Leyla Birlik: Burada halka karşı ilan edilmiş bir savaş var

Cizre ve Silopi'de katledilen 80'e yakın sivilin otopsisine girdiğini belirten HDP Şırnak Milletvekili Leyla Birlik, devletin insanların yasını tutmasını bile yasakladığını ve bu durumun da "fiili bir kopuşa" yol açtığını söyledi.

Devletin 80'li, 90'lı yıllardaki katliamlarıyla yüzleşmeden bu katliamlara yeni katliamlar eklediğini söyleyen Birlik, "Bu acıların büyümemesi için tekrar çözüm ve müzakere masası kurulmalı. Geriye dönüşü olmayan bir yola girilmiş görünüyor" dedi.

Cizre ve Silopi'de "sokağa çıkma yasağı" adı altında uygulanan sıkıyönetim sürecinde katledilen ve otopsi için Şırnak Devlet Hastanesi'ne getirilen 80'e yakın sivilin otopsisine girdiğini belirten HDP Şırnak Milletvekili Leyla Birlik, devletin insanların yasını tutmasını bile yasakladığını ve bu durumun da "fiili bir kopuşu" doğurduğunu söyledi. Devletin 80'li, 90'lı yıllardaki katliamlarıyla yüzleşmeden bu katliamlara yeni katliamlar eklediğini söyleyen Birlik, "Türkiye hızla bir iç savaşa doğru gidiyor. Bu acıların büyümemesi için tekrar çözüm ve müzakere masası kurulmalı. Geriye dönüşü olmayan bir yola girilmiş görünüyor" dedi.

GÜNDE ORTALAMA 10 İNSAN KATLEDİLİYOR

Devletin Kürdistan'da günde ortalama 10 insanı katlettiğini söyleyen Birlik, bugüne kadar Cizre ve Silopi'den gelen 80'i aşkın cenazenin otopsisine girdiğini söyledi. Birlik, "Yaşanan katliamlar karşısında kelimelerin anlamını yitirdiğini düşünüyorum. Buralarda günde ortalama 3-4 insan katlediliyor. Sur ve Nusaybin'i de de kattığımızda ortalama olarak günde 10 insan katlediliyor. Bunlar sanki sıradan durumlarmış gibi gelmeye başladı. Ben burada 80'e yakın cenaze aldım. Bunların arasında doğmamış çocuktan tutun 87 yaşındaki insanlara kadar her yaş grubundan insanlar vardı. Hepsi de sokağa çıkma yasaklarının olduğu yerlerde katledilen sivil insanlardı" diye konuştu.

'VEKİLİM CENAZEMİZ GELDİ, ALIN’

Birlik, halka karşı ilan edilmiş bir savaşın olduğunu ve burada da hiçbir ahlaki normun gözetilmediğini kaydederek, "Oradaki insanların cenazelerini almalarına izin verilmiyor. Arayıp 'vekilim cenazemiz geldi, alın, yalnız bırakmayın, bir şeyler yapın' diyorlar. Aileler ölüm acısını bile yaşayamıyor. Birçok aile bizi arayıp cenazemizi polis alıp kaçırmasın, bilmediğimiz yerlere defnetmesin, diyor. Aileler 'bunu söylerken bile utanıyoruz, çünkü daha acımızı yaşamadık' diyorlar. İnsanlar acısını bile erteliyor. Bu acıyı bizzat ben kendim de yaşadım. Hacı Lokman katledildiğinde ben ikinci gün gidip morgun kapısından cenaze aldım" ifadelerinde bulundu.

HER YAŞ GRUBUNDAN İNSANLAR KATLEDİLİYOR

Yasaklar süresince her yaş grubundan insanların katledildiğini hatırlatan Birlik, şunları kaydetti: "Mesela bunun en somut örneği Mehmet ile Emame Şahin çiftidir. 90'larda Cizre'de köyleri yakılmış, 93'te Cizre merkezde damatları öldürülmüş, evleri yakılmış. Bundan önceki Cizre ablukasında bir gözünü kaybetmiş, son ablukada da diğer gözünü kaybediyor. Oğlu seni çıkarayım diyor, ama o çıkmayacağım diyor. Ben daha nereye gideceğim diyor. Çıkmıyor ve katlediliyor. 87 yaşındaki bir kadının evinde şakağından vurulmasının tanımlaması olabilir mi?"

'ÇIRILÇIPLAK TABUTA KONMUŞTU’

Son bir aydır karşılaştıkları insan manzaralarının tarifinin imkansız olduğunu söyleyen Birlik, "Örneğin 12 yaşındaki Bişeng Goran'ın annesi kızını hastaneye taşırken, kızının kanı hala elbiselerinin üzerindeydi. 50 kişiye yakındık, bizi zorla evden çıkardılar dedi. Beyaz bayraklarla başka bir mahalleye geçmeye çalışırken tek kurşunla kızımı kanlar içinde gördüm dedi. Kızını kucağını alarak buraya getirmesi saatlerini almış. Son bir aydır burada karşılaştıklarımızın tarifi yok. Cenazeler geliyor, aileler yok, saatlerce süren telefon trafiğinden sonra bir yakınını buraya getirmenin çabası içinde oluyoruz. Cenazeler paramparça olmuş olarak geliyor. Mesela Silopi'den gelen bir kadın cenazesi çırılçıplak bir halde, hiçbir şeye sarılmadan tabuta konularak buraya getirildi. Kanlar hala tabuttan akıyordu. İşte bize verilen değer budur" dedi.

