YENİLENDİ

'Katliamlardan, sessiz kalan dindarlar da sorumludur'

'Barış, Sevgi ve Adalet Konferansı'nın konuşmacılarından Xelef, din adına yapılan katliamlara ve egemenlerin rolüne dikkati çekti. Xelef, Kürt Halk Önderi Öcalan'ın felsefesinin inançların ortak yaşamına zemin hazırladığını da belirtti.

Çeşitli inanç temsilcilerinin Rojava’nın Amudê kentinde düzenlediği 'Barış, Sevgi ve Adalet Konferansı'nın ardından, konferansın konuşmacılarından Kasım Murat Xelef, ANF'nin sorularını yanıtladı.

'KATLİAMLARIN VEBALİ DİN ADINA KONUŞANLARDA'

Xelef, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın felsefesi ve ideolojik gücünün bu konferansın oluşmasına zemin sunduğunu belirtti. 
Xelef, “İnançları bir araç olarak kullanan ve insanlığın başına bela olan DAİŞ gibi çete ve karanlık kirli güçleri bazı egemen güçler, hükümet, diktatörler oluşturdu. Eğiterek mazlumlara katliam yapmaları için halkların üzerine saldırttı” dedi.

DAİŞ, Cephet El Nusra, Ehrar El Şam gibi karanlık ve kirli çete örgütlerinin başka bir gezegenden gelmediğini, bu halklar ve dinler arasından çıktığını vurgulayan Xelef, “Sormak istiyorum, ister Birleşmiş Milletler, ister Vatikan, ister İran Şurası... Din adına işlenen bunca katliam ve zulmün sorumluluğu boynunuzda değil midir" diye sordu. Xelef, eleştirilerini şöyle sürdürdü:
"Bu katliam ve insanlık dışı uygulamalara karşı kulağınızı ve gözlerinizi niye kapattınız? Bu talan, katliam ve bozmaya karşı, insanlığın kızları olan 8 yaşındaki çocuklara tecavüz ve köleleştirmeye karşı şimdiye kadar bu dindarlar neden karşı çıkmadılar ve ne yaptılar? Tüm din ve dindarlara saygı ve hürmetlerim vardır. Ancak din ve dindarların uyanık olmaları ve bu tür karanlık, kirli güçler harekete geçmeden önce ayağa kalkmaları gerekirdi. İnançtan bahsederken hiçbir ayrım koymadan bir tespitte bulunuyorum.

5 bin yıl öncesinin kadim bir dini olan Êzidî inancını taşıyorum. İnancımız doğa ile uyumlu bir dindir. Êzidî inancında en büyük kötülük insan katletmedir. Êzidî inancı hiçbiri zaman öldürmeyi katletmeyi kabul etmiyor. Eğer birisi sana 'ya seni öldüreceğim ya da dinini değiştir' dese, Êzidînin kendisini savunma hakkı vardır. Eğer birisi toprağınıza göz dikerse öldürme hakkın yok ama onu tembihler ve sonuç almazsa kendisini savunma hakkı ortaya çıkıyor. Bunun dışında Êzidî inancında bu gezegendeki en büyük günah insan öldürmedir.”

'YAPILANLARI HİÇBİR DİN KABUL ETMEZ'

Êzidî inancının tüm dinler ve peygamberlerine ve tüm insanlığa da saygı ve hürmet ile yaklaştığını anlatan Xelef, şöyle devam etti:

“Özellikle Êzidî inancında anneye büyük bir saygı ve hürmetle yaklaşılır. Anne toplumun kaynağı ve doğurganlığından dolayı kutsaldır ve büyük bir değerdir. Eğer bugün kadın toplumun kölesi durumuna gelmiş ise, tek bayrak, tek dil, bir din ve tek hükümet diyen tekçi faşist egemen güçler yüzünden olduğunu ve DAİŞ gibi çetelerin katliamlarının bu zihniyetten beslendiğini söyleyebiliriz. İslamiyet adına konuşanlar dini saptırıyorlar. Oysa Tanrı kelamında, ‘sizi insan olarak yarattım’ der. Yani bir bahçenin renkli gülleri gibi farklılıklar bir karşıtlık olarak değil, bir zenginlik olarak vardır. Dini maske olarak kullanıp insanları katleden ve köleleştirenler Tanrı kelamını kabul etmiyor. Kötü bir fikir ile kötü bir sistemi inşa etmek için insanların kanı üzerinden siyaset yürütüyorlar.
Bazı sapkın gruplar katliam ve saldırılarına gerekçe yaratmak için bazı hadis ve ayetleri kullanıyorlar. Bu şekilde toplumu parçalıyorlar, dinleri birbirlerine düşmanlık haline getiriyorlar. Eğer bilinçli okunursa gerçekten yapılanları hiçbir din kabul etmiyor. Çünkü tüm dinler insanlığın menfaati ve toplumun huzur ve barışını sağlamak için gelmişlerdir. Bundan dolayı da tüm dinler kutsaldır.
Umutlarımızı asla yitirmiyoruz. Böyle bir konferans ile dinler arası barış, sevgi ve adaleti geliştireceğimize de inanıyoruz. Farklı din ve inançların birbirini tanıyarak, ortak çözüm arayışlarına girmesi günden güne daha da iyi olacağının umudunu veriyor. Her geçen gün halkların bu baskı ve zulümden kurtulması sevindiricidir."

'TÜRK DEVLETİNİN ZULMÜNE GÖZ YUMULUYOR'

Kuzey Kürdistan'daki soykırımcı saldırılara da değinen Xelef, Kürdistan'ın Türk devletinin katliamları, tank ve top ateşi altında olduğunu ve dünya insanlığının yapılan bu zulme gözlerini kapattığına dikkati çekti. Xelef, şunları söyledi:

“Rojava da bu sapkınlar yüzünden birkaç yıldır savaş içerisindedir. Bu çetelerin saldırılarından dolayı her gün kan dökülüyor, şehitler veriliyor. Kuzey, Rojava ve Şengal’deki bu kadar zulme insanlık sessiz kalarak ortak oluyor. Eğer ortak olmadıklarını iddia ederlerse o zaman bu insanlık ve dinler neyi bekliyor... Kürt ve bölge halkı üzerinde geliştirilen katliam ve zulmü hangi din ve inanç meşru görüyor...
Vatikan'dan BM’ye kadar bu insanlık ve dindarların görevi, renkleri nedir? Kimden yanadırlar? Tanrı'ya mı, zulüm edenlere mi hizmet ediyorlar? Annelerin, babaların bebek ve yaşlıların kanları akıtılıyor. Evler talan ediliyor, kutsal yerler patlatılıyor, mezarlıklar tahrip ediliyor. Ne zaman vicdanınız harekete geçecek ve ayağa kalkacaksınız?
Kime sorsan kendini dindar sayıyor ve görevinin Allah’a hizmet olduğunu söylüyor. Oysa insanoğlu tüm yaşamı boyunca Tanrı'ya ibadet etse bir gözünün hakkını ödeyemiyor. Ve insanlığın gözleri önünde gelişen bunca zulme göz yumuyorlar. Tanrı sürekli caminin içinde ibadet etmenin beklentisi içinde değildir.

'DİNDARLAR SORUMLUDUR'

Dindarlar ve toplumun ileri gelenleri bu kutsal toprakların korunmasından sorumludur. Biz Kürt halkı çok zulüm ve zorlukları yaşadık. Büyük Ezda’dan dileğimiz, baskı ve zor altında kalan toplumlar özgürleşsin. Kürt halkına karşı bu kadar zulmü kim ve hangi din adına yapıyorsunuz? Bunu hangi din kabul ediyor?"

'ÖNDER APO İNANÇLARI BULUŞTURUYOR'

Şengalli Kasım Murat Xelef, açıklamalarının sonunda şu ifadeleri kullandı:
"Önder Apo’nun felsefesine olan inanç ve güvenimiz tamdır. İnsanlık önderi, -sadece Kürt ve Êzidîlerin değil- tüm insanlığın önderinin fikirleri insanlığa yeni umutlar ortaya koyuyor. Önder Apo halkları, inançları, kültürlerin buluşmasını ve aynı toprak parçası üzerinde ortak yaşamasını sağlıyor. Biz bu inanç ile bu konferansa Êzidî dindarları olarak katıldık ve buradan tüm insanlık adına büyük bir umudun yeşerdiğini de gözlerimizle görmekten memnuniyet duyuyoruz."