'Kadınların iradesinin Meclis'ten tasfiyesine izin vermeyeceğiz'

Meclis kadın grup toplantısında konuşan HDP Eşbaşkanı Yüksekdağ, "Kadınların iradesinin Meclis'ten tasfiyesine izin vermeyeceğiz. Katledilen kadınların öfkesiyiz biz. Onların hesap sorma gücüyüz" dedi.

HDP Meclis Kadın Grubu, Eş Başkan Figen Yüksekdağ'ın başkanlığında toplandı.
Toplantıya Gezi şehidi Ethem Sarısülük'ün annesi Sayfi Sarısülük, Rojava şehidi Aziz Güler'in annesi Elif Güler ve Cizre'de katledilen gazeteci Rohat Aktaş'ın annesi Meliha Aktaş da katıldı.
Konuşma yapan Yüksekdağ, tüm kadınları selamladı, "Zor günleri, kadınların birleşik duruşlarıyla geçeceğiz" dedi. Denizlerin idam edildiği 6 Mayıs'ı hatırlatan Yüksekdağ, "Ne Denizleri unuttuk, ne de Denizlere ulaşma mücadelesini. Ama bu Meclis'te Denizlerin idamına el kaldıranları da unutmadık. Bugün onların idamına el kaldıranların ruhu Meclis'te yaşıyor. Ama Denizlerin ruhu da bizlerde yaşıyor. İdam sehpasına 'Yaşasın Türk ve Kürt halklarının kardeşliği' diyen sesleri yaşıyor" dedi. 
9 Mayıs 2010 tarihinde İran'da idam edilen 5 Kürt siyasetçi ve aktivisti hatırlatan Yüksekdağ, "Baskıya karşı diktatörlüğe direnişi selamlıyoruz. Tarih yazan kadınlardan bir diğeri, Leyla Qasımi Baas rejimi tarafında idam edildi. İdam sehpasına giderken 'Bekli beni öldürebilirsiniz ama benim ölümümle Kürt halkı uyanacak' demişti. Leyla Qasım'ın dediği gibi oldu. Kürt halkı büyük ve kitlesel uyanışıyla varlığı için mücadeleye koyuldu. Leyla Qasımlara ve onun izinden giden tüm kadınlara selam olsun" diye konuştu.
Anneler Günü'nde devletin ve siyasetçilerin yaptığı kutlama şovuna dikkat çeken Yüksekdağ, şunları söyledi: "Kadına annelik dışında hiçbir rol vermeyen AKP-Saray iktidarı anneliği, kadınlara zehir etti. 'Anaların göz yaşı son bulacak' dediler ama anneler en fazla onların zulmü altında göz yaşı döktü. Bugün iktidar annelerin gözünün içine  baka baka 'Daha çok çocuk doğurun, annelikten başka bir şey yapmayın' diyor. İşte böyle biz zaman içinde kimse kadınları, Anneler Günü’nün kutlanacak bir gün olacağına ikna edemez. Kadınlar açısından her gün kadınlara dayatılan şiddetin öfkesini büyütüleceği günler olacak."

'KADINLAR DAVUTOĞLU'NA HAKKINI HELAL ETMEZ'

Davutoğlu'nun Saray müdahalesi ile görevinden alınırken helallik istediğini anımsatan Yüksekdağ, "Ama Davutoğlu bu salondaki kadınlardan, annelerden helallik istemedi, isteyemedi. Roboskî'de, Kobanê'de, Gezi'de, Sur'da, Cizre'de katledilen insanların annelerinden helallik istemeye hakkı yok. Kadınlar Davutoğlu'na hakını helal etmedi, etmiyor, etmeyecek! Çünkü hakkını helal etmeyen kadınlar, bir yıl boyunca, başlatılan savaşta şiddetin en keskin biçimlerini yaşadı. 11 çocuklu Taybet İnan'ın cenazesini sokakta çürümeye terk edenlere kadınlar hakkını helal etmez! Bizler böyle bir iktidara hakkımızı helal etmeyiz. Kadınların çıplak cenazelerini büyük bir yüzsüzlükle teşhir edenlere helal edilecek hakkımız yok bizim" dedi.
Yüksekdağ, herkesin Saray'a biat ettiği koşullarda, Meclis'in içinde ve dışında farklı ve haklı olanın mücadelesini büyütmenin güncel ve tarihi bir zorunluluk olduğuna dikkat çekti ve ekledi: "HDP'yi Meclis dışına itmek istiyorlar, siyaset dışına demiyorum bakınız çünkü bizi siyaset dışına atamazlar. Bu bağımsız demokratik siyasi odağın Meclis'te karşılarında eğilip bükülmeden durmasını istemiyorlar. Karşılarında bir kadın partisi, bir kadın iradesi olmasını istemiyorlar."

