Halil Dağ’ın mirası Sine Çiya’dan yeni bir film: Berfîn
Halil Dağ’ın çabasıyla başlayan gerilla alanlarındaki sinema çalışmaları, Sine Çiya ekibiyle devam ediyor. Ekibin son üretimi, yaşanmış bir olaya dayanan “Berfîn” filmi.
Halil Dağ’ın çabasıyla başlayan gerilla alanlarındaki sinema çalışmaları, Sine Çiya ekibiyle devam ediyor. Ekibin son üretimi, yaşanmış bir olaya dayanan “Berfîn” filmi.
Kürdistan gerillasının sinema çalışmaları, unutulmaz filmleri ve etkileyici yaşam öyküsüyle halkın hafızasında yer edinen Halil Uysal’ın (Dağ) emekleriyle kuruldu. Bugün o emek, Sine Çiya adı verilen ekibin çabalarıyla devam ediyor. Birçok projede imzası bulunan ekibin son çalışması ise “Berfîn” filmi. Ekip üyelerinden M. Emin Engizek ve Özlem Arzeba, filme ve çalışmalarına dair merak edilenleri anlattı.
Sorulara ekip adına yanıt veren sinemacı gerillalar, Halil Dağ’la birlikte çalışma imkânı da bulduklarını ve sinemayı ondan öğrendiklerini anlatıp devam ettiler: “Biz yaptıklarımızla bu emeği sahiplenmeye ve devam ettirmeye çalışıyoruz. Halil arkadaşın yaptığı filmlerle bir dağ sineması dili oluştu; o dili Sine Çiya ile sürdürmek istiyoruz. Sine Çiya’nın temelini Halil arkadaş, “Tirêj” filmiyle attı; sonra “Ayna Bejnê”, “Dema Jin Hezbike”, “Zap’ın Gözyaşları”, “Beritan”, “Wenê” filmleriyle bu gelenek devam etti. Bugün de “Berfîn” filmiyle aynı geleneği sürdürmeye çalışıyoruz.”
‘BU FİLME PKK REALİTESİNDEN YOLA ÇIKARAK BAŞLADIK’
Sine Çiya ekibi, “Bu filme PKK realitesinden yola çıkarak başladık, yaşananlardan ilham aldık” diyerek proje çalışmalarına dair şu bilgileri verdi: “PKK’ye birlikte katılan anneler ve kızlar, babalar ve çocuklar, kardeşler, aile üyeleri var. Bunlar bizi de etkiledi. Şahit olduğumuz olaylar da vardı. Filmin konusu, yaşanmış bir hikayedir. Gerçekliği, yaşanmış olanı perdeye yansıtmak ise zordur. Hiçbir şey ikinci defa yaşanmaz, yansıtılamaz da. PKK, tekrarı, kopyası olmayan hikayeler yarattı. Biz bu hikayeyi elimizden geldiğince yansıtmaya, anlatmaya çalıştık. Sistem baskılarının dağıttığı bir Kürt aile yapısı var. Biz bütün bunlara karşı durarak özgürlük mücadelesini seçen bir kadının geride bıraktığı kızının yolunu, yürüyüşünü konu ediniyoruz; buna o kızın kendi içsel yolculuğunu da dahil ediyoruz.”
Sine Çiya ekibi, heyecanlarının çok büyük ve çok farklı olduğunu da kaydederek, “PKK olarak bir direniş tarihimiz var. Binlerce kahramanlık, direniş efsanesi… Her gerillanın bir hikayesi var. Saklı kalan çok değerimiz var. Bu değerlerin, birikimin ürünlere dönüşmesi gerekiyor. ‘Berfîn’ filmi de bir kesittir sadece, bir hikayedir. Keşke tüm hikayelerimizi anlatabilecek imkanımız olsa. Şimdi özgürlük denizinden bir damlayı perdeye aktarabilmek istiyoruz” dedi.
SİNEMA KOŞULLARI NASIL OLUŞTURULDU?
Sinema, büyük bir ekip çalışmasına ve çeşitli teknik olanaklara ihtiyaç duyan bir sanat. Peki bu gerekler, savaş koşulları içinde ve gerilla alanlarında nasıl sağlanabildi? Ekip üyeleri, buna dair şunları söylüyor: “Bir yanda keşif uçakları, hava saldırıları; diğer yandan sürecin bizden istediği görevler… Bu koşullarda ürün ortaya çıkarmak… Senaryo aşaması bile savaş koşullarından kaynaklı iki aydan az bir süreçte bitirildi. Çekim süreci, sürekli mekan değişimleri ve hava saldırılarından dolayı sekiz ay sürdü. Montaj ise üç ay gibi bir süreyi aldı. Bir taraftan güvenlik sorunlarımız vardı ama diğer taraftan da çalışmalarımıza kilitlenmiştik. Arkadaşlarımızın büyük özverisiyle çalışmayı sonlandırabildik.”
Filmdeki oyuncuların çoğunun gerilla olduğu, bunun yanı sıra Kürdistan’ın dört parçasından insanların dahil olduğu bilgisini de veren ekip üyeleri, “Hiçbiri profesyonel oyuncu değil. Onlardan rol yapmalarını istemiyoruz, kendilerini oynuyorlar. Tabii kameraya bir yabancılık oluyor başta; dışarıdan kendilerini görmeye çalışmanın zorluğunu yaşıyorlar; fakat zamanla o motivasyonu da yakalıyorlar” dedi.