GÖRÜNTÜLÜ

Sozdar Dêrik: Her saldırıya tavrımız net olacak

YPJ-QSD Genel Komutanlığı Üyesi Sozdar Dêrik, "Toplumumuza ve bölgemize karşı yapılacak hiçbir saldırıya tavırsız kalmayacağız. Sadece kendi halkımıza güvenmemiz gerekir" dedi.

KADIN SAVUNMA GÜÇLERİ (YPJ) 4. KONFERANSI

YPJ-QSD Genel Komutanlığı Üyesi Sozdar Dêrik, "Toplumumuza ve bölgemize karşı yapılacak hiçbir saldırıya tavırsız kalmayacağız. Sadece kendi halkımıza güvenmemiz gerekir" dedi.


YPJ-QSD Genel Komutanlık Üyesi Sozdar Dêrik, YPJ 4. Konferansına ilişkin ANF’ye değerlendirmelerde bulundu.

Sozdar Dêrik, "30 Haziran ile 2 Temmuz arasında YPJ 4. Konferansını gerçekleştirdik. Periyodik bir şekilde YPJ konferanslarımızı gerçekleştirmek bizim için önemliydi. İlk konferansımızı 2013 yılında, ikinci konferansımızı DAİŞ ile yaşanan savaşın yoğunluğu nedeniyle 2019 yılında gerçekleştirmiştik. Üçüncü konferansımızı 2022 yılında gerçekleştirdik. Bu yıl da 4. konferansımızı gerçekleştirdik. Ben başta bu konferansımızı Önder Apo’ya, Kurdistan’da yaşanan tüm devrimlerde ve Ortadoğu’daki tüm devrimlerde şehit düşen ve 19 Temmuz devriminden bu yana şehit düşen tüm şehitlere adıyorum. Çünkü bugün yaptığımız tüm çalışmalar, yaptığımız konferanslar ve tüm ürünlerimiz o arkadaşlarımızın emeklerinin sonucudur. Yine tüm yurtsever ve özgürlük için mücadele eden tüm halklara, tüm kadınlara ama özellikle tüm annelere adıyorum. Çünkü tüm devrimlerde ve mücadelelerde en çok acı çeken, bedel ödeyen annelerdir" dedi.

'ÖZGÜR YAŞAM HEDEF ALINIYOR'

Sozdar Dêrik, şu değerlendirmeleri yaptı: "Bugün Ortadoğu ve tüm dünyada iktidar güçleri tarafından oluşturulan sistemler ve ordular, her zaman halkların iradelerini teslim alma temelinde kurulmuşlardır. YPJ olarak biz ilkin silahlı bir savunma gücü olarak kendimizi örgütledik. Çünkü Rojava’ya karşı yapılan saldırılar, özellikle ilk yıllarda Rojava'nın direkt hedef haline getirilmesi, başta Rojava içinde kendisini bu saldırılara karşı örgütlemenin esas alınmasını zorunlu kıldı. Kadın Savunma Birlikleri olarak, Rojava’da bulunan tüm halk bileşenlerinden kadınların içinde yer aldığı böylesi bir güç ile biz 19 Temmuz Devrimi'nde rol sahibi olduk. Bu anlamda 19 Temmuz Devrimi kadın devrimi olarak tanımlandı. Bu temelde 4. konferansımızı 'Özgür kadının gücüyle kadın devrimi ve ülkemizi koruyacağız, Önder Apo'nun özgürlüğünü sağlayacağız' şiarıyla gerçekleştirdik. Konferansa çok güçlü bir katılım oldu. İlk kez 3 gün gibi uzun bir zaman ayırdık. Devrimin başından bu yana emek veren, mücadelenin içinde aktif yer alan arkadaşlarımız bu konferansta hazır oldular. Bu da bizim için çok önemliydi. Yine Kuzey ve Doğu Suriye’de bulunan tüm kadın kurum ve hareketlerinin bu konferansta yer almaları ve görüş, eleştiri ve önerilerini paylaşmaları, bizim için büyük bir güç ve moral oldu."

