KJK ‘kadın düşmanı’ İran rejimine karşı mücadeleyi yükseltmeye çağırdı

KJK Koordinasyonu, kadın hakları savunucusu ve gazeteci Pexşan Azizi ile Şerife Muhammedi'ye ağır işkencelerin ardından idam cezası verilmesini kınayarak, “kadın düşmanı İran rejimine karşı ortak mücadeleyi yükseltmeye” çağırdı.

Kadın hakları savunucusu Pexşan Ezîzi’ye 23 Temmuz günü, Şerife Muhammedi'ye ise 4 Temmuz günü idam cezaları verildi. Her ikisi de haftalarca süren gözaltı sırasında ağır işkenceler ve insanlık dışı uygulamalara maruz kaldı. 

KJK Koordinasyonu yaptığı açıklamada idamlarla kadın mücadelesinin durdurulamayacağını belirtirken, kadın düşmanı bu devlete karşı uluslararası kurumları ve kadın hareketlerini ortak mücadeleyi yükseltmeye çağırdı. 

KJK’nin açıklaması şöyle: “İrani ve Doğu Kurdistanlı kadınlar 2022 yılında Jin Jiyan Azadî sloganı ile varlık, kimlik ve özgürleşme mücadelelerini ortaya koydular.  21. yüzyıla giriş ile birlikte Kürt Kadın hareketi olarak çokça ifade ettiğimiz ‘ Kadın Yüzyılı- Kadın Devrimi’ söylemimizin bir iddia olmaktan çıkıp maddi bir gerçeğe dönüştüğü bir süreci yaşadık, yaşıyoruz. Kürt kadınları olarak dillendirdiğimiz bu gerçeği bir hayal bir iddia olmaktan çıkartıp gerçek anlamda kadın devrimini gerçekleştirme vizyonuna sahip olduğumuzu ortaya koyduk. Tam da bu noktada Rojava Kadın Devrimi bu iddiamızın somutlaştığı örnek oldu. Dünya kadınlarına ilham veren hakikat de buydu. Bugün dünyanın her tarafında kadınlar kadın kırım politikalarına, sömürüye, eşitsizliğe, köleleştirilmeye ve  erkek eril devlet gerçeğine karşı direniyorlar. Bu anlamda  kadın mücadalesine dinamizm katan  Jin Jiyan Azadî gerçeği ile kadınlar ses ve çığlıklarını yükseltiler. 

Kadınlar ve halkların hayatları için karabasan gibi olan  bir zamanın içinden geçerken, günden güne büyüyen güç kazanarak yükselen kadın direnişi eril sistemi zorlamaya devam etmektedir. Egemenlere korku veren kadın gerçeği bugün halkların mücadelesine umut veriyor, güç sunuyor, güven aşılıyor. Özgürleşmenin kadınla olduğu ve de olacağı hakikati daha derin anlamlar kazarak öne çıkıyor. Evrensel ve yerel çapta hayatın tüm alanlarında eril egemen devlet sisteminin yarattığı krizler anlık olarak hayatı boğmaya çalışıyor. Yaşamın öz anlamından, büyülü, özgürlüklü, halinden uzaklaştırıldığı, yaşamın kabusa dönüştürüldüğü, anlamın yok edildiği bu zalim kanlı çağda kadın mücadelesi bir ışık huzmesi gibi insanlığın yaşamına etkide bulunuyor. Bu negatif tablonun içerisinde söz konusu tüm eşitsizlik hallerinin toplamı kadın yaşamına dayatılmaktadır.

