Dicle Haber Ajansı (DİHA) muhabiri İdris Yılmaz, HPG gerillası Azad Günay’ın (Azad Welat) taziyesine polislerin saldırısı esnasında darp edilerek gözaltına alınmıştı. Cumhuriyet başsavcılığı, ifadesi dahi alınmayan, ancak alınmış gibi gösterilen gazeteci Yılmaz hakkında bir iddianame hazırladı. Yılmaz ise, bahsedilen tarihte adliyenin önünden bile geçmediğini söyledi.

6 Kasım 2015 tarihinden Erciş’in Yeşilova mahallesinde kurulan HPG gerillası Azad Günay'ın (Azad Welat) taziyesinde polislerin, aralarından milletvekili Lezgin Botan'ın da olduğu kitleye saldırması üzerine, olay yerine gidip haber takibi yapan DİHA muhabiri İdris Yılmaz darp edilerek gözaltına alındı. Gözaltı sırasında kamera görüntüleri polisler tarafından silinen Yılmaz, maruz kaldığı hakaret ve tehditlerin ardından polisler hakkında suç duyurusunda bulundu. Yılmaz'ın polisler hakkında açtığı dava henüz sonuçlanamazken, savcı hazırladığı soruşturma evrakında Yılmaz'ın konu ile ilgili verdiği 1 sayfalık savunmasında sadede "üzerine atılı suçlamayı inkar ettiği" ifadesine yer vererek, polisleri "müşteki" Yılmaz'ı ise "şüpheli" olarak tanımladı.

Gözaltı sırasında haber materyallerine el konulan Yılmaz'ın kamera görüntülerini silen polisler, Yılmaz'ı gözaltına alarak, Erciş İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne götürdü. Gözaltı sırasında polisin hakaret ve "sen daha mermi yememişsin, seni dört duvar arasında çürütürüz" tehditlerine maruz kalan Yılmaz, aynı gün serbest bırakıldı. Olay günü polisler hakkında davacı olan Yılmaz ile ilgili soruşturma sonuçlanmazken, polisin beyanlarına dayanan Cumhuriyet Savcısı Ömer Faruk Keser, hazırladığı soruşturma evrakında Yılmaz'ın savunmasına yer vermeyerek, sadece "Şüphelinin 08/01/2016 tarihinde Cumhuriyet Başsavcılığımızca alınan ifadesinde; üzerine atılı suçu inkar ettiği" ibaresine yer verdi.

‘POLİS İFADELERİ ÇELİŞİYOR’

Yılmaz hakkında daha önce suç duyurusunda bulunan polislerin, emniyetteki ifadelerinde Yılmaz'ın elinde kamerası ile görüntü almaya çalıştığına yönelik beyanlarda bulunduğu, bu soruşturma dosyasında ise taziyedeki yasa dışı fotoğrafların kaldırılması yönünde müzakere ettikleri sırada Yılmaz'ın polislere görevi yaptırmamak için müdahale ettiği iddia ediliyor.

Yılmaz hakkında davacı olan polislerden Cihan Kaştaş, Sertaç Yavuz ve Erkan Şimşek'in verdiği beyanlarda, Yılmaz'ın annelerine yönelik aşağılayıcı kelimeler kullanıldığı ifade ediliyor. Yılmaz'ın savcıya verdiği ifadesinde polisin iddialarını kanıtlamak zorunda olduğunu, kanıtlamaması durumunda polisin yalan ve yanlış beyanlarla kendisine ve kadın bedenine hakaret ettiğini belirterek polisler hakkında hakaretten davacı olacağını belirtildi. Savcının Yılmaz'ın verdiği savunmasını soruşturma dosyasına yansıtmadığı gibi, Yılmaz'ın bu beyanına da yer vermedi.

Savcının hazırladığı soruşturma dosyasında savunmasına yer vermediğine tepki gösteren Yılmaz, soruşturmanın adil olmadığını ifade etti. Yılmaz, daha önce kendisinin polisler hakkında davacı olduğunu söyleyerek, açtığı dava kapsamında savcının ceza evinde SEGBİS yolu ile ifadesini aldığını fakat bu soruşturmanın sonucu hakkında kendisine bilgi iletilmediğini dile getirdi. Yılmaz, "cezaevinden çıktıktan sonra savcılığa çağrıldım. Savcı SEGBİS yolu ile cezaevinde alınan ifademden bir şey anlaşılmadığını belirterek yeniden savunmamı aldı. Ben de gazeteci olduğumu, haber takibi amacı ile olay yerine gittiğimi, polislerin direkt üzerime saldırdığını, beni darp ederek gözaltına aldığını ve Cihan Karakaş isimli polisin bana sürekli hakaret ve tehditler savurduğunu belirttim. Aynı zaman Cihan Karakaş isimli polisten davacı olduğumu yeniledim" dedi.

'SAVCININ BELİRTTİĞİ İFADE TARİHİ HAYALİ’

Cumhuriyet savcısının hazırladığı soruşturma evrakında Yılmaz'ın son verdiği ifade tarihinde adliyenin önünde bile geçmediğini belirten Yılmaz, " hazırlanan bu iddianame tamamen hayalidir. Tamamen polis ifadelerine dayandırılmış ve polisin istediği üzerine uyarlanmıştır. Sonuna kadar itiraz hakkımı kullanacağım" dedi.