Rojava Devrimi'ni ateşleyen 12 Mart kıvılcımı

Tarihe '12 Mart Qamişlo Katliamı' olarak geçen süreçteki halk serhildanları bugün Rojava Devrimi'nin üzerinde filizlendiği mekânlar olarak demokratik özerk yönetim yerleri oldu.

Baas rejiminin şovenist Araplaştırma politikalarının bir sonucu olan 12 Mart Qamişlo Katliamı'nın üzerinden tam 12 yıl geçti. Baas'ın katliam ve soykırım politikalarına maruz kalan Rojava topraklarında şimdi devrimin fidanları boy vermeye başladı. Bugün 12 Mart serhildanlarının 12. yıl dönümü. 12 Mart 2004 tarihinde Rojava’nın Qamişlo şehrinde bir futbol karşılaşması sırasında çıkan çatışma ile başlayan direniş direniş kıvılcımı, Rojava Devrimi'nin 5. yılında DAİŞ çeteleri ve gerici faşist rejimlere karşı demokratik özerklik sistemi hayat buluyor.

Gerici Arap şovenizmi ve faşist Baas rejim güçlerinin Qamişlo’da 12 Mart 2004’te başlattığı saldırılara, halkın direniş ve serhildanları kısa sürede Amude, Derik, Efrin, Kobanê gibi şehirlerinde yankı buldu. Kısa süre zarfında da Suriye’nin Şam ve Halep gibi büyük kentlerine sıçradı. Faşist Baas rejiminin, faşist Türk devleti ile Adana Antlaşması gereği yaptığı inkar ve imha konsepti çerçevesinde, halkın serhildanlarına Baas rejiminin paramiliter güçleri ve polislerinin yaptığı saldırılarda 34 ya da 36 Kürt katledildi. 

Tarihe '12 Mart Qamişlo Katliamı' olarak geçen süreçteki halk serhildanları bugün Rojava Devrimi'nin üzerinde filizlendiği mekânlar olarak demokratik özerk yönetim yerleri oldu. 

HALKIN ÖZGÜRLÜK ARAYIŞININ KIVILCIMI

Qamişlo’da başlayan ve Rojava’nın tamamına ve Suriye kentlerine yayılan serhildanlara karşı Baas rejiminin gerçekleştirdiği katliamlar, kaynağını 1960’larda Arap milliyetçiliği esasları üzerine iktadara gelen Baas’ın milliyetçi faşist politikalarından alıyor. 

Şüphesiz üzerinden 12 yıl geçen serhildanların üzerine birçok şey yazılıp çizildi. O zaman serhildanların gelişiği mekânlarda şimdi 5. yılına giren bir devrim yaşanıyor. 

Her Cuma olduğu gibi 12 Mart 2004'te, Qamişlo’nun Xerbi Mahallesi'ndeki stadyumda futbol karşılaşması olacaktı. O gün de Qamişlo’dan çoğunlukta Kürtlerin içinde yer aldığı Cihat Qamişlo Timi ile Derazor'dan gelen Fitive Derazor takımları karşılaşacaktı.  

ARAP MİLLİYETÇİLERİ ZEMİN HAZIRLIYOR

Bir gün önce birkaç otobüs ve minibüs ile Qamişlo’ya gelen Derazor takım ve taraftarları şehir içinde turlayarak, ırkçı ve faşist sloganlar atarak Kürtlere ve manevi değerlerine hakaret ediyordu. Şehir içindeki bu faşist milliyetçi Arap şovenizmi herhangi bir olay ile karşılaşmadan sonuçlanmış olsa da bir provokasyon ve çatışmaya zemin hazırlandığı açıktı.  

Bir sonraki gün yani Cuma günü her zaman olduğu gibi saat 14.00'te başlayacak olan futbol karşılaşması için taraftarlar iki ayrı kapıdan içeri alınmaya başlandı. Kürtlerin girdiği kapıda çok sıkı bir üst baş araması yapılarak bir çakmağın dahi içeriye girmesine izin verilmezken, Derazor takımını destekleyen taraftarların geldiği kapıda ise hiçbir arama yapılmadı. Derazor yanlarında getirdikleri su termosu, poşet ve çantalarını taş, sopa ve bıçak türü saldırı malzemeleri ile doldurmuşlardı. 

