Heval Sara sarsılmaz bir direniş çizgisi inşa etti

Tüm yaşamı direnişle geçen heval Sara, kadın özgürlük mücadelesinde sarsılmaz bir direniş çizgisi inşa etmiştir. Sara yoldaşın yaşamı ve mücadelesi, kadın tarihimizin tamamını temsil etmektedir.

ARJİN DERSÎM

Alevilik felsefesinde ‘Kabe İnsandır.’ İnsan, kainat yani evrenin bir parçasıdır, kainattan bir parçadır. Evrende gerçekleşen tüm değişimler, ilerlemeler ve farklılıklar, aynı şekilde insanda da ortaya çıkar. Evren, insanda anlam bulur. İnsan, evrenin aynasıdır. Bu nedenle insan, insanın yaşamı ve toplumsallığı oldukça değerlidir. İnsan, saf bir kalple ya da erdemiyle insan olur. Bu erdemlerin başında; saygı, adalet, bilgi, ahlak, vicdan, doğruluk ve özgür irade gelir. Bu erdemlerden bazıları insanın doğasında bulunur, bazıları ise bireysel deneyimlerle gelişir. Bazı özellikler ise doğduğumuz toplumun gerçekliğine, aile yapısına, büyüdüğümüz çevreye ve zamanla değişen koşullara göre şekillenir. Bu da bireysel nitelikleri oluşturur. Her insanda insani bir öz ve potansiyel vardır. Ancak bireyin bu özü ortaya çıkarışı ve geliştirmesi, dış etkenler, zaman, mekan, çelişki, hareket ve koşullarla şekillenir.

Çelişki, mücadele ve insanın bu şartlar altında var olma çabası, değişimin sınırlarını belirler. İnsan, özünü koruyarak ilerler, kendini yaratır ve sürekli bir oluş ve tamamlanma sürecinde var olur. Bazı insanlar zamanla özünü kaybeder ve sistemin çarkları arasında yok olur. Bazı insanlar ise insani yönünü daha da ileri taşır, bireysel sınırlarını aşar ve bu şekilde tarihin, insanlığın ve toplumun bir parçası haline gelir. Böyle kişiler tarihi dönemlerde öne çıkar. Bu insanlar eşsizdir. Çünkü kendi oluş süreçleri ve hakikat arayışlarını büyük bir azimle sürdürürler. Çoğu zaman yaşadıkları dönemde tam olarak anlaşılamazlar. Bu kişiler, lider, filozof, peygamber, devrimci ya da bir davanın sahibi olarak tarihten bugüne yaşamımıza ışık tutarlar. Önderliğimiz de bu mirasın birleşimidir: "Doğal halini koruyan, hakikatini kaybetmeyen, kendini inşa eden ve sürekli bir oluş ve varoluş içinde olan insan."

Bu anlatılan potansiyel, Sara (Sakine Cansız) yoldaşın yaşamı ve kişiliğinde açıkça görülüyor. O, bu gerçeği derin bir bilgelikle anlamış, ender bir şahsiyettir. Alevilik felsefesi ve kültürü, komünal ve demokratik değerler içinde canlılık kazanır ve büyür. Bu değerlerin oluştuğu coğrafya Dersim’dir. Dersim; asiliğiyle tanınır, zalimlere karşı asla baş eğmemiştir ve her zaman toplumsal bir yaşam talep etmiştir. Aynı zamanda sosyal değerleriyle toprağını, inancını ve insanlığını korumak istemiştir. Bu yüzden, defalarca kez katliam, sürgün, soykırım ve yakılıp yıkılma gibi acılara maruz kalmıştır. Dersim, Kurdistan’ın kabuk bağlamayan yarasıdır. Direnişin son kalesidir. Dersim’deki direniş, özgür Kürtlük ve insani değerlerdir. Yoldaş Sara’nın kişiliği de bu öz değerlerle şekillenir. Yıllar boyunca, katliam ve asimilasyon politikalarıyla Dersim’in özü boşaltılmaya çalışılmış ve bu süreç hala devam etmektedir.

