokratik ulus’ projesi emperyalist sistemin bölgedeki planlarını boşa çıkarıyordu. Dışta kapitalist modernist sistem, içte Türk şoven, faşist, ırkçı kesimler birleşerek bunu engellediler. Tekrar savaşı dayattılar. Önderliğimize uygulanan uluslararası komplonun mantığı da aynıdır. Amaç hep halkları birbirine karşı kırdırmak, zayıf düşürmek, birbirine düşman etmektir. Önderliğimiz duruşu ve yaklaşımı ile sürekli bunu boşa çıkarmıştır. Bu anlamı ile Önderliğimizin durumu, duruşu, tutumu Kürt halkı ve kadınları açısından belirleyicidir.

ÖNDERLİKLE KADIN İLİŞKİSİ ÇOK DERİN VE TARİHİDİR

Kürt kadınları Önderliğin mücadelesi ile birlikte kendilerini tanıdılar. İrade olup örgütlülüklerini oluşturabildiler. Özgürlükle tanışıp direnişe geçtiler. Bu anlamda Önderlikle kadın ilişkisi çok derindir, tarihidir. Büyük bir sevgiye ve bağlılığa dayanır. Kapitalist modernitenin kafa yapısı ve mantığı ile anlaşılması imkânsız bir bağ vardır. Bu bağ tüm toplumu da etkiler, çekicidir. Özgürlüğe sevk eder, sürükler. Özgür kadın ve erkeğin yaratılması için verilen mücadele Önderliğin şahsında çok çarpıcıdır. Bunun sonucunda kadınlar ve Önderlik arasında güçlü ve sarsılmaz bir sevgi bağı oluşmuştur. Kürt kadınları Önderliğin özgürlük çağrılarına her zaman en güçlü karşılığı vermişlerdir. Bu nedenle 2015 yılı açısından Önderliğimize uygulan tecrit ve izolasyon en çok kadınları etkilemekte ve direnişe sürüklemektedir. Önderliğimiz tüm gelişmelerin merkezindedir. Hiçbir görüşme olmasa da bu durum değişmez. Kaldı ki Önderliğimiz hemen her konudaki görüşlerini sınırsız bir biçimde tüm insanlığa sunmuştur.

ÖNDERLİĞİMİZE UYGULANAN TECRİT AYAKLANMA GEREKÇESİDİR

Önderliğimize uygulanan tecrit politikası kadınların, halkımızın ayaklanma gerekçesidir. Kadınların özyönetim talebi ile Önderliğimizin özgürleşmesi iç içe geçmiş olgulardır. Biri olmadan diğeri olmayacaktır. Önderliğimizin özgürleşmesi ile kadınların özgürleşmesi mücadelesi bir bütündür. Önderliğimizin düşünceleri yaşama geçtikçe halkımız, kadınlar da özgürlüğe, demokrasiye yaklaşmış olmaktadırlar. Barışın geliştirilmesinin tek muhatabı da Önderliğimizdir. Önderliğin özgürleştirilmesi mücadelemizin temel gerekçesidir.

KÜRT SORUNUNUN ÇÖZÜLMEDEN TÜRKİYE’DE DEMOKRASİ GELİŞMEZ

Türkiyeli kadınlar ve diğer kadın hareketleriyle ortak bir mücadele zemini geliştirebildi mi?

Türkiyeli kadınlar, Kürt sorunun barışçıl ve müzakere sürecinin gelişmesi ve kadınların bu süreçte müdahil olabilmesi için kadın özgürlük meclisleri kurmuşlardı. Bu önemli bir çalışma ve adımdı. Kadınların süreçte rol ve misyon almadaki cesaret ve iddia düzeyini ortaya koydu. Şu bir gerçek, Kürt sorunu Türkiye’nin en temel sorunudur. Kürt sorunu çözülmeden, Kürt halkının kimlik, dil, özgürlük, eşitlik sorunları çözülmeden Türkiye’de demokrasi ve özgürlüğün gelişmeyeceği artık konu ile ilgili herkes tarafından anlaşılmıştır. Kadın özgürlük meclisleri çözüm sürecinin AKP tarafından bitirilmesi ile yaşanan özyönetim ilanlarına destek sundular. Bu da Türkiye kadınları açısından önemli bir adımdı.