Yıllarca insanlığın düşmanı olan bir terör gücüne karşı amansız mücadele veren bir hareket olduklarını vurgulayan Sozdar Dêrik, şöyle devam etti: “Anbean çok yoğun gelişmelerin yanı sıra yoğun saldırıların da olduğu bir süreci yaşıyoruz. Bu anlamda süreci değerlendirmek ve buna yönelik geliştirilen perspektifler çok önemliydi. Yine yaşanan sürece karşı daha güçlü ve örgütlü bir duruş sergileyebilmek, bunu doğru değerlendirmek ve bundan faydalanmak da oldukça önemlidir. Biz sürekli saldırıya maruz kalan ve sadece kendisini koruma pozisyonunda olan bir güç değiliz. Elbette kimsenin toprağına ya da herhangi bir halka saldırma gibi bir durumumuz da yok. Ancak öz savunmamızı her yönlü yapabilme, her türlü saldırıya karşı örgütlü ve güçlü olmak da önemlidir. Bunun en önemli yanı kendisini siyasi, diplomatik, askeri, felsefi, ideolojik olarak örgütlemek ve bundan çıkarabileceğimiz sonuç çok önemlidir. Diğer taraftan halkımıza, kadınlara, devrime ve devrim kazanımlarımıza karşı çok ciddi saldırılar var. Bu devrimde en çok emek veren, savaşan, mücadele eden ve direnen kadındı ve elbette halkın kendisiydi. Bu topraklarda yaşayan tüm halk bileşenleri, Kürt, Arap, Süryani, Türkmen ve tüm halklar büyük emekler verdiler, ağır bedeller ödediler. Bugün baktığın zaman bu topraklarda en çok direnen ve mücadele eden güce karşı şiddetli bir saldırı var. Hiçbir şekilde doğruluk payı olmayan ithamlara maruz kalıyor. Teröre karşı, DAİŞ’e karşı mücadele veriyorsun, yani bir taraftan halklara karşı vahşice saldıran bir güce karşı savaşıyorsun, ama diğer taraftan sen terörizm ile itham ediliyorsun. Yapılan bu tanım tümüyle halklara karşı bir tanımdır. Dünya kamuoyunun da buna karşı çok büyük bir duyarlılığının olması gerekir. Biz kadınlar olarak bu saldırılara ve bu tür örgütlemelere karşı örgütlülüğümüzü sağlamışız ve bunlara karşı durmaya, mücadele etmeye devam edeceğiz. Gereken mücadele neyse yapmaya da devam edeceğiz. Çünkü üzerinde yaşadığımız topraklar bu halkların topraklarıdır. Biz kimsenin toprağına saldırmamışız, kimsenin haklarını gasp etmemişiz ve kimsenin dilini, kültürünü de yasaklamamışız. Bu topraklarda kurulmak istenen özgür yaşam felsefesine karşı saldırılar var. Bu saldırılara karşı dıştan kimsenin öyle gözle görülebilecek somut bir tavrı da yok. Bu anlamda bizim askeri ve siyasi olarak tartışmalarımızın temelinde, güçlü bir savunma sistemine olan temel ihtiyaçtır. Biz halk olarak ve kadın olarak sadece kendi halkımıza güvenmemiz gerekir. Bu nedenle biz YPJ olarak kendimiz için esas aldığımız ve ağırlıkta kendimiz için gerekli gördüğümüz, tüm halkımızın ve kadınlarımızın örgütlü olmasıdır. Biz de bu halkın çocukları olarak tüm gücümüzü devrim ile birlikte yaratılan bu değerlerin korunmasına veriyoruz. Şehit arkadaşlarımızın kanlarını yerde bırakmayacağız. İşgal edilen topraklarımız, bedeli ne olursa olsun özgürleştirilecektir. Bu ideal ve değerlendirmelerle konferansımız sonuca ulaştı.”

'SADECE ASKERİ DEĞİL, İDEOLOJİK VE FELSEFİ ÖRGÜTLENME DE BÜYÜTÜLECEK'