HEVAL SARA DERSİM’İN TUNCELİ’YE DÖNÜŞTÜĞÜ SÜREÇTE GÖZLERİNİ DÜNYAYA AÇTI

Dersim; coğrafyası, insanları, kültürü, tarihi ve zenginlikleriyle, inançlarıyla şekillenmiştir. Bir limon gibi özü sıkılmış, geriye boş bir kabuk bırakılmıştır. Zamanla, bu boş bırakılan yere sahte şeyler yerleştirilmiştir. Dersim ve Dersimliler, hafızasız, bilinçsiz ve köksüz bırakılmıştır. Yurtsever Dersim, Tunceli adı altında yıllarca işgal edilmiş, kanı ve canı tüketilmiş, kutsal mekanlarının adları değiştirilmiş, dağları ve taşları tahrip edilmiştir. Ziyaretgahlar yıkılmış, harap edilmiştir. Dersim’in kızları kaçırılmış, Türkçü ideolojiyle büyütülmüş ve devletin memurlarına teslim edilmiştir. Dersim halkı ve kadınları büyük acılarla sürgün edilmiş ve çektikleri bu zulüm, köklü bir yara haline gelmiştir.

Yıllar geçti, birçok şey değişti, yaralar kabuk bağladı. Ancak Dersim halkının özgürlük yarası, her zaman kanamaya devam etti. Heval Sara, Dersim’in Tunceli’ye dönüştüğü o süreçte gözlerini dünyaya açtı. Asiliğini, memleketine duyduğu sevgiyi, insan sevgisini, saygınlığını ve onurunu Dersim’in tarihi gerçekliğinden alan bir direnişe dönüştürdü. Onun kendini tanıması, toplumunu ve halkını tanımasını sağladı. Bilinçlendikçe, ülkesinin ve kaybolan insanların kurtuluşuna daha çok yakınlaştı. Dersim’in kayıp kadınlarının izini sürdüğünde bu deneyimin sadece kendisiyle değil, aynı zamanda tüm Dersim, özgür Kurdistan, halk ve parçalanan kadınlarla ilgili olduğunu fark eder. Çelişkileri daha da artar ve cevapsız sorularını, arayışlarını daha da derinleştirir. Etrafında olup bitenleri derinlemesine anlamaya çalışır, çevresindeki hiçbir şeye kayıtsız kalmaz.

Çocukluk ve gençlik dönemi Dersim’de geçer. O dönemde devlet yanlısı hareketler, demokratik toplumsal güçleri ezmeye çalışır. Çatışmalar olur, faşizmin insanlık dışı uygulamaları en açık ve çirkin haliyle yaşanır. Ancak o, duyduklarını sorgular, yaşamı anlamaya çalışır ve gördüklerinden etkilenir. Genç yaşında toplumsal sorunlara duyarlılık gösterir, asla haksızlığı kabul etmez. Bu yüzden heval Sara adalet duygusuyla hareket eder, her zaman doğruların peşinden gider. Geleneksel yaşam biçimlerini hiçbir zaman kabul etmedi. İlk kavgası annesiyle olur. Kurdistan’ın o dönemki gerçekliğinde annesi, onu feodal-klasik ölçülere göre büyütmek ve geleneksel toplumsal kurallara göre yetiştirmek ister. Bu kurallar neydi? Ev işlerinde becerikli olmak, uslu davranmak, geleneksel kalıplara uygun bir yaşam sürmek, çeyiz hazırlamak, evliliği genç kadınların tek hayali haline getirmek, hizmet etmek, kontrol ve denetim altında olmak, kendini ifade edememek, kısacası herkesin malı olmak… Yani kadının yaşam alanı önce anne-baba, sonra koca ve aile ile sınırlıydı.

KARŞISINA ÇIKAN ENGELLERİ AŞARAK ÖNDERLİKLE TANIŞIR

Heval Sara’nın ilk karşı çıktığı şey bu anlayış olur. İlk mücadelesi ataerkil düşünceye ve bu anlayışın getirdiği kurallara karşıdır. Geleneksel kadınlık ve erkeklik rollerini reddeder. Kadının köleliği ve erkeğin üstünlüğü anlayışını asla kabul etmez. Kadını nesneleştiren ve birey olmaktan çıkaran her şeye karşıdır. Annesinin onu denetim altına almaya çalışması, heval Sara’nın özgürlükçü kimliğini daha da belirgin hale getirir ve bağımsızlık mücadelesini güçlendirir. Anne-kız, aile-toplum ilişkilerinin sınırlarını kırma çabası onun devrimciliğe attığı ilk adım olur. Sol-sosyalist hareketlerle, gençlik mücadelesiyle ve emekçilerin direnişiyle tanışır ve onlara katılır.

