Hatice Kavran: Abdullah Öcalan'ın önerilerini her alanda sahiplenmeliyiz

DİK Üyesi Hatice Kavran, kadınların her alanda erkeklerle eşit katılım göstermesinin önemini vurgularken, "Kadınlar barış ve adaletin teminatıdır" diye belirtti. Hatice Kavran, "Kadınlar Abdullah Öcalan'ın önerilerini her alanda sahiplenmeli" dedi.

DİK ÜYESİNİN DEĞERLENDİRMELERİ

Dünya 3. Dünya Savaşı tehdidiyle karşı karşıya. Bu kritik dönemde, kadınların savunulması ve eşit haklara sahip olmaları, sadece toplumsal adaletin sağlanması için değil, aynı zamanda barışın inşası için de büyük önemde.

Kadın hakları aktivisti ve Demokratik İslam Kongresi (DİK) Üyesi Hatice Kavran, kadınların barış, eşitlik mücadelesi ve savunma mekanizmalarının kurulması üzerine değerlendirmelerde bulundu.

'KADINLAR HER ALANDA EŞİT KATILIM GÖSTERMELİ'

Hatice Kavran, kadın-erkek eşitsizliğinin toplumsal cinsiyet kimliklerinin inşasındaki cinsiyetçi yapının bir sonucu olduğunu söyledi. Hatice Kavran, kadınların savunulmasının sadece insani bir gereklilik değil, barışın ve toplumsal adaletin sağlanması için kritik bir unsur olduğunu vurgulayarak, "Kadınların politik, ekonomik ve sosyal yaşamın her alanında erkeklerle eşit bir şekilde katılım göstermeleri, barışın kalıcı olabilmesi için elzemdir” diye konuştu.

'YAPTIKLARI İNKAR VE İMHA SAVAŞLARIDIR'

Kapitalizm ve iktidar güçlerinin, etkilerinin daralmaması adına tehlike olarak gördükleri alternatif sistemlerin toplumların gündemine girmeye devam ettiğini söyleyen Hatice Kavran, "Kapitalizm, istilacı özelliği ile asırlarıdır varlığını sürdürürken, ırkçı, dinci, faşist, devletçi ve erkek egemenlikli iktidarların gözdesi olmaya devam ediyor” dedi. Hatice Kavran, bu faşist zihniyetli güç odaklarının, iktidarlarını korumak adına ekonomik ve kültürel yozlaşma, dini fanatizm ve milliyetçilik gibi unsurlarla kapitalizmin gücünü kullanmaktan çekinmediklerini vurguladı.

Hatice Kavran, kapitalizmin faşist uygulamalarını gizlemek için demokrasi kavramını araç olarak kullandığını belirterek, “Afganistan, Irak, Libya ve en son Suriye savaşı, bu güçlerin yakın döneminin kanlı kapital mücadelesidir. Her seferinde bir gerekçe oluşturup geniş halk kitleleri nezdinde meşrulaştırmak amacıyla demokrasi ile maskeliyorlar. Ancak aslında kapitalist modernitenin ömrüne ömür katmak ve bu ömürden her şekilde nasiplenmek için eril zihniyetlerin iktidarlarını korumak adına yaptıkları inkar ve imha savaşlarıdır” dedi.

'KADININ META OLARAK GÖRÜLMESİNE KARŞI MÜCADELE EDİLMELİ'

Hatice Kavran, kapitalizmden beslenen rejimlerin kadınları meta olarak gördüğünü ve bu duruma karşı mücadele edilmesi gerektiğini vurgulayarak, "Kadınların sosyal hayatta karşılaştıkları muameleler insan onuruna yakışmayan ancak kadınlara lütuf gibi sunulan durumlardır. Kadınlar, savaşların en fazla ve en önce mağduru olanlarıdır. Pozitif ayrımcılık değil, eşit muamele talep ediyoruz” diye konuştu.

 Kadınların yaşadığı eşitsizliklerin sadece sosyal hayatta değil, hukuki alanda da kendini gösterdiğini söyleyen Hatice Kavran, "Örneğin bir kadını öldüren ile bir erkeği öldürene aynı hukuk işlemez. Kadın öldüren kravatlı, takım elbiseli olunca iyi hal indirimi, namus deyince de tahrik indirimi alırken, bir erkeği öldüren kadına ise en üst sınırdan cezalar verilir” şeklinde konuştu. Bu durumun dünyanın birçok yerinde geçerli olduğunu belirten Hatice Kavran, özellikle Afganistan ve İran gibi ülkelerde zina suçundan yargılanan kadınların recmedildiğine ancak erkeklere aynı hukukun uygulanmadığına dikkat çekti.