ÖZGÜR KADIN HAREKETİNİN MÜCADELESİ DÜNYADA BÜYÜK BİR ETKİ YARATTI

Ayrıca Kürt Kadın Hareketi’nin gelişimi Ortadoğu’da bulunan Arap ve Fars kadınları açısından da izlendi. Kadın hareketimizin mücadelesi büyük bir etki yaratmakta, ilgi geliştirmektedir. Ortadoğu’da ki kadının durumu çok vahimdir. Bu yüzden kadın özgürlük mücadelemizin varlığı çok daha önem kazanmaktadır. Bilindiği gibi DAİŞ’in ortaya çıkışı ve kadına şiddet temelinde yaklaşımı, savaşların artması, kadına karşı şiddeti daha fazla arttırdı. Êzîdî kadınlarının ganimet olarak esir edilmesine cevap olarak Şengal’in kurtarılması son derece görkemli ve umut verici bir adımdı. İran’da Ferînaz adlı kadını intihara götüren rejim güçlerinin yaklaşımı Mahabad ve tüm Kürdistan’da tepki ve ayaklanmalara yol açtı. Bu, kadın özgürleşmesinin halkımız tarafından ne denli özümsendiğini ortaya koyan somut bir örnek oldu.

2015, dünyadaki feminist ve kadın hareketleriyle de ortak paylaşımların çeşitli platformlarla geliştiği bir yıl oldu. Bu anlamda 2015 yılı Kürt kadınlarının her açıdan daha çok irade, bilinç kazandığı, örgütlülüğünü derinleştirdiği bir yıl oldu.

HALKIMIZ SALDIRILARLA YILDIRILAMAZ

Özyönetim direnişleri 2015 yılına damgasını vurdu ve direniş her türlü saldırıya rağmen devam ediyor. Özyönetim ve öz savunma direnişinde kadının ortaya çıkardığı mücadele öncülüğünü nasıl ele alıyorsunuz?

Özyönetim direnişlerinde Kürt kadınları başta Cizre, Silopi, Nusaybin, Sur olmak üzere en ön saflarda yerini aldı. Kürt halkının direnişinin en temel dinamikleri kadınlar ve gençlerdir. Bütün zorlukların içinde sömürgeci faşist güçlere karşı kahramanca bir duruş gösterdiler. Bu süreçte yüzlerce kadın ve genç hunharca katledildi. Özyönetim ilanlarında kadınların, gençlerin, çocukların büyük bir moral, canlılık içinde yer aldığını gördük. Geleceğe dair en fazla umutları hayalleri olanlar bu kesimlerdir. Bu yüzden amansız bir direniş içinde oldular. Bu vesile ile bir kez daha tüm direnişçileri selamlıyoruz. Bu direniş karşısında faşist, ırkçı, zorba Türk özel savaş güçleri zor ve şiddet yöntemleri ile asla sonuç almayacaktır. Türk özel savaş güçlerinin şiddeti arttıkça kadınların, halkımızın direnişi, meşru savunma amaçlı saldırıları büyüyerek artacak ve yaygınlık gösterecektir. Kürt gençleri, kadınları genel olarak halkımız infazlarla, işkencelerle yıldırılamaz. Kürt halkının, kadınların çok önlemli bir özgürlük bilinci, kazanımı oluşmuştur.

ÖZGÜR KÜRDE, ÖZGÜR KADINA BÜYÜK ÖFKE DUYULUYOR

Özyönetim olgusunun Kürdistan’da çok derin tarihi temelleri vardır. TC devletinin kuruluşuna kadar Kürtler kendi topraklarında özerklik çerçevesinde yaşamışlardır. Kapitalist modernitenin ulus-devlet modelinin Ortadoğu’ya getirilmesi ile birlikte bu ortadan kaldırıldı. Halkımız sürekli direniş ve isyanlarla bu durumu kabul etmedi. PKK direnişiyle bunu devam ettirdi. Özyönetim hakikatini ve ihtiyacını en fazla kadınlar, gençler hissetmektedir. Çünkü kadınların ellerinden her şeyi alınmıştır. Kapitalist modernist sistem; ulus devlet ve ulus-üstü küreselleşme modelleri ile kadınların ve toplumun köleleşmesini yaşamın tüm boyutlarında daha da derinleştirmiştir. Kadınlar, toplum tam anlamıyla üstü açık hapishanelerde, sanal bir dünyada yaşamaya mahkûm edilmiştir. Özgürlüğe en çok ihtiyacı olan kesim kadınlardır. Bilinçlenen, iradeleşen, özgürleşen kadın özyönetim olgusu ile birlikte kendi kadın sistemini, değerlerini çok güçlü oluşturma, kalıcılaştırma fırsatını yakalayabilecektir. Özyönetim olgusu, özgür yaşam zihniyetinin somutlaşması ete kemiğe, yapısallığa kavuşması, kurumlaşmasıdır. Düşmanın acımasız, vahşi saldırı ve katliamların nedeni bu olmaktadır. Özgür Kürde, özgür kadına büyük bir öfke duyuyor. Neden? Çünkü karşısında kendi despot, zalim rejimini kabul eden teslim alınmış bir Kürt gerçeği görmek istiyor. Ama biz çok iyi biliyoruz ki artık karşısında köle kadınlar, köle erkekler, köle bir toplum yoktur. Direnen, sesini yükselten, savaşan kadınların, Kürt halkının hakikati vardır.

