70’nci Altın Palmiye ‘meydan’da kaldı!

Cannes Film Festivali’nin ödülleri dün yapılan büyük bir gala ile sahiplerini buldu. Festivalin “Altın Palmiye” ödülünü İsveçli yönetmen Ruben Östlund’ün “The Square - Meydan" isimli filmi aldı.

70’nci Uluslararası Cannes Film Festivali’nin ödülleri düzenlenen gala ile dağıtıldı. “Yarışma”, “Yarışma Dışı”, “Belirli Bakış”, “Kısa”, “Cannes Klasikler”, ”Cinefondation” olmak üzere bir çok bölümde on gün boyunca onlarca film gösterildi. Bu yıl da festival 17 ile 28 Mayıs tarihleri arasında gerçekleşti. Bu yılki festivalde, aralarında Michael Haneke, Sofia Coppola, Françoıs Ozan, Fatih Akın’ın filmlerinin de aralarında olduğu toplam 19 film, “Altın Palmiye” ödülü için yarıştı. Cannes’ın 70’ncı yılı dolayısıyla birçok da özel etkinlik yapıldı. Adeta ünlüler geçidine dönüşen Cannes’da her gün onlarca star ve ünlü kırmızı halıda boy gösterisinde bulundu. Cannes, film motifleriyle kent adeta açık hava sinemasına dönüştüğü görülürken, festivale uluslararası medya da büyük bir ilgi gösterirken, toplam 4 bin civarında gazeteci ve sinema eleştirmeni takip etti.

MÜLTECİ SORUNLARINA DİKKAT ÇEKİLDİ

Cannes’nın kırmızı halı geçidinde ve dışarda bunlar olurken, festival sarayındaki bir çok salonda ise günde onlarca gösterim ile dünyanın en güzel filmleri gösterildi. Özellikle “Yarışma” bölümünün dışındaki “Belirli Bakış” isimli bölümünde gösterilen filmler tam anlamıyla izlenmeye değer yapıtlardı. Bu yılki festivale damga vuran tema ise yönetmen Michael Haneke’nin de irdelediği göçmenler ve erkek egemen zihniyeti, burjuvazi ve ırkçılık gibi konular oldu.

SOFIA COPPOLA EN İYİ YÖNETMEN

Bu yıl toplam 19 filmin yarıştığı ana bölümünde ise tam anlamıyla bir yarış vardı. Gösterilen filmler, yapılan yorumlar ve seçilen favoriler… Bütün bunlar festival sarayının kulislerinde konuşulan ve çıkartılan günlük dergilerde yazılanlardı. Ancak Pedro Almodóvar’ başkanlığındaki jüri heyeti dün akşam verdiği karar ile herkesi şaşırttı. Festival boyunca en çok favori gösterilen filmler, küçük ödüller alırken, özellikle Japonyalı kadın yönetmen Noami Kawase’nin  “Radiance” filmiyle eli boş dönerek, büyük bir hayal kırıklığı yarattı. Diğer favori gösterilen filmler ise birer ödül ile döndü. Yine Nicole Kidman iki filmde başrol ile katıldığı festivalde ödülünü Diane Kruger’e kaptırmasıysa başka bir not olarak düştü. Bu yıl “Altın Palmiye” ödülünün en büyük adayları arasında gösterilen Fatin Akın ise yine eli boş döndü.

Nicole Kidman’a ise festivalin 70’nci özel ödülü verildi.

Festivalin büyük ödülü olan “Altın Palmiye” ise yönetmen Ruben Östlund’ün The Square filmine verilirken, “En iyi yönetmen” ödülünü ise "The Beuiled” filmiyle Sofia Coppala, aldı. Öte yandan festivalin başlarında gösterilen “Okja” ise Netflix’in gazabına uğradı. Film gerek konusu gerek ise sinema estetiği açısında oldukça iddialı bir yapıt. Ancak Netflix’den dolayı devre dışı bırakıldı.