Liseyi bitirdikten sonra solcu ve devrimci gruplarla ilişki kurar. Bu arayışlar ve çelişkiler, onu sonunda Apocu Hareket’le tanıştırır. Apocu Hareket, hem onun kişisel özelliklerine, hem de aradığı cevaplara en doğru yanıtı verir. Buradan itibaren bir devrim sürecine adım atar. Adım adım mücadele eder, karşısına çıkan engelleri birer birer aşar ve bu süreçte Önderlik ve ilk grup üyeleriyle tanışır. O dönemde Apocu grupta, Kesire dışında kadın yoktur. O şartlarda bir genç kadının devrimci olması, özgür hareket etmesi, örgütlenme amaçları doğrultusunda çeşitli mücadeleler vermesi kolay değildir. Toplumun geleneksel yapısı buna engel teşkil ederdi.

Dersim gibi Alevi kültürünün en derin şekilde yaşandığı bir yerde, sol-sosyalist ve devrimci hareketlerin kadın özgürlüğü konusundaki çabaları, cinsiyet çatışmasından çok sınıf mücadelesi odaklıdır. Ancak Heval Sara’nın özgürlük tutkusu çok güçlüdür. Faşizme karşı örgütlü devrimci bir mücadeleye başlar. Bu konuda çok nettir. Devrime ve sosyalizme olan inancı tamdır. Halkın yaşadığı acılar, onda düşmana karşı büyük bir nefret uyandırır. Devrimci bir yol izleyerek, amacına ulaşmak için çabalar. Bu nedenle Dersim ve İzmir’de işçilerin örgütlenmesinde yer alır. Gençleri, işçileri, emekçileri ve kadınları kapitalist modernitenin baskıcı güçlerine karşı örgütler. Dersim’de Apocu grup üyelerini tanıması heval Sara için bir dönüm noktası olur.

Apocu grubun fikirleri, ilişkileri ve yaşam tarzı, heval Sara’nın arayışlarına yanıt verir. Onun özgürlükçü, mücadeleci ve direnişçi ruhu, Apocu hareketin ideolojisi ve felsefesiyle birleşir. PKK’nin ideolojik kimlik olarak öne çıktığı yıllarda, heval Sara da bu grubun bir üyesi ve öncüsü olur. Kurdistan’da PKK’nin fikirlerini yayma çalışmalarında heval Sara’nın etkisi belirgin olur. Kadınların partideki yeri ve devrim mücadelesine katılımları onun çabalarıyla şekillenir. Önderliğin kadın özgürlüğü için açtığı özgürlük kapısından geçen ilk kişi heval Sara olur. Bu yolda bize öncülük ederek, mücadeleye binlerce kadının ve gencin katılmasını sağladı. PKK’nin temellerini atan öncü kadrolardan biri olur.

MÜCADELENİN İLK ÖNCÜLERİNDENDİ

Heval Sara her şeyde öncü olan bir kişidir. O, halk içinde bir lider gibidir. Çünkü halkı bilinçlendirir, örgütler, mücadeleye katar, öncü ve halkı harekete geçiren biridir. Heval Sara, hem onurlu bir kadın devrimci, hem de Kürt-Alevi bir kadın olarak cezaevinde büyük bir direniş sergilemiştir. Aynı zamanda partide kadro kimliğini kazanan ilk kadın olmuştur. Bu nedenle, bizim için de her şeyde öncüdür. Gerek örgütsel-ideolojik alanda, gerekse askeri alanda ondan çok şey öğrendik. Öncü kadın nasıl olur, direnişçi bir kimlik nasıl yaratılır, geri ve geleneksel kadın anlayışına karşı nasıl bir mücadele verilir, bunları onun sözlerinden ve kadın özgürlük çizgisiyle ördüğü deneyimlerinden öğrendik. Çünkü Heval Sara, mücadelemizin ilk öncülerindendir. İlk savaş, ilk eylem, ilk inanç, ilk şehadetlere tanıklık etmiştir.

