Silopi: Öz savunma özgürlükleri kazanmanın dili, eylemi ve örgütlülüğüdür

YJA-STAR Askeri Konsey Üyesi Norşin Silopi: Öz savunma ahlaki, politik toplum olma ısrarlılığıdır. Özgürlüğünü koruma, yitirilen hak ve özgürlükleri yeniden kazanmanın dili, eylemi ve örgütlülüğüdür.

YJA-STAR Askeri Konsey Üyesi Norşin Silopi, halkların kendilerini korumak amacıyla geliştirdikleri öz savunma sistemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Silopi, “Öz savunma ahlaki, politik toplum olma ısrarlılığıdır. Özgürlüğünü koruma, yitirilen hak ve özgürlükleri yeniden kazanmanın dili, eylemi ve örgütlülüğüdür. Halklar için en vazgeçilmez olan yaşam direngenliğidir” dedi.

YJA-STAR Askeri Konsey Üyesi Norşin Silopi, gereken yerde ve zamanda demokratik mücadeleye güç katan eylemsel duruşların her yere ulaşabilen bir örgütlülük ve yaratıcı, zengin eylemsel bir hattın tutturulması gerektiğine değindi. Özgün kadın eylemselliklerini zenginleştiren, meydanlardaki kadın kitlesine ruh veren, eylemlerine güç katan, evinden çıkmaya korkan kadına cesaret aşılayan, eylemsel duruşların olmasının mümkün olduğunu söyleyen Silopi, herkesi öz savunmasını geliştirmeye davet etti.

‘TARİH, KUTSAL EYLEMLİLİKLERE TANIKTIR’

Silopi, uygarlığın gelişimiyle başlayan sürecin insan, doğa ve toplum gerçeğinde büyük altüst oluşlar yarattığını, uygarlığın kirli yüzünün iktidar eylemliliği ile katliamlar, talanlar, işgallerin geliştiğini, günümüze kadar da bu akışın hiç durmadığını belirtti. Uygarlığın öteki yüzü yani demokratik uygarlık güçleri olarak tanımladıkları toplumsal kesimlerin yaşamlarında direnişin dünden bugüne hiç son bulmayan bir yaşam duruşunun olduğunu söyleyen Silopi, devamla şunları vurguladı:

“Bu direnişin adı öz varlığından, özgürlüğünden, ahlaki politik özelliğinden kolayca kopmamanın bilinci, örgütlülüğü ve eylemidir. Öz savunma olarak tanımladığımız bu yaşamın ve eylemin en kutlu gerçeği olmasaydı, insana ve insanlığa dair erdemler var olamazdı. Tarih bu kutsal eylemliliklere tanıktır. Tarih sadece çapulcu güçlerin talanlarının tutanakçılığı değildir. Tarih, talana, soykırıma, köleliğe, toplum kırımlara karşı direnenlerin kutsal eylemlerinin adıdır. Yani tarih en derin anlamına bu özgür yaşam direnciyle kavuşmaktadır. Tarihe bir bakış bizi bu gerçeğe ulaştıracaktır.”

‘ÖZ SAVUNMA ÖZE DÖNÜŞTÜR’

Bir avuç zorbanın korkunç güçlenmesine karşı toplumun önemli bir kesiminin muazzam güçsüzleştirilmesinin iktidar tekellerinin en önemli amaçlarından biri olduğunu ifade eden Silopi, “öz savunma bilinci ve eylemliliğinden yoksun bir toplum, kendisinin olamazdı, sömürgeci sistemin içinde erimeyi, yok olmayı yaşayan bir toplum olurdu. Bu noktada gelişecek olan mücadelenin adı, öz savunma mücadelesi olur. Öz savunma öze dönüş, öz kimliğini koruma, bu değerler yitirilmişse bunların yeniden kazanılmasının adıdır. Öz savunma ahlaki, politik toplum olma ısrarlılığıdır, özgürlüğünü koruma, yitirilen hak ve özgürlükleri yeniden kazanmanın dili, eylemi ve örgütlülüğüdür. Halklar için en vazgeçilmez olan yaşam direngenliğidir. Toplumun var oldukça onsuz edemeyeceği en temel ilkesidir. Özgürlükteki ısrarlı, eylemli, örgütlü halidir” dedi.

‘ÖZ SAVUNMA YAŞAMIN DAİMİ HALİDİR’

Çağlar boyunca toplumlara, toplumların savunulması için aracı güçlerin ve kurumların yaratıldığını, toplumu kendi savunmasını başkalarından bekleyen konuma itildiğine dikkat çeken Silopi, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın bu zihniyetin tehlikesini ciğeri kediye teslim etmek gibi tanımladığını söyledi.