GERÇEK BİR SAHNE İLE BAŞLAYAN FİLM: THE SQUARE

İsveçli yönetmen Ruben Östlund’un son filmi ‘The Square’de (Meydan) 19 film arasında jüri tarafından en iyi film seçilerek, “Altın Palmiye” ödülüne layık görüldü. Yönetmen filminde çağdaş sanat ile burjuvazi arasındaki ilişkileri irdeliyor. Film Göteborg meydanında bir soygun sahnesiyle başlıyor. Yönetmen bu sahneyi, şu cümlelerle açıklıyor: “Göteborg, Haga Nygata Meydanı’ndaydım. Birden bir kadın çığlıklar atarak yanımdaki adama doğru koşmaya başladı. ‘Bana yardım etmelisin, beni öldürmek istiyor’ diyerek arkasından koşan bir adamı gösterdi. Sonra yanımdaki adam bana döndü ve yardım istedi. Biz de korkmuştuk ama o adam bize hiçbir şey yapmadı. Daha sonra yakınlardaki bir restoranda otururken kadın çığlıklar atarak başka bir adama doğru koştu. Ben de az önceki olayda telefonumu çaldırmış olduğumdan birazdan gerçekleşecek hırsızlığı engellemek için kadının arkasından koştum. Sonra kadın ‘İşte bu adam, diyerek beni gösterdi. ”

Östlund’un çağdaş sanat ile burjuvazi arasındaki ilişkiye statü, gündelik hayat ve insan ilişkileri üzerinden bakarken çarpıcı olmayı da başarabilen filme imza atıyor. Senaryo, hikaye ve yönetmenlik konuşanda oldukça başarılı, bir film. Yönetmen yaşananlara farklı bir bakış ile bu ilişkileri beyaz perdeye aktarmayı büyük bir ustalık ile başarıyor.

‘ALTIN PALMİYE’ NASIL YAPILIYOR?

Cannes’ın en büyük ödülü olan “Altın Palmiye” 1955 yılından beri dağıtılıyor. Şimdiye kadar dünyanın bir çok yönetmenin evine götürdüğü bu ödülün hazırlanışı ve arka perdesi nasıl yapılıyor? Bu oldukça merak konusu... “Altın Palmiye” son 20 yıldır İsviçreli bir saat üreticisi Chopard tarafından Cenevre’de tasarlanıp üretiliyor. 70 derecede getirilen bal mumu palmiye şekline kalıba şırınga ediliyor. Bir çok evreden geçen ödül 760 derecede sertleşiyor. Geriye, her yıl verilen  ‘Altın Palmiye’ baskısı kalıyor. Ödülde toplam, 118 gram altın kullanılıyor.

70’NCİ CANNES’NIN ÖDÜLLERİNİN SAHİPLERİ

70’nci Cannes’nın “Altın Palmiye’si The Square” ile yönetmen Ruben Östlund alırken, diğer ödül alanların listesi de şöyle:

*En İyi Film-Altın Palmiye: The Square (Ruben Östlund)

*Büyük Jüri Ödülü - Grand Prix: 120 battements par minute (Robin Campillo)
*Jüri Ödülü: Loveless (Andrey Zvyagintsev)
*En İyi Erkek Oyuncu: Joaquin Phoenix (You Were Never Really Here)
*En İyi Kadın Oyuncu: Diane Kruger (In the Fade)
*En İyi Yönetmen: Sofia Coppola (The Beguiled)
*En İyi Senaryo: The Killing of a Sacred Deer ve You Were Never Really Here
*En İyi İlk Film - Camera d’Or: Jeune femme (Léonor Serraille)

*En İyi Kısa Film: A Gentle Night (Qiu Yang)

*Kısa Film Özel Mansiyon Ödülü: Katto (Teppo Airaksinen)

*70. Yıl Özel Ödülü: Nicole Kidman