Bu yıl birincisi düzenlenecek Beykoz Kundura Restore Film Günleri, sinema tarihinin klasiklerinden restore edilmiş bir seçkiyle özellikle sinefilmlerin ilgisini çekecek bir program sunuyor.

1810 yılında kurulan ve Osmanlı İmparatorluğu’nda özellikle orduya ayakkabı üretimi sağlayan Beykoz Kundura Fabrikası, Cumhuriyet döneminde Sümerbank’a devredilmiş daha sonra ise özelleştirilerek şahıs firmasına satılmıştı. Şimdilerde büyük yerleşkesi sinema, dizi ve klip gibi çekimlerin platosu durumunda. Yani bir nevi İstanbul’un Hollywood Stüdyoları görevini görüyor.

Halihazırda böyle bir işlevi olan fabrikada başlayan Beykoz Kundura Restore Film Günleri de bu yerleşkenin sinemayla olan ilişkisini bir adım ileriye taşıyor.

KLASİKLERİN RESTORE HALLERİ

5- 13 Ağustos arasında başlayacak film günlerinin proje yürütücülerinden Hafıza Küratörü Saadet Özen’in de içinde bulunduğu Beykoz Kundura Sözlü Tarih Projesi; faaliyette olduğu yıllarda buradaki işçilerin sinemayla olan ilişkilerini ortaya koyuyor. Film günlerinin tanıtımında konuşan Özen, eskiden orada çalışmış kişilerle yaptıkları sözlü tarih çalışmalarda, mesai bitiminde işçi yemekhanesinin masalarının temizlenip sıraların perdeye çevrildiğini ve oranın bir sinema yapıldığını öğrendiklerini anlatıyor. Aynı şekilde yaz geldiğinde perde bu defa bahçeye kuruluyor ve yazlık bir sinemaya dönüştürülüyormuş. Özen’in dediğine göre orada işçiler, Amerikan sinemasından Ben Hur gibi klasikler, western filmler ve tabii ki Yeşilçam’ı izliyormuş.

Beykoz Kundura Restore Film Günleri de hem bu hatıraları yeniden canlandırmak hem de sinema tarihinin yıllara meydan okuyan filmlerini yeni halleriyle izleyiciye ulaştırma amacında.

Öte yandan açık havada gösterilecek sessiz filmlere canlı müzik performansıyla Uninvited azz Band, Gonca Vural, Burak Ayrancı, Barkın Engin, Burak Tamer, Selçuk Artut ve Gökçe Akçelik eşlik edecek.

LUMİERE’LERDEN RESNAİS’A...

Film programı ise kundura fabrikasına da uygun olarak daha çok işçi ve emek temalı.

Sinema tarihinin tartışmalı da olsa ilk filmi sayılan Lumiere Kardeşlerin Seçkisi ile kendi fabrikadan çıkan işçileri çektikleri görüntüleri, Harun Farocki’nin İşçiler Fabrikadan Çıkarken’i, Amerikalı ilk kadın yönetmen Lois Weber’in 1916 yapımı Ayakkabılar’ı. Yıllarca kayıp sayılan Orson Welles’in Too Much Johnson’ı, Aki Kaurismaki’nin Kibritçi Kızı, Fritz Lang’in futuristik distopyası Metropolis. Elio Petri’nin İşçi Sınıfı Cennete Gider’i, Bill Morrison’ın Liman İşçilerinin Rüyası, Chaplin’in Asri Zamanları, John Cassavetes’in Gölgeler’i, Samuel Beckett’ın tek sinema denemesi olan Film ve Alain Resnais’in Dünyanın Tüm Belleği...