'SAVAŞTAN EN ÇOK KADINLAR ETKİLENİYOR'

Savaşların en büyük mağdurlarının kadınlar olduğunu kaydeden Hatice Kavran, şunları söyledi: "Savaş herkes için yeterince kötüdür ama kadınlar için on kat daha kötüdür. Kadınlar, öznesi olmadıkları savaşların en fazla mağduru olanlarıdır. Suriye ve İsrail-Filistin savaşları bu durumun en son örnekleridir. Kadınlar ve çocuklar, bu savaşlarda en çok acıyı çeken gruplardır.”

 'ULUSLARARASI DÜZEYDE ÖRGÜTLENME SAĞLANMALI'

Hatice Kavran, daha özgür ve yaşanabilir bir dünya için kadınların uluslararası düzeyde örgütlenmesi gerektiğini vurgulayarak, “Kadınların ödedikleri bedellerin karşılığı yılda bir gün hatırlanmak olmamalıdır. Bütün kadın örgütlenmeleri ile ortaklaşarak, örgütlülük sürekli hale getirilmeli” dedi.

 Hatice Kavran, kapitalizmin en büyük silahı olan basın yayın ve teknolojinin kullanılarak kadınların sesini duyurabileceği platformların oluşturulması gerektiğini kaydederek, Dünya Emekçi Kadınlar Günü gibi etkinliklerde kadınların taleplerinin dile getirilmesinin bu mücadelenin bir parçası olduğunun altını çizdi.

 Cumartesi Anneleri'nin Galatasaray Meydanı'nda 29 yıldır devam eden eylemini uluslararası alana taşıma çağrısında bulunan Hatice Kavran, “Ancak bu eylem uluslararası alana taşınmadığı için kendileri dışında kimse seslerini duymuyor. Onlarca iktidar değişmesine rağmen hep görmezlikten gelindi. İktidarlar değişse de zihniyet aynı, politika aynı. Bu nedenle kadınlar kapitalist modernitenin değişmesi gerekliliği üzerinde ısrarcı olmalı" dedi.

Kapitalist modernitenin kadınlar üzerindeki etkilerine dikkat çeken Hatice Kavran, "Kapitalizmin adaletsizlikleri kadınları daha fazla etkiliyor. Kadınlar, sadece bireysel haklarını değil, toplumun genelini ilgilendiren adalet taleplerini de yükseltiyorlar. Bu mücadele sadece kadınları değil, aynı zamanda toplumun diğer kesimlerini de ilgilendiriyor” diye ekledi.

'KADINLAR ABDULLAH ÖCALAN'IN ÖNERİLERİNİ SAHİPLENMELİ'

Demokratik bir sistem önerisinin de altını çizen Hatice Kavran, “Kapitalist modernitenin değişmesi gerekliliğini savunuyorum. Bu sistemin çağın ihtiyacı olan başka bir sistem ile yani demokratik bir sistem ile değişmesi gerekiyor. Sayın Abdullah Öcalan’ın bu konudaki önerileri de dikkate alınmalı ve tartışılmalıdır. Öneri Sayın Öcalan tarafından yapıldığı için Türkiye’de devletçi ırkçı kapitalizmin nimetlerinden faydalanan, aydın geçinen insanlar bu öneriyi ne görmek istiyorlar ne de tartışmak istiyorlar. Kadınlar bu öneriyi yaşamın her alanında sahiplenmeli ve mücadelesini vermelidir. Kadınların bu mücadelesi sadece kendilerini korumak için değil; toplumun geneline yönelik adalet arayışını da ileriye taşımalıdır” şeklinde konuştu.

 “Kadınların mücadelesi sadece kadınları korumakla kalmayacak, savaştıkları ve niçin öldüklerini bilmeden savaşan erkekleri de kurtaracaktır” diyen Hatice Kavran, demokrasi mücadelesi halkların gündeminde yer edinmediği takdirde kapitalizmin istediği gibi at koşturmaya devam edeceğini söyledi.

 Hatice Kavran, kadın-erkek eşitsizliğinin kadın ve erkek toplumsal cinsiyet kimliklerinin inşasındaki cinsiyetçi yapının bir sonucu olduğunu kaydederek, "Barış ancak cinsiyet eşitliği, ekonomik eşitlik ve evrensel temel hak ve özgürlüklerin güvence altında olması halinde gerçekleşir" diye kaydetti.

DİK Üyesi Hatice Kavran, "Kadınların politik, ekonomik ve sosyal yaşamın her alanında erkeklerle eşit bir biçimde katılım göstermesi ve kadınların temel haklarının etkin kılınması bu sürecin olmaz olmazı" dedi.