Apê Musa’nın ardılları ‘sessizliğe hayır’ diyor

24 Temmuz 2015 tarihinden bu yana Kuzey Kürdistan'da sokağa çıkma yasağı, saldırılar ve katliamlar yaşanıyor.

24 Temmuz 2015 tarihinden bu yana Kuzey Kürdistan'da sokağa çıkma yasağı, saldırılar ve katliamlar yaşanıyor. 'KCK' adı altında siyasi soykırım operasyonları yapılıyor, 'örgüte yardım ve yataklık'tan gazeteciler tutuklanıyor, mahkemelerde yargılanıyor, sokak ortasında darp ediliyor. Kuzey Kürdistan'daki yaşananları doğru bir şekilde dünyaya duyuran özgür basın emekçileri sokak ortasında dövülüyor, heyecanlı göründüğü için gözaltına alınıyor, küçük çocukların taş ve toprakla yaptıkları oyuncak silahların resmini çeken muhabire soruşturma açılıyor. Bu kadar şeye rağmen özgür basın susmuyor, her yerde doğru ve hakikati söyleyeceklerini dile getiriyor. 

Rojava'nın Cizîr Kantonuna bağlı Qamişlo kentinde bir araya gelen Özgür Basın Emekçileri, Nusaybin'de halkın iradesine yönelik tank ve toplarla yapılan ağır saldırılara dikkat çekmek için Nusaybin sınırında 'Nusaybin'deki olaylara karşı doğru kaynakları mesajı, sessizliğe hayır' şiarıyla haber nöbeti başlatmışlardı. Rojava Özgür Basın Birliği (YRA) üyeleri, AKP devletinin Nusaybin'e yönelik vahşi saldırılarına dikkat çekmek amacıyla sınıra giderek yaşananları takip etti. 

Hakikatin izinde yürüyen, doğru bir yaşamda ısrar eden onlarca insana haber veren, bilgi yetiştiren özgür basın, Nusaybin sınırında 'Nusaybin'deki olaylara karşı doğru kaynakların mesajı, sessizliğe hayır' haber nöbeti gerçekleştirdi. Böylesi bir nöbet, Kürt halkının yaşadıklarını an be an dünyaya yansıtmak isteyen, doğru haber peşinde olan yürüttükleri mücadeleleriyle zamanı kendilerinden yana olan özgür basıncıların nöbet eylemi hazırlıkları günler öncesinden başlamıştı. 

Nöbetin, Nusaybin sınırında olacağını duyan ve bunun coşkusunu yaşayan muhabirler, kameramanlar yani bütün özgür basın emekçileri, tutacakları nöbet için hazırlıklarını başlattılar. Sandalyelerden battaniyelere, yemeğinden suyuna, tekniki malzemeye kadar her şeyi 'Sessizliğe Hayır' nöbetinin bulunduğu yere taşıyan Özgür Basın Emekçileri böylesi bir nöbet için hem mutlular hem de Nusaybin şahsında Kuzey Kürdistan'da yaşanan saldırılardan kaynaklı hüzünlülerdi. 'Guh Bidin Denge Niseybine, Bedengi Bewijdaniye', 'Kes Nikare Me Bedeng Bike' pankartları açılarak o nöbet eyleminde onlarca değil, binlerce özgür basın emekçisinin olduğunu yaptıkları basın açıklamasıyla da haykırdı. 

Başından itibaren nöbet eyleminde yer alan ve yüzlerinde gülümsemeleri eksik olmayan basın emekçilerinin hüznü insanın dikkatini çekiyordu. Tartışmalar ve kararlaşmalar sürüyordu. Böylesi toplum kırımının, soykırımın dünyaya gösterilmesi gerektiğini tartışan basın emekçileri eylemlerini büyütme kararlılığını dile getiriyorlardı.

Nusaybin sınırından Kuzey Kürdistan'ı izlemek herkeste farklı düşünceler, hayaller yaratıyordu. Birden hayatın rengi degişiveriyordu sanki. Sınırdan 200-300 metre ötede harap olmuş bir kent büyük yıkımlar arasından bize bakıyordu. Sınıra yakın mahallelerden çatışma sesleri geliyor, ağır silahlarla evler taranıyor, ateşe veriliyordu. Tanklar, panzerler sınır hattında devriye geziyor, sınır hattındaki kulelerden şehir merkezine, YPS ve YPS-JIN üyelerinin bulunduğu mahallelere havan topu, top mermisi atılıyordu. Görünen yerlerden hemen hemen bütün binalar yıkılmış, arabalar parçalanmış, hayat damarları çekilmek istenilen bir şehre dönüştürülmek istenmiş Nusaybin. 

Haber nöbeti boyunca silah sesleri hiç susmadı. Bombardıman hiç durmadı, kent üzerindeki duman hiç bitmedi, askerlerin gece sınırda aydınlatma fenerleri hep yakıldı, yardım çağrıları hep yapıldı. YPS ve YPS-JIN direnişleri karşısında büyük yenilgi yaşanmış görünen AKP çeteleri ondandır ki büyük bir öfke ve kinle kente saldırıyor, mahallelere giremedikleri için evleri ateşe veriyorlardı. Yapılan bombardıman, atılan toplar ve mermiler Qamışlo'ya da düşüyordu. Özellikle haber nöbetinin yapıldığı yere atılan havanlar Özgür Basının hedef alındığını gözler önüne seriyordu.