Uçurumdan yukarı...

Tolin, Rojava Devrimi’yle özgürleşen binlerce kadından biri. Devrimi önce kendini özgürleştirerek yaptı, sonra tüm kadınların özgürlüğü için savaşmaya başladı.

“Ya Musul ya da Reqa’daki zindanlardan birindeydik. Günler sonra uykuya dalabilmiştim. Bir yıllık esaret sürecimde gördüğüm tek rüyaydı; bir kadın ordusu benim gibi esir düşen, satılan tüm kadınları ve kız çocuklarını DAİŞ çetelerinin elinden kurtarıyordu. Bize işkence eden, tecavüz eden adamları öldürüyor, üzerimizdeki kara çarşafları bir bir söküp atıyorlardı. Hiç uyanmak istemiyordum, uyansam aynı kabusa uyanacağımı biliyordum; kendimi zorluyordum uyanmamak için. Bir yılın sonunda DAİŞ’in elinden kaçabilip YPJ’ye sığındığımda anladım, o savaşçı kadınlar hayal değil, gördüğüm de rüya değilmiş."

Tolin, gördüğü ve şimdi içinde olduğu rüyayı anlatırken o günleri tekrar yaşasa da mağdur değil, intikamını almaya kararlı bir genç kadın artık.
Yaşadıklarını anlatmaya; esaretin ve işkencenin başladığı günden değil, ailesi ile geçirdiği son mutlu günden başladı: “Annem, babam, kardeşlerim, yengem, dayım ve çocukları hep birlikte kahvaltı sofrasındaydık. Dayımın oğlunun düğünü için toplanmıştık. Herkes çok mutlu ve heyecanlıydı.”

 'PKK VE YPJ’DEN HABERİMİZ OLSAYDI DİRENCİMİZ DAHA BÜYÜK OLURDU'

DAİŞ çetelerinin 3 Ağustos 2014’te Şengal’e saldırısında neredeyse tüm Êzidîler gibi Tolin’in babası ve erkek kardeşleri öldürülmüş, kendisi de annesi ve kız kardeşleriyle birlikte esir düşmüştü. Bir yıl boyunca sistematik tecavüze ve işkenceye maruz kalmış, Reqa sokaklarında, yüzlerce Êzidî kadın ve çocukla birlikte defalarca “satılmıştı.” Satılmadıkları zaman da zindanlarda tutuluyorlardı. Televizyon, telefon, gazete gibi hiçbir kitlesel iletişim aracına ulaşamadıkları için dışarıdaki dünyadan ve direnişten haberleri yoktu. “PKK ve YPJ’den haberimiz olsaydı, umudumuz da direncimiz de daha büyük olurdu” dedi, Tolin. Çünkü bu süre içinde yaşadığı işkenceye ve tecavüze dayanamayıp intihar eden birçok kadın ve çocuk olmuş. “Bizim için savaşan bir ordu olduğunu, kadın savaşçılar olduğunu bilselerdi, direnirlerdi” diye ekledi. İşkence ve tecavüz; onu birebir yaşayan değil, şahit olanlar için bile dayanılamayacak bir acı olduğundan birçok anne de çocuklarının yaşadığı işkence yüzünden intihar etmiş. Koynundan kızları koparılan anneler bu acıya dayanamamışlar… “Sen nasıl dayandın?” diye sormak istesem de soramadım ama o anladı:

“Aklımda hep bir yol bulup kaçmak vardı ama ölme fikri daha ağır basıyordu. Kaçmak istesem, kime güvenip ilişki kuracaktım ki? Herkesi DAİŞ’in adamı zannediyorduk, kimseden yardım isteyemiyorduk.”

Korkunç geçen bir yılın sonunda her şeyi göze alıp Kürt olduğunu öğrendiği bir aileye gidip “Bana yardım edin, edemiyorsanız da beni öldürün” diyebilmiş ve ucunda DAİŞ çetelerine geri teslim edilip öldürülme ihtimali olsa da o ailenin yardımıyla Reqa’dan kaçabilmiş ve onu götüren kuryenin yardımıyla YPJ’ye sığınmıştı.
Tolin ile tanıştığımda DAİŞ çetelerinden kurtulmasının üzerinden henüz bir ay geçmişti. Hal ve tavırlarında, bir yıl boyunca yaşadığı esaret ve işkencenin etkileri kadar, şaşkınlık da vardı çünkü çetelerin esareti altındaki Ezîdi kadınların kurtuluşuna adanan bir direnişin içindeydi, tıpkı gördüğü rüyada olduğu gibi… “Bir Êzidî çocuğu kurtarmak için bile onlarca arkadaşımız şehit düşmüş, buraya gelince öğrendim” diyen Tolin, Rojava’nın başka bir dünya olduğunu, Kurdistan’ın her parçasında örgütlenen devrimi ve bu devrimin kazanımlarını Rojava’ya geldiğinde öğrenmişti.

