'Yaşasın bir hayalden dünya yaratanlara...'
Kadıköy Tiyatroları Platformu, 27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü dolayısıyla yürüyüş düzenledi.
Kadıköy Tiyatroları Platformu, 27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü dolayısıyla yürüyüş düzenledi.
27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü dolasıyla Kadıköy Tiyatroları Platformu öncülüğünde Kadıköy Nâzım Hikmet Kültür Merkezi önünden Mehmet Ayvalıtaş Parkı’na yürüyüş düzenlendi. Orhan Aydın, Metin Coşkun gibi çok sayıda tiyatrocu ve tiyatro sevenlerin katılımıyla gerçekleşen yürüyüşe, siyasi parti ve demokratik kitle örgütleri de destek verdi. Yürüyüşte, "Yaşasın 27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü, bir hayalden bir dünya kuranların günü kutlu olsun" yazılı pankart, "Karanlığa inat yaşasın tiyatro" dövizleri ile yaşamını yitirmiş tiyatrocuların resimleri taşındı. Bando eşliğinde yürüyen tiyatrocular Bahriye caddesini adeta festival alanına çevirdi. "Özgür sanat, özgür tiyatro", "Yaşasın tiyatro", "Bize her yer tiyatro" sloganlarını atan tiyatrocular, Gezi Parkı direnişinin sembol sloganı "Sık bakalım" sözlerini değiştirip, "Gel bakalım, gel bakalım tiyatroya gel bakalım" diye tezahürat attı.
BRECHT’TEN LORCA’YA CESARETİ, İNADI, DİRENİŞİ, ANLAMAYI DİNLEYELİM
Süreyya Operası önüne gelindiğinde Kadıköy Tiyatroları Platformu adına hazırlanan bildiri Tiyatrocu Metin Coşkun tarafından okundu. "Bugün 27 Mart. Dünya tiyatrolarının kararlığının en güçlü duyulduğu gün: Vardık, varız, var olacağız" diyerek sözlerine başlayan Coşkun şöyle devam etti: "Bugün binlerce sahnede milyonlarca göz kendi hayatına tanıklık ediyor. Shakespeare’in kadim cümleleri, Vasıf Öngeren’in sesi hala çelik gibi sağlam. Haldun Taner’i dinleyelim, Bertolt Brecht’i, Lorca’yı: Cesareti, hüznü, inancı, aşkı, inadı, öfkeyi, acıyı, direnişi, anlamayı, kahkahayı. Bugün 27 Mart. Emperyalist devletlerin barbarlığına karşı, tiyatronun insanı savunmasının yeni yaşı. Bugün 27 Mart. Kutlu olsun insanın kendini, düşlerini, sanatla savunması. Tiyatro kapılarının polislerce dolaşıldığı, sansürün, yasakların A4 kâğıtlarına resmi mühürlerle yazıldığı; umudun, barışın, bir hayalden bir dünya yaratanların çılgınlığı."
'EŞİTSİZLİK GİDEREK ARTIYOR, DEMOKRASİ ANLAYIŞI ÇÖKÜYOR'
Yağan yoğun yağmura aldırmadan sloganlar ve müzikler eşliğinde sahnenin kurulduğu Mehmet Ayvalıtaş Parkı’na yürüyen tiyatrocular akışlarla karşılandı. Bu yıl Yazar, eleştirmen Prof. Dr. Zehra İpşiroğlu tarafından yazılan geleneksel tiyatro bildirisi tiyatrocu Hasan Pehlivanoğlu tarafından okundu. Tiyatronun mucizeler yaratabileceğini vurgulandığı bildiride, "Peki ama nasıl?" sorusu yöneltilip şunlar belirtildi: "Tüketim toplumunun uyuşukluğu içinde donup kalmışsak, tiyatro krizini aşmak için gerekli olan, Dario Fo’nun alaycı sözleriyle, cadı avı mıdır? Tiyatrocuların korkmaları mıdır? Öyleyse baskıcı toplumlarda tiyatronun işi daha mı kolay? Böyle bir ayrım yapılabilir mi? Hayır. Çünkü tüketim de baskılar da bütün ülkelerde farklı dozlarda yaşanıyor. Eşitsizlik giderek artıyor, demokrasi anlayışı çöküyor, savaşlar ortalığı yıkıp yakıyor, yaşadığımız dünya kıyasıya harap ediliyor.”
'HER TÜRLÜ DAYATMAYA KARŞI KOYMAK GEREKİR'
Yapılan işe yürekten inanmak gerektiğinin altının çizildiği bildiride, şu noktalara dikkat çekildi: "Her türlü dayatmaya karşı koyarak özgün olmak, anlamaya çalışmak ve yaşamın bunca kargaşalığı içinde kendi yolunu bulmak gerekiyor. Bu başarılmışsa mutlaka aynı heyecan, aynı duyarlılık izleyici de de uyanacaktır." Konuşmanın ardından yapılması planlanan konser yoğun yağış nedeniyle iptal edildi. Etkinlik, "Özgür sanat, özgür tiyatro" sloganı eşliğinde sona erdi.