Johannesburg'da Jineoloji çalıştayı
Jineoloji Akademisi'nin katılımıyla Johannesburg’un kuzeyinde birçok kadın örgüt ve grubunun katılımıyla çalıştay düzenlendi.
Jineoloji Akademisi'nin katılımıyla Johannesburg’un kuzeyinde birçok kadın örgüt ve grubunun katılımıyla çalıştay düzenlendi.
Güney Afrika’nın başkenti Johannesburg'un kuzeyinde, çoğunlukla siyahi işçi sınıfının yaşadığı büyük bir işgal bölgesi olan Tembisa'nın Vusumuzi bölgesinde ILRIG, Jineoloji Akademisi, Abahlali baseMjondolo, Tembisa ve Eva Hoffman Abahlali Base Freedom Park Kadın Grubu, Malavi topluluğu tarafından işletilen bir okulda çalıştay düzenlendi.
Abahlali baseMjondolo Tembisa'dan Melita Ncobo tarafından yönetilen çalıştayda, arazi ve alan tahsisi (işgal mücadelesi), kadın kolektifleri, komünler ve toplumlarındaki ortak işbirliği çabaları ve ve kadınların genel mücadelesi konularında Phumza Dumbata, Necîbe Qeredaxî ve Lara Reddy sunumlar yaptı.
Çalıştayda Jineoloji konusu, Johannesburglu kadınların ilgisini çekti.
Lara Reddy sunumunda şunları belirtti: "Johannesburglu kadınlarla konuştum ve onlara Öcalan'ı okuyarak ve Demokratik Modernite Akademisi'nden öğrendiklerimi ve geçen yıl Güney Afrikalı kadınlarla yaptıkları değişimlerden bahsettim, ancak Jineoloji Akademisi'nden öğrenmek kadınlar için çok ilginç ve otantikti. Kadınlar ilginç sorular sordular ancak hala derin, odaklanmış eğitime ihtiyaç duydukları çok şey olduğunu hissediyorum. Kadınların ortamları farklı ama durumlarımız benzer. Kürt kadınlarının inşa etmeyi başardığı özerk öz-örgütlenme düzeyinden yoksunuz ve kadınların önce zihin, beden ve ruhta nasıl sömürgeleştirildiğine dair bu derin anlayış ve kadın devrimi, örgütlenme ve eğitim yoluyla gerçekleşebilir.
Kadınlar ve kadın örgütleri, neoliberal sisteme rağmen Güney Afrika'da sosyo-ekonomik engeller, yoksulluk, şiddet ve ataerkillikle karşı karşıya kalıyor. Bu durum, bu sorunların ve Afrikalı kadınların kültürel ve tarihsel gerçekliklerinin analiz edilmesini mutlak bir zorunluluk haline getiriyor. Özellikle Güney Afrika'nın ekonomik merkezi olan ve çoğu kentli çalışan kadını barındıran Johannesburg'da, öğrencilerden tarım işçisi kadınlara, akademisyen ve profesyonellerden kapitalizmin tuzağına düşmüş kadınlara, göçmen ve güvencesiz işçilerden ev kadınlarına - nerede olursak olalım hepimiz aynı ataerkil şiddet belasiyla karşı karşıyayız ve topraklarımız ile geçim kaynaklarımız tehdit altında.
Jineoloji'nin sunumu, radikal demokrasiye, kadınların demokratik konfederalizmine ve rolleri görme ve üçüncü bir yolu hayal etme, yerel, bölgesel ve uluslararası düzeylerde komünler ve meclisler ile kadın iletişim ağları aracılığıyla öz-örgütlenme fırsatlarına yol açıyor. Kadınların kurtuluş mücadelesi evrenseldir ama yerelden başlar."
Çalıştayın tartışma bölümünde, kadınlar yeni bir feminist gelecek için eski anlayışları yeniden şekillendirmek, deneyim ve paylaşım, öğrenme, topluluklarda kadınları destekleme, yoldaşlık kurma ve birlikte çalışma konusunda küçük adımlar olduğuna işaret etti. Tartışmada kadınlar, birçok sorun olduğunu, ataerkil kontrol, kadınların çocukluk travmasından kaynaklanan derin acısı ve ayrıca apartheid, ırkçılık, öldürme, yoksulluk gibi tarihsel ve kadim acıların siyahi kadınların hayatı olduğunu belirtti.
Tartışmada, kadınları "ikinci sınıf vatandaş" olarak gören ve hala kadınların davranışlarını kontrol etmek isteyen erkeklerin de eğitilmesi gerektiği belirtildi.
Bir katılımcı; “Güney Afrika'nın ataerkil durumunda beni ve kadınları Jineoloji'ye çeken şey, ‘Erkekleri değiştirmek bizim görevimiz değil, kendilerini değiştirmeliler’ dediklerinde feminizme Batı çerçevesinden yaklaşmamaktır. Çünkü ataerkillik erkekler için de yıkıcı ve sınırlayıcı bir güç olmuştur ve erkeklerin egosu kadınları mülk edinme üzerine kurulmuştur. Kadınların gücü çalındığında dalgalar yaratmalı ve devrimi başlatmalı. Kendimizi, başkalarını ve içinde bulunduğumuz alanları derin bir anlayışla kavramaktan gelen değişim dalgaları ve dünyada yerimizi bulduğumuzda, gerçeğimize ulaşmak için mücadele etmeye başlayabiliriz” ifadelerini kullandı.
İşçi Araştırma Servisi'nde eğitimci ve araştırmacı olan Nosipho Twala, kendisine yöneltilen "Nereden başlamalıyız?" şeklindeki soruya; “Tarihi anıları anlatmanın ve ihtiyaçlarımıza cevap vermek için kendimizi örgütlemenin, büyükannelerin ateş ve yemek etrafında bize anlattığı yazılmamış hikayeler gibidir ve öz-örgütlenme için bir tohum eker” cevabını verdi.