Farqînî'den Kürtçe'ye 'basit dil' diyen Kunar'a tepki: Cehalet örneği

Farqînî'den Kürtçe'ye 'basit dil' diyen Kunar'a tepki: Cehalet örneği

İstanbul Kürt Enstitüsü Başkanı Zana Farqînî, Türkiye Çevirmenler Derneği (TÜÇED) Asbaşkanı Serhat Kunar'ın Kürtçe için kullandığı "hukuka uygun olmayan, basit bir dil" ifadesine tepki gösterdi. Farqînî, Kunar'ı bilimsel olmayan bir yaklaşımda bulunmak ile suçladı.

Türkiye Çevirmenler Derneği (TÜÇED) Asbaşkanı Serhat Kunar, 'ana dilde savunma' kapsamındaki yasal düzenlemeyle ilgili yaptığı değerlendirmede, Kürtçe'nin hukuk için yeterli bir akademik düzeyi kapsamadığını iddia ederek, "Kelime dağarcığı olmayan basit ve günlük terimleri kapsayan bir dil" ifadelerini kullandı. Kunar, Kürtçe'nin 4 bin kelimeden oluştuğu iddiasını da dillendirdi.

'CEHALET ÖRNEĞİ'

ANF'ye konuşan İstanbul Kürt Enstitüsü Başkanı Zana Farqînî, "Türkiye Çevirmenler Derneği'nin Asbaşkanı kendinden menkul bir değerlendirme yapmış. Zaten beyanlarına baktığımızda Kürtçe konusunda hiçbir bilgiye sahip olmadığını anlıyoruz. Bir cehalet örneği sergilemiştir" dedi.

Türkiye Çevirmenler Derneği'nden Kunar'ın açıklamalarının, önceleri Kürtçe'nin var olmadığını iddia eden yaklaşımla örtüştüğüne dikkat çeken Farqînî, "Eğer ana dilde savunma meselesiyle ilgili olarak, tercümanlarla ilgili sıkıntıların olduğundan bahsetse ve yine kendisini savunanların dil bakımından yetersiz olduklarını söyleseydi, kabul edilebilirdi. Zaten insanlar Kürtçe eğitim görmedi; tercümanlık görevini yürütenler de hangi kriterlere göre seçildi, bilemiyoruz" diye konuştu.

'166 BİN MADDELİK SÖZLÜK HAZIRLADIK'

Farqînî, söz konusu değerlendirme için "tamamen mesnetsiz, bilimsellikten uzak" yorumunu yaptı ve Kürtçe'yi aşağılayan iddiaya şu yanıtı verdi: "Hazırladığım üç sözlük var. 2000 yılında hazırladığım Türkçe-Kürtçe sözlük 60 bin maddeden oluşuyor. Yine 2004 yılında 166 bin maddelik Kürtçe-Türkçe sözlük yayınladık. Ayrıca, Irak Kürdistan Bölgesi'nde ilkokuldan üniversiteye değin ana dilde eğitim yapılıyor; hem idari, hem de hukuki terimlerin kullanıldığı literatür söz konusu. Neden o bölgede bir sıkıntı yok? Sıkıntı yasaklarla ilgili. Türkiye'de yasak olmasına rağmen pek çok çalışma artık Kürtçe yürütülüyor, sempozyumlar yapılıyor. Yurtdışında Kürtçe üzerine hem Kürtler hem de farklı uluslardan kişiler çalışmalar yapıyor. Bunlar Kürtçe'nin geldiği düzeyi gösteriyor."

'TÜRKÇE 24 FARKLI DİLDEN SÖZCÜK ALINCA KABAHAT OLMUYOR...'

Dünyada saf ve tamamen kendi terminolojisini, sözcüklerini kullanan bir dilin olmadığını ifade eden  İstanbul Kürt Enstitüsü Başkanı Zana Farqînî, şunları ekledi: "Dillerin neredeyse hepsi etkileşimdedir. Yani Kürtçe için, bazı dillerden alıntıların olduğunu söylemenin bir anlamı yok. O kafadaki kişilere şunu soralım; madem bu kadar öz Türkçeci yaklaşıyorlar; Türk Dil Kurumu'nun beyanlarına göre bile Türkçe 24 farklı dilden sözcük alıyor. 20 binden fazla... Bu durum Kürtçe'de olduğu zaman mı kabahat oluyor? Türkçe'de Farsça kökenli, Fransızca ve Arapça alıntılar dolu. Kürtçe'de de yabancı dillerden alıntılar var. Hele hele komşu olan halklarda kültürel-dilsel alışveriş daha yoğundur. Çağımızda, günümüzde artık hiç akraba olmadan, komşu olmadan da kültürlerden, dillerden etkileniyorsun ve dağarcığına giriyor..."

"Bir takım oryantalistler, Kürdologlar, bilim insanları Kürtçe üzerine çalışmalar yapmış, fikirler öne sürmüşlerdir. Söyledikleri her şey doğru da yanlış da değildir" diyen Farqînî, sorunun temelindeki asimilasyon politikalarına işaret etti: "Yüz yıldan fazladır, cumhuriyetten beri asimilasyon politikaları, ret ve inkar politikaları sürüyor. Başbakan Erdoğan bile bunu kabul ediyor. Bu koşullarda yaşayan, hiç eğitim görmemiş ve Türkçe eğitim almış insanların zaten hem Kurmanci hem de Zazaki'ye hakim olmaları mümkün mü? Önemli olan dil üzerindeki baskının, yasağın kaldırılması için fikir üretmek."

Farqînî, mahkemelerdeki tercümanlara ilişkin ise eğitimden geçmeleri, alt yapılarının olması gerektiğini belirtti.

Farqînî, Kürtçe'yi aşağılamak isteyen ve bilimsel argümanlar kullanamayanların Kürt bilge Musa Anter'i "Kürtçe ıslık çalmak"la suçlayan Türk yargısını hatırlattığını vurguladı.