Kobanê savaşçılarına atfen: Berbanga Şimsala Kobanê
Kobanê savaşçılarına atfen yazılan 'Berbanga Şimsala Kobanê' kitabının yazarı Zeynep Cudi Kobanê, "Bir nebze de olsa şehitler karşısındaki borcumu yazarak ödemek istedim” dedi.
Kobanê savaşçılarına atfen yazılan 'Berbanga Şimsala Kobanê' kitabının yazarı Zeynep Cudi Kobanê, "Bir nebze de olsa şehitler karşısındaki borcumu yazarak ödemek istedim” dedi.
Kobanê’de DAİŞ saldırılarına karşı büyük bir mücadele veren YPG savaşçılarının ve halkın direnişini konu alan ‘Berbanga Şimşala Kobanê’ kitabının yazarı Zeynep Cudi Kobanê, ANF'nin sorularını yanıtladı...
Kobanêli bir gerilla olan Zeynep Cudi Kobanê, DAİŞ saldırıları karşısında Kobanê’de gösterilen özgürlük mücadelesinin hiçbir şekilde unutulmaması gerektiğine inanarak yazmaya başladığını söylüyor.
'ŞEHİTLERİN YAŞAMI YAZMAYA SÜRÜKLEDİ'
Kobanêlisiniz. Neler yaşadınız ve sizi yazmaya iten şey neydi?
Yaşananları beyaz kâğıda bırakma, onları tarihe mal etme boyutunda hep bir şeyleri yazma hayalini taşıdım. Bu hayalimi Kürdistan’da yaşanan savaştan dolayı gerçekleştiremedim. Çünkü çocukken okuma-yazma imkânını bulamadık. Partiye katılmakla birlikte yazma ve okumamı geliştirdim. Beni en çok yazmaya iten şehit yoldaşlarımın yaşamı olmuştur. Bunları yazamamak, anlatamamak beni çok etkilemiştir. Partide yaşamın her anı bir roman misali anlam taşımaktadır. Hele bu şehitlerle örülen bir yaşamsa. Çoğu zaman şehit arkadaşlara ilişkin yazılar yazdım fakat hep kendimi bu konuda yetersiz gördüm. Dağlarda uzun yılların birikimiyle yaşananlar kendiliğinden çoğu zaman akıvermekte.
Kürt halkının yine ağır saldırılar karşısında görkemli bir şekilde yaşanan Kobanê direnişi sürecinde ilk kitabımı yazdım. Beni yazmaya yönelten de bu direnişin yazılması gerektiği idi. Kürt artık eski Kürt değildi. Kendi varlığına, özgürlüğüne sahip çıkma gerçekliğiydi yine beni etkileyen. Tüm dünya yaşanan bu saldırılara göz yumuyorken Kürt evlatları korkusuz bir şekilde kendi bedenlerini faşist zihniyetin kalbinde patlayacak şekilde donatıp birer özgürlük meşalesi, kıvılcımı oluyorlardı. Kendi bedenlerini geçiş hatlarında yatırarak düşmana engel olma büyük bir direniştir. Son ana kadar direnişte ısrar etmek bambaşka bir şeydir. Ölüme güler yüzle gitmek bambaşka bir şey. Örneğin birçok arkadaş 'Hun bi xwer hatin Kobanê’ levhasının yanında durup, 'oradan geçmelerine izin vermeyeceğiz' diyerek tanklara karşı kendi bedenlerini siper ettiler. Arin, Revan, Evin, Apê Nemir gerçeği bunun ifadesidir. Kürt halkının tarihsel direnişinin günümüz örnekleridir onlar ve elbette ismini sayamadığımız onlarca kahraman daha.
'DİRENİŞ, ÖNDER APO'NUN RUHUYLA BAŞLADI'
Kitabınızda bu direnişe nasıl yer verdiniz?
Kobanê’deki direniş ideolojik, felsefi bir direniştir. İşte bu direniş benim için büyük bir ilham kaynağı oldu. Bundandır ki hiçbir şekilde geri adım atılmadı. Özgürlüğe aşık savaşçıların direnişidir, Kobanê direnişi. Kitabımın her satırını bu direniş ağı ile örmeye çalıştım. Kobanê’nin direnişini, coğrafyasını, kültürünü yine sosyal yapısını da ele almaya çalıştım çünkü bu direnişin bunlarla birebir bağı vardır. Özellikle de Kobanê de kadının varlığı ve Rojava Devrimi ile kadın varlığında yaşanan değişim dönüşümü de gözardı edemezdim. Bu değişim dönüşümü de kesinlikle Önder Apo’nun Kürt kadınında yaratmış olduğu ideoloji sayesinde ele alabilirdik. Onun dışında hiçbir güç, Kobanê kadınını bu kadar değiştiremez, eğitemez ve özgüvenini yerine getiremezdi. Kobanê için ilk tarihi dönüm noktası ve Ortadoğu’nun Kürt Özgürlük Hareketi ile atılan özgürlük tohumları Önder Apo’nun ilk olarak Rojava topraklarına geçip Kobanê’de belli bir dönem kalmasıdır. O ruhla Kobanê direnişine başlandı.
Kobanêli bir gerilla olarak dağlardan Kobanê’yi yazmak zor değil mi?
Ben Kobanê direnişinde yer almadım fakat yaşadıklarımı, duygularımı o dönemin kesinlikle tarihe bırakılması gerektiğine inandım. Benim için çok zor ve de ağır bir süreçti. Doğup büyüdüğümüz köy yine komşu köyler, DAİŞ talanı altındaydı. Anbean yaşananlar hafızamda, yüreğimde kilitleniyordu. Evet, orada değildim fakat bedenlerini siper eden özgürlük savaşçıları vardı; bu beni rahatlatıyordu. Oradan tanık olarak yazmayı o kadar çok istedim ki… Yine yazma boyutunda imkanlarım, araştırma olanaklarım yoktu. O konunda yetersiz kaldığımın fakındayım fakat okuyanların beni bu konuda anlayacaklarına inanıyorum. O dönem yaşamış olduğum duygularım daha çok ön planda. Anaların, çocukların çığlıklarının direnişle tilililere dönüştüğü Kobanê topraklarındaki özgürlük aşkını yazmak istedim.
Kitabınızın isminde dikkat çeken 'şimşal' tam olarak ne anlam ifade ediyor?
Kitabımın ismi ‘Berbanga Şimşala Kobanê’dir. Şimşal kaval demektir, Soranca bir kelimedir. Yüreğimize dokunan kaval ile Kobanê’de yaşananlar benim için aynı şeydi. Uzaktan bizi kendi gerçekliğiyle, direniş nameleriyle alıp götüren bir özgürlük ezgisi gibi idi.
'DAİMA YAŞAMALILAR!'
Okuyucularınız için eklemek istediğiniz bir husus var mı?
Şehit düşen birçok arkadaşı tanımasam da onlara dönük yazılar da yazdım. Bu aşıkları yazmak elbette her özgürlük aşığının da bir görevidir. Onlar daima yaşamalı, dillerde dolaşmalıdır. Bu bağlamda ben kitabımı Kobanê’de şehit düşen özgürlük aşıklarına atfen yazıyorum. Bir nebze de olsa ben de onların direnişlerini, gülüşlerini, özgürlükteki ısrarını yazmak istedim.
Yazdıklarımda eksiklik ve hatalar olabilir. Bu konuda tüm okuyucularımın affına sığınıyorum. Kitabım hakkında onlardan görüş de bekliyorum.