Ronahî: Yılmaz Güney Sineması yanmadı, yakıldı!
Yılmaz Güney Sineması emekçilerinden Ronahî, sinemanın kayyum atanmasının ardından bilinçli olarak yakıldığına dikkati çekti.
Yılmaz Güney Sineması emekçilerinden Ronahî, sinemanın kayyum atanmasının ardından bilinçli olarak yakıldığına dikkati çekti.
Batman Belediyesi tarafından 2006 yılında inşa edilen ve kayyum işgali sonrası kapısına kilit vurulduktan sonra şaibeli bir yangınla kül olan Yılmaz Güney Sineması, tamamen yıkıldı. Önceki günlerde yıkımına başlanan sinema salonunun çatısındaki işlemlerin bitmesi ile içerisindeki malzemeler taşındı. Son olarak bina kepçelerle tamamen yıkıldı. Bir dönem kültür ve sanat festivallerine ev sahipliği yapan sinema salonunun yerine ne yapılacağı bilinmiyor.
Yangının ardından yıkılan Yılmaz Güney Sineması’na ilişkin, uzun bir dönem bu sanat merkezinde bulunmuş ve çalışmış Aşitî Ronahî, ANF’ye açıklamalarda bulundu.
'KENTİN EN ÖNEMLİ SEMBOLÜYDÜ'
Yılmaz Güney Sineması’ın kayyum atanmadan önceki durum ve çalışmalarına ve halkın gösterdiği ilgiye değinen Ronahî, şunları ifade etti:
"Yılmaz Güney Sineması çok amaçlı salon ve bir de sinema salonu olarak tasarlanmıştır. Bu mekanda her yıl belli bir sinema programının yapılmasının yanında, aynı zamanda şehir tiyatrosunun ve amatör tiyatro gruplarının oyunlarına ev sahipliği yapan ve tiyatro, sinema ve kültür-sanat festivallerine ev sahipliği yapan bu mekanda; ilkbahar aylarında Tiyatro Festivali; genel olarak kış aylarında Sinema Festivali; sonbahar aylarında da Kültür Sanat Festivali yapılırdı.
Burada yapılan festivallerde seyirci katılımı her sene yeni ve büyük bir mekana ihtiyaç var dedirtecek kadar yoğundu. Sezon içinde yapılan sinema gösterimlerinde filme göre düşük yada yoğun olurdu. Tiyatro temsillerinde ise prömiyeri çok yoğun ve yer sıkıntısı yaşanırken, sezon temsillerinde seyirci yoğunluğu ortalamanın üstündeydi. Bütün bunların yanında sinemanın kafeteryası şehrin neredeyse tamamının bir şekilde kullandığı-uğradığı bir yerdi. Bir nevi şehrin merkezi konumundaydı ve şehrin nabzını orada tutabilirdiniz."
AKP iktidarı tarafından atanan kayyumdan sonraki Yılmaz Güney Sineması’nın durumuna dair de açıklamalarda bulunan Ronahî, ‘’Kayyum geldikten sonra ilk adım sinema faaliyetlerini ve tiyatro faaliyetlerini, müdürlüklerini kapatarak ve çalışanlarının işlerine son vererek bütün etkinliklerini durdurmuştur. Sinema elemanları temizlik ve birkaç teknik eleman ise devam ediyor ama kendi işlerini yapmıyorlar şu anda. Kafeteryasını da kapatarak salonu hayalete dönüştürmüştür. Salonda bir bekçi ve salonun bulunduğu parkta temizlik yapan kadınların kullandığı oda dışında salonun bir işlevi kalmamıştı. Bu durum kayyumun atandı ilk günden beri, yaklaşık 3 aydır bu şekilde’’ dedi.
‘SİNEMA AMUDE’NİN YAKILMASINI ANIMSATIYOR’
Yangın günü bekçi ve temizlik yapan kadınların olduğu ve yangından sonra kayyumun planlarının günyüzüne çıktığını belirten Ronahî, "Daha önce binayı boya badana, sinema perdesi, seyirci koltuklarını degiştirmek ve genel bakım için elden geçirmek gibi bir düşünce kayyumdan önce de vardı. Bu tadilata dair bir düşünceydi. Kayyum gelince önce tadilat dedi, sonra da yıkmak ve yerine başka bir salon yapmak istediğini duyduk. Bu düşünce kayyum şahsında tüm mülki idari amirlerin birlikte veya bağımsız alınmış bir karardır ve aynı zihniyete hizmet eden bir karardır. Şehrin topluluk olma bilincini sağlayan bu alan bu gerici zihniyet tarafından ha yıkılmış ha ateşe verilmiş, aynı şey. Bu durum bana aynı özelliklere sahip Sinema Amûdê'nin aynı gerici zihniyet tarafından yakılmasını anımsatıyor. Orada çocuklar öldü, burada ise onların hayalleri tekrar ateşe verildi. Pek fark görmüyorum’’ değerlendirmesinde bulundu.
'HALKIN TEPKİSİNİ ENGELLEMEK İÇİN YANGIN DEDİLER...'
Son olarak Yılmaz Güney Sineması’nın teknik durumuna da değinen Ronahî, şunları söyledi:
"Gelelim salonun elektrik sistemine... Tiyatro temsillerinde 12 kanallı dimer ve buna bağlı 18 spot ışık, bir manuel takip ışığı ve 6 led spotun bağlı olduğu ek bir sistem de dahil olmak üzere, salonun yüzlerce seyirci ve fuaye ışığının da yakıldığı etkinliklerde hiçbir şekilde bugüne kadar elektrik kontağında sorun çıkmazken, nasıl olur da sadece bir odasını kullanan işçilerin yaktığı ısıtıcı vb. aydınlatma ışığı kontakt yapmasına neden oluyor? Bizim ışıkların 4 tanesi 500 volt, diğerleri ise en düşük 1000-2000 volt olan ışıklardı. Yangın durumu, yıkılması sırasında ortaya çıkabilecek bir halk tepkisine karşılık buldukları bir plandır bu. Başka bir açıklaması yok.’’