Öz savunmayı bir devleti yıkıp yerine yenisini kurmakta gören algılayışın ve deneyimlerin vardıkları son durağın da iktidarın farklı bir varyantı olduğunu, gelinen aşamada demokratik uygarlığın daimi güvenlik politikası olarak öz savunmayı tanımladıklarını dile getirdi. Silopi, devamla “Demokratik siyasetin, felsefenin yaşamsallaşacağı, ete kemiğe bürüneceği sahadır öz savunma örgütlülüğü. Öz savunma bir yaşam duruşu, mücadele anlayışı, bir felsefe olarak yaşamın daimi hali olmaktadır. Bilinçlenen, örgütlenen, eylemleşen, toplumsal kesimlerin özgürlüğü yaşamasıdır. Öz gücüne, öz iradesine, öz yönetimine dayalı yaşamayı başarmasıdır. Özgürlüğünü icra ettiği saha ve kurumlarda akışı engelleyen durumlarla mücadele etmesini bilmesidir. Yani gerektiğinde ahlaki ve politik özelliğini körelten kurum ve uygulamalarla mücadele etme cesareti ve eylemliliğidir. Bunun için gerektiğinde büyük öz savunma savaşlarına hazır olmaktır. Bunun kutsal eylemliliğini sanatçı inceliğinde dokuma halidir” şeklinde konuştu.

‘ÖZGÜR KADIN OLMAKTA ISRARIN DİLİDİR’

Öz savunma olgusunu ilk ve son sömürge olan kadınların da yaşamın her anında uygulaması ve başarması gereken bir yaşam duruşu olduğuna dikkat çeken Silopi, gelinen aşamada halklar açısından insan olmakta ısrarın adı öz savunma ise kadınlar içinse özgür kadın olmakta ısrarın dili ve eylemliliği olduğunu söyledi. Norşin Silopi, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Yaşamın en fazla dışına itilen toplumsal kesim olarak acının, kahrın, sömürünün, işkencenin, cehaletin daimi bir hal olarak kadına dayatıldığı gerçeği tüm çağlarda kadına yaşatılan özünde yaşamsızlık halidir. Çağların karanlığına mahkum edilendi kadın. Kendini savunamaz kılınandı kadın. Beni savunur dediklerince daima alınıp satılan, iradesi, duyguları, fikirleri sömürülendi. Kendisi olarak kalması, yaşaması engellenendi. Başkalarının olandı, devletçi uygarlık güçlerinin en fazla mülkleşmeyi dayattıkları toplumsal kesimdi, sömürgenin sömürgesiydi, haddi hesabı sınırları belli olmayan bir sömürgeydi kadın. Ruh, beden ve zihin olarak her daim zirvede sömürgeciliği yaşayandı kadın. Tüm iktidarcı devletçi sistemlerde kadına dayatılan bu statü, günümüzde aşılmak durumundadır. Kadının öz savunma mücadelesi bu gidişata dur demenin adıdır.”

Kendilerine ait mekanların, kurumların olmasının yanında bir de eylem gücünün olması gerektiğini belirten Silopi, kitlesel eylemlere, farklı boyutlar kazandıran tarzda eylemlerin oluşmasının önemine dikkat çekti. Halkların ve kadınların iç içe geçmiş özgürlük mücadelelerinin geliştiği güçlü öz savunmanın mücadeleleriyle asıl anlamına ulaşacaklarını dile getiren Silopi, kadının tüm sahalarda yükselteceği mücadelenin öz savunma anlamına geleceğini, bunun en etkili yanının kadının demokratik eylemliliği olduğunu belirtti.

‘FARKLI SAHALARDA ÖZ SAVUNMA DÜZEYİ MÜMKÜNDÜR’

Silopi, son olarak şu hususlara değindi:

“Gereken yerde ve zamanda demokratik mücadeleye güç katan eylemsel bir duruş her yere ulaşabilen bir örgütlülük ve yaratıcı, zengin eylemsel bir hat tutturulmalıdır. Özgün kadın eylemselliklerini zenginleştiren, meydanlardaki kadın kitlesine ruh veren, eylemlerine güç katan, evinden çıkmaya korkan kadına cesaret aşılayan, eylemsel duruşlar pekala mümkündür. Biraz ısrar, bilindik tarzların dışına çıkmak, özgün eylemi salt bir mayın eylemi olmaktan çıkartır, farklı sahalarda bunu başaran bir öz savunma düzeyi hem mümkün hem de daha önceki tecrübemizin rahatlıkla üstesinden gelebileceği bir gelişme düzeyidir. Dünyanın en örgütlü, en deneyimli kadın hareketi olarak, kendi farkımızı bu sahada da kanıtlayabiliriz. Büyük zorlukları aşmış bir hareket olarak ulaştığımız mevcut birikim ve tecrübeyle de bunu başarabiliriz. Bu konuda umutlu, inançlı ve ısrarlıyız.”