YPJ’nin yeniden bir yapılanmaya gittiğini belirten Sozdar Derik, şöyle konuştu:
“YPJ olarak yeniden yapılanma kararıyla birlikte ilk adım atıldı. Çünkü uzun bir zamandır biz yoğun bir savaş içindeyiz. Ancak savaş sadece silahlı olarak verilmiyor elbette. Bu savaş halkımıza karşı, gençlerimize, kadınlara ve bir bütün topluma karşı yapılan bir savaştır. Bu anlamda kendini daha çok ideolojik olarak donanımlı kılmak, akademi eğitimlerini güçlendirmek, ideolojik ve felsefi olarak akademilerde kendi tarihini, halkların tarihini, topraklarını, özgür yaşamı ve kültürünü tanımayı esas almak, bunlarla birlikte varlığınla bütünleşebilmek, esas düşmanını tanımak önemlidir. Eğitimlerde verilen eğitim taslaklarını tekrardan gözden geçirmek, güçlendirmek ve derinleştirmek esas alınacak. Bununla kadını daha da örgütlü kılmak ve bilinçlendirmek sağlanacak. Bunun yanında elbette askeri olarak da kendini yenilemek önemlidir. Bölgede halkların ve tüm toplumların yüz yüze kaldığı zorlu bir savaş yaşanıyor. Dünyadaki tüm ordular özellikle teknolojik olarak gelişkin bir teknolojiye sahipler. Yapılan tüm savaşlar da bu kapsamda gelişiyor. Bu savaşlar çok acımasız gelişiyor. Asker ya da sivil demeden, suçlu ya da suçsuz demeden toplumlar hedef alınıyor. Her türlü yöntem kullanılıyor. Buna karşı da bir örgütlenmenin sağlanması lazım. Kendini bu savaş yöntemlerine karşı gerek sayı olarak gerek eğitim olarak ve gerekse branş olarak profesyonel bir şekilde eğitmek ve geliştirmek önemlidir. Bu anlamda da güçlü tartışmalar ve değerlendirmeler yapıldı. YPJ olarak gereken değişim ve gelişmeler neyse üzerinde durulacak. Tabii bunun tüm detaylarını anlatmaya gerek yok ama en iyi ve doğru bir şekilde nasıl savaşılmak ve direnmek gerektiği üzerine tartışmalar yapıldı. Yine YPJ içinde kurumlaşmaların yani tüm kurumlarıyla birlikte tekrardan gözden geçirilmesi oldu. Bununla birlikte biz askeri bir güç olarak tüm dünyada yerimizi aldık. Halklar ve toplumlar bizi tanıdı. Bu devrim böylesi bir örgütlenmeyle tanındı. Bu temelde uluslararası kanunları da içinde barındıran daha güçlü bir şekilde tüm kurumlarıyla birlikte güçlü bir komutanlık, ordulaşma sağlanacaktır.

Konferansımızda halkın ve kadınların daha iyi örgütlendirilmesine yönelik de planlamalarımız oldu. Çünkü savaşlarda en büyük zaferlerin daha güçlü hazırlık ve örgütlenmelerle geldiğini biliyoruz. Mücadele için hazır olan bir halk, toprağına bağlı olan bir halk, kendi kültürüne, diline, köklerine sahip çıkabilen bir halk yenilmez olur. Bizim de temel hedefimiz halkımızla birlikte hem kendimizi hem de halkımızı korumaktır. Halka ve kadınlara karşı yapılabilecek her türlü saldırıya karşı savunma gücüne sahip olabilmek önemlidir. Biz kendimizi sadece toprağı koruma ya da sadece kuru bir şekilde toprağı savunan bir güç olarak tanımlamıyoruz. Tersine gerek dışarıdan gerek toplum içinde nerede olursa olsun halka, kadınlara ve genç kadınlara karşı yapılacak her türlü saldırı, zor ve baskıya karşı bizim ideolojik ve askeri güçlü bir duruşumuz olacaktır. Ancak bu bilinçli ve bilimsel bir şekilde olacaktır. Önümüzdeki süreçlerde bu gerçekleşecektir. Toplumumuza ve bölgemize karşı yapılabilecek her türlü karşı yaklaşıma sessiz ve tavırsız kalmayacağız. Boş da konuşmayacağız. Bu yönlü kararlılığımız nettir.  Pratik olarak, fedakârlık olarak bizden ne isteniyorsa yapacağız. Bugüne kadar yaptık, bundan sonra da bundan taviz vermeyeceğiz. Çünkü biz biliyoruz ki demokratik toplum paradigmasıyla, ekolojik, kadın özgürlüğünü içinde barındıran her toplum sermayedar ve iktidar sistemlerin saldırılarına maruz kalacaktır. Ulus devletin saldırılarına maruz kalacaktır. Sadece kendini merkezde gören iktidar erkek zihniyeti sistemlerin saldırılarına maruz kalacaktır. Bizim bunlara karşı tavrımız ve mücadelemiz net olacaktır. Biz kendi halkımızla ve var olan gücümüzle çok güçlü mücadele edebiliriz ve bu süreçten zaferle çıkabiliriz. Artık ulus devletin, devletçi zihniyetlerin yüz yılı tamamlanıyor. Bu nedenle onlar da bir kez daha halkları parçalama çabası içindeler. Halkları ve iradelerini yenmek istiyorlar. Kendi iktidarlarını tekrardan sağlamak için ne gerekiyorsa yapıyorlar. Bu anlamda halkımızın da bu bilinçte olduğunun kanaatindeyiz. Örgütlendirilen bu hamlelere katılacaklarını biliyoruz. YPJ komutanlığı olarak biz yeniden bir yapılanmaya gittik. Kendi içimizdeki seçimlere gittik. Bu çalışmalarda yer alan tüm arkadaşlarımıza da başarılar diliyoruz. Hepimiz bu topraklarda yaşayan tüm halkların fedaisi olarak çalışma ve direnişimize devam edeceğiz.”