KJK: Önderliğimizin özgürlüğü kadınların özgürlüğüdür

KJK Koordinasyonu, Kürt Halk Önderi Öcalan’ın özgürlüğünün en temel mücadele gerekçeleri olduğunu belirterek, "Önderliğimizin özgürlüğü kadınların özgürlüğüdür’ şiarı altında tüm gücümüzle seferber olacağımızı belirtiyoruz” dedi.

KJK Koordinasyonu,  Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın içinde bulunduğu koşullar, özgürlüğünün en temel mücadele gerekçeleri olduğunu belirterek,   “Kürdistan kadın özgürlük hareketi olarak Önderliğimizin özgürleşmesi ve Kürt sorununun yasal ve anayasal güvenceler altında resmiyete kavuşturulması temelinde mücadelemizi tüm gücümüzle yürütme konusunda inanç ve kararlılığımızı bir kez daha belirtiyor. Konu ile ilgili tüm çevrelerle birlikte mücadeleye güçlü sahiplenme ve yükseltme yaklaşımı içinde olacağımızı belirtiyoruz. ‘Önderliğimizin özgürlüğü kadınların özgürlüğüdür’ şiarı altında tüm gücümüzle seferber olacağımızı belirtiyoruz” dedi.

KJK Koordinasyonu, yaptığı yazılı açıklama ile seçim sonuçlarını ve çözüm sürecini değerlendirdi. KJK açıklamasında, “TBMM kuruluşundan bu yana gelişen tüm seçimlerde ilk kez 7 Haziran 2015 tarihi itibarı ile Türkiye halklarının ezilen kesimleri büyük bir kardeşlik ve birlik duygusu ile ama kendi farklılıklarını ulus, din, mezhepler temelinde temsil eden demokratik, özgürlükçü ve eşitlikçi bir anlayış doğrultusunda HDP çatısı altında mecliste yer almışlardır. Klasik milliyetçilik, dincilik, cinsiyetçilik temelinde geliştirilen ulus devletçi tek millet, tek dil, tek din, tek bayrak temelli egemen zihniyetli siyasi partiler büyük bir sarsılma ve kırılma yaşamışlardır. Türkiye, ortaya çıkan seçim sonuçları ile ulus devlet zihniyeti temelinde şekillenmiş ve tam bir kangrene dönüşmüş siyasi ve toplumsal sorunları, kadınlara yönelik yaşanan tüm sorunları çözme konusunda farklı bir arayış ve duruş içinde olabilmenin siyasi koşullarını HDP ile çok güçlü yakalayabilmiştir. Türkiye’de demokrasi, insan hakları ve özgürlükler noktasında sağlanacak gelişmeler ekonomik alanda da eşitliği ve refahı getirebilecektir. Buradan hareketle daha adil, eşitlikçi, adaletli bir yaşamın gelişmesi ve tam gelişmiş bir ülke haline gelebilmesi mümkün olabilecektir. Kadınlar açısından da özgürleşme, kurtuluş problemleri, yaşamın her alanında asli bir öğe olarak eşit katılabilme, kadına yönelik geliştirilen şiddet olaylarının durdurulması, insanca yaşamanın her türlü olanaklarının sağlanmasında HDP’nin gelişimi ve büyümesi ile eş oranda gelişebilecektir” denildi.

‘ÖNDER APO ÖRGÜR OLMADAN KÜRT SORUNU ÇÖZÜLEMEZ’

Kürt Halk Önderi Öcalan özgürleşmeden Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yollardan çözülemeyeceğini vurgulayan  KJK, “Türkiye halklarının, kadınlar ve bütün demokratik kesimlerin tercihi olarak HDP’nin barajı aşması ve güçlü bir şekilde TBMM’de yer alması genel olarak Türkiye’nin demokratikleşmesi, özelde ise Kürt sorununun barışçıl diyalog ve müzakere yöntemleri ile çözülmesi kapılarının açılmasında önemli bir dönemeç niteliğindedir. Demokratikleşmenin temel ölçütü çözüm sürecinin mimarı olan  Önderliğimize yaklaşımdır.  Türkiye’de demokratik ortamın gelişmesi ve mücadelenin yükseltilmesinde en büyük katkıyı Önderliğimiz ortaya koymuştur.  Önderliğimiz çok zor tecrit koşullarında büyük bir mücadele yürütmüş ve Türkiye demokrasi mücadelesine unutulmaz katkılar yapmıştır.

Bu sürecin sağlıklı bir biçimde gelişimi ve ilerleyebilmesi için Önderimiz Abdullah Öcalan’ın içinde olduğu koşul ve mekân çok hayati önem taşımaktadır. Önderliğimizin içinde bulunduğu koşullar ve Önderliğimize olan yaklaşım sürecin devamını ve gelişimini direkt belirleyecektir.