ÖZ YÖNETİM DİRENİŞİMİZ DAHA DA DERİNLEŞECEK

Kürt halkı ve kadınları nerede olurlarsa olsunlar artık bu zalim, despot Türk devlet gerçeğine boyun eğmeyeceklerdir. Dolayısıyla kadınlar, direnişte en önde yerlerini almaya devam edeceklerdir. Kürt kadınları özyönetim direnişlerinin en ön saflarında yer aldı. Bu yüzden özyönetim direnişinin olduğu yerlerde en çok gençleri, kadınları katlettiler. Ben katledilen tüm şehitlerimizi, kadınları ve gençleri saygı ile anıyorum. Yakınlarına baş sağlığı diliyorum. Bu şehitlerimiz Kürdistan’ın özgürleşmesindeki halkımızın kararlılığını, inancını, sahiplenme düzeyini göstermektedir. Anıları tüm mücadelemizi aydınlatmaktadır. Anılarına gerçek bağlılık özyönetimleri geliştirmekle mümkün olabilecektir Özyönetim direnişimiz daha da derinleşecektir. Tüm Kürdistan’a, Türkiye’ye metropollere yayılacaktır. Kürt kadınları halkımızın ve kadınların özgürleşme mücadelesinde, özyönetimin oluşturulmasında, inşasında, öz savunmasında öncü bir güç olarak aktif, etkili bir şekilde yer almaya devam edeceklerdir.

SAKİNE ARKADAŞ ÖZGÜRLÜĞE AŞIK BİR KADINDI

Kürt Özgür Kadın Hareketi olarak Kürt Kadın Özgürlük mücadelesinin geldiği aşama itibariyle neler söyleyebilirsiniz?

Kürt kadınları PKK mücadelesinin en başından beri varlar. Sakine Cansız arkadaş, mücadelenin en başından şehadetine kadar kesintisiz yürüyen bir yoldaşımızdı. Sakine Cansız arkadaş direniş ve kahramanlığın en görkemli kadın temsilcilerindendir. Özgürlüğe âşık bir kadın olarak yaşamının her anını büyük bir canlılık, coşku ve inanç temelinde sürdürdü.

Bu anlamda Kürt halkının özgürlük mücadelesine her seferinde daha fazla katılan, şehit düşen binlerce kadın arkadaşımızın emekleri vardır. Kadın öncülüğünün, kadın militanlığının geliştirilmesi çalışması Başkan Apo’nun mücadelesinde en başından beri giderek derinleştirdiği stratejik bir çalışma olmuştur. Kürt kadının özgürlük mücadelesinin son yıllarda Rojava devrimindeki öncü rolü, tüm kadın tarihimizin, direnişimizin, kadın kurtuluş ideolojimizin somut bir yansıması ile mümkün olabilmiştir. Kürt kadınlarının ordulaşması, partileşmesi, bir kadın sistemi yaratma çalışmaları çok tarihi ve tüm dünyaya örnek kadın çalışmalarıdır. Ortadoğu’da Kürt kadını küllerinden kendini yeniden yaratmayı hedefledi ve halen de bunun için çalışmaktadır. Rojava’da eli kanlı DİAŞ çetelerine karşı kadınların direnişi tüm dünyada hayranlık uyandırdı.

BEŞ BİN YILLIK ZİNCİRLERİ KIRIYORUZ

Kendine güvenen, kendini savunan, kadın olarak varlığını ortaya koyabilen bir hakikat yaratmak bu coğrafyada öyle kolay olmadı. Kadın üzerinde beş bin yıllık egemenlik zincirlerini kırıyoruz. Kadın öncelikle kendisindeki kölelik kodlarını çözümleyerek işe koyuluyor. Bunu Rojava’da, Kobanê’de, Şengal’de direniş göstererek başardı. Cizre’de, Nusaybin’de Botan’da bunu bir kez daha başarıyor. Bu Ortadoğu gibi devletin ve insanın en eski köleleşmeyi yaşadığı bir coğrafyada geliştirilmesi oldukça zor bir çalışmadır. Önderliğimizin çabaları ile bu çok önemli aşamalar geçirilmiştir.