'YAŞAYAN DEVRİMİN İÇİNDE YER ALACAĞIM'

Öncesinde PKK’den, onların özgürlükleri için direnen YPG ve YPJ’li savaşçılardan haberi bile yoktu: “Biz, kapalı bir toplumdan geliyoruz. DAİŞ’ten önce de PKK hakkında bir fikrimiz yoktu. Şimdi burada kadınlarla erkeklerin eşit olduğunu, kadınların o dünyaya korku salan çetelerden korkmadığını görmek insanı çok şaşırtıyor, imkânsız gibi geliyor.” Kadınların da erkekler gibi savaşması, hatta sadece kadınlardan oluşan bir ordunun olması, kadınlar arasındaki yoldaşlık bağı Tolin’i hem müthiş şaşırtmış hem de büyük bir hayranlık beslemesine sebep olmuştu. Bu yüzden bundan sonra ne yapacağını sorduğumda hiç tereddütsüz YPJ’ye katılacağını ve savaşacağını, bu yaşayan devrimin içinde yer alacağını söyledi. Onu, özgürlük hareketine bağlayan sadece intikâm duygusu değil, özgürleşme ve özgürleştirme ısrarıydı. “Bir yıl boyunca özgürlüğün, direnmenin bizim için ne kadar önemli ve gerekli olduğunu çok iyi anladım."

Tolin ile birkaç ay sonra tekrar karşılaştığımda, onu özgürleştirdiğine inandığı YPJ üniformasıyla gülümsüyordu. Heyecanlıydı. O içe kapanık, dalgın, su istemeye bile çekinen Tolin, karşımda kararlı bir savaşçı olarak duruyor, bir ihtiyacım olup olmadığını soruyordu. YPJ’ye katılım yapmış, çetelerin esareti altındayken yaşadıklarını kadın yoldaşlarının desteğiyle intikam ve güce dönüştürmüştü. Kararlı mısın, diye sorduğumda, büyük bir öz güvenle gülümsemişti.

KARANLIK ZİNDANDA GÖRDÜĞÜ RÜYA

Bugün ise Tolin, Şengal’deki kadın ordusu YJŞ’de bir komutan. Yoldaşları, -tıpkı kendisi gibi- kadın ve insanlık düşmanı DAİŞ çetelerinin esaretinden kurtulmuş Êzidî kadınlar. Yalnızca geçmişleri değil gelecekleri ve hayalleri de ortak: DAİŞ ve o zihniyetteki erkeklikten intikam almak ve özgürlüklerini canları pahasına savunup, devrimi korumak. Tolin, bunun sadece Önder Apo’nun perspektifiyle mümkün olduğunu düşünüyor. Yıllar sonra esir olarak terk etmek zorunda kaldığı köyüne bir özgürlük savaşçısı olarak döndüğünde “Bütün bu gücün, direnişin ve devrimin Önder Apo’nun fikirlerinin şekillenmesi” olduğunu anlıyor.
Tolin için PKK, önce karanlık bir zindanda gördüğü rüya, sonra gerçeğe dönüşen bir umut ve kadınların özgürleştiği, kimsenin esiri olmadığı bir devrim hayalinin vücut bulmuş hali. PKK, Rojava Devrimi ile birçok imkânsızı gerçekleştirdiği gibi bu hayali de gerçekleştirdi. Tolin, Rojava Devrimi’yle özgürleşen ve hikâyesi ortak olan binlerce kadından yalnızca biri. Devrimi önce kendini özgürleştirerek yaptı, sonra tüm kadınların özgürlüğü için savaşmaya başladı.

 Bugün, Tolin gibi yüzlerce kadının özgürleşmesini sağlayan bu devrimin 12’nci yılında, başta direnen kadınlar olmak üzere tüm insanlığın özgürleşmesi için mücadele edenleri, savaşanları ve hayatını feda eden devrim şehitlerini saygıyla anıyorum.