2013 yılı Newrozu itibarı ile başlayan süreçten bu yana AKP’nin ve Recep Tayip Erdoğan’ın yaklaşımları esasta sorunu çözmek değil sürece yayarak, oyalayarak ortamı kendi lehine kullanmak ve esasında sürecin içini boşaltarak daha ince yöntemlerle özgürlük hareketini tasfiye etmek amacını taşımaktaydı. AKP hükümeti hiçbir zaman çözüm iradesini ve yaklaşımını göstermemiştir. Bunda özellikle cumhurbaşkanı pozisyonunda Recep Tayyip Erdoğan’ın olumsuz tavrı çok belirleyici olmuştur. Cumhuriyet tarihinin en köklü sorunu olan Kürt sorununun çözümünü ve ülkenin demokratikleşme sorunlarını kendi sultasını perçinlemek için adeta araçsallaştırmak gibi bir yanlışa düşmüştür. Türkiye halkları 7 Haziran’da evlatlarının kanı üzerinden rant ve iktidar hesaplarına geçit vermemiştir. AKP Kürt sorununa yaklaşımdaki samimiyetsizliği ile yaşanan tüm sorunlarda çözümsüzlüğü derinleştirmiştir. Kendi iç sorunlarını sağlıklı bir biçimde çözmemiş, çevresindeki komşuları ile belli bir ahenk ve uyumu gösterememiş bir Türkiye gerçekliğinin istenilen büyük gelişmeleri sağlayamayacağı açıktır. Tam aksine giderek kaos ve karmaşa çok daha fazla gelişecek ve istikrarsızlık, ekonomik çöküntü ve sosyal bunalımlar içinde Türkiye tam bir keşmekeş ortamının içinde kendisini bulacaktır.

Artık 7 Haziran seçimlerinden sonra AKP ve cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan eski tarzda bir yürüyüş gerçekleştiremez. Özellikle Kürt sorununun çözümünde radikal ve ileri çözümleri geliştirmek zorundadırlar. Artık Kürt sorununun çözümü devlet ve HDP heyetlerinin bir araya gelerek görüşmeler yapılması ile halledilecek sorunlar değildir. Önderliğimizin özgürleştirilmesi, istediği herkes ile görüşmeler yapabilmesi, fikirlerini etraflıca hür ifade edebilmesi gerekmektedir. Önderliğimizin koşulları düzeltilmeden dışarı ile bağlantıları sağlanmadan Kürt sorunu barışçıl ve demokratik yollardan çözülemez. Sürecin gelişimi meclis bünyesinde yasal ve anayasal güvenceler altında şeffaf ve resmi bir şekilde yürütülmelidir” dedi.

‘AKP BUGÜNE KADAR ATEŞKESE UYMADI’

AKP’nin bugüne kadar da ateşkes koşullarına hiçbir biçimde uymadığının altını çizen KJK, “Devlet güçlerinin tamamını Kürt özgülük mücadelesine karşı kullanarak mücadelemizi zayıflatma ve imha etme planlamalarını bir an bile bırakmamıştır. Kalekol ve karakol yapımlarına devam etmiş, tutuklamalarla halkı sindirmeye çalışmış, baraj ve Heslerin inşası ile Kürdistan coğrafyasına tahrip etmeye devam etmiştir. Eli kanlı İŞİD örgütüne en kapsamlı silah ve insan yardımı Türkiye tarafından yapılmıştır. En son Amed deki seçim patlamasında yaşanan ölümler ve daha sonra jitem kaynaklı halka dönük kontr gerilla saldırıları ile 90’lı yılların çok daha ilerisinde gelişkin özel savaş yöntemlerini kullanmıştır. Toplum ve gençlik üzerinde fuhuş ve uyuşturucu üzerinden büyük bir saldırı harekâtını sürekli geliştirmiştir” diye belirtti.

‘ÖNDERLİĞİMİZİN ÖZGÜRLÜĞÜ EN TEMEL MÜCADELE GEREKÇEMİZDİR’

KJK açıklamasında devamla şu hususlara dikkat çekildi:

 “Bu anlamda AKP ‘nin gerçek yüzü tüm çıplaklığı ile ortaya çıkmıştır. En basit demokratikleşme adımlarını atmak bir yana, kitlesel katliamı da göze alacak kadar özel savaş yöntemleri ile halkımıza her türlü saldırı politikalarını geliştirirken, diğer yandan  “silah bırakma” tartışmalarını yürütmektedir.  Kürtler dört taraftan hegemonya hesapları ile en sıradan bir demokratikleşme adımını atmaktan uzak tekçi-faşist ulus-devlet anlayışları ile sarılmışken ve IŞİD gibi eli kanlı, kelle avcısı, kadın katili, tecavüzcü bir örgüt yanı başımızda olduğu müddetçe silahların asla bırakılamayacağı ortadadır.

Dolayısı ile Önderliğimizin içinde bulunduğu koşullar, özgürlüğü bizim en temel mücadele gerekçemizdir. Sürecin ilerlemesinde izleme heyetinin varlığı, Önderliğimizin dışarısı ile her türlü iletişimini sağlayıp, adaya gidip gelebilecek bir sekretaryanın oluşturulması önemlidir.

Oluşacak olan hükümet Kürt sorununu demokratik yeni bir anayasa temelinde ele alıp çözmeden hiçbir başarı kazanamaz. Etrafı IŞİD gibi bir İslam ve insanlık düşmanı bir gücün yarattığı savaşla sarılmış olan bütün Türkiye ve bölge halklarının ekmek ve sudan daha fazla demokrasiye ve ortaklaşmaya ihtiyacı vardır. Türkiye’de demokratikleşme hamlesi geliştirilmeden hiçbir gelişme sağlanamaz.

Kürdistan kadın özgürlük hareketi olarak Önderliğimizin özgürleşmesi ve Kürt sorununun yasal ve anayasal güvenceler altında resmiyete kavuşturulması temelinde mücadelemizi tüm gücümüzle yürütme konusunda inanç ve kararlılığımızı bir kez daha belirtiyor. Konu ile ilgili tüm çevrelerle birlikte mücadeleye güçlü sahiplenme ve yükseltme yaklaşımı içinde olacağımızı belirtiyoruz.

‘Önderliğimizin özgürlüğü kadınların özgürlüğüdür’ şiarı altında tüm gücümüzle seferber olacağımızı belirtiyoruz.”