Gökçen: Sanatım mücadelemdir

Dağlama (Ahşap Yakma) ve Rölyef sanatçısı Mehmet Selim Gökçen, bir Kürt sanatçı olarak, asimilasyona karşı durup sanatıyla mücadele ettiğini söyledi.

Mardin’in Kızıltepe ilçesinde dünyaya gelen 63 yaşındaki Dağlama (Ahşap Yakma) ve Rölyef sanatçısı Mehmet Selim Gökçen, icra ettiği sanata ve yüklediği misyona dair ANF’ye konuştu.

Mehmet Selim Gökçen, akıl ve mantığın yaratımı olan sanatla tarih yazıldığını savunarak, sanatın yaratıcılığının nüfusla, sayıyla değil, derinlikle, eğitimle olabileceğini vurguladı. Böyle bakıldığında Ortadoğu coğrafyasının tarihsel mirasını da çarçur ettiğini kaydeden Gökçen, kendi sanatına nasıl başladığını ve hangi misyonu yüklediğini şöyle anlattı:

TAŞ USTALIĞIYLA BİTMEYEN ARAYIŞ

‘‘Sanat, genetik bir şey değildir. Bunu kendimden biliyorum. Çocukluğumda okulda sanata ilgisi olan, resimi iyi çizebilen bir öğrenciydim. Her daim bir arayış içerisindeydim. Her ne kadar Mardin taş ustası mimarlarından olsam da yıllarca resime ve sanata olan bu arayış durumum sadece zaman zaman heykeller yaparak ilerledi. İstanbul'da, katıldığım bir sergide, sanatçı bir arkadaşımın üzerine havye ile ahşap üzerine yakma ve dağlama resimleri, tablolarını önerdi. Öyle ki bu arkadaşım bana yıllardır kullandığı havyeyi hediye bile etti. Mardin'e döndükten sonra, üzerine nakş edeceğim tahta bulma konusunda sıkıntı yaşadım. İlkinde bir mobilya atölyesinde eski iki kapının kontrplaklarını aldım ve üzerine Hz. İsa'nın tablosunu işlemeye başladım. İlk defa kullandığım tahtanın uygun tahta olmadığını anladığımdan, beğenememiştim. Sonrasında uygun tahtayı temin etmeye; başta Kürt kültürüne ve bununla beraber Ortadoğu'nun motiflerini nakş ettiğim tablolar yapmaya başladım."

SABIRLA ÇALIŞIP ÜRETİYOR

Kürt bir sanatçı olduğunun altını çizen Gökçen, Kürdistan ve Ortadoğu motiflerini, mitlerini ve ölümsüz isimlerini bu sanatla ortaya çıkartıp yaşatmaya çalıştığını vurguladı. "Sanat sabır gerektiğinden bu hassasiyeti bilerek sabırla çalışıyor ve üretiyorum" diyen Gökçen, şöyle devam etti: "8 yıldır ahşap yakma sanatını profesyonel anlamda icra ediyorum.

SANATININ EĞİTİMİNİ VERİYOR

Mardin Müzesi'nin gönderdiği yaşları küçük olan öğrencileri eğitiyorum. Bu sanatı hobi olarak yaşatıp yapmak isteyen 15'in üzerinde eğitimciye atölyemde ders verdim. Bu yıl Mardin Artuklu Üniversitesi'nde kültür sanat dersleri olarak resim ve heykeltıraş eğitimini verdim. Şimdilerde de tutarlı olarak gelen öğrencilerim var ve bu sanatın eğitimini vermeyi eksiltmiyorum.’’

KAYYUMDAN SONRA AKIBETLERİ

Özel bir koleksiyona sahip olduğunu ve Kürdistan’daki belediyelerin talepleri üzerine yapıp teslim ettiği tablolarının atanan kayyumlardan sonra ne halde olduklarını bilmediğini belirten Gökçen, şunları söyledi: ‘‘Ben hangi mitoloji kahramanını ya da ölümsüz isimlerin tablolarını yapıyorsam öncesinde ya hakkında bilgim vardır ya da muhakkak hakkında araştırma yapıp öyle yapıyorum. Bu sanatla kültür ve sanat asimilasyonuna karşı mücadele verdiğime inanıyorum ve bu amaçla da elimden geleni yapıyorum. Derwêş û Adulê, Rustemê Zal, Şahmaran, Ahura Mazda, Kawayê Hesinkar, Celadet Bedirxan, Ehmedê Xani, Yılmaz Güney, Ayşe Şan, Osman Sabri, Hamurabi, Aram Tigran ve Cegerxwîn gibi isimlerin olduğu 100'den fazla özel bir koleksiyonum var. Mardin Büyükşehir Beledyesi gib bir kaç belediyemizin benden özel tablo istekleri oldu ve hazırlayıp takdim ettim. Kayyumdan sonra akıbetleri ne durumdadır bilemiyorum."

DİSİPLİNLİ DAYANIŞMA OLMALI

Kültür ve sanatın, savaşların bıraktığı yaraları ve izleri onardığına işaret eden Gökçen, ‘‘Fransa'da savaştan sonra fırın ve evlerle birlikte opera salonu inşaa ettiler. Çünkü sanat  rehabilite eder. Kültür ve sanat, ölmüş bir ruhu besler ve can verir. Toplum olarak yaşadığımız acıların haddi, hesabı yok. Kültür ve sanatımızı asimilasyona karşı koruyarak, onun rehabilite etkisini yadsımamalıyız. Kültür e sanat kurumlarımızın daha dinamik ve dayanışmacı güçlenmeyi esas alması lazım. Daha çok sahiplenip disiplinli bir dayanışma içerisinde olmalıyız" diye konuştu.