Örgütlü kötülüğün egemen erkek ve ulus devlet sistemi içerisinde kadın yaşamına dayatıldığı, bununla tüm özgürlüklerin, toplumsal hak ve özgürlüklerin yok edilmek istendiği bir süreçte İran rejimi kadın aktivist Pexşan Ezizi hakkında idam kararı verdi. Dünyayı ve Ortadoğu’yu saran krizlerin temelinde sorunların baskıcı yöntemlerle çözme isteği bulunmaktadır.Bu nedenle kadınların sisteme karşı geliştirdikleri her red krizlere çözümdür, demokratikleştiricidir. Ancak halk ve kadın düşmanlığı demokratik ve özgürlükçü çözümleri baskı, katliam ve yok etme politikasında ısrarı dayatmaktadır. Doğu Kürdistanlı kadın hakları aktivisti Pexşan Ezîzî ve Şerife Muhamedi'ye verilen idam kararları kaosun derinleşmesi demektir. Kadınları isyana sürükleyen nedenler insan hayatı için su hava kadar vazgeçilmez olan taleplerdi. Bugün dünyanın birçok yerinde kadın mücadelesi kararlıca, cesaretlice ilerliyor. Jin Jiyan Azadî eylemlerine katılan kadınlara ibretlik cezalar veren, zorunlu örtünme yasalarını bir işkence politikası şeklinde yürürlüğe koyan, mücadele azmi gösteren kadınlara ağır cezalar yağdıran, kadınlara mutlak köleliği reva gören  Kadın düşmanı İran rejimi  kadın aktivistileri  hakkında  geliştirdiği  benzer kararlar ile kadınlardan intikam almaktadır. Kadınlar baskının en fazla yoğunlaştığı bölgelerde tüm gemileri yakarak meydanlara indiler. Kırk yıldır Türk faşizmine karşı kıyasıya direnen Kürt kadınları, Taliban ve İran gibi kadın düşmanı rejimlere karşı kadınların sisteme meydan okuyan görkemli direnişleri da  tam da bu gerçeğin ifadesi olmuştur. Dünyanın her tarafında devletler kadın özgürlük mücadelesini rotasından çıkartmak için yumuşak- sert bir çok önlem geliştirerek varlığını korumaya çalışmaktadırlar. Tüm devlet kurumları uyum içerisinde kadın şahsında yaşama dayatılan eşitsizliği koruyor, sürekliliğinin devamı için el birliği içerisinde hareket etmektedirler. Biz kadınların belki de en iyi bilincine vardığı gerçeklik devletlerin yargısı, ordusu, meclisi, polisi, okulu, sanatı, medyası, sokağı  ile bir arada tümünün erkek egemenliğini koruduğu, beslediği ve de yaygınlaştırdığı gerçeğidir. Erkeklik tüm eşitsizliklerin kendisini örgütlemesi ise devlet de bunun yaratıldığı öz kaynaktır. Dolayısıyla eşitsizliğin, iktidarın kaynağı olan devletle hesaplaşan, hesap soran kadın hareketi ve kadın özgürlük mücadelecileri  devletin kabusu olarak görülmektedir. Yasakçı, baskıcı, sömürgeci, cinsiyetçi zalim eril sistemin uygulamaları kadınları mücadeleden alıkoymayacaktır. Çünkü kadınların bu sisteme karşı tahammülleri kalmamış gelişen mücadele bunu somut bir şekilde açığa çıkartmış bulunmaktadır. Sistemin öznesi erkek gericiliğinin yaşamlarımızı şekillendirmesine, iktidarın üretildiği, çoğaltıldığı yaşam formlarına tahammül kalmamıştır. 

Kadın mücadelesine dayatılan yasakçı, baskıcı, öldüren, tutuklayan, teşhir eden, idam eden, uygulamaların kadın düşmanı politikalar olduğunu biliyor ve ret ediyoruz. Kadın düşmanı İran rejimi kadınların direnme gücünü kazanmış olduğunu ya görmüyor ya da görmezden geliyor.  Direnişin direnebilmenin gücünü keşfeden kadınları idamlarla, yasaklarla, baskıyla, işkenceyle, cinsiyetçi uygulamalarla yıldıracağınızı sanıyorsanız bu yanlış hesabın kadınlar ve halklar direnişine çarparak, geri döneceğini belirtiyoruz. Kadınlar hiç bir zaman yürüttükleri mücadeleden pişman olmadılar, geri adım atmadılar. Aksine uygulanan baskılar kadınların direnişlerini daha radikal kılmaya vesile olmuştur.  Kurdistan’da kadınlar yürüttükleri direnişle  haklarından vazgeçmeyeceklerini, bu yolda her bedele razı olduklarını mücadeledeki azim ve coşkularıyla ispatlamışlardır. Bu nedenle kadın düşmanı iran rejimini kadınlara dayatılan bu baskıcı uygulamalardan vaz geçmeye çağırıyoruz. 

Verilen idam kararlarını durdurulmasını, haklı ve meşru olan kadın taleplerini dikkate almasının kendi varlığı için de hayati önemde olduğunu belirtiyoruz. Barbarlığı çağrıştıran idam siyaseti kadınları mücadeleden alıkoymayacaktır. İdamlarla toplumu kadınları dizginleyemezsiniz.  İktidarların yapısı ne olursa olsun kadınlar özgürlük ve demokrasi mücadelesinden vazgeçmeyecekler. Kadın mücadelesi ve de direnişi tüm zamanlarda uygulanan örgütlü kötülüğe rağmen durmadı, yaygınlık kazandı. An itibariyle tüm uluslararası kurumları, demokratik çevreleri, kadın hareketlerini, demokratik çevreleri, şahsiyetleri kadın düşmanı İran devletinin zindanlarda ve yaşamın tüm alanlarında kadın yaşamı, özgürlüğü ve haklarına dayattıkları bu zalim uygulamaları durdurmak için ortak mücadeleyi yükseltmeye çağırıyoruz. "