Kadına yönelik şiddete karşı duyarlılık çağrısı

UTAMARA Kadın Merkezi, bütün kadınları, kadına yönelik uygulanan şiddete karşı duyarlı olmaya çağırdı.

UTAMARA Kadın Merkezi, bütün kadınları, kadına yönelik uygulanan şiddete karşı duyarlı olmaya çağırdı.

Yazılı bir açıklama yapan UTAMARA Kadın Merkezi, kadına yönelik kapitalist sistemin 5 bin yıldır yarattığı şiddet ideolojisi ve geri feodal geleneklerin erkek eliyle uygulandığını, kadın kırımının her geçen gün kadınları daha fazla katlederek kendini var etmeye devam ettiğini belirtti.

Kadın şahsında insanlık değerlerini alt üst ettiği de vurgulanan açıklamada, “Erkek egemen sistemin kadına yönelik başta cinsel saldırılar olmak üzere her türlü şiddeti kadına uygulamayı kendinde hak olarak görmektedir. Bu insanlık dışı uygulamaları yaparken arkasına toplumsal cinsiyet rollerin verdiği gerililiklerden aldığı içi boş şişirilmiş erkeklik gücünün yarattığı algı ve kapitalist sistemin erkek eli ve zihniyeti ile oluşturulmuş hukukun yarattığı boşluklardan faydalanmaktadır. Tüm bunlara güvenen erkek aklı bir kadının yaşam hakkına müdahale etme ve son verme kararını kendine temel hak olarak görmektedir.

Kapitalist modernitenin yarattığı toplumsal cinsiyet rollerine göre yaşanan aile içi şiddet, psikolojik, ekonomik vd. alanlarda yaşanan şiddette başta kadınların ve toplumsal dinamiklerin duruşu da bunu besleyen bir pozisyondan çıkması gerekmektedir” dedi.

Bir toplumun bilinç ve özgürlük düzeyinin yaşanan katliamlara ve kadının uğradığı devlet ve erkek eliyle gelişen müdahaleye ve katliamlara karşı direnme ve örgütlenme düzeyi olduğu vurgulanan açıklamada şunlara yer verildi: “Biz kadınların tüm bu insanlık dışı uygulamalarda sesimizi ve tepkimizi ne kadar güçlü ortaya koyup direnişimizi güçlendirdiğimiz oranda, kadının bir irade ve toplumun yürütücü gücü olarak varlık gösterebiliriz. 

Avrupa'da başta olmak üzere tüm alanlarda yaşanan aile içi sorunlara karşı en temel yanılgı ise 'kendi sorunlarıdır, kimse bilmesin, içimizde çözeriz vb. geri yaklaşımlar da bu cinayetlerin yaşanmasında sessiz kalanlar pay sahibi olmaktadır. Topluma özel diye sunulan yaşamın aslında özel olan kamusal alandır ilkesinden de yola çıkılarak sorunlarımızı ancak topluma mal ettiğimiz sürece çözebileceğimizin bilincini geliştirmemiz gerekir. Kadının yaşadığı sorunlara yanılgılı yaklaşımlardan ve çözümsüz kalmaktan dolayı artan kadın kırımına her gün bir yenisi daha ekleniyor.

Kadınlar tecavüze uğruyor, şiddete maruz kalıyor ve eşleri tarafından yakılarak öldürülüyor.

Kadın yaşamın her anında ve her alanda cinsel, sınıfsal, ekonomik, pisikoojik, siyasi ve aile içi şiddetle karşı karşıya olduğu riskler vardır.

Kadınlar olarak bize sunulan kapitalist modernitenin yarattığı sanal özgürlüğün aslında bizi fiziki olarak cinsel obje kılarken maneviyatta zayıflatarak ve irade olarak da yok etmektedir. Kapitalist sistemin özünden uzaklaştırdığı toplumun tekrar öz değerleriyle buluşturmak için ahlaki ve politik toplumu açığa çıkarmanın temel ölçü olarak ele alınması hayati bir noktadır.

Buna karşı kadınların demokratik modernite esaslarına göre örgütlenme, kadının öz savunmasının özgürlüğün teminatı olarak görerek kadın özgürlüğünü ve iradesini esas alarak yeni yaşamı yaratabiliriz. UTAMARA ve bütün örgütlü kadın kurumları olarak yaşanan bu şiddete karşı tepkimizi ortaya koymak için tüm toplumun kendisini sorumlu görmesi gerektiğine inanıyoruz. Yaşanan sorunlarda kadın kurumlarını bilgilendirmek harekete geçirmek insani görevimizdir. Bir kadın şiddete maruz kalmadan ve katledilmeden önce kendimizi çözüm gücü haline getirmeli ve mücadele etmeliyiz. Şiddete uğrayan ve katledilen her kadın şahsında bizlerin şiddete uğradığını ve katledildiği gerçeğini görerek bilinçlenmeli olay ve olgularda geri geleneksel yaklaşımlara izin vermemeliyiz. Başta kadınlar olmak üzere tüm toplumu bu insanlık dışı uygulamaya karşı sesini yükseltmeye ve örgütlemeye çağırıyoruz.”