'Urfa'da korku eşiği aşıldı; halkın önünde hiçbir güç duramaz'

Hukukçu ve HDP Urfa İl Eş Başkanı Özbingöl, "Artık o korku eşiği çoktan aşılmıştır. Haklı ve meşru barış olan demokrasi taleplerinin önünde hiçbir güç duramaz" dedi.

Urfa’da AKP'nin baskı, inkâr, imha ve şiddet politikaları sürüyor. Kentte, gözaltındakilere işkence de yapılıyor. Hukukçu ve HDP Urfa İl Eş Başkanı Özbingöl, "Artık o korku eşiği çoktan aşılmıştır. Haklı ve meşru barış olan demokrasi taleplerinin önünde hiçbir güç duramaz" dedi.

AKP iktidarının inkâr, imha ve baskı politikalarını hayata geçirdiği merkezlerden biri de, Urfa. Her eylem ve etkinlikte orantısız şiddet kullanan ve halkın demokratik haklarını yok sayan AKP, Suruç’ta 32 gencin katledilmesinin ardından Ceylanpınar’da öldürülen 2 polisi bahane ederek, kentte adeta adı konulmamış bir OHAL yaşatıyor. Keyfi uygulamalar ile hemen hemen her gün gözaltı ve tutuklamaların olduğu kentte, il ve ilçe emniyet müdürlüklerindeki "kayıtlı" işkenceler ise kadın, çocuk ve yaşlı demeden aleni bir şekilde yapılıyor. Son olarak, 3 arkadaşıyla beraber Kızıltepe’de infaz edilen ve Urfa'da toprağa verilen Mizgin Karageçili için dün Urfa'da kurulan taziyesine gitmek için toplanan halka devlet güçleri uyarısız saldırırken, gözaltına alınanlar da emniyet merkezinde işkence gördü.

Aralarında infaz edilen Mizgin Karageçili'nin yakınları, DBP ve Barış Anneleri Meclisi üyelerinin de bulunduğu 23 kişiyi gözaltına alan polis, daha sonra emniyete götürdüğü kişilere, avukatları zorla dışarı çıkardıktan sonra işkence yaptı. 
Urfa’daki işkence başta olmak üzere baskı, inkâr ve imha konseptini HDP Urfa Eş Başkanı, Avukat Sevda Çelik Özbingöl ANF’ye değerlendirdi.

'YASAL ARGÜMANLAR KORKUTMA VE SİNDİRME AMAÇLI KULLANILIYOR'

Özbingöl, herhangi bir koşul oluşmadan yapılan gözaltıların keyfi ve yasaya açıkça aykırı işlemler olduğunu söyledi. Urfa’da bütün yasal argümanların korkutmak ve sindirmek için kullanıldığını belirten Özbingöl, bunun da bilinmesinden hiçbir rahatsızlığın yaşanmamasına dikkat çekti. Yürütülen politikaların halkı korkutma, yıldırma ve devletin yapabileceklerini gösterme amacıyla geliştiğini ifade eden Özbingöl, "Bunu da en kutsallarımız üzerinden; taziyelerimiz ve cenazelerimiz üzerinden yapıyorlar. Bunu en korktukları direnen kadın üzerinden yapıyorlar" diye ekledi.

'ARTIK O KORKU EŞİĞİ AŞILMIŞTIR'

Ancak artık 'korku eşiğinin' çoktan aşıldığını kaydeden Özbingöl, "Artık haklı ve meşru barış ve demokrasi taleplerinin önünde hiçbir güç duramaz. Bugünün tüm suçluları kamu vicdanı önünde mahkûm olmuşken, adil bir yargı önünde de tüm bu suçluların yargılanacağını biliyoruz. Artık basit kardeşlik talepleri değil; statüsü olan, yasal tanımı yapılmış kardeşlik üzerinden bir zorunluluk var. Savaş artık her yerde, ama barış ve demokrasi talepleri ile beraber mücadele de her yerde" diye konuştu.

'HAKİM VE SAVCILAR İŞKENCE İZLERİNİ GÖRMÜYOR!'

HDP Urfa Eş Başkanı Sevda Çelik Özbingöl, işkenceyi 'acizliğin göstergesi' olarak değerlendirirken, şunları da kaydetti:

"Tüm kanunsuz işlemlerin takipçisi olacağız. Bu Urfa'daki ilk işkence vakası değildir. Ceylanpınar’da gözaltına alınanlarla başlayan ve akabinde tüm gözaltı işlemlerinde rutin uygulamaya dönüşen ve özel bir ekip eliyle sürdürülen işkenceler, bir ‘ıslah etme’ yöntemi olarak kullanılıyor. Görünür izleri olan işkenceler bile hakim ve savcılarca görmezden geliniyor. Ancak tarafımızdan tespit edilen hiçbir işkence vakasının takibini bırakmayacağız. Suç duyurularımızla da bunların takipçisi olacağız. Buradaki amaç; yalnızlaştırmak ve korkutmaktır. Ama hiçbir arkadaşımız yalnız değildir. Ve bu uygulamaların da artık bir karşılığı yok. Bu insanlık dışı yöntemler gerici, baskıcı ve tekçi sistemin çaresizliği ve güçsüzlüğüdür. Denenmiş ve sonuç alıcı olmayan bu yöntemler kamu vicdanı önünde ve yargı önünde cezalandırılacaktır. Hiçbir haklı ve meşru talep baskı ile durdurulamaz."