Tüm bunlarla tarih ve kahramanlıklar yazılmıştır. Heval Sara, tüm deneyimlerini bizimle paylaşmış ve kadın özgürlük mücadelesinde sarsılmaz bir direniş çizgisi inşa etmiştir. Önderlik, “Sakine’nin mücadelesi ve yaşamı, kadın özgürlük tarihinin mücadelesidir” dedi. Heval Sara’nın yaşamı ve mücadelesi, kadın tarihimizin tamamını temsil etmektedir. Çünkü bu yalnızca bireysel bir yaşam ve mücadele değildir. Bu, kendisini özgürlük davasına adayan bir yaşamdır. Kadın özgürlüğü için yürütülen bir savaştır. Aynı zamanda, Kürt halkının onurlu bir yaşamına kilitlenen bir mücadeledir. Pek çok kişi heval Sara’nın adını duyup bu mücadeleye katılmıştır. Özellikle Amed zindanında heval Sara’nın kararlılığı herkes için bir umut olmuştur. Onu tanıyanlar, Sara’nın kişiliğinde partiyle güçlü bağlar kurmuşlardır.

Heval Sara’nın kişiliğinde öne çıkan şey, özgürlükçü ve direnişçi kadınların tarzıdır. YJA Star’da öne çıkan öncü kadın çizgisi, Sara’nın duruşundan ilham almıştır. Sara yoldaşın, asi, savaşçı, yaratıcı, cesur, inatçı bir duruşu vardı. Kendisini sürekli ileriye taşıyan, inançla dolu bir mücadelenin temsilcisidir. Kapitalist modernite sisteminin etkisinden kurtulmuş ve ataerkil zihniyetle radikal bir şekilde yüzleşmiş bir kişilik inşa etmiştir. Heval Sara’nın özü; sevgi, yoldaşlık ve hakikat savaşçısıdır. O, Sur’da Zeryan, Cizre’de Axîn, Werxelê’de Helbest, Girê Sor’da Zinarîn, Mersin’de Sara ve Ruken, Ankara’da Asya olmuştur.

HEVAL SARA ŞAHSINDA ÖNDERLİKTEN İNTİKAM ALMAK İSTEDİLER

Özgür Kürt kadınının varlığı karşısında duyulan korku, 9 Ocak komplosunu gündeme getirmiştir. Partide hiçbir kadro arkadaş sıradan biri değildir ancak heval Sara şahsında Önderliğimiz de hedef alınmıştır. Kadın özgürlük çizgisi, Sara gibi bir öncünün şahsında hedef alınmıştır. Önderlik bu saldırıyı “İkinci Dersim Katliamı” olarak değerlendirmiş ve uluslararası komplonun devamı olarak görmüştür. Bu yüzden 9 Ocak Komplosu partimize karşı yapılmıştır. Bu şekilde harekete ve Önderliğe darbe vurmak istediler. Heval Sara öncülüğünde binlerce Kürt kadını işgalcilerin pençesinden kurtulmuş ve özgürlük mücadelesine katılmıştır. Bu yüzden Sara yoldaş şahsında Önderlikten intikam almak istediler.

Bu yüzden Paris katliamı, düşmanın cesur ve mücadeleci kadınlar karşısındaki korkusunu bir kez daha gözler önüne serdi. Ancak düşmana amacına ulaşamadı. Bu katliamdan sonra binlerce Sara, Kurdistan dağlarına yöneldi, PKK’nin özgürlük çizgisine katıldı ve Sara’nın izinden giderek direnişçi mirasını devraldı. Heval Sara, dağlarda savaşan bir gerilla komutanıdır. Her zaman mücadele etti, savaştı. Özgür bir yaşam kurma iradesinden asla vazgeçmeden, aynı zamanda inancını kaybetmeden savaştı. Sara’nın mücadele tarzı her yerde ve her alanda direniş çizgisi oldu. Kadın gerillalar, heval Sara’nın öncülük ettiği değerlerle bu mücadeleyi büyütmelidir. Bu yüzden daha güçlü katılım ve savaş gereklidir.