Karşılaşma başladıktan kısa bir süre sonra Derazor Fitiva taraftarları taş, cam, demir gibi maddeleri sahada oynayan Cihat oyuncularına attı. İtirazlar üzerine bu defa Cihat takımının taraftarları saldırılara maruz kaldı. İlk çatışmadan sonra karşılaşmaya ara verildi, halk dışarı çıkmaya çalıştı. 

SALDIRIYA GEÇTİLER

Ancak öncülüğünü gençlerin yaptığı bir grup, faşist grubun saldırılarına karşılık verdi. Çatışmanın büyümesi üzerine hazır bekleyen Baas polisleri devreye girerek Fitiva oyuncu ve taraftarlarını korumaya alarak Kürt taraftarlara saldırdı. Olaylar taraftarlar arasından çıkarak Kürt kitlesi ile polis ve istihbarat güçlerinin de destek verdiği büyük bir çatışmaya dönüşmüştü. 

Olaylar, stattan dışarı çıkan Kürt taraftarlara dışarıda hazır bekleyen yüzlerce polis, istihbarat ve 'Difa vatani' denilen Arap faşistin katıldığı bir saldırıya dönüşmüştü. 

Kürt taraftarlar bir yandan yaralı ve şehitleri çatışma bölgesinden çıkartırken diğer yandan da çemberi kırarak şehrin içine dağılmaya başlamıştı. Kısa sürede haber tüm şehre yayılmış ve şehrin değişik semtlerinden halk harekete geçmişti. Çatışma haberi aynı hızla Amudê ve Efrin gibi yerlerde de duyularak Baas rejimine karşı serhildan başlamıştı. Şehrin değişik yerlerine dağılan halk ve Baas güçleri arasında çatışmalar devam etti. Xerbi Mahallesi'nde birkaç kişi polis ve devletin kirli güçlerinin kurşunlarının kurbanı olmuştu. 

HALK BÜYÜK KATLİAMA KARŞI ATEŞ YAKIP SABAHLADI

Saldırıda yaşamını yitirenler Xerbi’deki Camiye getirilerek bir sonraki gün burada cenazeleri kaldırılacaktı. O gece gökyüzünde buruk bir hava hakimdi.  Bulutlar ise yağdı yağacak havasındaydı. Rejimin kirli oyunlarını bilen halk, Arap faşistlerinin olası büyük katliamına karşı sokak başlarında, meydan ve evlerinin önünde yaktığı ateşlerin önünde sabahladı. 

Sabah şafağıyla birlikte şehirde bir hareketlilik, canlılık oluşmaya başlamıştı. İlk ışıklarla birlikte halk iki kol şeklinde şehir merkezine ve Casımlo Camisine ulaşmaya çalıştı. Derik hattı üzeri Kanal Siwes ve civarından harekete geçen halk tren rayları üzerindeki köprü üzerine geldiğinde buğday depolarında mevzilenen Baas faşist güçlerinin keskin nişancıları tarafından saldırıya uğradı. Aynı şekilde şehrin diğer yerlerinden gelenler de Baas rejim güçlerinin saldırısına uğramıştı. Halk ise saldırılara direniş ile karşılık veriyordu. 

'VURUN' EMRİ!

Çatışmanın ikinci günü serhildanlar Serêkaniyê, Kobanê, Dêrik, Hesekê gibi birçok şehre yayılmıştı.

Çatışmaların kızıştığı 2. gün Baas'ın Hesekê vilayet sorumlusu, Arap şoven ve polislerin tedavi edildiği Qamişlo’daki devlet hastanesine gelerek polis ve Arap paramiliter güçlere "Kürtleri vurun" diye emir verdi.

Baas rejimi Kürtlere karşı 20 Ekim 1998’de Suriye ile Türkiye arasında imzaladığı Adana Antlaşması'nı pratikleştiriyordu. Katliam planlı bir şekilde tezgâhlanmış, bunun için de Derazor'dan getirilenler piyon olarak sahaya sürerek komplo tezgâhlanmıştı. 