'DUYGUSAL KOPUŞTAN FİİLİ KOPUŞA DOĞRU’

Yaşanan vahşetin sonucunun "duygusal kopuştan fiili kopuşa doğru yol alma" olduğunu belirten Birlik, "Bunun adı kopuştur. Fiilen de kopuştur. Sadece duyguda değil, coğrafya olarak da fiili olarak da kopuştur. İnsanlar bunu söylüyor. Buradaki insanlar yaşlımızı, çocuğumuzu, gencimizi, hepimizi katletmek istiyorlar, diyor. İnsanlar, bu ülkede kardeşlik yok, barış yok, istenmiyoruz diyor. Bunun adı Kürd'ü yok etmedir. Mesela buradaki bir polis memuru 'ben en fazla Lahey'de ifade vereceğim' diyebiliyor. Yaptığı suçu ifade ediyor, itiraf ediyor. Hem suç işlediğin hem de suçu işlemeye devam edeceğini beyan ediyor bize" dedi.

'DEVLET KAYBETMİŞTİR’

"Kürtler bu yapılanları 1980'de gördü, 1990'da gördü, daha öncesinde gördü. Halk 'bunlar bizi tankla, topla yok edecekler' diyor’’ diyen Birlik, halkın buna karşı "direnme gücü" oluşturduğunu söyledi. Birlik, "Sokakta katledilen 16 yaşındaki onun oğludur, katledilen kadın onun annesidir, katledilen onun komşusudur, Kürt'tür katledilen... Böyleyse direneceğiz, diyor insanlar. Böyleyse savaşacağız. Bunların hepsi de siyasi iktidarın Dolmabahçe mutabakatına uymamasının sonucudur. Burada bir ayı aşkın süredir devletin ordusuna, tankına, topuna karşı insanları direniyor. Devlet kaybetmiştir. Eğer 10 bin askerle, tankla, topla küçük bir ilçenin üzerine gidiliyorsa, bir halka karşı savaş ilan ediliyorsa ve bir aydır o ilçe direniyorsa devlet kaybetmiştir" ifadelerinde bulundu.

‘HERKESE BİAT ETME DAYATILIYOR’

AKP iktidarının insanlarına nefes alma, sokağa çıkma, yas tutma hakkını yasakladığını belirten Birlik, yaşanan savaşın sadece Kürdistan'ı değil tüm Türkiye'yi yakacağını söyledi. Birlik, "Bu zihniyet, benim gibi düşünecek, benim gibi seyahat edeceksin, benim gibi evinde oturup kalkacaksın zihniyetidir. AKP hükümeti bunu Türkiye'nin tamamına yayacaktır. Akademisyenlerin yaşadığı ortada. Evet belki bugün Kürdistan'da tankları kullanıyor ama yarın öbür gün kendisi gibi düşünmeyen herkese karşı bunu yapacaktır. Herkese ya bana biat edeceksin ya da seni öldüreceğim, yok edeceğim diyecektir" dedi.

FAİLİ MEÇHULLERE YASAL KILIF

Birlik yaşananların büyük bir travma olduğunu söyleyerek, devletin 90'lı yıllardaki gözaltında kaybettirmelerini yasallaştırdığını söyledi. Birlik, "Bunların hepsi travmadır. Bunların hepsi karşımıza çıkacaktır. İnsanların cenazelerini almaları, dini vecibelerini yerine getirmeleri ve defnetmelerine izin verilmiyor. Yaslarını tutmalarına izin verilmiyor. Bir kişi defne gelecek diyorlar. Bugün onu da aldılar. Bir kişi de gelmeyecek. Ben seni öldürürüm ve cenazeni de gömerim diyor devlet. Bu 90'lı yıllarda gözaltında kaybettirmelerin yasal kılıfa büründürülmesinden başka bir şey değil. İnfazların alenileştirilmesidir. Hatta o kadar aleni yapıyor ki katlettiklerinin fotoğraflarını sosyal medyada yayınlıyor. Bu kadar bir gözü dönmüşlük var" değerlendirmesinde bulundu.

'BU ATEŞ HERKESİ YAKACAK’

Bu travmaların sonuçlarının herkesin yaşayacağını söyleyen Birlik, "Tekrar yaralar sarılır mı dersiniz, ben şahsen bunların sarılmayacağını düşünüyorum. Bu büyük bir tehlike oluşturuyor. Çünkü Türkiye hızla bir iç savaşa doğru gidiyor. Bu acıların büyümemesi için tekrar çözüm ve müzakere masası kurulmalı. Geriye dönüşü olmayan bir yola girilmiş görünüyor. Eğer böyle devam edilirse geri dönüş olmayacak ve o yaralar sarılamayacak. Daha 80'lerde ve 90'larda yaşananların hesabı hukuki olarak verilmemişken; bu suçlara yeni suçlar ekleyen bir hükümet var karşımızda. Bu ateş sadece Silopi, Sur, Cizre ile sınırlı kalmayacak. Herkesi yakacak. Bugün ortaya çıkan barikatlar, hendekler zaten böyle bir sonuçtur. Bugün burada olur yarın başka yerde olur. Barikat olmaz başka bir şey olur. İnsanları örgütleniyor ve kenetleniyor" dedi.