'BU DARBEYİ AŞACAĞIZ'

Saray'ın HDP'yi dizayn edemeyeceğinin altını çizen Yüksekdağ, "Bu zulmü, bu darbeyi aşacağımıza ve kazanacağımıza yürekten inanıyoruz" dedi.
HDP'nin bir kadın partisi olduğunu vurgulayan Yüksekdağ, "Kadınların iradesinin Meclis'ten tasfiyesine izin vermeyeceğiz. Katledilen kadınların öfkesiyiz biz. Onların hesap sorma gücüyüz. Tacize tecavüze uğrayan kadınların temsilcisiyiz. Ayrımcılıkla karşılaşan kadın işçilerin, emekçilerin emeğiyiz. Genç kadınların geleceğe yürüme kararlılığıyız biz. Susturulan kadınların sözüyüz' diye konuştu.
HDP'ye yönelik müdahalenin kadına yönelik bir darbe olduğunu belirten Yüksekdağ, "Sanıyorlar ki HDP'yi tasfiye ettiklerinde kadınları büyük bir haksızlığın cenderesine alacaklar. Ama bizler kadın özgürlük mücadelesinin tarihsel kararlılığıyla direnmeye devam edeceğiz. Dokunulmazlığımız zaten yok. Daha dün, Şırnak Milletvekilimiz Aycan İrmez ve Leyla Birlik'in evleri özel harekat polisleri tarafından basıldı. Leyla Birlik için hazırlanan fezlekelerden biri, kayın biraderinin cenazesine katılmak. Böyle bir ahlaksızlık olabilir mi?" dilye sordu.
Yüksekdağ şöyle konuştu: "Hacı Lokman Birlik, öldürüldükten sonra bedeni panzerin arkasında sürüklendi. Bu vahşetin hesabını vermeyenler, cenazeye katıldı diye milletvekili yengesine dava açıyor. Bu ahlaksızlığınız batacak" dedi.
8 Haziran'dan bu yana bir darbe mekaniğinin devrede olduğunun altını çizen Yüksekdağ, "Davutoğlu nasıl final yaptıysa, birisi için de jübile zamanı geliyor. O kendini bilir. Davutoğlu nasıl jübilesini yaptıysa, onu getiren de onun yanına gidecek" diye konuştu.
Nazım Hikmet'in partizan Tanya için yazdığı şiirden bir bölüm okuyan Yüksekdağ, "Her zulmün bir sonu vardır. Her diktatörün bir sonu vardır. Hitler faşizmine karşı direnenler Nazi faşizmini tarihin karanlığına gömdü. Bugün faşizmi dayatanlar, Hitler anlayışını dayatanlar 8 Mayıs 1945'i iyi hatırlasın. O gün Hitler'in ordusu yenildi. Dün Hitler faşizmine karşı o büyük zaferi kazananlar arasında partizan Tanya vardı. Bugün Tanya'nın ruhu Şırnak'ta, Gever'de, Nusaybin'de Rozerin'de, Sakine'de, Arin'de, Ekin'de yaşıyor. Tanya'nın ruhunu yaşatanlar, Leyla Qasım'ın ruhunu yaşatanlar faşizmi bozguna uğratacaklar" dedi.
Yüksekdağ'ın ardından Cizre'de katledilen Azidiya Welat gazetesinin yazı işleri müdürü Rohat Aktaş'ın annesi Meliha Aktaş söz aldı. 

ANNE AKTAŞ: CENAZELERİMİZİ BULMAK İÇİN MORG MORG DOLAŞTIK

Anne Aktaş şöyle konuştu: "Vahşet bodrumlarında direnen çocuklarımızın ruhuyla selamlıyorum sizleri. Çocuklarımızın çığlığını biz duyduk. Çocuklarımızın feryat figanını duyduk. Çocuklarımızı kurtarmaya çalıştık ama vahşice katledildiler. Çocuklarımızın cenaze torbalarıyla karşılaştık. Çocuklarımız Cizre'de yaralıyken gazeteciler Cumhurbaşkanına sordular, 'Belki de orada yaralı yok' dedi. Cenazelerimizi bulmak için morg morg, şehir şehir dolaştık. Cenazelerimizi ararken bize yapılan hakaretler... Çocuğumuz ancak DNA testiyle teşhis edilebildi"
"Kürt sorunu benim sorunumdur" diyen Erdoğan'a, "Böyle mi halledeceksiniz sorunu?" diye soran Aktaş, "Savaşın bittiği, müzakerelerin başlayacağı gün Anneler Günü olacak bizim için!" dedi.

ANNE GÜLER: AKP'Yİ HİÇBİR ZAMAN AFFETMEYECEĞİZ

Rojava devrimini savunurken ölümsüzleşen Aziz Güler'in annesi Elif Güler de konuştu. Güler, "Aziz'imizi almak için 59 gün direndik. Bir cansız beden... Aziz, bütün insanlık için, insanlık onuru için Rojava'ya gitit. Üniversite öğrencisiydi. Masa başında oturup para kazanabilirdi ama o ideallerini seçti. 59 gün boyunca cenazemizi vermediler. AKP'yi hiçbir zaman affetmeyeceğiz" dedi.