Bugün Rojava’daki direnişte kadın öncülüğünü tüm dünya kabul ediyor. Bu direniş kadının özgürleşme, bilinçlenme adımları ile başarıldı. Ortadoğu da eğer bir yenilenme olacaksa, yaşam yeniden kurulup yaratılacaksa özgürleşen, direnen kadın öncülüğünde bu yaratım gerçekleşecektir.

KADIN DEVRİMİ ÖNCELİKLE ZİHNİYETTE KAZANILIR

2016 yılı kadınlar açısından nasıl bir yıl olacak sizce, hedef ve projeleriniz nelerdir?

Kadın özgürleşmesinde önemli mesafeler kat ettik. Ancak özgürleşme, bir kadın devrimini başarma, tamamıyla bir kadın dünyası yaratma, çok ciddi bir iddia, inanç düzeyi ve bu temelde çalışmayla bağlantılıdır. Çok kapsamlı ve derinlikli bir düşünce gücüne ulaşmak gerekiyor. Kapitalist modernist yaşamın tüm etkilerinden kurtulmak çok hayatidir. İçselleştirilmiş kadın köleliği kavramının anlamı ve özü, mücadelemizle birlikte derinlikli anlaşılıyor. Geleneksel yaşamın, kapitalist yaşamın, köle kadın kimliğinden kurtulmanın öyle sanıldığı kadar kolay olmadığı çalışmalarla daha fazla anlaşılıyor. Alternatif yaşam modelini derinliğine anlamak ve hayata geçirmek büyük zihniyet devrimleri ve pratikleşmelerle mümkündür. Kadın devrimi öncelikle zihniyette kazanılır. Büyük özgürlük yaşamının pratikleşmesi tüm ilişkilere, duruşa yansıması, özgürlüğün anlık örgütlendirilmesi çok büyük bir eylemdir. Bunun bütünlüklü bir sisteme dönüşmesi, yapısallaşması gerekiyor. Tüm bunlar önümüzde duran görevlerdir.

KADIN ÖZ SAVUNMASI HER ALANDA GELİŞTİRİLMELİ

Toplumu yeniden inşa etmek başlı başına bir hedef olarak önümüzde durmaktadır. Kadın meclis ve komünlerini oluşturmak en esas çalışmamızdır. Direniş ve yeniden inşa çalışmalarını birlikte yürütmeliyiz. Yaşamın her alanında kapitalist moderniteden kopuş sağlamak kadar yaşamın her boyutunda ilişkin çözüm perspektiflerini uygulamak özgürlüğe giden yol açısından zorunlu olmaktadır. Toplumu yeniden yaratmak ve savunmak, kadının öz savunmasını her alanda geliştirmek de temel amaçlarımız içindedir.

Türkiye’de halkların kardeşliğini, birliğini, enternasyonalizmi kadın özgürlük mücadelesi ile başarabiliriz. Tüm halklardan kadınlarla oluşacak birliktelikler barışın, ortak yaşamın, demokrasinin temel gücü olacaktır. Kapitalist modernitenin halkları birbirine kırdırma, düşman etme politikalarına karşı eşit, özgür birlikte kardeşçe yaşamın tohumları özgürleşen kadınlarla atılacaktır. Ortadoğu’da kadın birliğinin sağlanması konusunda başlamış olan çalışmaları daha da geliştirme hedefimiz var.

Son olarak Kürt Özgür Kadın Hareketi olarak mesajınız ne olur?

Öncelikle Kuzey Kürdistan’da kendi mahalle, sokak ve yaşam alanlarını canı pahasına savunarak, özyönetim direnişlerinde en ön saflarda yer alan kadınların öncülüğüyle demokratik devrimin kazanacağına olan inancımızı bir kez daha ifade ederek, Önderliğimizin özgürlük koşullarının sağlanacağı günlerin coşkusuyla sevgi ve başarı dileklerimizi iletiyoruz. 2016 yılında tüm kadınları, özyönetim direnişlerini sahiplenmeye, Rojava’da, Şengal’de ve bölgedeki direnişlerde öz örgütlülüğünü sağlayarak mücadeleyi yükseltmeye çağırıyoruz.