GÖRÜNTÜLÜ

'Gün, Önderliğimizin şahsında gününe ve geleceğine sahip çıkma günüdür'

KONGRA-GEL Genel Kurulu: Gün, Önderliğimizin şahsında gününe ve geleceğine sahip çıkma günüdür. Halklarımızı ve tüm duyarlı demokratik kamuoyunu Önder Apo'yu özgürleştirme mücadelesini sürdürmeye çağırıyoruz.

KONGRA-GEL 10. Genel Kurulu, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik açıklama yaptı. Genel Kurul açıklamasında şunlar belirtildi:

“Bilindiği gibi Kürt Halk Önderi Öcalan, 17 yılı aşkındır insanlık dışı koşullarda esaret altında tutulmaktadır. Dünyada görülmemiş biçimde tek kişiye yasanın uygulandığı ağır tecrit altındadır. Bu süre içinde Önder Apo tecrit, işkence, tehdit, zehirleme girişimiyle karşı karşıya kalmıştır. Uluslararası komplo ve bu uygulamaların temel nedeni Önder Apo'nun Ortadoğu'da yürüttüğü özgürlükçü, demokratik sistemi yaratma mücadelesini tehlikeli görmesidir. Önderliğimiz şahsında esaret altına alınan, Kürt halkının özgürlüğü ve tüm insanlık değerleridir. Bu nedenle Önder Apo'nun özgürlüğü, Kürt halkının özgürlüğü anlamına geleceği gibi Ortadoğu ve tüm insanlık için de özgür, demokratik yaşam açısından yeni dönem başlatacaktı. Önder Apo'nun gerçekleştirdiği paradigmasal değişimle birlikte halkların demokratik modernite çağına girilmiştir. Halkların zamanının geldiği ve böylece Kürt Özgürlük Hareketi başta olmak üzere tüm kapitalist modernite karşıtı güçlerin mücadeleleriyle özgür, demokratik yaşamın gerçekleştireceği yeni sistemi inşa süreci başlamıştır.

Önder Apo'nun esaret koşullarında geçen 17 yılda Kürt halkının öncülüğünde Ortadoğu'da devrim niteliğinde önemli gelişmeler yaşanmıştır, yaşanmaktadır. Kapitalist modernitenin ulus devletçi sistemine karşı yeni bir çağ olan demokratik modernitenin demokratik ulus temelindeki toplumsal sistemi anlamına gelen demokratik konfederalizm, Kürdistan başta olmak üzere Ortadoğu'da gelişmektedir. Şengal, Rojava ve Bakurê Kürdistan'daki öz yönetim modeli, hem Kürtlerin statüsünü garantiye almakta, hem de halklar ve ezilenler için temel çözüm modeli ve umut olmaktadır. Rojava Devrimi şahsında Önder Apo'nun geliştirdiği halkların öz yönetimine dayalı özgür yaşam modeli, tüm dünya halklarına sadece esin kaynağı olmamış, birçok halktan devrimcilerin katılımıyla Önder Apo'nun çizgisindeki özgürlük mücadelemiz evrenselleşmiştir. Önder Apo'nun çizgisindeki özgürlük mücadelesi ve direniş etkili hale gelip yayıldıkça AKP ve ittifak kurduğu faşist güçler, 5 Nisan 2015’ten beri hiçbir dönemle kıyaslanmayacak şekilde ağır tecrit ve baskı politikasını devreye koymuştur. Halkımıza ve demokrasi güçlerine soykırımcı faşist savaş, Önderliğimizin yanındaki arkadaşların sürgün edilmesi ve ailesiyle, avukatlarıyla görüşmesinin yasaklanmasıyla başlamıştır. Böylece Önderliğimize karşı baskı ve zulüm; halkımıza, demokrasi güçlerine baskı ve zulüm anlamına gelmiştir. 

Bir yılı aşkındır hiçbir şekilde haber alamadığımız Önderliğimizin can güvenliği, özgürlüğü ve sağlığıyla ilgili endişemiz 15 Temmuz'daki darbe girişimiyle birlikte artmıştır. AKP döneminde çeşitli zamanlarda Önderliğimize tehdit mektuplarının gönderildiğini, 'İmralı'da 150 metre yakınındayız' denilerek ölümle tehdit edildiğini biliyoruz. Bu konuda Önderliğimizin açık uyarıları olmuştur. AKP de bunu iyi bilmektedir. Çünkü bunlar AKP'nin halkımıza yönelik baskı ve savaş politikalarını devreye koyduğu dönemlerde artmıştır. Bu durumla, bu uygulamaların AKP'den bağımsız olmadığı görülmektedir. 

İmralı Cezaevinin bağlı olduğu Mudanya Ordu Komutanı’nın darbeci güçlerden olduğu iddiasıyla tutuklanması, Önderliğimizin aldığı ölüm tehditlerinin ne kadar ciddiye alındığını göstermektedir. Bu nedenle AKP yetkililerinin 'Abdullah Öcalan iyidir, bir sorun yoktur' tarzındaki açıklamalarının bizim nazarımızda ciddiyeti ve itibarı yoktur.

Önderliğimize fiziki zor uygulayanlar, zehirleme girişiminde bulunanların AKP'nin özel savaş politikalarıyla direkt bağı vardır. Bu açıdan darbeyle ortaya çıkan kaosun Önderliğimiz açısından doğrudan bir tehdit durumu yarattığı açıktır. Her şeye hakim olduğunu söyleyen AKP, Önderliğimizin sağlık ve güvenliğinden de sorumludur. AKP'nin hegemonik iktidarını pekiştirmek, sürdürmek için her şeyi yapmayı göze alacak kadar pervasızlaşan; Kürdistan'da birçok şehri yakıp yıkan, yüzlerce insanı katleden karakteri gözetildiğinde, bizlerin ve halkımızın Önderliğimizin sağlık ve güvenliğiyle ilgili kaygının ne denli isabetli olduğu görülecektir. 

Daha önce 10 milyon imzayla Önderliğimizin özgürlüğünü talep eden halklarımız iradelerine sahip çıkmalı, zengin yöntemlerle geliştirecekleri eylemlerle sömürgecilikten hesap sormalıdır. CPT'yi Önderliğimizin durumuyla ilgili açıklama yapmaya zorlamalı, AB Konseyi ve ilgili uluslararası kurum ve kuruluşların gerekli tutumu almalarını sağlamalıdır. 'Önderliğimizin özgürlüğü özgürlüğümüzdür' şiarıyla 7'den 70'e Kürt halkı ve dostları meydanlara akmalı. Önderliğimizin özgürlüğü sağlanana kadar meydanlar bırakılmamalıdır. 

Önderliğimize dönük herhangi bir yönelimin halkımızın ve fedai güçlerimizin tarihi hesap sormasıyla karşılaşacağı bilinmelidir. Gün, Önderliğimizin şahsında gününe ve geleceğine sahip çıkma günüdür. Halklarımızı ve tüm duyarlı demokratik kamuoyunu Türkiye ve Ortadoğu'nun demokratikleşmesi anlamına da gelecek Önder Apo'yu özgürleştirme mücadelesini sürdürmeye çağırıyoruz."