Çatışmanın ikinci gününde serhildana geçen Kürtleri bastırmak için Baas rejimi orduyu devreye koydu ve Halep, Derezor, Rakka gibi büyük kentlerden takviye polis güçlerini getirdi. Baas rejiminin bu faşizan ve milliyetçi saldırılarına karşı halk sokaklardan geri çekilmedi. Devletin çeşitli kurumlarına halk tarafından el konuldu. 

Xerbi stadyumunda çakılan kıvılcım tüm Rojava ve Suriye kentlerinde büyük bir serhildana dönüşmüştü. Halkın öfkesi karşısında köşeye sıkışan Baas rejimi ve Arap faşist milliyetçileri dışarıdan takviyenin gelmesi ile birlikte 3. günde saldırıya başladılar. 

Rejimin polis, asker, istihbarat gibi güçleri, Difa vatani denilen Arap milliyetçi faşistlerin desteği ile sokaklarda adeta insan avlamaya başlamıştı. Sokakta buldukları insanları ya vuruyor ya da linç edercesine dövdükten sonra gözaltına alıyordu.  

Qamişlo’da 12 Mart'ta başlayan çatışmalar, on gün bir serhildan ve gergin bir şekilde devam etti. Baas rejiminin halkın bu saldırılarına karşı gerçekleştirdiği saldırılarda kimilerine göre 40 civarında kimilerine göre de 34 ile 35 kişi katledildi. Bu çatışmalar sürecinde gözaltına alınanların halen bir kısmı kayıp.

12 MART KIVILCIMI ROJAVA DEVRİMİ'Nİ ATEŞLEDİ

İktidara 1960’larda iktidara gelen, 1970’lerden sonra da Arap şovenizmi ve Baas faşist rejimini başta Kürtler olmak üzere halklar üzerinde bir baskı aracına dönüştürmek istedi. Kürtleri Araplaştırma ve topraklarında sürgün ve kimliksizleştirmenin bir politikası olarak Kürt coğrafyası içinde Arap Kemeri oluşturan Baas rejimi baskı ve şiddetini her aşamada ortaya koymaktan çekinmedi. 

Dêrik’ten Kobanê’ye kadar Kuzey ve Rojava Kürdistanı'nın sınır hatları içinde Rakka ve civarından getirtilerek yerleştiren Baas, 'Arap Kemeri'ni oluşturmaya başladı. Kürt köylüsünün topraklarına el konularak getirtilen Araplara Kürt toprakları üzerinde yeni meskenler kurmaya başladı. Bununla da yetinmeyen Baas, her fırsatta Kürtlerin diline, kültürüne ve değer yargılarına saldırılarda bulundu, Arap şoven kesimlerini Kürtlere karşı kışkırtarak bir soykırım politikasını sürdürmeye çalıştı. 

Özellikle Suriye Baas rejimi ve Türk devletinin faşist iktidarı AKP arasında 20 Ekim 1998’de Adana’da  yapılan gizli bir anlaşma ile Kürt halkına karşı düşmanlıkta sınır tanınmaz oldu. Sınır boylarında insan avcılığından tutalım, karşılıklı siyasi tutsakları takas etme ve Kürt halkı üzerinde ortak imha konsepti  devreye sokuldu.

Baas rejimi uluslararası böylesi kirli ilişkilerden de güç alarak 12 Mart 2004'te bir katliam ile Kürt halkının iradesini kırarak teslim almak istedi. Ancak Baas rejiminin saldırılarına karşı her yerde serhildanlarla karşılık verilerek devrim tohumları ekilmeye başlandı. 

Qamişlo’dan başlayıp Rojava’nın diğer kent ve yerleşimlerine yayılan serhildan tohumları 19 Temmuz 2011 tarihinde önce Kobanê, ardından Efrin ve Cizirê kantonlarında demokratik özerklik yönetimlerinin ilanı ile filizlendi. 12 Mart serhildanlarının 12. yılında Rojava Devrimi 5. yılına girerek dünyanın gıpta ile baktığı bir direniş efsanesi ve örnek yönetim modeli olmayı yaşıyor.