MED TUHAD-FED'den çağrı: Tutsaklar saldırı altında, duyarlı olalım

MED TUHAD-FED, cezaevlerinde baskı ve saldırıların arttığına dikkat çekerek, "Sessiz kalmak suça ortak olmaktır" dedi.

MED Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Hukuki ve Dayanışma Dernekleri Federasyonu (MED TUHAD-FED), cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine ilişkin yazılı bir açıklama yaptı. Açıklamada, 20 Temmuz 2016’da başlayan ve 18 Temmuz 2018’da kaldırılan Olağanüstü Hal (OHAL) hukuku ile cezaevlerinde birçok hukuksuzluğun uygulanmaya başlandığı belirtilerek, “Akabinde yaşanan pandemi bir fırsat görülerek cezaevleri bütünüyle tecrit alanlarına dönüştürülmüştür” denildi.
Ceza içinde ceza uygulamasının en ağır şekilde yaşatıldığının ifade edildiği açıklamada, “Özenle belirtmek gerekir ki asıl hedefin özgür düşünce olduğu son dönemki uygulamalar ile gün yüzüne çıkmıştır. Kurumumuza yüzlerce başvurunun olması, başvuruların sıklaşması ve benzer olması, var olan uygulamaların münferit olmadığının göstergesidir. Sistematik olarak devam eden uygulamalara dönük tüm toplumun ses olması gerekmektedir” diye belirtildi.
Açıklamada, sessiz kalmanın, yaşanan hak ihlallerinin gerekçesi ve suç ortağı olmak anlamına geldiğine dikkat çekildi.
Kırıkkale F tipi Cezaevi’nden tutsakların 3 ve 4 Ekim’de farklı cezaevlerine sürgün edildiğinin hatırlatıldığı açıklamada, şöyle denildi:
“Bu kapsamda Kırıkkale cezaevinden Tekirdağ, Kandıra, Kırıklar, Silivri, Sincan, Antalya  başta olmak üzere bir çok cezaevine sürgün yaşanmıştır. Öncelikle sürgünlerin bir baskın şeklinde yapıldığı ve sürgün edilen tutuklu-hükümlülerin kıyafetlerini dahi alamadıkları belirtilmiştir. Bu haliyle sürgün olan tutuklu-hükümlüler gittikleri yeni cezaevlerinde en temel ihtiyaçlarını karşılayamaz hala getirilmiştir. Cezaevlerinde her hakkın kısıtlandığı hem tarafımıza yapılan başvurular hem de avukat ziyaretleri ile açığa çıkmıştır. Bu aşamada son dönemlerde yaşanan sürgün politikalarının artarak devam ettiği görülmektedir. Pandemi gerekçesiyle isteğe bağlı sevkler yapılmazken ‘güvenlik’ gerekçesiyle her türlü sürgün politikasının aktif bir şekilde işletildiği Kırıkkale Cezaevi örneğinden görülmektedir. Bu kapsamda uygulanan sürgün politikası ve buna bağlı olarak süreklileşen disiplin cezaları ile dışarı ile tümden kesilmesinin hedeflendiği açıkça görülmektedir.

ÇIPLAK ARAMA İŞKENCESİ

Başta Kırıkkale Cezaevinde olmak üzere tüm cezaevlerinde yaşananların temel hedefinin tutsakları ile ailelerinin bağlarını koparmaya, toplumdan tecrit etmeye dönük her türlü uygulama ve buna bağlı olarak gelişen hak ihlalleri hukuksuzdur. Yaşanan sürgünler neticesinde zaten eşyalarını bile alamayan tutsaklara insanlık onuru ve pandemi kuralları hiçe sayılarak, çıplak arama dayatılmış ve bu tutumu kabul etmeyen tutsaklar darp edilmiştir."

'TUTSAKLAR TECRİTTE'

Yine Urfa, Tarsus cezaevleri başta olmak üzere Adalet Bakanlığı'ndan gönderildiği iddia edilen bir genelge gerekçesiyle koğuş değişikliklerinin yapıldığının ifade edildiği açıklamada, tecrit altındaki tutsakların tümden tecride alındığı vurgulandı. Açıklamada, “Ancak belirtmek gerekir ki, genelge hukuki bir zeminde uygulanmamış. Koğuşlara baskın yapılmış ve kaba şiddet uygulanarak koğuş değişikliği yaşanmıştır. Tüm bilgiler ışığında Adalet Bakanlığı mevcut bu uygulamalardan derhal vazgeçmelidir. Ceza içinde ceza uygulamasına son verilmelidir. Sürgünler, işkence, çıplak arama, iyi hal kurulu ve hasta tutsaklar başta olmak üzere tüm acil sorunlar bir an düzeltilmelidir. Cezaevlerinde yaşanan sorunlar karşısında herkesi duyarlı olmaya davet ediyoruz” denildi.